Georges Abdallah: Filistinli tutsaklar için harekete geçin
Lübnanlı devrimci Abdallah, dünyada faşizmin, sağ partilerin yükselişine işaret ederek, Filistin kefiyesinin aynı zamanda faşizme karşı mücadelede özgürlüğün sembolü haline geldiğini söyledi. Beyrut'ta ETHA'nın sorularını yanıtlayan Abdallah, Filistinli tutsaklarla dayanışmanın önemi üzerinde durdu. Siyonist İsrail'in işkence ve tecavüz saldırısı altındaki binlerce tutsağa ve ailesine mektup yazmanın, onlarla dayanışma içinde olmanın tutsakların mücadeleye tutunması bakımından önemine işaret etti. Abdallah, Filistinli tutsaklar için harekete geçme çağrısında bulundu.
Fransa'da iki diplomatı öldürdüğü gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 41 yıl boyunca rehin tutulan Lübnanlı devrimci önder Georges İbrahim Abdallah, serbest bırakılmasının ardından Beyrut'ta yaşamaya başladı. Abdullah ile tutsaklığı döneminde kendisiyle dayanışma içinde bulunanlarla Beyrut'ta bir araya geldiği günlerde sohbet ettik. Dünya halklarının Filistin direnişiyle dayanışmasını, faşizme karşı mücadeleyi ve Filistinli tutsaklara yönelik sorumlulukları konuştuğumuz Abdallah, ETHA'nın sorularını yanıtlarken Gazze'den yoldaşları telefonla aradı. Bu görüşmenin verdiği güç, moral ve umutla sürdürdük röportajımızı.

Emperyalist kapitalist sistemin krizi, faşist rejimler ve iktidarların gelişmesi üzerine değerlendirmelerde bulunan Abdallah, dünyanın pek çok ülkesinde gerçekleştirilen Filistin'le dayanışma eylemlerinde kefiyenin özgürlüğün sembolü olarak kullanıldığını hatırlattı. Abdallah, "Filistin kefiyesini savunmak istiyorsanız faşizmle mücadele etmeniz gerekir" dedi.
Siyonist İsrail'in 10 bin Filistinli tutsağa dönük tecavüz ve işkence saldırılarını anlatarak, tutsaklarla dayanışmanın önemine vurgu yapan Abdallah, İsrail hapishanelerinde çok sayıda çocuk olduğunu da hatırlattı. Tutsaklar için harekete geçme çağrısında bulunarak, "Onları özgürleştiremiyorsanız eğer, en azından dayanışma göstermelisiniz" dedi.
Georges İbrahim Abdallah sorularımıza şu yanıtları verdi:
FİLİSTİN'LE DAYANIŞMA EYLEMLERİ BASİT BİR DAYANIŞMANIN ÖTESİNDEDİR
Dünya genelinde Filistin'le dayanışma eylemleri, ambargonun kırılması amaçlı filoların yola çıkışı gerçekleştirildi. Filistin eylemlerine dönük Avrupa'da yoğun bir saldırı var. Aynı zamanda faşist, sağ yönetimler iktidarlara geliyor. Yaşanan bu gelişmeleri nasıl okumamız gerekiyor?
Bugün dünyadaki durum, basit bir dayanışmanın ötesine geçmiştir. Peki, bu hareket neden bugün ortaya çıkıyor? Avrupa'nın dört bir yanında faşist bir hat gelişiyor. Fransa'da Marine Le Pen, İspanya'da Vox, Almanya'da Nazileri temsil eden AfD gibi partiler yükseliyor. Birçok ülkede faşizm yeniden ortaya çıkarken, Filistin'e yönelik dayanışma her zamankinden çok daha güçlü bir şekilde büyüyor. Ancak sadece öfke veya dayanışma duygusu yeterli değildir; faşizme karşı direniş, dayanışma hareketin kalbinde yer almalıdır. Bu anlayışın farklı kaynakları vardır ve bizler bunları araştırmalı, köklerine inmeliyiz.
FİLİSTİN KEFİYESİ FAŞİZME KARŞI ÖZGÜRLÜĞÜN SEMBOLÜ HALİNE GELDİ
Filistin kefiyesi, faşistler iktidara gelirken özgürlüğün sembolü haline geldi. İnsanlar, faşistlerin karşısında durabilmek, faşizme karşı kendilerini savunmak adına silahlarla değil, aynı zamanda Filistin'le, sembollerle ve mücadeleyle donanmış olmalıdır. Bu dava yalnızca Filistin ile ilgili değildir.
