İzmir'de devrimci sosyalistler destek açlık grevi eylemini sonlandırdı

"Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın, sosyalistlere özgürlük" şiarıyla İzmir'de destek açlık grevi eylemi yapan ESP ve SGDF'liler eylemi sonlandırdı. Devrimci sosyalistler, "Devrimci tutsakları canlı canlı tabuta koymayalım. Hafızamızı tazeleyelim, geçmişte hapishanelerde işkence ile katledilen, tecavüze uğrayarak katledilenleri hatırlayalım ve mahpusların sesine ses olalım" çağrısı yaptı.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İzmir İl Örgütü ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF), kuyu tipi hapishanelere karşı açlık grevi direnişindeki devrimci sosyalistleri destek açlık grevi eylemi sona erdi. 15 Mayıs Perşembe günü üç günlük destek açlık grevi eylemine başlayan devrimci sosyalistler ESP İzmir İl Örgütünde düzenlediği basın toplantısıyla eylemi sonlandırdı.
3 GÜNLÜK EYLEM SONA ERDİ
SEP, DKD-DER, HDK, SMİ, DÖB, Devrimci Parti, Kaldıraç ve İşçi Sen'in katılımıyla gerçekleşen açıklamada basın metnini Sidal Tanrıverdi okudu. "Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın, sosyalistlere özgürlük" şiarı ile gerçekleştirdikleri eylem sürecinde dayanışma içinde olanlara teşekkür eden Tanrıverdi, "Kuyu tipi hapishanelere karşı açlık grevine giren ESP ve SGDF'li tutsak yoldaşlarımız ile dayanışmak için başlattığımız destek açlık grevini sonlandırmış bulunuyoruz" dedi.
KUYU TİPİ HAPİSHANELERİN MİMARİ YAPISI
Kuyu tipi hapishanelere ilişkin bilgi veren Tanrıverdi, "Tutuklu veya hükümlü fark etmeden tüm siyasi tutsakların her şeyden, insandan, havadan, güneş ışığından, dışarıdaki seslerden bir şekilde yalıtılmış, tabutluk olarak da ifade edilen, neye göre kime göre olduğu bilinmeyen kuyu tipi hapishanelerdir. Çünkü ceza yargılama sonucu çıkar, adil yargılamanın olmadığı bir adalet sisteminde bu ismi kullanmayız. Bundan daha 5 gün önce, 26 yıl mahpusluk yaşayan bir kadın yoldaşımız, 26 yıl sonra suçsuz bulunup beraat edildi. Yüksek güvenlikli hapishanelerde her blokta beş koridor (kısım) ayrı bir blok olarak inşa edilirken, hücrelere 'modül' adı verilmektedir. Hücrelerin kapıları, kulübeden basılan otomatik düğmeyle açılıp kapanmaktadır. Bu kulübeye Lokal Kapı Paneli (LKP) denilirken, ayrıca LKP'leri izleyen Merkezi Kapı Paneli (MKP) bulunmaktadır. Böylece tutukluların her hareketi izlenirken, tüm iletişim ise megafon ve butonla sağlanmaktadır" dedi.
