28 Haziran 2025 Cumartesi

Polat: Birleşik gençlik mücadelesinin Suruç için adalet mücadelesinde önemli bir yeri var

Gençliğin birleşik mücadelesinin mayasını Suruç için adalet mücadelesinin oluşturduğunu hatırlatan SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, gençlik hareketinin Suruç için adalet mücadelesiyle dayanışmacı pozisyondan çok öte, kendisine yönelik bir katliammış gibi ilişkilendiğinin altını çizdi. ETHA'ya konuşan Polat, gençleri, kadınları, LGBTİ+'ları 20 Temmuz başta olmak Suruç katliamının 10. yılında gerçekleştirilecek eylem ve etkinliklere katılmaya, Suruç için adalet, herkes için adalet mücadelesinin bir parçası olmaya, adalet mücadelesinde yer almaya çağırdı.

33 düş yolcusunun ölümsüzleştiği Suruç katliamının bu yıl 10. yılı. Faşist barbar DAİŞ çeteleri Kobanê'yi yakıp, yıktı. Rojava devriminin kıvılcımının çakıldığı, halkların birlikte yaşayabileceğinin örneği olan Kobanê'ye yönelik saldırılar artarken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Kobanê düştü düşecek" umuduna sarılarak safını bir kez daha net bir şekilde ortaya koydu. Tam da bugünlerde akın akın Rojava'ya giden enternasyonalist savaşçılar Kobanê'yi özgürleştirdi.

GEZİ'NİN ÇOCUKLARI YÜZÜNÜ ROJAVA DEVRİMİNE DÖNDÜ
Rojava devriminin 1. yılında bu coğrafyada halklar onur ve özgürlük isyanı olan Gezi ayaklanmasında sokakları direnişle doldurdu. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF), "Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz" kampanyası bu süreçte hayata geçti. Gezi'nin çocuklarının Rojava devriminin savunulmasına yüzünü dönmesi, bir devrime tanıklık etme iradesi bu kampanyaya gençlik örgütlerinin ilgi göstermesini sağladı. Rojava devrimi etrafında birleşik bir güç örmek için 20 Temmuz 2015'de çok sayıda kentten yola çıktılar.

SURUÇ KATLİAMIYLA GENÇLİĞİN BİRLEŞİK MÜCADELESİ ENGELLENMEK İSTENDİ
Mola verdikleri Urfa'nın Suruç ilçesindeki Amara Kültür Merkezinde DAİŞ-MİT-devlet ortaklığıyla gerçekleşen canlı bomba saldırısıyla, gençliğin birleşik mücadelesi engellenmek istendi. Ancak katliamın hemen ardından gençlik örgütleri, Rojava devrimini birlikte savunma ve Kobanê'yi yeniden inşa etme iradesini bu defa Suruç katliamının hesabını sorma mücadelesinde büyüterek ete kemiğe büründürdü.

GENÇLİK ÖRGÜTLERİ 20 HAZİRAN'DA ÇALIŞMALARIN STARTINI VERDİ
Tam on yıldır devletin gençliğin birleşik mücadelesini engellemek için saldırıları artarak sürüyor, buna karşın gençliğin birleşik mücadele iradesi de güçleniyor. Gençlik örgütleri, 20 Haziran'da Suruç için adalet mücadelesinin startını verdi. "Suruç'un izinde gençlik ayakta" çalışmasına ilişkin konuştuğumuz SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, Kobanê'nin yeniden inşa kampanyasını, 10 yıldır yürüttükleri adalet mücadelesini ETHA'ya anlattı.

Polat'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

SOSYALİST GENÇLİK ÖNCÜ CEVABIN SOMUTLAŞTIĞI BİR KAMPANYA AÇIĞA ÇIKARDI

Suruç katliamının 10. yılındayız. Okurlarımız için "Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz" kampanyasını ve bu süreci anlatır mısınız?
10 yıl önce Kobanê'ye giden yolun köşe taşlarını oluşturan 2013-2015 dönemi, devrimci demokratik güçlerin atılıma geçtiği bir süreçti; Rojava devrimi filizleniyordu, Türkiye'de Gezi direnişi boy veriyordu. Dolayısıyla böylesi tarihsel bir süreçte yeni bir eşik atlamak ve bu eşikte gençliğin de önemli bir rol üstlenmesi gerekiyordu. Sosyalist gençlik de bu öncü cevabın somutlaştığı bir kampanya açığa çıkarmış oldu.

