2 Temmuz 2025 Çarşamba

Türkoğlu: Sürecin asıl özneleri kadınlar olmalıdır

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, "Meclis, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve başta kadınlar olmak üzere tüm kesimlerin temsil edildiği bir komisyon vakit kaybetmeden oluşturulmalıdır. Oluşturulacak komisyonla birlikte bu sürecin asıl özneleri kadınlar olmalıdır" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, partisinin Ankara'da bulunan genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Pek çok kentte çıkan orman yangınlarına işaret eden Türkoğlu, "Çıkan yangınlar, ekolojiden ve doğadan yana değil sermayeden ve ranttan yana olan politikalardan bağımsız değildir. İnsanların, canlıların yaşamını tehlikeye atan, sermayedarı besleyen politikalara derhal son verilmelidir" ifadelerini kullandı. Bugünün Madımak katliamının 32. yıldönümü olduğuna dikkat çeken Türkoğlu, "Türkiye tarihinde bir kara leke olan Madımak Katliamı ile yüzleşilmeli, failler hesap vermelidir. Bir kez daha katliamda yaşamını yitiren canlılarımızı saygıyla anıyorum" diye belirtti.

'KADINA KARŞI İŞLENEN SUÇLARIN ÜZERİNİN ÖRTÜLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ'
1 Temmuz 2021'de Türkiye'nin resmen İstanbul Sözleşmesi'nden çıktığını hatırlatan Türkoğlu, 2021'den Mayıs 2025'e kadar en az 845 kadının katledildiğini, bin 85'inin ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini belirtti. "Bunlar birer rakam değil; kaybedilen, kaybettirilen, katledilen kadınlardır. Adliye koridorlarında adalet ararken katledilen kadınlardır. Uzaklaştırma kararı olmasına rağmen kararın gereği yerine getirilmediği için yaşamları çalınan kadınlardır" diyen Türkoğlu, İstanbul Sözleşmesinin geri getirilmesi ve her maddesinin uygulanması için mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. Türkiye'de kadınların değil faillerin korunduğunu belirten Türkoğlu, "Kadına karşı işlenen suçların üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğiz. Faillerin korunmasına izin vermeyeceğiz" dedi.

'BU SAVAŞ SİYASETİNİN TARAFI OLMAYACAĞIZ'
Kadınların mücadelesinin aynı zamanda onurlu barış mücadelesi olduğunu kaydeden Türkoğlu, İsrail-İran savaşına işaret etti. Türkoğlu, şöyle devam etti: "Kadim Ortadoğu topraklarını bir savaş deryasına dönüştürmek isteyen küresel emperyal güçlerin politikalarının bir sonucu olan bu savaş siyasetinin bir tarafı olmayacağız. Ne İsrail'in saldırgan politikalarını ne de kadın düşmanı faşist molla rejimini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Gazze'ye yönelik saldırılarla insanlığa karşı suç işleyenleri de özgürlük ve eşitlik mücadelesi yürüten kadınları cezaevine atan ve idamla yargılayan erkek egemen düzeni de asla kabul etmeyeceğiz."

'ALEVİ KADINLARLA DAYANIŞMAMIZI BÜYÜTECEĞİZ'
Suriye'de Alevilere dönük katliamların da bu savaş politikalarından bağımsız olmadığına işaret eden Türkoğlu, "Bu katliamlarla hedeflenen Suriye halklarının çok kimlikli ve kültürlü yapısıdır. Bu katliamı işleyen çeteler ve bu çetelerin arkasındaki güçler hesap vermelidir. Alevi halklara, kadınlara yönelik gerçekleştirilen bu saldırılar karşısında asla sessiz kalmayacağız, Alevi kadınlarla dayanışmamızı büyüteceğiz" ifadelerini kullandı.

Kadınlar olarak Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı etrafında birleşeceklerini kaydeden Türkoğlu, "Çünkü bu çağrı özgür ve eşit yaşamın çağrısıdır. Savaş ve şiddet politikalarına sarılarak emperyal hayaller peşinde koşan güçlere karşı farklılıklarımızla bir arada yaşamanın çağrısıdır. Yok saymayan, ötekileştirmeyen, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir çağrıdır. Doğaya, canlıya, ağaca, toprağa savaş açanlara karşı ekolojik bir yaşamın çağrısıdır. Kadın meclisimiz tüm bu sorumlulukları gereği üzerine düşeni yapmaya devam etmektedir" dedi.

'MECLİS ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRMELİ'
Çağrının yapıldığı ilk günden itibaren çok sayıda kadınla yan yana geldiklerini ve çağrının toplumsallaşmasının önemini tartıştıklarını belirten Türkoğlu, çağrının gereklerinin yerine getirilmesi için mücadeleyi sürdürdüklerini kaydetti. Kürt sorununda demokratik çözüm için Meclis zeminin derhal oluşturulması gerektiğini vurgulayan Türkoğlu, "Meclis, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve başta kadınlar olmak üzere tüm kesimlerin temsil edildiği bir komisyon vakit kaybetmeden oluşturulmalıdır. Oluşturulacak komisyonla birlikte bu sürecin asıl özneleri kadınlar olmalıdır" dedi.

