27 Nisan 2024 Cumartesi

Gazi ayaklanması 29. yılında

Gazi'nin devrimci kimliğine ve sosyo-politik yapısına karşı geliştirilen kontrgerilla saldırısına emekçi halkın ve devrimci öncülerin yanıtı ayaklanma oldu. Bir protesto eylemi olarak başlayan kendiliğinden halk hareketi, ML komünistler ve devrimci öncülerin müdahalesiyle birleşince büyüdü ve bir ayaklanmaya dönüştü.

12 Mart 1995 gecesi Alevi emekçilerin yaşadığı Gazi Mahallesinde bir kontrgerilla saldırısı düzenledi. Dostlar Kıraathanesini kurşun yağmuruna tutan kontrgerilla güçleri Alevi dedesi Halil Kaya'yı katletti. Bu saldırı da çok sayıda kişi yaralandı. Alevi Sünni çatışması yaratmaktı.

Gazi Mahallesi emekçileri öfkeyle ayağa kalktı. Dostlar Kıraathanesi önünde toplanarak protestoya başladı. ML komünistlerin öncülüğünde harekete geçen yüzlerce kişi hedef karakol şiarı ve komutuyla saldırının faili faşist devletin üstüne yürüdü. Gazi emekçi halkı binler olup polis karakolunu kuşatıp saldırıya geçti. Patlayan devrimci kitle öfkesi günlerce sürecek bir halk ayaklanmasına dönüştü.

Özellikle Alevi emekçileri Sivas, Çorum, Maraş ve Madımak katliamlarının acı deneyimlerinden edindiği bilinçle ve devrimci örgütlerle kaynaşan bir güvenle bu ayaklanma sürecinin öznesi haline geldi. Böylece kontrgerillanın hedeflediği faşist provokasyon boşa düşürüldü. Kontrgerilla katliamına karşı başlayan ayaklanmada 17 kişi, 15 Mart'ta Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi'nde katliamı protesto eden kitleden 5 emekçi katledildi. Gazi'de faşizme karşı ayaklanan emekçi halkı cezalandırmak için devrimciler ve komünistler hedef alındı. Ayaklanmanın önderlerinden Hasan Ocak 21 Mart 1995 tarihinde kaçırıldı, kaybedildi; işkenceyle katledilen bedeni 17 Mayıs 1995 tarihinde bulundu. Gazi ve 1 Mayıs mahallelerinde gerçekleştirilen katliamın sorumluları cezalandırılmadı. Katiller korundu. Yargılamaları İstanbul'dan Trabzon'a kaçırıldı. Halkı katledenler göstermelik cezalarla adeta ödüllendirildi. Gazi'de faşist katliam saldırısına karşı halkın meşru ve haklı ayaklanmasını örgütleyen devrimciler ise ağır hapisle cezalandırıldı.

Gazi ayaklanması Türkiye tarihinde büyük bir politik olaydır. Devrimci hareketin tarihsel dönüm noktalarından biridir. Demokratik Alevi uyanışının antifaşist devrimci kitle mücadelesi ve Kürt serhildanlarıyla buluşmasını engellemek isteyen sömürgeci faşist rejim Gazi Mahallesini özel hedef seçerek saldırdı.