FEDA RUHUYLA KAZANILMIŞ DEVRİMİN YENİDEN YEŞERTİLMESİ İÇİNDİ KAMPANYA
Kobanê'de bir devrim kazanıldı ve bu kadın devrimiydi. Türkiye ve Kürdistan'da sınır nöbetlerinden kent merkezlerine halk ve gençlik direnişleriyle savunulan bu devrimin şimdi yeniden inşa edilmesi gerekiyordu. Kobanê inşa kampanyası bu kritik kavşakta sosyalist gençliğin üstlendiği önemli bir sorumluluktu. Yanı başındaki bir devrimle, devrimci bir sorumluluk üstlenerek ilişkilendi. Yanı başındaki devrimi buradan inşa etmeye, yani aslında moloz yığınlarına çevrilmiş ve feda ruhuyla kazanılmış bir devrimin yeniden yeşertilmesi, oradaki toplumsal yaşamın inşasında rol üstlenmek için bu kampanya gerçekleşmiş oldu.

BİRLEŞİK DEVRİMİN MAYASI OLAN GENÇLİK KATLEDİLDİ

Suruç katliamının hemen ardından "Suruç için adalet herkes için adalet" diyerek mahkeme salonlarından sokaklara adalet mücadelesi yürütüyorsunuz. 10 yılda adalet mücadelesinde neler yaşandı?
Bu katliam aslında Gezi'nin çocuklarıyla Kobanê'nin çocuklarının buluşması, Türkiye ve Kürdistan'da birleşik devrimin mayası olan, olmak isteyen ve bunun için yola çıkan, bu mücadelenin öncülüğünü üstlenen gençliğin katledilmesiydi.

GENÇLİK SURUÇ KATLİAMIYLA DAYANIŞMACI POZİSYONUN ÖTESİNDE İLİŞKİLENDİ
Kobanê'nin çocuklarını buluşturmak, Gezi direnişinin açığa çıkardığı birikim ve nitelikle Rojava devriminin buluşması hedeflendi bu kampanyayla. Bundan korkan devlet bir katliam gerçekleştirdi. Bu katliamla SGDF şahsında gençlik hareketi, tüm toplumsal kesimler hedeflendi. Dolayısıyla bu katliamın ardından gerçekleşecek her adımı göğüslemek; bu saldırıya karşı birleşik bir duruş sergilemek gerekiyordu. SGDF'nin "Beraber savunduk, beraber inşa ediyoruz" diyerek çıktığı yolda katledilmesinin ardından, "bir geri düşüş, bir vazgeçme hali değil, şimdi Suruç için adalet, herkes için adalet demenin vakti" diyerek yeni bir mücadeleye başladı. Gençlik hareketi bu katliamı yalnızca SGDF'ye değil bütün gençliğe dönük bir katliam olarak karşıladı ve bununla dayanışmacı pozisyonun çok daha ötesinde, doğrudan kendisine yönelik bir katliam olarak ilişkilendi.

SURUÇ İÇİN ADALET MÜCADELESİ BİRLEŞİK GENÇLİK MÜCADELESİNİN MAYASIDIR
10 yıldır sokaklardan adliye koridorlarına yürütülen omuz omuza birleşik gençlik mücadelesinin, Suruç için adalet herkes için adalet mücadelesinde çok önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkün. Birleşik gençlik mücadelesinin bugünkü konumunu, mayasını oluşturan Suruç için adalet mücadelesidir. Çünkü bu topraklarda bir dizi adaletsizlik boy gösteriyor. Adalet arayan birçok insan var, dolayısıyla da gençliğin Suruç için adalet herkes için adalet mücadelesi, açığa çıkan tüm adaletsizliklerin karşısında önemli bir örnek olarak duruyor. 10 yıldır da her sokakta örneğin Hande Kader'in katledildiği, Berkin Elvan'ın katledildiği, Ethem Sarısülük'ün katledildiği, Deniz Poyraz'ın katledildiği yerde herkes için adalet mücadelesini büyütüyor. Çünkü bugün Suruç'a, Amed'e, Ankara'ya adalet gelirse herkese adalet gelir. Dolayısıyla da bu adalet mücadelelerinin birbirinden bağımsız olmadığını her birinin aynı kanalda buluşması gerektiğini söylüyoruz. 10 yıldır da gençlik örgütleri olarak bunu söyleyerek sokaklarda, meydanlarda oluyoruz.

FAİLLER DEĞİL SURUÇ İÇİN ADALET İSTEYENLER YARGILANDI

Suruç için adalet mücadelesi hakikat, yüzleşme ve adalet arayışında nasıl ilerliyor?
Suruç katliamının aydınlatılması için verdiğimiz mücadelenin çok geniş olduğunu söyleyebiliriz. Suruç katliamının ardından katliam failleri yargılanmadı. Tam aksine katillere katil dediği için ailelerimiz yargılandı. Tek bir kişiye ceza verilerek bu katliamın üstü örtülmek istendi, dönemin siyasi sorumluları, bu katliamdan bilgisi olan, ama hiçbir şey yapmayan görevliler, yetkililer yargılanmadı. Ama Suruç için adalet yürütenler, Suruç için adalet isteyen aileler, yaralılar, 33'lerin yoldaşları tutuklandı, kuyu tipi hapishaneye gönderildi.

