20 Ekim 2025 Pazartesi

ÇEVİRİ | 'Başarı, on yıllık boykot çalışmalarının ürünüdür'

Cenova'da işgal ordusu İsrail'e silah sevkıyatlarının boykot edilmesi için on yılı aşkın bir süredir mücadele yürüten ve bu konuda zafer elde eden  Özerk Liman İşçileri Kolektifi Sözcüsü  Nivoi, "Önemli olan işçi sınıfını harekete geçirmek istediğimizin bilincinde olmaktır. Eylem alanımızı genişletmek ve gerekli yerlerde harekete geçmek hepimizin görevidir" ifadelerini kullandı. 

Italya'nın Cenova kentindeki Özerk Liman İşçileri Kolektifi (Collettivo Autonomo Lavoratori Portuali, CALP) Sözcüsü José Nivoi, Luca De Crescenzo'nun sorularını yanıtladı.  Nivoi, "Uzun yıllara dayanan çalışmalarımız sayesinde, en azından 2020'den itibaren, liman işçilerinin savaşa karşı uluslararası bir ağ kurma fikri ortaya çıktığından bu yana oldukça yakınlaştık. Dünya Sendikalar Federasyonu (WFTU) aracılığıyla bize resmi kanallar açılmasının dışında, başlangıçta ilişki büyük ölçüde gayri resmi temaslara dayanıyordu. Örgütsel açıdan bu elbette yetersizdi, ancak bu süreç güven oluşturmamıza yardımcı oldu" dedi. 

SİLAH SEVKIYATLARININ BOYKOT EDİLMESİ İÇİN ON YILI AŞKIN BİR SÜREDİR YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALARIN SONUCUDUR

İsrail'e yönelik bir silah sevkiyatını Cenova'da başarıyla engellediğinizi kendiniz "şaşırtıcı" olarak tanımladınız. Gerçekten de etkileyici bir zafer. Peki, bu başarının arkasında ne gibi etkenler bulunuyor?
Öncelikle, bu başarı limanımızdan geçen silah sevkiyatlarının boykot edilmesi için on yılı aşkın bir süredir yürütülen çalışmaların sonucudur. Bu çabalar sayesinde, küçük bir kolektif olmamıza rağmen, grev çağrısı yaptığımızda birçok işçinin bizi takip etmesini sağlayan bir güvenilirlik oluşturduk. Ve bu sadece üye sayısı giderek artan ve bazı işletmelerde en güçlü sendika haline gelen Union Sindicale di Base (kısaca USB) için geçerli değil; buna ayrıca, artık kimseyi kayıtsız bırakmayan Filistin meselesine duyarlılık da ekleniyor.

NÖBETTEKİ İŞÇİLER HER ŞEYİ AYRINTILI OLARAK KONTROL ETTİ

Şirketler de artık bu katılımı fark ediyor.
Aynen öyle. Örneğin 20 Haziran'da grev çağrısı yaptık ve 2 binden fazla işçinin yüzde 80'inin greve katıldığı kanıtlandı. Bu rakamlar şirketler tarafından biliniyor. Bu "Cosco Pisces" örneğinde bu ekonomik bir hesaplamaya yol açtı. Sadece bu üçünü boşaltmak istediğim için binlerce konteynerlik bir yükü kaybetme riskini göze almalı mıyım? Onları geri götürmek ve bunun karşılığında diğerlerinin boşaltılabileceğinden emin olmak daha iyidir. Nöbetteki işçiler her şeyi ayrıntılı olarak kontrol ettiler. 

Yani grev yapmanıza gerek kalmadı.
Hayır, inanılmaz! Neredeyse yazık... Ama Cenova halkı kesinlikle memnun olmuştur, çünkü bu tür eylemlerde şehir pratikte durma noktasına gelir; bu da kesinlikle bir rol oynamıştır. Çağrı, Atina'daki Pire Limanı'ndan geldi. Orada Enedep sendikası grev çağrısı yaptı ve bunu, şirketi konteynerleri geri çekmeye zorlayan bir gösteri takip etti. Enedep, Yunanistan Komünist Partisi tarafından kurulan militan PAME çatı örgütünün bir parçasıdır. Geminin Cenova'ya gideceği kesinleştiğinde bizi bilgilendirdiler ve biz de harekete geçtik.

