25 Aralık 2025 Perşembe

Eğitim Sen: 2026 eğitim bütçesi eğitimin yapısal sorunlarını çözmekten uzak

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçesi Mecliste kabul edilirken, trilyonlarla ifade edilen rakamlar "rekor" olarak sunuldu. Ancak bütçenin büyük bölümünün personel maaşları ve zorunlu ödemelere ayrılması, eğitimin temel sorunlarının bir kez daha ötelenmesine neden oldu. Okullardaki derslik ve öğretmen açığı, hijyen ve altyapı eksiklikleri, çocuk yoksulluğu ve ücretsiz beslenme talebi bütçede karşılık bulmazken; mesleki eğitim merkezleri (MESEM) üzerinden çocukların erken yaşta çalışma hayatına yönlendirilmesi eleştirilerin odağına yerleşti. Eğitim Sen, bütçenin kamusal eğitimi güçlendirmekten uzak olduğunu vurgulayarak; çocuk yoksulluğunu görmezden gelen bu bütçenin, eğitimin yapısal sorunlarını çözme kapasitesine sahip olmadığını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçesi Mecliste uzun tartışmaların ardından kabul edilirken, açıklanan rakamlar "rekor" diye sunuldu. Trilyonlarla ifade edilen bütçe, kağıt üzerinde eğitimin tüm sorunlarını çözebilecek gibi sunulsa da dağılıma bakıldığında bu algının gerçek dışı olduğu ortaya çıkıyor. Kaynakların büyük bölümü personel maaşları ve zorunlu ödemelere ayrılırken, eğitimin niteliğini artıracak yatırımlar, okulların fiziki ihtiyaçları ve öğrencilerin temel gereksinimleri için ayrılan pay oldukça sınırlı kalıyor. 

Yatırım harcamalarının bütçe içindeki payının yıllar içinde gerilemesi, eğitimdeki kronik sorunların neden çözülemediğini de ortaya koyuyor. Yeni okul yapımı, bakım-onarım, sınıf mevcutlarının düşürülmesi, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve teknolojik altyapı gibi alanlar yetersiz kaynaklarla yürütülmeye çalışılıyor. Bu tablo özellikle akademik eğitim veren okullarda daha belirgin hale gelirken, ikili eğitim ve kalabalık sınıflar öğrenciler arasındaki fırsat eşitsizliğini derinleştiriyor. Buna karşılık dini ve mesleki eğitim veren okullara ayrılan kaynakların artması, eğitim sisteminin farklı alanları arasında belirgin bir dengesizlik yaratıyor ve kamusal eğitimin geri plana itildiği eleştirilerini güçlendiriyor.

Bütçeye yönelik eleştiriler yalnızca rakamlarla sınırlı değil; bu rakamların hangi toplumsal ihtiyaçları öncelediği de tartışma konusu. Okullarda temizlik, yardımcı personel, hijyen ve donanım eksiklikleri sürerken öğretmenlerin ekonomik ve mesleki sorunları çözüm bekliyor. Öğrencilerin önemli bir bölümü kalabalık sınıflarda eğitim görürken, devamsızlık oranları ve çocuk yoksulluğu eğitimden kopuşu artırıyor. Ücretsiz bir öğün yemek gibi temel talepler bütçede karşılık bulmazken, mesleki eğitim merkezleri (MESEM) üzerinden çocukların erken yaşta çalışma hayatına yönlendirilmesi, çocuk işçiliğini derinleştirdiği gerekçesiyle eleştiriliyor. Mesleki ve teknik eğitime ayrılan kaynakların artışı istihdam gerekçesiyle savunulsa da, sahadaki tablo çocukların eğitim hakkının giderek zayıflatıldığını ortaya koyuyor.