Sürecin sağlıklı ilerlemesi ve gerçek bir demokrasi için derhal kayyumlara son verilmesi, yerel demokrasiyi güçlendirecek politikaların desteklenmesi, tutsak belediye eşbaşkanları ve çalışanlarının serbest bırakılması çağrısı yapan Türkoğlu, halk iradesine saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.

'LGBTİ+LARA DÖNÜK SALDIRILARI ASLA KABUL ETMİYORUZ'
Farklı cinsel kimliklere yönelik saldırıların da derhal son bulmasını isteyen Türkoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Onur Haftasında yürüyüş yapmak isteyen LGBTİ+'lara yönelik saldırıları, polis şiddetini, tutuklamaları asla kabul etmediğimizi vurguluyorum. Kaos GL'nin sosyal medya hesaplarına ve haber sitesine getirilen erişim engeli derhal kaldırılmalıdır. Ezilenleri ve ötekileştirilenleri yok sayarak, şiddet uygulayarak toplumsal barış sağlanamaz. Bizler farklılıklarımızla bir arada özgür ve eşit yaşam için mücadele ediyoruz ve bu topraklarda nefret suçlarının körüklenmesine, meşrulaştırılmasına asla izin vermeyeceğiz. Siyasi iktidar, toplumun ve kadınların güvenini kazanmak istiyorsa öncelikle bu saldırılara son vermeli, kutuplaştırıcı siyasetten vazgeçmelidir."

'KADINLARA SALDIRILAR AİLE YILI POLİTİKALARIYLA DEVAM EDİYOR'
Kadınlara yönelik saldırıların "Aile Yılı" adı altında yürütülen politikalarla devam ettiğine işaret eden Türkoğlu, Meclis'te kadına yönelik şiddete karşı kurulan komisyonda hazırlanan raporun erkek egemen bir akılla oluşturulduğunu belirtti. Türkoğlu, şöyle devam etti: "Taslak rapor milletvekili arkadaşlarımızın ve komisyona davet edilen kesimlerin hiçbir önerisi dikkate alınmadan hazırlanmıştır. Göçmen kadınların, Alevi kadınların yaşadığı sorunların çözümüne dair tek bir şey yoktur bu raporda. Hazırlanan raporda 'Aile Yılı' kapsamında hazırlanan programın adım adım işletilmesi hedeflenmektedir. İyi bilinsin ki biz kadınlar var olduğumuz sürece, kadınların katledildikleri aile içerisine hapsedilmesine izin vermeyeceğiz. Boşanmalardan önce arabuluculuk mekanizmasını işleteceklerini söyleyen, bunu savunan zihniyete iki cümle söylemek istiyorum. Boşanmalarda arabuluculuk sisteminin bir diğer adı kadını şiddet gördüğü ortama razı etmektir."

"Mirasta eşitlik" ilkesinin genelgelerle gasp edilmek istendiğini kaydeden Türkoğlu, "Miras paylaşımını hak sahipleri kendi aralarında yapabilecek ve devlet herhangi bir engel çıkarmayacak deniyor. Soruyoruz: Bu ülkede kadınların eşit pazarlık yapabilme hakkı var mı? Kadınlar baskı ortamında her türlü haksızlığa uğrarken, mal paylaşımında böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesi kadınların var olan haklarının da gasp edilmesinin farklı bir yöntemidir" dedi.

'ÇEKİN ELLERİNİZİ KADINLARIN BEDENİNDEN'
Kadınların sağlığa erişiminin önündeki engellerin kaldırılmasını talep eden Türkoğlu, "Kadınların sağlığı tehlike altına atılırken, bu iktidarın derdi kürtajı önlemeye dönük düzenlemeleri hayata geçirmek. Kadın bedenini daha fazla nasıl hedef alabilirimin derdine düşmek. Resmi düzenlemeler yapmaya çalışarak, kamu hastanelerinde yeterli teçhizat yok diyerek, bir şekilde kürtajı nasıl engellerim diyenler ve yasal olmayan politikaları hayata geçirenler şunu çok iyi bilsin ki kürtaj haktır ve biz bu hakkımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Çekin ellerinizi kadınların bedeninden" ifadelerini kullandı.

'CEZAEVLERİNDEKİ HAK GASPLARINA DERHAL SON VERİLMELİ'
Siyasi tutsak kadınların yaşadığı hak gasplarına da işaret eden Türkoğlu, "Elazığ Cezaevinde hasta tutsak Besra Erol'un tahliyesi engellenmiş, keyfi gerekçelerle ikinci kez infazı yakılmıştır. Yine Sincan ve Elazığ Cezaevlerinde şartlı tahliye ile serbest bırakılması gereken tutsaklar keyfi uygulamalarla cezalandırılmaktadır. Yetkililere sesleniyoruz: Cezaevlerinde yaşanan hak gasplarına derhal son verilmelidir. Kobanê kumpas davasından yargılanan tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır" dedi.

Türkoğlu son olarak, Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi'nin 8 Temmuz saat 11.00'de Meclis önünde yapacağı eyleme çağrı yaptı.