Cumartesi Anneleri: Bayramda ziyaret edecek bir mezarımız yok
Eylemlerinin 1054. haftasında idam edildikten sonra cansız bedeni ailesine teslim edilmeyen Veysel Güney için Galatasaray Meydanında yan yana gelen Cumartesi Anneleri, "Bu bayramda da herkes mezarlarını ziyaret ederken, bizim ziyaret edeceğimiz bir mezarımız yok" ifadelerini kullandı.
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1054. haftasında bir kez daha polis barikatlarıyla çevrili Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfiller taşındı.
Cumartesi Anneleri adına basın metnini okuyan Zeynep Yıldız, "Bu bayramda da herkes sevdikleriyle vakit geçirirken biz gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz nerede diyerek Galatasaray'dayız. Bu bayramda da herkes mezarlarını ziyaret ederken, bizim ziyaret edeceğimiz bir mezarımız yok. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri kayıplarımızın simgesi haline gelen Galatasaray Meydanına bırakmak için buradayız. Bu bayramda da, bayramların herkes için kutlamalara vesile olabilmesi için adaletli bir hukuk düzeni kurmak ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bir devlet yapılanması istiyoruz" ifadelerini kullandı.
'İDDİA MAKAMLARINI HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATMAYA ÇAĞIRIYORUZ'
10 Haziran 1981'de Gaziantep E Tipi Hapishanesi'nde idam edilen Veysel Güney'in hikayesini kamuoyuyla paylaşan Yıldız, "Veysel Güney'in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili adli makamları etkin bir hukuki süreç başlatmaya çağırıyoruz. Bu bayramda da devleti yönetenleri, gözaltında kayıpların bulunması, akıbetlerinin açıklanması, faillerin cezalandırılması ve adaletin sağlanmasına dair yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz" diye belirtti.
'44 YILDIR BİR MEZARI OLSUN İSTİYORUZ'
Güney'in kardeşi Ayhan Güney'in gönderdiği mektubu İsmail Yücel okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: "Cenazesi biz ailesine teslim edilmesi gerekirken; hiçbir hukuki, vicdani temele dayanmayan biçimde verilmedi. Biz ailesi ve sevenleri de cezalandırılmak istendi.İdamında olduğu gibi bedeni de devlet gözetiminde kaybedildi. 44 yıldır bir mezarı olsun, ona karşı son görevimizi yerine getirelim istiyoruz. Ağabeyim Veysel Güney; onlarca kişide ismiyle, sevenlerinde anılarıyla, biz ailesinde yaşanmışlıklarıyla varlığını sürdürmeye devam ediyor ve edecek. İsmini bilenler; duydukça hüzünleniyor, arkadaşları anılarını tekrar tekrar anlatıyor ve anılarında yaşatıyor. 2012 yılında ölen annemiz, ismini söylemeye bile yüreği dayanmaz, resmine bakamazdı. Kim bilir söylemeye gücünün yetmediği neler saklıydı ana yüreğinde. İlk kucağına aldığı anı, yaşadığı, yaşattığı sevinçleri, umutları ve yaşanamamışlıkları. 2014 yılında kaybettiğimiz babamız; çalışkanlığı, dürüstlüğüyle gurur duyduğu oğluyla ilgili ne hayaller kurdu kim bilir? Bir babanın evladına son kez olduğunu bile bile sarılmasını, vedalaşmasını başka kim hissedebilir? 44 yıl boyunca cenazesini teslim etmeyip kaybedenler; annemi, babamı, sevdiklerimizi ve yaşadığımız çevreyi cezalandırmak istediler. Biliyoruz ki, tıpkı diğer kayıplarımız gibi Veysel Güney'de yok olmadı, unutulmadı ve tüm varlığıyla aramızda. Bu hukuksuzlukların, adaletsizliklerin son bulması ve tüm kayıplarımıza bir an önce kavuşmamız temennisiyle."
'KAYIPLARIMIZI SORMAKTAN VAZGEÇMİYORUZ'
Gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır, "Bizim kayıplarımız bu coğrafyada yaşayan insanlara, doğruyu, güzel olanı yaşatmak için mücadele verirken düşüncelerinden dolayı devletin görevlileri tarafından keyfi ve yargısız infaz sonucu kurban edildiler. Bu Galatasaray bizim için önemliyse baba Ocak'tan bu yana kayıplarımızın akıbetini sorma, sorgulama adına önemlidir. O anlamda bu yasakların kaldırılması, gelenek halinde olan mücadelemizin devam edeceğini söylüyor, kayıplarımızı sormaktan vazgeçmiyoruz" diye konuştu.
'MEZARSIZ İNSANLARIZ'
Gözaltında katledilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, 30 yıl boyunca Galatasaray Meydanı önünde mücadele verdiklerini söyledi. Tosun, "Dünya bizim sesimizi Galatasaray'dan duydu, biz mezarsız insanlarız. Bu ülkeyi yönetenler utansın. 30 yıldır mezarımızı, kemiklerimizi arıyoruz ama sadece kemikleri değil onların faillerini de yargı önüne çıkarana kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz" dedi.
NE OLMUŞTU
24 yaşındaki Veysel Güney'in 12 Eylül askeri darbesinin ardından 28 Aralık 1980'de Gaziantep'te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde yargılandı. Avukat talebi reddedilen Veysel Güney'in savunma hakkı yok sayıldı. İlk duruşma 6 yubat 1981'de yapıldı ve 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmada, kendine yönelik suçlamaları ispat edecek deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Meclis kararı olmadan özel kanun çıkarılarak, 10 Haziran 1981'de Gaziantep E Tipi Hapishanesi'nde idam edildi. Veysel idam edildikten sonra üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla babası Ali Güney'e teslim edildi. 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem'e teslim edilen cansız bedeni ise kaybedildi.
Veysel'in izini süren ailesi ve arkadaşları, 2006 yılında Gaziantep Mezarlıklar Müdürlüğü'nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında "hüviyeti meçhul" bir kişinin "idam edildiği" ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaştı. Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezar açıldı. Mezardan alınan kemik numuneleri Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında, numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı. Kamuoyunda ve Güney ailesinde bu raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp'a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkular oluştu.
Açıklama, karanfillerin Galatasaray Meydanı'na bırakılmasıyla sona erdi.