17 Mayıs 2025 Cumartesi

Kadın Devrimi Belgesi NADA'da onaylandı

NADA'nın gerçekleştirdiği kongrede, Dünya Demokratik Kadın Konfederasyonu Belgesi'nin "NADA Koalisyonu'nun referans alacağı temel belge" ve "Kuzey ve Doğu Suriye'de Kadın Devrimi Belgesi"nin NADA Koalisyonu'nun referans alacağı temel belge olarak kabul edilmesi, kadınlar tarafından onaylandı.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu'nun (NADA), Süleymeniye'de düzenlediği 1'inci Kongresi, son gününde devam etti. Kongrenin son gününde, "Dünya Demokratik Kadın Konfederasyonu Belgesi"nin, NADA Koalisyonu'nun referans alacağı temel belge olarak onaylanması gündeme alındı. Bu belgenin görüşülmesinin ardından, "Kuzey ve Doğu Suriye'de Kadın Devrimi Belgesi" açıklanarak kadınların onayına sunuldu. 

Okuma ve tartışmaların ardından, "Dünya Demokratik Kadın Konfederasyonu Belgesi" ile "Kuzey ve Doğu Suriye'de Kadın Devrimi Belgesi", NADA Koalisyonu'nun referans alacağı temel belgeler olarak kadınlar tarafından onaylandı.

Ardından, NADA çerçeve belgesi ve tüzüğü okundu. Tüzüğe dair söz alan kadınlar, uluslararası sözleşmelerin de yer alması gerektiğini kaydetti. Demokratik bir toplumun amaçlandığı ve barışa dair söylemlere belgede daha fazla yer verilmesi gerektiği belirtildi. Kongrenin son oturumunda, "Planlama ve temel stratejik sorunlar" başlığı ele alındı.

NADA koalisyonun referans alacağı "Kuzey ve Doğu Suriye'de Kadın Devrimi Belgesi"nde 21. yüzyılı kadın devrim çağına dönüştürmek için "Dünya Demokratik Kadın Konfederalizmi" önerisi yer aldı. 

'21. YY'DA AKDIN DEVRİMİNE YAKINIZ'
Belgede, "Tarihte ilk kez kadın devrimini gerçekleştirmenin koşulları bu kadar olgunlaşmıştır. Ancak 21. yüzyılı kadın devrim çağına dönüştürmek mevcut örgütlenme ve mücadele düzeyi ile zor görünüyor, çünkü henüz bütünlüklü bir mücadele ve örgütlenme düzeyine ulaşmış değiliz" denildi. 

"Hem ülkeler ve bölgeler hem de dünya çapında kadın hareketleri arasında hala ciddi bir kopukluk ve parçalılık var" denilen belgede, buna çözüm olarak "demokratik sistem inşası" önerildi. 
Kadının köleleik tarihinin "en eski toplumsal sorun olup egemen sistem içindeki temel çelişkiyi teşkil" ettiği kaydedilen belgede, kapitalizmle birlikte bu çelişkinin derinleştiği ifade edildi. Belgede "kadın özgürlüğü ile toplum özgürlüğü arasındaki diyalektik ilişki derinliğine tahlil edildiğinde ortaya çıkan bir gerçektir. Dolayısıyla toplumsal özgürlük, adalet ve demokrasi için mücadele eden her hareket, başarılı olmak istiyorsa kadın özgürlüğünü merkezine almak durumundadır" denildi.

'İNSANLIK SAVAŞ HALİNDE'
"21. yüzyılın bu ilk çeyreğinde kadının özgürlük arayışının giderek büyümesinin esas nedeni, erkek egemenlikli dünyanın geçerliliğini eskiyi de aratmayacak biçimde sürdürmekteki ısrarıdır. Hatta erkek egemenlikli ideoloji ve onun yaşama yansıtılışı, kadın sorununu daha da ağırlaştırmaktadır. Çağımız kadın öncülüğünü dayatıyor" denilen belgede, erkeklerin çıkardığı savaşta kadınların ve çocukların katledildiği vurgulandı.

"Bugün 83 milyona yakın insan yerinden-yurdundan edilmiş, mülteci olarak yaşıyor. Her 6 çocuktan biri savaş veya çatışma bölgesinde bulunuyor. Salt 2020 yılında en az 135 bin insan savaş ve çatışmalarda hayatını kaybetti. Her dakikada 30 futbol sahası büyüklüğündeki bir ormanlık alan yok ediliyor. Dünya nüfusunun 10/1 aşırı yoksulluk, yokluk ve açlık içinde. Bu rakamlar bile insanlığın günümüzde topyekun bir savaş hali ile karşı karşıya bulunduğunu net bir şekilde gösteriyor" denilen belgede, kadın düşmanlığının ve kadın kırımının geldiği düzeyin sorgulanması gerektiği ifade edildi. 