'BU HAPİSHANELER YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRMEK İÇİN YAPILMIŞ'
"Modül" hücreleri banyo-tuvalet ve mutfak tezgahıyla birlikte 12-13 metrekare büyüklüğünde olurken, "güneşlik" denilen ve apartman boşluğuna benzeyen boş bir alana açılan birer pencere yer aldığını söyleyen Tanrıverdi, şöyle devam etti: "Birinci ve ikinci katlarda bulunan pencereler, demir korkuluk dışında eleğe benzeyen çelik bir ağla kapatıldığından gökyüzünü dahi görmek mümkün olmamaktadır. Kafesi andıran bu pencerelere (güneşlik) hücrelerin içini görecek şekilde kameralar takılmıştır. Ayrıca üç kişilik hücrelerin içerisinde de kamera bulunmaktadır. Havalandırma 63 metrekare büyüklüğünde olurken, birbirini gören iki koridorun havalandırması çapraz hizalarda olacak şekilde tasarlanmış, dört tarafı duvarla örülü hapishane; elektrikli tellerle çevrilmiş, tek açık yer olan tavan dahi tellerle kapatılarak, adeta bir kafes görünümü vermektedir. Devrimci sosyalist ve yurtseverler, bu S ve Y tipi denilen hapishanelere zorla götürülüp iradelerini kırmaya, hayattan soyutlamaya çalışanlara buradan sözümüz var. Biz devrimci, sosyalist yurtseverler var oldukça, insan haklarına aykırı bu uygulamaya her şekilde mücadele edeceğiz. Bu tip hapishanelerin insan haklarına aykırı ve insan sağlığına zararlı olduğunu, mahpuslar açısından psikiyatrik rahatsızlıkların yanı sıra kısa, orta ve uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini biliyoruz. Mahpuslar tarafından gönderilen ve bize ulaşan mektuplardan edinilen bilgilere göre; 'hücrelerin havalandırmaları yok ve ağır müebbet hükümlüsü olmayan tutsaklara bile ağır müebbet koşulları uygulanıyor. Anlayacağınız, bu hapishaneler yavaş yavaş öldürmek için yapılmış' diye tanımlanan S ve Y tipi hapishanelerin güneş görmeyecek şekilde ve tecrit odaklı olduğu belirtilmekte, ATK'nin sağlam raporu verdiği tutsakların 2-3 gün sonra cenazeleri o hapishanelerden çıkıyor' denilerek insan sağlığına olumsuz etkileri vurgulanmaktadır. Hava almak için çıkarıldıkları alana yanlarında bir kitap bile götüremediklerini mektubunda belirten bir başka mahpus ise, 'Yağmur altında yürümek, güneş altında otururken kitap okumak, açık havada mektup yazmak, bir yudum çay içmek çok önemli mi? Evet, hapishanedeyseniz çok önemlidir. Gece gökyüzünde yıldız aramak, yüzünüzü rüzgara tutmak önemlidir' diyerek normal aktiviteleri bile yapamadıklarına dikkat çekmektedir."
'DEVRİMCİ TUTSAKLARI CANLI CANLI TABUTA KOYMAYALIM'
İnsan onurunu ayaklar altına almaya çalışan faşist rejimin devrimcileri kuyu tipi hapishanelerde teslim alamayacağının altını çizen Tanrıverdi, şu çağrıyı yaptı: "Onurumuzu ve irademizi koruyacağız, bizim öncülerimize sözümüz var, bu mücadele zafere ulaşacak. Kuyu tipi hapishaneler bu devrimci iradeyi kıramayacak. 19 Aralık 2000 tarihinde hayata dönüş operasyonları adı altında devrimciler katledildi. İrademizi ve onurumuzu koruyarak başı dik çıkan yoldaşlarımız bu direniş mevzisinden Şimdi de kuyu tipi hapishanelerde devrimci sosyalist ve yurtsever tutsaklar hayattan soyutlanarak tecrit altına alınmış ve psikolojik bir savaş verilmektedir. Tüm devrimci kamuoyuna, insan hakları savunucularına ve tüm halklara sesleniyoruz: Gelin, bu faşist iktidarın kuyu tipi hapishanelerde katletmeye çalıştığı devrimciler için birleşik mücadele zemininde mücadele edelim. Devrimci tutsakları canlı canlı tabuta koymayalım. Hafızamızı tazeleyelim, geçmişte hapishanelerde işkence ile katledilen, tecavüze uğrayarak katledilenleri hatırlayalım ve mahpusların sesine ses olalım."
'TUTSAKLIĞIN KENDİSİ BİR İŞKENCEYE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA'
Basın açıklaması sonrası HDK adına söz alan Ayşe Özdamar, kuyu tipi hapishanelere yönelik üç günlük açlık grevi eylemini selamladı. Özdamar, "Artık cezaevlerinin, tutsaklığın kendisi bir işkenceye dönüşmüş durumda" dedi. Türkiye'de 400 bine yakın kişinin AKP-MHP faşizmi tarafından tutsak edildiğini söyleyen Özdamar, kuyu tipi hapishanelere ve tutsaklara yönelik işkenceye karşı tek yolun örgütlü birleşik mücadele olduğunun altını çizdi.