HER YERDE AYNI MÜCADELE KOŞULLARI GEÇERLİ DEĞİL

Onlarla ilişkinizi ve nasıl geliştiğini anlatır mısınız?
Uzun yıllara dayanan çalışmalarımız sayesinde, en azından 2020'den itibaren, liman işçilerinin savaşa karşı uluslararası bir ağ kurma fikri ortaya çıktığından bu yana oldukça yakınlaştık. Dünya Sendikalar Federasyonu (WFTU) aracılığıyla bize resmi kanallar açılmasının dışında, başlangıçta ilişki büyük ölçüde gayri resmi temaslara dayanıyordu. Örgütsel açıdan bu elbette yetersizdi, ancak bu süreç güven oluşturmamıza yardımcı oldu. Sonrasında Yunan yoldaşlarımızı İtalya'ya davet ettik ve biz de Yunanistan, Slovenya, Marsilya ve Hamburg'a ziyaretler gerçekleştirdik. Limanlardaki çalışma koşullarının ne kadar benzer olduğunu daha net bir şekilde fark ettik; bu limanların, İtalyan, Fransız, Yunan veya Çinli tekeller tarafından kontrol edilip edilmediği fark etmiyor. Ancak her yerde aynı mücadele koşulları geçerli değil: İtalya veya Fransa'da grev yapmak Almanya'ya göre çok daha kolay; bu da koordinasyonu daha da önemli kılıyor. Zamanla bu koordinasyon bir norm haline geldi.

LİMANI TAMAMEN FELÇ EDEN BİR GREV ÇAĞRISI YAPTIK

Son zamanlarda da benzer mücadele örnekleri oldu mu?
Evet, Haziran ayında Marsilya'daki yoldaşlarımızla birlikte bir İsrail gemisini durdurmak için harekete geçtik. Gemide, Hayfa limanına gönderilmek üzere makineli tüfekler için mühimmat içeren konteynerler vardı, yani İsrail ordusunun, ekmek kuyruğunda bekleyen silahsız sivillere ateş açtığı meşhur "un katliamı"nda kullanılan silahların aynısı. Marsilya'daki meslektaşlarımız konteynerlerin boşaltılmasını engelledi. Operasyonun Cenova'ya kaydırılabileceğinden korktuğumuz için limanı tamamen felç eden bir grev çağrısı yaptık. Ardından geminin Salerno'ya yanaşma tehlikesi oluştu, ancak orada da işçiler ve destekçiler harekete geçti ve bu girişimi engelledi.

CENOVA'DA BAŞKA ULUSLARARASI TOPLANTI DÜZENLEYECEĞİZ

Yani ilişkiler artık daha net bir yapıya mı kavuştu?
Aslında bu eylem, 28 Şubat'ta Atina'da liman işçilerinin yaptığı toplantının tetiklediği uluslararası ilişkilerde niteliksel bir sıçramanın sonucuydu. O gün PAME'nin çağrısıyla bir milyon işçi genel grev için sokaklara döküldüğü için de harika bir andı. Ama her şeyden önce verimli bir an yaşandı. Çalışma koşullarından yola çıkarak savaşa karşı muhalefete devam eden ve Filistin halkıyla koşulsuz dayanışmaya varan ortak bir bildiri kabul ettik. Yol devam ediyor, 25 Eylül'de Cenova'da bir başka uluslararası toplantı düzenleyeceğiz.

ULUSAL BİR LİMAN KOORDİNASYONU KURDUK

Peki ulusal düzeyde?
USB olarak Mayıs 2021'de ulusal bir liman koordinasyonu kurduk. CALP işçileri daha önce İtalya'nın en büyük geleneksel sendikası olan CGIL'de örgütlüydü ve USB'ye geçti. Birçok başka şehirden birçok meslektaşımız da buna katıldı. Hepsiyle birlikte silah nakliyesi konusunda güçlü bir siyasi harekete geçme kararı alındı. Livorno'da bizim modelimizi örnek alarak Özerk Liman İşçileri Grubu (Gruppo Autonomo Portuali, GAP) kuruldu. Salerno ve Trieste'de de harekete geçildi.

