1 Mayıs 2024 Çarşamba

1 Mayıs'ı kazanarak yeni mücadele basamağı yapalım

Şimdi, işçi sınıfı ve ezilenlerde biriken tüm mücadele gücünü ve isteğini açığa çıkarmak için harekete geçme, kitlelerle buluşma ve kaynaşma zamanıdır. Türkiye ve Bakurê Kürdistan'da yaygın, militan ve kitlesel 1 Mayıs gösterileri ve kutlamaları için sosyalistler bulundukları tüm alanlarda var güçlerini ortaya koymalıdır. Tam bir kitle seferberliğiyle, kitle bilincinin yeni düzeyine uygun yoğunlaştırılmış politik ajitasyon çalışmasıyla tüm emekçileri ve ezilenleri 1 Mayıs muharebesine ve politik saflaşma alanlarına örgütlemelidir.

31 Mart yerel seçimlerinin aynasında baktığımızda siyasal ve toplumsal saflaşmanın derinliği ve keskinliğinin seçim sonuçlarını dolaysızca belirlediğini görebiliriz. İşçilerin, yoksulların, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ+'ların, laiklerin, ezilen ulusal toplulukların ve ezilen inanç topluluklarının talepleri ve tepkileri, AKP-MHP faşist blokunun seçim hezimeti ve ideo-politik yenilgisini hazırladı. Yoksul ve ezilen milyonlarda birikip yoğunlaşan hoşnutsuzluk bir değişim isteği ve arayışı olarak açığa çıktı. Verili politik seçenekler düzleminde yeniden saflaştı.

Burjuva seçimler, her dönem kitle bilincinin ve toplumsal-politik psikolojinin başlıca göstergelerinden biridir. Yerel seçim sonuçları toplam siyasal tablosuyla halklarımız bakımından yeni bir mücadele döneminin açıldığına işaret etmektedir. 31 Mart yerel seçimleri sonuçları kitle bilincinin oluşumu ve yönünü gösteren bir ayna olarak bize ne söylemektedir? Zira politik kitle bilincinin değişimi görünen ve görünmeyen sayısız vektörle oluşur. Yürüyen sınıf savaşımları alanında biriken ve mayalanan kitle bilinci farklı formlarda ve düzeylerde açığa çıkar. Yerel seçimler uğrağı tam da bu yeni kitle bilinci ve toplumsal psikolojinin bir testi ve göstergesi oldu.

İki ülke ölçeği ve gerçeğinde somut politik yansımasını bulan 31 Mart yerel seçim sonuçları yeni bir kitle bilinci düzeyiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. Şimdilik kapsamlı ve derinlikli bir seçim ve dönem analiz konusunu bir yana bırakıp, ilk elden kitle hareketinin gelişimine odaklanmak daha elzemdir. Emekçi ve ezilen kitlelerdeki değişim, gelişim dinamiklerini ve eğilimlerini saptamak çok daha acil politik bir ihtiyaçtır.

Bu bapta kuvvetle vurgulamak gerekir ki, yerel seçimler ve Van serhildanıyla toplumsal politik psikoloji esaslı biçimde değişti. Kitle hareketinde bir eşik aşılıp geçildi. Bir politik devinim kabuğu kırıldı. Kuşkusuz bu olgunun Türkiye ve Bakurê Kürdistan ölçeğindeki somutlanması farklı oldu. Halklarımızın eşitsiz bilinç düzeyi bir kez daha kendini çarpıcı biçimde ortaya koydu. İşçi sınıfı ve ezilenler hareketinin gelişim dinamikleri bağlamında yaslanacağımız bir analiz yapacak olursak; şu sağlam donelere özellikle bakmalıyız.

Birinci temel done, seçim sonuçlarında verili olan kitle bilinci düzeyi ve formudur. İşçi sınıfı ve ezilenlerin değişim isteği ve yaşam koşullarında iyileşme beklentisi ve özlemi, yerel seçim sonuçlarını belirleyen politik yansıma biçimlerinden biri oldu. Seçim sonuçları burjuva parlamentarist yoldan faşist saray rejiminden kurtulma isteği içindeki seçmen kitlesini burjuva muhalefet partisi CHP'de topladı.

Burjuva solu CHP'de toplanan siyasal eğilim, bir kitle bilinci düzeyini ve arayışını göstermektedir. Bir seçmen kitlesi formunda görünen bu kitle eğilimi ve bilinci burjuva düzeniçi bir arayışı temsil etmektedir. Ancak yekpare ve statik değil, dinamiktir. Henüz seçmen konumundan çıkıp kitle ve hak mücadeleleri konumuna geçemeyen geniş emekçi ve ezilen milyonlar faşist saray rejiminin ekonomik yıkım ve politik zulmünden kurtulma arzularını CHP'ye destekle somutlamaktadır. Bu yüzden seçim sonuçlarından umutlanıyor ve moral buluyor. Bu kitle batıda toplumsal politik psikolojiyi belirleyen bir yerde duruyor. Yeni dönemde CHP'yi de zorlayacak ve belki de aşıp geçecek, bu düzen partisiyle de kopuşup ilerleyecek bir kitle profilidir bu.

Yeni dönemin ikinci temel donesi sömürgeci faşist saray rejiminin kayyum darbesine karşı Van halkının yükselttiği serhildandır. Bakurê Kürdistan'daki kitle bilinci Van'da muazzam ve zaferle taçlanan bir direnişle ete kemiğe büründü. Yeni mücadele döneminin lokomotifi ve işaret fişeği olan bu politik kent direnişi kitle bilincinin devrimci gelişim yönünü ve damarını göstermektedir. Batıya geldiğimizde Van serhildanıyla dayanışma ve faşist saray rejiminin pervasız kayyum darbesine set çekme tavrı yine kitle mücadelesinin devrimci gelişmeye açık yönünü ve dinamiklerini somutlamaktadır.