Gazi ayaklanmasına gelinen süreçte bu coğrafyanın bütününe bakıldığında Kuzey Kürdistan'da patlak veren bir ulusal kurtuluş hareketi ve devrimi yaşanıyordu. Coğrafyada Kuzey Kürdistan ucundan tutuşup, gelişen ve faşist rejimin bir türlü bastıramadığı bir devrim gerçeği yükseliyordu. Bu demokratik devrim süreci Gazi ayaklanmasına öngelen dönemde OHAL, Hizbulkontra, köy boşaltmaları, faili meçhuller gibi iç savaş yöntemlerinin limitine vardırılarak kullanıldığı bir süreçti. Sömürgeci faşist rejim benzer bir devrimci yükseliş ve patlamayı Batı'da da bekliyordu. Çünkü devrimci hareket belli bir gelişme ve atılım sürecine girmişti. '89 işçi baharı ve mücadele atılımı, gençlik hareketinin '87'den başlayan yükselişi, özellikle devrimci hareketin 12 Eylül cenderesini kırdığı sürece girmesiyle karşılık buluyordu. Kuşkusuz bu devrimci gelişme Türkiye cephesinde belli kentlerde ve semtlerde somutlaşıyordu. Gazi Mahallesi de bu devrimci örgütlülüğün ve kimliğin öne çıkan semtlerindendi. Antifaşist Alevi, Kürt ve devrimci sosyo-politik kimliğe sahip Gazi Mahallesi tıpkı Maraş katliamında olduğu gibi faşist diktatörlüğün kontrgerilla tarzı iç savaş yönteminin hedefi oldu. Kontrgerilla 12 Eylül öncesi kitle katliamlarıyla devrimci gelişmeyi bastırma yöntemini mütemadiyen kullanıyordu. Bu iç savaş saldırısı aynı zamanda Batı'da gelişmiş devrimci imkanların ne düzeyde olduğunun bir sınaması anlamı da taşıyordu.

Gazi'nin devrimci kimliğine ve sosyo-politik yapısına karşı geliştirilen bu kontrgerilla saldırısına emekçi halkın ve devrimci öncülerin yanıtı ayaklanma oldu. Bir protesto eylemi olarak başlayan kendiliğinden halk hareketi, ML komünistlerin ve devrimci öncülerin müdahalesiyle birleşince büyüdü ve bir ayaklanmaya dönüştü. Gazi halkı barikatlarda taş, sopa, molotof ve silahlarla faşizme karşı tek yumruk tek barikat oldu, devrimci öncüleriyle beraber dövüştü. Ayaklanan kitle faşizme tam ve cepheden meydan okudu. Dört gün boyunca kitle kahramanlığı ve ölümü hiçe sayan bir cüretle dövüşen halk ve devrimci öncüleri, faşizmin Batı'daki bütün saldırı araçlarını püskürttü. ML komünist öncü Gazi halk ayaklanmasında panzerlere ve ölüme meydan okuyan öncü ve önder gücüyle halklarımıza umut taşıdı. Gazi halk ayaklanması 12 Eylül darbesinin açtığı uzun yenilgi dönemini kapattı. Yeni bir devrimci dönem açtı, antifaşist devrimci mücadelenin yükselişinin kapılarını açtı. Bu gerçek anlamda antifaşist devrimci kitle mücadelesinin sıçramasına işaret ediyordu. Dolayısıyla Gazi çok önemli bir tarihi dönemeçtir. Gazi ayaklanması hem devrimci hareket bakımından, hem antifaşist kitle mücadelesi ve hem de demokratik Alevi hareketinin bilinç ve eyleminin gelişimi bakımından belirleyici olan yeni bir tarihsel devrimci dönem açtı.

Öte yandan Gazi ayaklanması kentlerde devrimci mücadelenin yeni imkanlarını gösterdi. Lokal bir antifaşist ayaklanmanın hızla bir genel politik direnişe dönüşmesinin dolaysız örneği olan Gazi ayaklanması tüm coğrafyayı politik bakımdan sarstı. Ezilen ve sömürülenlerin bilincini sıçrattı, eylem kapasitesini büyüttü. İşçi sınıfı ve ezilenler isyandan uzak durma halini kırdı. Faşizmin ancak devrimci isyanlarla gerileteceği bilincini öz deneyimiyle edindi. Fiili meşru mücadele, isyanlar, serhildanlar yolundan ilerleyerek politik özgürlüğünü; söz, eylem ve örgütlenme alanını ve hakkını genişletebileceğini eylemiyle kavradı. Gazi ayaklanması kentlerde yeni devrimci ayaklanmaların yolunu açtı. Kürdistan'daki serhildanların Batı yakasındaki yankısı olan Gazi ayaklanması aynı zamanda Gezi ayaklanmasının öncülüdür. Gazi ayaklanması 29. yılında da sömürgeci faşist rejime karşı mücadelede hala günceldir ve halklarımıza yol göstermeye devam etmektedir.