TABAN SENDİKALARIYLA BİRLİKTE KATILDIĞIMIZ TEK BİR KOORDİNASYON VAR

Peki, limanlar ve nakliye sektörü dışında sendikalar arasındaki koordinasyon ne durumda?
Mücadele eden sendikalar arasında bir koordinasyon kesinlikle gerekli. Şu anda diğer taban sendikalarıyla birlikte katıldığımız tek bir koordinasyon var, demiryolu işçilerinin koordinasyonu. Paradoksal olarak, liman işçileri arasında bölünmeleri aşmak daha zor. Çok fazla güvensizlik, rekabet ve kişisel kibir var. Bunu çok üzücü buluyorum, ama durum böyle.

ŞAŞIRTICI ŞEKİLDE ÇEŞİTLİ DESTEKLER ALDIK

Yine de bir ihtiyaç var. Sadece etkili ortak eylemler örgütlemek için değil, aynı zamanda şirketlerin ve devletin saldırılarına karşı direnmek için de. USB kendisi de sert baskıların kurbanı oldu.
Siyasi çalışmalarımız gözden kaçmadı. Bizi en kötü şekilde vurmaya çalıştılar, suç örgütü olmakla suçladılar. Engellediğimiz silahları ve savaş gemilerini hayati önem taşıyan mallarla eşdeğer tutmak istediler. Bu saçma suçlama mahkemeye hiç gitmedi ve iki yıl sonra düşürüldü. Ancak bu suçlama sayesinde bilgisayarlarımıza, tabletlerimize ve cep telefonlarımıza el koyabildiler, bizi gözetleyip takip edebildiler ve sonunda limanın yakınında işgal ettiğimiz sosyal merkezimizi de kapatabildiler. Şaşırtıcı derecede çeşitli destekler aldık. Sadece işçiler ve siyasi aktivistlerden değil, derneklerden, aydınlardan, sanatçılardan... Hatta Papa Francis'ten bile! Sonunda bu olay paradoksal bir şekilde bize yardımcı oldu ve bize ek motivasyon sağladı. Bize bu şekilde saldırıyorlarsa, bu bizim iyi iş çıkardığımız anlamına gelir.

İŞÇİLERİN ASKERLİKTEN KAÇINMA HAKKI KONUSUNDA BİR KONFERANS DÜZENLEDİK

Gelecek için nasıl hazırlanıyorsunuz?
Bir ay önce USB, silah nakliyesinde işçilerin askerlikten kaçınma hakkı konusunda bir konferans düzenledi. İşçiler, araştırmacılar ve öğrencilerin yanı sıra bu alanda hukuki araçlar geliştirmemize yardımcı olan bir avukat ekibi de konferansa katıldı.

Olası soykırımları destekleyen eylemlerden kaçınmayı zorunlu kılan uluslararası anlaşmalara da başvurmak istiyor musunuz? Aslında hakkı savunan sizlersiniz.
Hayır, dürüst olmak gerekirse bu konuyu henüz düşünmedik.

EYLEM ALANIMIZI GENİŞLETMEK HEPİMİZİN GÖREVİDİR

Son zamanlarda "Palestine Youth Movement" ve BDS gibi örgütlerin girişimiyle lojistik şirketi Mærsk'e karşı silah ambargosu kampanyaları başlatıldı. Onlarla ilişkiniz nasıl?
Bu örgütlerle aktif olarak işbirliği yapıyoruz ve Mærsk'e karşı kampanyaya katıldık, daha çok politik değeri nedeniyle; çünkü İtalya'da bu nakliye şirketi faaliyet göstermiyor. Girişimin öncülerine açıkladığımız gibi burada önemli olan, Zim, Cosco veya MSC gibi limana uğrayan nakliye şirketlerini hedef almaktır. Önemli olan işçi sınıfını harekete geçirmek istediğimizin bilincinde olmaktır. Eylem alanımızı genişletmek ve gerekli yerlerde harekete geçmek hepimizin görevidir.

*Luca De Crescenzo'nun Özerk Liman İşçileri Kolektifi sözcüsü José Nivoi ile yaptığı ve junge Welt'de yayımlanan röportajı Ivana Benario tarafından ETHA için Türkçeye çevrilmiştir. Röportajın aslına buradan ulaşabilirsiniz.