'KADIN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YOK ETMEK İSTİYORLAR'
Belgede öne çıkan başlıklar şöyle:
"Kadın özgürlük mücadelesi hem nicel hem nitel açıdan büyüyüp önemli kazanımlar elde etmeyi başarırken, diğer yandan ataerkil zihniyet ve onun sistemi, bu kazanımların yok edilmesini amaçlayan örgütlü ve sistematik bir saldırı yürütüyor, kadın düşmanlığını yükseltiyor. Aslında kadın şahsında bir bütünen toplumun özgür yaşam seçeneği yok edilmek isteniyor. Kadınlar bugün salt kendi hakları için ayağa kalkmayıp, aynı zamanda demokrasi ve özgürlük için toplumsal mücadelenin öncülüğünü yürütüyor. Bu gerçek Kürdistan'da olduğu gibi Sudan'da, Afganistan'da, Belarus'ta, Şili'de ve daha birçok yerde kendini gösteriyor. Dolayısıyla kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesini hedef alan saldırılar, kadını geleneksel cinsiyetçi kalıplara tıkamayı amaçlayan politikalar, kadın kırımını yükselterek kadın iradesini teslim almaya çalışan zihniyetler, aynı zamanda 21. yüzyıl toplumsal mücadelesinin kadın öncülüğünü yok etmeyi amaçlıyor.

'ERKEK EGEMENLİĞİ ÖRGÜTLÜ'
"Erkek egemen sistem kadın özgürlük mücadelesini tasfiye etmeye çalışıyor. Bunun için çok boyutlu saldırılar geliştiriyor. Duruma göre bazen 'yumuşak' güç araçları bazen kaba şiddet, bazen liberal söylemler bazen tehdit ve şantaj, bazen sahte vaatler bazen katliamla kadınları sindirip mücadelemizi etkisizleştirmeyi amaçlıyor. Başta cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin ve kadın kırımının, kadın mücadelesinin yükselişine paralel olarak, bu denli artış göstermesinin anlamı budur. Bir yandan cinsiyetçilik ve ayrımcılık ile mücadelede tarihi önemde sonuçlar elde edilirken, bizzat devletlerin başındaki erkeklerin bu kadar rahat ve pervasızca kadına dil uzatmalarının nedeni budur. Kesinlikle aldanmamalıyız, elde ettiğimiz kazanımlara yanılgılı yaklaşmamalıyız; zira bir yandan başarılar sağlarken diğer yandan bu kazanımlarımızı yok etmeyi amaçlayan örgütlü bir karşı cephe söz konusu.

'ÖZSAVUNMA GELİŞTİRMELİYİZ'
"Dolayısıyla kazanılmış hiçbir hakkın güvence altında olmadığının bilinciyle mücadele kazanımlarımızın da öz savunmasını geliştirmeliyiz. Bu ise ancak daha yüksek bir örgütlülük düzeyi ile mümkün olabilir. Bununla birlikte toplumsal özgürlük için oynadığı rol üzerinden de kadın mücadelesini ele almamız gerekiyor. Toplumun özgürlük düzeyinin kadınların özgürlüğü üzerinden ölçüldüğü, kadınların özgürlüğünün toplumsal özgürlüğün şartı olduğu sıkça ifade edilen bir gerçektir. 

'KOPUŞ OLMADAN ÖZGÜRLÜK OLMAZ'
"Kadın özgürlüğünü sağlamak için günümüzde kendini gösteren tarihsel fırsatları değerlendirmek, yine ataerkil sistemin varlığını korumak adına yoğunlaştırdığı saldırıları göğüslemek için küresel çapta mücadelemizi her açıdan örgütlü hale getirmemiz şarttır. Egemen sistem bütünseldir; öyleyse ancak parçalılığı ve kopukluğu aşmış bütünlüklü bir kadın özgürlük mücadelesi tarafından aşılabilir. Bunun için her şeyden önce ortak mücadeleyi büyütmeli, gücümüzü birleştirmeliyiz. Bu, çokça dile getirdiğimiz bir husustur. Ki çok sayıda uluslararası ve bölgesel/kıtasal kadın örgüt, federasyon, ittifak vb. kuruluş bu amaçla kurulmuştur. Yine ülkeler içinde ve yerellerde çeşitli platformlar, ağlar, forumlar yoluyla kadın dernek ve örgütlemeler mücadelelerini ortaklaştırmaya çalışıyor. Ancak bu örgütlemelerin ortaya çıkardığı düzeyi günümüz koşul ve ihtiyaçlara vurduğumuzda eksik kaldığımızı görüyoruz. Bunun kuşkusuz birden fazla sebebi vardır ancak bizce temel sorun, küresel kadın özgürlük mücadelesinin yeterince mevcut egemen sistemin dışına çıkamamış olması, yani kendi demokratik sistemini henüz örgütlememiş olmasıdır. Egemen sistemin içinde, onun araç ve yöntemlerine dayalı olarak, onun belirlediği maddi ve manevi sınırlar içerisinde alternatif geliştirilemez. Kendi mücadele deneyimlerimizden çıkardığımız temel sonuçlardan biri de, radikal kopuş olmadan özgür yaşam ve mücadele alanlarının inşa edilemeyeceğidir."

ÇAĞRI
Belgede son olarak şu çağrı yapıldı:
🔹Kadınların küresel devrim ittifakını kurmak
🔹Kadın örgütlülüğünü bir sisteme kavuşturmak
🔹 Kadın perspektifli enternasyonalizmi geliştirmek
🔹 Kadınların demokratik ilişki ve çalışma sistemini yaratmak 
🔹Kadın özgürlük bilincini yükseltmek
🔹Kadınların öz savunmasını geliştirmek için kadın devrimi için sistem inşamızı başlatalım.