1 Mayıs 2024 Çarşamba

Ziya Ulusoy yazdı | Büyük işçi direnişi ve bugün

Bugün gericiliğin iki başlıca biçimi İslamcı ve Türkçü ideolojik hakimiyet işçi kitlelerini de girdabına almış durumda. Şimdi yeniden işçi sınıfı hareketini yükseltecek çalışmayı örmek öne çıkan görevdir.

15-16  Haziran büyük işçi direnişinin 53. yıldönümü.

Direniş, işçi sınıfının İstanbul- Kocaeli bölgesel siyasi genel greviydi.

Demirel'in gerici hükümeti, bir yandan devrimci harekete karşı Kanlı Pazarlarla, polis ve MHP'li katillerle ölüm yağdırarak faşistleşme sürecine girdiği koşullarda, işçi sınıfının DİSK'le gelişen sendikal mücadelesine karşı 274-275 sayılı kanunlarda değişiklik yaptı.

Yüzde 33'lük iş kolu yetki barajıyla DİSK ve bağlı sendikaları tasfiyeye girişti. Büyük işçi direnişi bu saldırıya karşı yükseldi.

Direniş İstanbul, Gebze ve Kocaeli işçi sınıfının kararlı ve büyük gücünü birleştirmeyi hedefleyen siyasi grev ve gösteri biçiminde oldu, 2 gün sürdü.

Direnişe yalnızca DİSK'e bağlı sendikaların üyeleri değil, Türk-İş'e bağlı sendikalara üye işçiler de katıldı.

Demirel, bu büyük eylem gücü karşısına artık MTTB, ülkücüler ve komünizmle mücadele derneklerinin tetikçilerini çıkarmakla yetinemezdi. Asker tankları ve polis kariyerlerini seferber etti.

İşçiler, Anadolu yakasına geçerek Kocaeli ve Kartal, Tuzla'dan gelen işçilerle buluşmak istedi. Salı pazarında polis işçilere karşı silah kullandı. 3 işçi şehit düştü. Ayrıca greve giden işyerlerinde bir devrimci sendikacı ve bir işçi öldürüldü.

Direnişe elbette DİSK öncülük etti. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, direniş kararını alıp işçileri eyleme geçiren lider olduğu halde, çatışma çıkınca işçilere eyleme son verme çağrısında bulundu. K.Türkler Dev-Genç'ten de eyleme yardımcı olmalarını istedi.

Demirel, faşist saldırganlığını sıkıyönetim ilan ederek, işçi önderlerini tutuklayarak gösterdi. Burjuvazi binlerce işçi önderini işyerlerinden tazminatsız atarak kara listeye aldı. Böylece geleceğe doğru da karşı devrimci tedbirleri almış oldu. ABD'ci ve burjuvazinin sadık askerleri generaller de ders çıkarmış olmalılar ki, 12 Mart yarı-askeri faşist darbesini gerçekleştirirlerken Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın ağzından gerekçe deklare ederlerken gerçek niyetlerini açığa vurdular: “Sosyal gelişme ekonomik gelişmeyi aşmıştı!” İşçi sınıfının siyasi mücadelesi ekonomik mücadeleyi aşmış ve burjuvazi için işçi sınıfı hareketi ve devrimci hareket tehlikeli hale gelmişti.

70'li yıllar boyunca da işçi hareketi sınıfın daha geniş kitlelerini kapsadı. Devrimci yükseliş dönemiydi. DGM'yi tasfiye eden işçi eylemleri, MESS'i yenilgiye uğratan grev hareketi ve Milliyetçi Cephe'nin devrimci işçileri tasfiyesine, ülkücüleri yerleştirmesine karşı Tariş bölgesel grev ve direnişi ve ülke çapında kitlesel 1 Mayıs'lar bu dönem işçi hareketine damga vurdular.

Yeni sömürge ve sömürge ülke ve ulusların devrim ve devrimci kitle hareketi dalgası dünya çapında esiyor ve kapitalist devletleri ve emperyalist sistemi sarsıyordu.

İşçi, gençlik ve köylü hareketlerinin geliştiği Türkiye ve Kuzey Kurdistan'da komünist ve devrimci örgütler bu dalgaya dayanarak geliştiler.

İşçi hareketinde DİSK büyüdü.

DİSK'te mevzileri olan Sovyet revizyonistleri yanlısı parti büyüdü. '71 Devrimci Hareketinden çok sayıda örgüt ve parti doğarak büyüdüler. Sovyet revizyonistleriyle diğer partiler arasındaki olması gereken farklılığı abartılı teorik değerlendirmenin yarattığı sekter çatışmalar işçi hareketine  zarar verdi.

Devrimci koşullar, adeta doğal ve kendiliğinden devrim ve sosyalizm iddiasının yükselişini ve devrimci harekete akışı doğurdu. Sosyalist ve devrimci çalışmanın girmediği işletme, semt, okul, köy kalmadı.

Bu dönem devrimci kendiliğindencilik nedeniyle azami tarda değerlendirilemeyince burjuvazi katliamları, sıkıyönetimi, faşist sürüyü öldürme makinası olarak kullanarak sonuç almaya çalıştı. Olmayınca 12 Eylül askeri faşizmiyle sonuç aldı.

Sosyalizmin yıkılmasıyla, dünya burjuvazisi, devrim tehlikesini savuşturan ara gericilik dönemi elde etmekle kalmadı. Neoliberal saldırganlıkla işçi hareketinin özgüvenini yıktı.

Türkiye de bugün özgüveni yıkılmış sınıfın hareketi geri durumdan çıkmaya çalışıyor. Gericiliğin iki başlıca biçimi İslamcı ve Türkçü ideolojik hakimiyet işçi kitlelerini de girdabına almış durumda.

Şimdi yeniden işçi sınıfı hareketini yükseltecek çalışmayı örerek, işçi ve ezilenlerin devrimci kitle eylemini geliştirerek,  faşizmi, sömürgeciliği ve kapitalizmi tarihin çöplüğüne göndermeyi gelişen yön yapmak öne çıkan görev. Büyük işçi direnişi bu görevi yüklüyor.