'BU BÜTÇENİN EĞİTİMİN SORUNLARINI ÇÖZEBİLME İHTİMALİ YOK'
Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Hüseyin Tosu, Meclisten geçen 2026 eğitim bütçesine ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. Tosu, 2026 yılı eğitim bütçesinin kamuoyuna sunulduğu gibi rekor bir bütçe olmadığını vurgulayarak, bütçenin yapısal olarak eğitimin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu söyledi. Tosu, "Söylenenin aksine ortada rekor bir bütçe yok. Toplam bütçe 1 trilyon 946 milyar lira civarında ve bunun yüzde 80-85'i zaten personel maaşları, SGK, gelir vergisi gibi zorunlu harcamalara gidiyor. Geriye kalan yüzde 15-17'lik kısmın, derslik sorunundan bina ihtiyacına, hijyenden beslenmeye kadar eğitimin birikmiş sorunlarını çözebilmesi mümkün değil" dedi. Okullarda ciddi öğretmen açığı bulunduğuna dikkat çeken Tosu, "İstanbul'un merkezinde bile neredeyse her okulda 1-2 öğretmen açığı var. Bu açıklar ücretli öğretmenlerle kapatılmaya çalışılıyor. Oysa bugün 100 binin üzerinde öğretmen ihtiyacı varken, mevcut bütçe yalnızca öğretmen atamalarına ayrılsa bile yeterli olmaz" ifadelerini kullandı. Eğitime ayrılan payın yıllar içinde gerilediğini hatırlatan Tosu, "2002'de merkezi bütçenin yüzde 17'si eğitime ayrılırken bu oran 2025'te yüzde 9,73'e, 2026'da ise yüzde 8,26'ya düşmüş durumda. Yani eğitim, toplam bütçe içinde giderek küçülen bir alan haline getiriliyor" diye konuştu.

'MESEM ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN DEVLET ELİYLE YASALLAŞTIRILMASIDIR'
Tosu, bütçede mesleki eğitim merkezlerine (MESEM) ayrılan kaynakların eğitimden çok sermayeyi desteklediğini belirterek, bu politikanın çocuk işçiliğini kalıcı hale getirdiğini söyledi. "MESEM'de eğitime dair bir destek yok, ayrılan bütçe tamamen sermayeye aktarılıyor. Bu, iktidarın bilinçli bir tercihidir" diyen Tosu, ailelerin geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklarını bu sisteme yönlendirmek zorunda bırakıldığını ifade etti. Tosu, "Aileler çocuk eve ekmek getirsin diye MESEM'lere teşvik ediliyor. İlk yıllarda asgari ücretin yüzde 30'u, son sınıfta yüzde 50'si oranında ücret ödeniyor ama bu para da devlet tarafından doğrudan işletmelere aktarılıyor. MESEM demek, çocuk işçiliğinin devlet eliyle yasal hale gelmesi demektir. Anayasaya göre 18 yaş altı bireyler çocuktur ve okulda olması gerekirken, çocuklar 14 yaşından itibaren sermayenin sömürüsüne açılıyor" dedi. Sistemin özellikle yoksul ailelerin çocuklarını hedef aldığını vurgulayan Tosu, "Bu model çocuğun gelişimine hiçbir katkı sunmuyor. Eğitimde zaten var olmayan fırsat eşitliği tamamen ortadan kalkıyor ve yoksul çocuklar işçiliğe mahkum ediliyor" ifadelerini kullandı. Son bir yıl içinde MESEM kapsamında çalışan yaklaşık 85 çocuğun yaşamını yitirdiğini hatırlatan Tosu, "Bu tablo MESEM'in ve bu politikaların Milli Eğitim Bakanlığı açısından büyük bir ayıp olduğunu açıkça gösteriyor" diye konuştu.

'ÇOCUKLAR AÇ, BÜTÇE KÖR VE SAĞIR'
Çocuk yoksulluğunun eğitim üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çeken Tosu, bütçenin bu gerçekliği yok saydığını belirtti. Tosu, "Asgari ücret düzeyinde gelirle geçinen bir ailenin çocuğunu sağlıklı biçimde besleyebilmesi mümkün değil. Çocuklar okula aç geliyor, su içmek için tuvalet musluklarını kullanmak zorunda kalıyor" dedi. Bu nedenle Eğitim Sen olarak iki yıl önce 'Sağlıklı Bir Öğün Yemek ve Ulaşılabilir Su' kampanyasını başlattıklarını hatırlatan Tosu, "Çocuklar yetersiz ve sağlıksız beslenme nedeniyle fiziksel gelişimlerini sürdüremez durumdayken, iktidar bu taleplerimize kör ve sağır kaldı. Tüm bu gerçekler ortadayken hazırlanan bütçe, çocukların temel ihtiyaçlarını dahi karşılamıyor" ifadelerini kullandı. Tosu, çözümün örgütlü mücadeleden geçtiğini vurgulayarak, "Elbette sandık önemlidir ama asıl dönüşüm, emekçilerin ve yoksul kesimlerin örgütlü mücadelesiyle mümkündür. Bütçe hakkımıza sahip çıkmadığımız sürece bu tablo değişmeyecektir" dedi.