ULUSLARARASI ALANDA FAŞİZME KARŞI ÇIKMAZSAK ZAFER ELDE EDEMEYİZ
Halklar bizimle dayanışma içinde olduğunu belirttiğinde, haklı olduğumuz görülüyor. Biz, haklı bir davanın tarafıyız. Dolayısıyla başkalarının bizimle dayanışma içinde olmasını bekliyoruz. Bu, okyanustan körfeze kadar her yer için geçerlidir. Ancak, bizim de başkalarıyla dayanışma içinde olduğumuzu ilan etmemiz onların hakkıdır. Adaletsizlik tarihten bugüne başka yerlerde de yaşanıyor. Örneğin, Martinik halkı sömürgecilik karşıtı bir savaş verdi. Onların bizi desteklemesini normal görüyoruz. Ancak biz de onlarla dayanışma içinde olduğumuzu beyan etmeliyiz. Bu, uluslararası dayanışmanın, ortak bir dayanışma hakkı haline gelmesidir. Venezuela, Brezilya Filistin'le dayanışma içinde olduğunu beyan ediyor, Küba bizimle. Ancak biz ne zaman bu ülkelerin mücadeleleriyle dayanışma içinde olduğumuzu beyan ettik? Biz de onlarla dayanışma içinde olduğumuzu beyan etmeliyiz. Bu, bizim ortak dayanışma görevimizdir.
Amacımız sadece ahlaki ve etik değerlerimizi kanıtlamak değil, aynı zamanda bu dayanışmanın karşılıklı kazanımlara dayandığını vurgulamaktır. Uluslararası alanda faşistlere karşı çıkmazsak, zafer elde edemeyiz. Başka ülkelerde faşizm hüküm sürerken, kazanmış olmuyoruz.
Dünya durumunu ve kendi durumumuzu nesnel bir şekilde nasıl tanımlayabiliriz? Biz de aynı dünyanın içinde yaşıyoruz; herkes gibi bu gerçekle yüzleşiyoruz. Eğer dünyada faşizm varsa, elbette onu yenmeye ve birleşerek mücadele etmeye devam etmeliyiz. Peki, faşist rejimleri üreten yapılar nelerdir ve bunları ülkemizde nasıl yenebiliriz?
Bu gerici faşist rejimlerin belirli özellikleri vardır. Faşizm, uluslararası bir olgudur. Ancak, bir gün sona erecektir. Kapitalizm, kendi içsel sorunlarını çözebilseydi, faşizmi asla yaratmazdı. Yönetemediği için yapısal sorunlarıyla boğuşuyor ve bu sorunlar çözülmedikçe faşizmi inşa etmek zorunda kalıyor. Kapitalizm, varoluşsal sorunlarını çözememektedir.
Emperyalist çelişkiler, örneğin Rusya, Çin gibi ülkelerle diğer güçler arasındaki gerilimler, bu yapıları daha da büyütmektedir. Bütün bu ülkeler büyük çelişkiler içerisindedir. Sonunda bu çelişkiler büyük savaşın ön koşuludur; yani, önümüzde büyük bir uluslararası savaş ihtimali vardır.
İNSANLIK ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞININ EŞİĞİNDE
İkinci Dünya Savaşında milyonlarca insan acı çekti. Şimdi, insanlık üçüncü bir dünya savaşının eşiğinde ve tüm insanlık, bu sömürü düzenini yıkmak için harekete geçmek zorundadır. Bu, çok temel ve olağan bir şeydir. Çünkü bu düzenin kendi içsel sorunları var. Örneğin, ABD'nin 32 trilyon dolardan fazla borcu var. Bu devasa borç, ülkedeki kapitalist güçlerin çıkarlarını daha fazla savunmak ve emperyalist politikalara devam etmek için bir aracı haline gelmiştir.
Amerikan borçları, Amerikalı kapitalistler tarafından üretilmektedir ve Trump ise bu güçler arasında en faşist olanıdır. Bu kesimler, dünya ekonomisini kendi gündemleri ve çıkarları için kullanıyor, ekonomiyi savaş ekonomisine dönüştürmek için yeniden silahlanmayı zorluyor. Sonuç olarak, barışçıl kullanım için olmayan silahlar ve mallar üretiliyor; dünya, tek bir pazar, savaş ve borç pazarına indirgeniyor. Masa, sandalye gibi yararlı eşyalar üretmek toplumu ayakta tutarken; mevcut kapitalist mantık, sürekli silah üretimi gerektiriyor. Savaşa hazırlık ve silah üretimi insanlığın sonunu getirebilecek yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bu abartı değildir, çünkü kitle imha silahları, nükleer silahların kullanımı gibi riskler gerçek.
Dünyanın olası sonuyla karşı karşıyayız; bunu durdurmalıyız, önlemeliyiz. Gösteriler yoluyla küçük bir direniş bile önemlidir. Ancak daha önemlisi, dünya savaşını kaynağında durdurmak için emperyalist ülkelerde devrim gerekir.