Yeni dönemin üçüncü donesi olarak DİSK, KESK ve belli sendikaların 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama eğiliminin iradeleşmesidir. Bu kitle mücadelesi eğilimi de açık ve tartışmasız bir biçimde yeni politik mücadele koşullarının bilinç düzeyinin oluştuğunu gösteriyor. Daha önemlisi ezilen ve sömürülen milyonlarda mücadele isteğini ve eğilimini pratik eylemle somutluyor. Politik saflaşma ve yeni koşullara göre pozisyon alma yeni dönemin başladığının bir başka verisidir. İşçi konfederasyonlarının bölgesel 1 Mayıs mitingleri örgütlemeleri yeni döneme göre bir pozisyon almayı işaret etmektedir.

Son olarak, Şırnak'ta uzman çavuşun bir kadına dönük taciz saldırısı kitle bilincinin değişim yönünü diğer bir düzey ve formunu açıkça göstermektedir. Kürt kadınlarına karşı sömürgeci bir özel savaş politikası olarak uygulanan taciz, tecavüz ve kadın kırımına karşı halkımızın özsavunma ve kitle şiddetiyle sömürgeci tacizci askeri cezalandırma eylemine girişmesi dönemin politik bilincini ve cesaret düzeyini resmetmektedir.

İşçi sınıfı, ezilenler ve yoksul halklarımızın yeni politik mücadele döneminin yeni bir basamağına adım attığını görmemiz ve pratik politikanın konusu haline getirmemiz kritik görev olarak karşımızda duruyor. Faşist saray rejimine karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesini yükseltmek ve bir devrimci yükseliş sürecine evrilmek için tüm koşullar dünden daha elverişli ve olanaklar daha fazladır. Bakurê Kürdistan'da yeniden kazanılan mevziler mücadelenin yeni yükseliş basamaklarıdır örneğin. Halkçı belediyecilik perspektifi ve hakkıyla değerlendirildiğinde Kürt halkımızın politik kaynaşmasının araçları ve kitle örgütlenmesinin yeni kaldıraçları olabilir ve olmalıdır.

1 Mayıs'a, seçim sonuçlarının yarattığı olumlu politik psikoloji ve Van serhildanının yarattığı devrimci mücadele enerjisiyle gidiyoruz. Mart-mayıs dönemini 1 Mayıs'la da kazanmak ve mücadeleyi bir basamak daha yükseltmek önümüzde başarılmayı bekleyen bir görev olarak duruyor. 8 Mart'ta kadınların tutuşturduğu isyancı bahar mücadelesi, görkemli Newroz'un militan ve kitlesel gösterileriyle büyüdü. Ezilenlerin mücadelesi Bakur'da kayyumları halklarımızın mevzilerinden söküp atan seçim zaferiyle taçlandı. Sömürgeci AKP-MHP faşist iktidar blokunun kayyum darbesini püskürterek yeni mücadele dönemini açtı. Bu sürecin her adımı kazanımlarla ve yükselen kitle mücadelesiyle ilerledi. İşçi sınıfı ve ezilenlerin nabzı bugün daha çok mücadele ve kazanımdan yana atıyor. Halklarımızın faşist saray rejiminden ve onun şefinden kurtulma isteği her gün daha da güçleniyor. AKP-MHP'nin yenilgi ve zayıflığını sezgiyle ya da bilinçle kavrayan yoksul emekçi milyonlar mücadelede özgüven ve umut kazanıyor. Kendi mücadelesiyle kazanma yoluna koyuluyor.

Şimdi işçi sınıfı ve ezilenlerde biriken tüm mücadele gücünü ve isteğini açığa çıkarmak için harekete geçme, kitlelerle buluşma ve kaynaşma zamanıdır. Türkiye ve Bakurê Kürdistan'da yaygın, militan ve kitlesel 1 Mayıs gösterileri ve kutlamaları için sosyalistler bulundukları tüm alanlarda var güçlerini ortaya koymalıdır. Tam bir kitle seferberliğiyle, kitle bilincinin yeni düzeyine uygun yoğunlaştırılmış politik ajitasyon çalışmasıyla tüm emekçileri ve ezilenleri 1 Mayıs muharebesine ve politik saflaşma alanlarına örgütlemelidir. Sosyalistler "Yoksulluğa isyan et! Örgütlen 1 Mayıs'ta alanlara" şiarıyla en geniş, etkin ve verimli bir siyasal kitle çalışmasını hedeflemeli ve ete-kemiğe büründürmelidir. Kitle çalışmasının tüm biçimleri kullanılmalıdır.

Yoksulluk krizi dönemin kavranacak halkasıdır. İşçi sınıfının yaşam koşulları sosyal bakımdan daha kahredici ve yıkıcı boyutlarda derinleşiyor. Sefalet ve açlık, milyonlarca emekçinin yaşamını çekilmez hale getiriyor. Yoksullaşma krizi işçileri, emekçileri, kadınları, halk gençliğini her gün daha çok girdabına çekiyor. Faşist şef ve saray rejimi emekçilere bir ekonomik terör politikası olarak dayatılan bu yoksullaştırma ve yoksunlaştırma politikasını sürdüreceğinden dem vuruyor. 1 Mayıs çalışması bu halkayı kavrayan bir eksen ve zeminde büyütülmelidir. İstanbul Taksim muharebesi ve iradesi dahil tüm 1 Mayıs alanları yeni bir mücadele gücü ve bilincinin kavrandığı bir mücadele basamağı yapılmalıdır. 1 Mayıs'ı kazanmak ve mücadeleyi bir basamak daha yükseltmek için ileri!

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 19 Nisan tarihli 163. sayı başyazısı.