5 Mayıs 2024 Pazar

Kantondan Federasyon'a Rojava devrimi ilerliyor

Demokratik Federasyon iki yönlü federatif birliği sağlıyor, birincisi kendi sınırlarındaki bölgeler ve kantonlar arasında federal birliği sağlamak, ikincisi Federasyon Meclisi üzerinden Demokratik Suriye ile federatif birlik. Bu, temel ilkelere bağlı gönüllü birliktir. Dolayısıyla bu federasyonun Suriye içi bir proje olduğunu, merkezci yapıyı çözerek Suriye'nin demokratikleştirilmesini hedeflediğini söyleyebiliriz.
Rojava devriminin yönetim organları kantonlarla oluşturuldu. Kanton anayasası, diğer bir ifadeyle Rojava toplumsal sözleşmesi de kanton sınırlarında yaşayan Kürtler, Araplar, Çeçenler, Süryani ve Ermeniler, Müslümanlar, Hristiyanlar ve diğer ulusal topluluk, din ve inanç toplulukları arasındaki ilişkiyi tanımladı ve düzenledi. Kürt devrimi ve Kürtlerin ulusal özgürlüğü temelinde başlayan Rojava devriminde başlangıç olarak kantonlar, ulusal yönetim organları olarak ihtiyacı karşılamada yeterliydi. Bu doğrultuda ekonomik alan, siyasal alan, eğitim ve sağlık alanları, tarım ve sanayi, yerel yönetimler, komün ve meclisler, sanat ve kültür alanı, devrimin savunması ve toplumsal güvenlik sistemi, adalet sistemi gibi temel alanlarda kurucu nitelikte yasalar ve düzenlemelerle devrimin yönetim organlarının inşasına girişildi.
 
Devrimin başlangıcı ile bugün geldiği nokta arasında büyük farklar var. Devrimin diyalektiği, canlı ve hareket halinde oluşu, tamamlanmamış, sürmekte, gelişmekte, derinleşmekte olandır. Her şeyden önce Rojava devrimi olarak başlayan devrimimiz, Kuzey Suriye'yi kapsamına almış, Suriye'yi demokratikleştirecek bir devrim düzeyine sıçramış durumda. Etkileri ve sonuçları itibarıyla yerel olmaktan çıkmış, bölgesel devrimi koşullayan, hazırlayan niteliklere sahiptir. Kantonlarla başladığında Hol ve Şeddade, Gıre Spi ve Ayn İsa, Sırrın ve Mınbiç özgürleştirilmemiş, hala çetelerin elindeydi. Bu bölgelerde yaşayan halklar Rojava devrimine katılmaya henüz karar vermemiş, 'ya devrim ezilirse, ya çeteler dönerse, ya Baas rejimi tekrar bölgeye girerse' vb. endişelerle kararsızlık yaşamaktaydılar. Bugün artık kararsızlık aşılmış, halklar tercihlerini yapmış, devrimimizin toplumsal, ulusal tabanı çok daha genişlemiş durumdadır. Devrim büyüdü, yayıldı, derinleşti, güçlendi.
 
Başlangıçta Cizir, Kobani ve Afrin kantonları devrimin yönetim organları olarak inşa edildi. Devrimin coğrafyası henüz tüm Rojava'yı bile kapsamaktan uzaktı. Rojava'da Kürtlerin dışında yaşayan Araplar, Süryani-Ermeni topluluklar, Çerkesler henüz yüzlerini devrimden yana çevirmemişler, katılımları sınırlı ve sembolik düzeydeydi. Devrimin DAİŞ belası ile baş edebilecek kuvvet ve dirayete sahip olduğunu gördükçe, keza Suriye rejimi ile ilişkilerde eskiye dönüş olasılığına kapıların kapanmış olduğuna ikna oldukça bu toplumsal-ulusal güçlerin devrime katılımı kitleselleşerek arttı. Devrime katılım devrimin kurumlarında doğrudan yer alma, bu yolla yönetime katılma ve kendi kaderi ve geleceği hakkında söz ve irade sahibi olma anlamına geliyor elbette.
 
Coğrafi sınırlar Haseke'nin doğusu ve güneyinde Hol ve Şeddade, Cizir kantonunun güneyini saran Abdulaziz Dağ silsilesi boyunca uzanan bölge, ortada Gıre Sipi ile Rakka arasındaki geniş alan, Ayn İsa ve Sırrin bölgesi, Mınbiç ve çevresi, batıda Şehba bölgesi devrim güçlerinin denetiminde ama yönetim statüsü belirsizdi. Bölge halklarının adalet ve özgürlük beklentileri Rojava devrimi ile akacak bir kanal buldu ve bu devrimle birleşme bütünleşme eğilimi oluştu, gelişti. Rojava devrimi Kürtlerin dışında diğer ulus ve topluluklar için cazibe odağı oldu, devrim herkesi kendisine çekti.
 
Halkın devrime kazanılması ve kendi meclislerini örgütleyerek devrim organlarına katılmaya karar vermeleri bir bütün olarak yeniden örgütlenmeyi gerekli kıldı. Bu koşullarda devrim kendisini Rojava'yla sınırlandıramazdı. Tüm Suriye'nin üçte birini özgürleştirmiş devrimimiz kendisini artık Rojava devrimi diye de tanımlayamaz. Rojava ile birlikte belki ondan daha geniş Kuzey Suriye topraklarına yayılmış devrim olgusu ile bu gerçekliği doğru tanımlamak gerekir. Devrim Rojava sınırlarından Kuzey Suriye'ye yayılırken Rojava'nın üç kantona dayalı örgütlenme modeli de doğal olarak yetersiz kalacaktır.
 