Örneğin Fransa burjuvazinin, bu suçlu şebekesinin elindeki Fransa'da devrim yapmak imkansız mıdır? Bu görüşe dayanarak, Filistinli kefiyesinin rolü önemlidir. Binlerce insan sokaklara dökülerek, katil ve savaş çıkaran düşmanlarına, Gazze'ye karşı savaşı silahlandıran Fransa'ya haykırıyor. Burjuvazi, devletin her şeyine doğrudan saldırıyor, eğitimi, sağlığı vb. militarize ediyorlar. Savaşa hazırlanıyorlar.
FİLİSTİN KEFİYESİNİ SAVUNMAK İSTİYORSANIZ FAŞİZMLE MÜCADELE ETMENİZ GEREK
Kefiye, ülkelerimizde yalnızca siyonistlere değil, Arap siyonistlere karşı da bir mücadele konusu olmalıdır. Arap siyonistler yer yer Yahudi siyonistlerden daha siyonist olabiliyor. Arap rejimleri Gazze'ye veya İran'a karşı trilyonlarca dolar harcadığında asıl önemli olan bu savaşı finanse eden rejimlerin tutumudur. Arap burjuvazisi neden bu parayı ödüyor? Çünkü kapitalizmin bir modelini temsil ediyorlar. Filistin kefiyesini savunmak istiyorsanız, faşizmle mücadele etmeniz gerekir. Halk dayanışmasından ve kapitalizme karşı oyunun kurallarını değiştirecek birliklerden söz ediyoruz. Bütün bunlar, şiddet ve yıkıma dayalı rejimlerle mücadele için bir taban oluşturmayı amaçlıyor. Halklar, siyonist işgalle normalleşmeye ve dünya çapındaki faşizme karşıdır. İsrail, varlığının son anlarını yaşıyor; çok sayıda silaha sahipler. Onlara faşist dediğimizde abartmıyoruz. Bu gerçeği hafife de almıyoruz.
7 EKİM'DE 'BÜYÜK İSRAİL' FİKRİ YENİLGİYE UĞRADI
7 Ekim ve sonrasında İsrail'de neler yaşandı?
İsrail devletini tanımak, İsrail'in Batı emperyalizminin bir uzantısı olduğunu bilmek anlamına gelir. Politikası, kültürü, her şeyi ile onun uzantısıdır. 70'lerde yeni bir döneme giren bir varlıktan söz ediyoruz. Bu varlığın 70'lerin ortasında nasıl bir şeye dönüştüğünü görmek gerekir. Bankaları, sigorta şirketleri vb. o dönemde kuruldu. 80'lerin ortasında, 80'lerin sonunda ve 90'ların başında yepyeni bir rejim oluşturuldu. SSCB'nin çöküşüyle birlikte bir milyon mülteci daha geldi. Profesyoneller, normalde yasal yollarla veya yasadışı sıcak ticaret yoluyla sıcak para ile geldiler. Bölge genelinde bir ekonomik proje inşa etmek için çalıştılar. İsrail'de bir Silikon Vadisi ortaya çıktı. Milyarlarca dolar yatırım yapıldı. Batı sermayesi akın etti. SSCB ve Batı'dan sayısız profesyonel geldi. 7 Ekim nedir sorusunun yanıtı burada. 7 Ekim'de bütün bu bankalar, tüm ekonomik yapı geri çekilmek zorunda kaldı. Yabancı yatırımlar durdu. Silikon Vadisi kapandı.
Buna göre, İsrail ekonomisinin toparlanması için on yılı olduğu söylendi. Batı'daki sermaye mücadele etmeden çekilmez; bu yüzden ekonomik perspektifi sarsıldı. Netanyahu "Büyük İsrail" istiyordu. Bu fikir 7 Ekim'den önce vardı ve 7 Ekim'den sonra yenilgiye uğradı. İsrail'in iç mücadele yapısı yok, Silikon Vadisi vardı.
İbrahim Anlaşmaları geliştirildi; şimdi gerici güçler, Gazze'yi yok edecek müdahaleleri için Gazze'ye insani bir şekilde müdahale ettiklerini göstermek zorunda kaldı. Durum böyle gitmez. Bir araya gelmek ve yüksek ahlaki değerlerimizi korumak için güçlü olmalıyız. Halkların dayanışması olmadan bu mümkün değildir. 7 Ekim olmadan bu mümkün olmazdı. Yoldaşlar olarak insanları birleştirmeliyiz. Örneğin, son haftalarda bir konferans düzenledik. Davamla dayanışma gösteren mücadele insanlarını Lübnan'a davet ettik ve onlar da birçok iyi fikir paylaştı. Kampları ziyaret ettiler. Çok etkilendiler. Örneğin, Filistin kamplarında fiziksel olarak neler olup bittiğini gördüler. Tüm kampın nasıl ayağa kalktığını, Filistinlilerin onlara güller ve pirinç attığını gördüler. Silahlı direniş, militanlar ve şehitler arasındaki bağları ve ayrıca insanların sınıf dayanışmasını gördüler. Örneğin, bir Yahudi solcu bir şehidin evine gitti. Siyonizme karşı olan ilerici Yahudiler hakkında konuştu. Bu mücadele çok önemlidir.