BESRA ANNE YILLARDIR TUTUKLU
Oğlu Evrim Deniz Erol'un mezarı başında konuşma yapan Besra anne yıllardır tutuklu ve tahliyesi ikidir erteleniyor. Suruç yaralımız Uğur Ok ağır hastalığına rağmen hala hapishanede, dar bir hücrede tutuluyor. Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden Emrah Topaloğlu hala tutuklu ve üçüncü duruşmasında da tahliye edilmedi. Ancak Suruç katliamının faillerinden olan DAİŞ'liler kırmızı listeyle aranırken devlet hastanelerinde tedavi görüyor. Suruç ve Ankara katliamını gerçekleştiren faillerin kardeş olduğu ve bu iki katliamın birbiriyle bağı olduğunu açıklamamıza rağmen herhangi bir soruşturma yürütülmüyor. 10 yıldır adalet arayanların neredeyse tüm delilleri mahkeme salonlarına götürdüğü, mahkemelerin bütün talepleri reddettiği, hapishane kampüsünde gerçekleşen bir dava süreci var.

BU KATLİAMDA SORUMLULUĞU OLANLAR YARGILANMALI
Bu topraklarda etkin soruşturmaların yürütülmediği, katliamların üstünün örtüldüğü, sadece bir kişiye ceza verilerek devletin sorumluluğunun dışına çıkartılmaya çalışıldığı bir gerçeklik var. Katiller, emri verenler değil Suruç'a giden SGDF'liler kusurlu görülüyor, suçlu ilan ediliyor. 10 yıldır da Suruç için adalet isteyerek sokağa çıkanlar suçlu ilan ediliyor. Dolayısıyla bugün eğer bir barıştan, bir adaletten bahsedeceksek öncelikle Suruç katliamı başta olmak üzere bu topraklarda gerçekleşmiş katliamların faillerinin, siyasi sorumlularının, gerçeklerin açığa çıkarılması; yargılamaların adil bir şekilde yapılması, bu katliam dosyalarının üstünün kapatılmaması gerekli. Bizler de 10 yıldır sürüncemede bırakılmak istenen dava sürecine karşı her yıl, her ay mücadele yürütüyoruz. Katillerin yargılanması engelleniyor, örneğin dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu. Davutoğlu'nun siyasi çıkarları uğruna yaptığı konuşmanın ardından gelip mahkeme salonunda tanık olarak konuşması talebimiz ısrarla reddediliyor. 10. yılına giderken bir kez daha söylüyoruz, bu katliamda sorumluluğu olan, bunu siyasi çıkar uğruna konuşmalarla bir tehdit unsuruna dönüştüren tüm siyasilerin herkese bu katliamı açıklaması gerektiğini ve sorumluların da yargılanması gerektiğini düşünüyoruz.

GENÇLERİ, KADINLARI, LGBTİ+'LARI ADALET MÜCADELESİNİN PARÇASI OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Son olarak bir çağrınız var mı?
Suruç katliamının 10. yılındayız. 10 yıldır bu sokaklarda gençliğin adalet mücadelesi hep yankılandı. Bu yıl da özel bir yıl. Bu kadar adaletsizliğin yaşandığı, 19 Mart sürecinden sonra da gençliğin barikatları yıkarak yeni bir yol açtığı bir adalet arayışı var. Bu adalet arayışının Suruç için adalet mücadelesiyle birleştirilmesinin ve 33 düş yolcusunun izinden yürümenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Gençlik örgütleri ve SGDF olarak bir ay boyunca 20 Temmuz'da hem bütün kentlerde gerçekleşecek mezar anmalarına, basın açıklamalarına, eylemlere çağrı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugün Suruç'un izinde yürüyen gençler olduğumuzu söylüyoruz. Suruç için adalet mücadelesinin başka adalet mücadeleleriyle buluştuğunda gerçek adaletin sağlanabileceğini söylüyoruz. 20 Temmuz'a giderken kent kent çalışmalarımızı 10. yılında "Suruç'un izinde gençlik ayakta" şiarıyla yükseltiyoruz. Bütün gençliği, kadınları, LGBTİ+'ları Suruç için adalet, herkes için adalet mücadelesinin bir parçası olmaya, bu adalet mücadelesinde yer almaya çağırıyoruz.