Devrim, bölge halklarının farklılıklarını hesaba katarak olabilecek en demokratik biçimde kendisini örgütlemek zorunda. Kürtler, Araplar, Süryani-Ermeni topluluklar, Çeçenler, bu tabloya eklenen Türkmenler, tarihsel güvensizlikler, nüfusu az olan ulusal topluluklara pozitif ayrımcılık uygulama, aşiretler arası eski hesaplar, Araplaştırma politikalarının doğurduğu haksızlıkların telafi beklentisi vb. dikkate alınarak aşağıdan yukarıya tek bir modele dayanmayan, farklılıkları esas alan bir örgütlenme kendini dayatmış oluyor. Dolayısıyla hemen tepeden bir federasyonla sorun çözülmüş olmuyor, federasyonu oluşturan alt örgütlenmelerden başlayarak demokratik yapının inşası gerekiyor.
 
Bu görüş açısından hareketle devrimin denetimindeki tüm bölgeler yeniden örgütlendi. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Cizir, Fırat ve Efrin olmak üzere üç alt bölgeden oluşuyor. Her bölge ayrıca iki kanton biçiminde örgütlenmiş durumda. Cizir bölgesi, Heseke ve Qamışlo; Fırat bölgesi, Kobane ve Gıre Spi; Efrin bölgesi, Şehba ve Efrin kantonlarına ayrıldı.(1)
 
Bölge ve kantonlar eşit, özgür ve güvenli bölgeler anlayışına göre oluşturulmuş durumda. İç örgütlenmeleri birlik, örgüt, kurum, kanton, bölge ve eyalet biçiminde tanımlanıyor. İdari yapılanması yerel özerklik esasına dayanıyor ve özgün birimler oluşturabiliyor. Federal mecliste azınlıklara ve diğer bileşenlere yüzde 40 kota ayrılıyor.
 
Demokratik Federasyon iki yönlü federatif birliği sağlıyor, birincisi kendi sınırlarındaki bölgeler ve kantonlar arasında federal birliği sağlamak, ikincisi Federasyon Meclisi üzerinden Demokratik Suriye ile federatif birlik. Bu, temel ilkelere bağlı gönüllü birliktir. Dolayısıyla bu federasyonun Suriye içi bir proje olduğunu, merkezci yapıyı çözerek Suriye'nin demokratikleştirilmesini hedeflediğini de söyleyebiliriz.
 
Her halk ve inanç topluluğu, farklı yapılar kendilerini yönetecekler, kendi ihtiyaçlarına göre çözüm geliştirerek merkezden müdahale ile iradelerinin bastırılmasını önlemiş olacaklar. Karar alma sürecine toplum bizzat katılacak, karar alacak ve uygulayacak. Kadını özgürleştiren, kadınları ve gençleri toplumun her alanında öncü konuma getiren bir sistem inşa edilecek. Özgün kadın kurumlarından ayrı olarak, her organda eşbaşkanlık sistemi uygulanacak, ayrıca kadın kotası korunacak. Gençlik toplumun en dinamik ve motor gücü olarak devrimin her aşamasında görev ve sorumluluk üstleniyor. Bu doğrultuda gençlik örgütlerinin yanı sıra devrim organlarında gençliğin temsiliyeti gözetilecek. Her bölge kendi meclisini seçecek. Meclisler, komün ve kooperatifler temelinde örgütlenecek. Varlık gerekçesi ekonomi, toplum, güvenlik, sağlık, eğitim, savunma gibi temel alanların demokratik çerçevede geliştirilmesine dayanacak. Devrimi savunmak üzere kurulmuş olan Demokratik Suriye Güçleri (DSG) halkların ortak savunma gücüdür. Federasyon sözleşmesi de DSG’yi ordulaşma perspektifini koruyacak biçimde Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu'nun savunma gücü olarak tanımlıyor.
 
Şu an federasyonu Kurucu Meclis yönetiyor. Kurucu Meclis, federasyona katılan halklar tarafından oluşturuldu, seçimden sonra görevine son verecek ve yerini seçimle gelmiş Halkların Kongresine bırakacak. Bu doğrultuda seçim kararı da alınmış durumda. Komün seçimleri 22 Eylül'de yapılacak, daha sonra da yerel yönetimler ve federal meclis seçimleri olacak. Seçimlerin tamamlanmasıyla Ortadoğu ve Kürdistan ilk kez eşitlik ve özgürlük temelinde halkların özgür iradesiyle oluşturulmuş devrimci demokratik bir yönetim ortaya çıkaracak.
 
Rojava devriminin umut saçan ışıltısı yol açıyor, yol gösteriyor.
 
(1) Bu tablo içerisinde Minbiç farklı bir konuma sahip. Kendi demokratik meclisi var, öz yönetim organlarını oluşturmuş, ama Kuzey Suriye Demokratik Federasyonuna bağlı değil. Federasyon dışında özerk bir statüye sahip. Gelecekte federasyona dahil olup olmamaya Minbiç halkının kendisi karar verecek. Henüz bunun koşulları oluşmuş değil. Ayrıca Minbiç üzerinde aralarında Suriye, Rusya, ABD, Türkiye ve devrim güçlerinin yer aldığı karmaşık ve tartışmalı durum da nihai statünün belirlenmesini geciktirici rol oynuyor. Mınbiç gibi Rakka da özel statüye sahip özerk bölge olarak tanımlanıyor.