FİLİSTİNLİ TUTSAK ÇOCUKLAR İÇİN HERKES BİR ŞEY YAPMALI
İsrail hapishanelerinde işkence altında binlerce Filistinli tutsak var. Filistinli tutsaklarla dayanışma ve özgürlüğü için neler yapılması gerekir?
10 bin Filistinli tutsak var. Hapishanelerde çocuklar var. Onları özgürleştiremiyorsanız eğer, en azından dayanışma göstermelisiniz; bunu düşünmeniz bile yeterlidir. Çocuklarınız için, Filistin'deki bu çocuklar için bir şeyHigh Potential 1. Sezon 1. Bölüm izle
ler yazın, "Seni seviyorum" deyin ve bunu hapishaneye gönderin. Onları destekleyin. Onlara herhangi bir mesaj gönderin, sosyal medyada veya köyünüzde çocuğun adını taşıyan bir mektup komitesi oluşturun. Filistinli tutsaklar etrafında kenetlenin. Herkes bir şeyler yapmalı, gerçekten küçük fikirler büyük etki yaratacaktır.
Tutsaklar için büyük bir hareket olmalı, hepimiz birlikte hareket etmeliyiz. Siyonist işgal altındaki tutsakların ismini, köylerini nasıl öğrenebiliriz, ayrıntıları bulabilirsiniz. Bu size örgütlenme imkanı verir; bu işi yapmak zorundayız. Şimdi büyük siyasi örgütlerden bahsediyoruz: El Fetih, FHKC, İslami Cihat... Bu örgütler küçük meselelerle değil, büyük meselelerle ilgili söz söylüyorlar, ama bizim görevimiz tutsaklar ışığında nasıl ilişkiler kuracağımızla ilgilenmektir. Kim olduğunuzu tanımlayın. Kendinizi örgütleyin. Eğer tutsakları önemsemiyorsanız, bugün kim olduğunuzu anlayamazsınız. Bu tutsakların neye ihtiyacı var? Onlara dokunmazsanız, insanların ihtiyaçlarını anlayamazsınız. O zaman direnişçi olamazsınız. On binlerce tutsak insandan bahsediyoruz. Onlar insan, aileleri, hayatları, hikayeleri var. İsrail güçleri onlara karşı silah kullanıyor ve ateş ediyor.
MÜCADELEDE KALMALARI İÇİN TUTSAKLARI YALNIZ BIRAKMAYALIM
Bu, siyonist varlığın son aşamasıdır; bu yüzden bu kadar barbarcadır. Tutsaklar, yoldaşlarının önünde tecavüze uğruyor; tecavüze uğrarken fotoğrafları çekiliyor. Şimdi bu görüntüleri şovlarında sergiliyorlar. Bir tutsak sadece bir et parçası değildir; bir insandır, insan. Tutsakların mücadelede kalması, bağlarını koruması için yalnız olmadıklarını bilmeleri gerekir. Bu onlara mesaj ileten yoldaşlara bağlıdır. Tutsaklar için mücadelede kalmak hayatta kalmak anlamına gelir. Mücadelede kalmaları için tutsakları yalnız bırakmayalım. Onlara ve yakınlarına yazın, yanlarında olduğunuzu hissettirin. Bunun bizim görevimiz olduğunu bilin. Bunu düşünmeniz sizden on dakika alacak. Ama bu tutsak insanın geleceğini belirler.
TUTSAKLAR İÇİN HAREKETE GEÇİN
Siyonist işgal altında tutsaklara ne olduğunu biliyoruz. Nasıl zorla kolları arkada kelepçelenmiş halde, köpekler gibi yerden yiyip içmek zorunda kaldıklarını. Onları böyle yemek yemeye zorlarken, ayaklarıyla kafalarına basıyorlar. Bu işkence, aşağılama, vahşet... Hapishanede nasıl muamele gördüklerini biliyoruz. Buna nasıl sessiz kalabiliriz? Buna karşı çıkmalıyız. Tutsakların isimlerini paylaşın. Onları düşünün. Dünyadaki 500 milyon Arap başta olmak üzere harekete geçerse çok şey başarabilir. Çok fazla bir şey de gerektirmiyor. Tutsaklar için harekete geçin.