Özgür Duran yazdı | Umudun ayak izlerine basarak yürümek!
Ölümsüzlerimizde de elbette zayıf veya eksik kimi yanlar vardı. Ama onların yaşamında parti çizgisinin belirleyici olduğunu ve damgasını vurduğunu görürüz. Onların bizlere anlattığı, koşullar ne olursa olsun insanın mücadeleyi bir yaşam biçimine dönüştürebileceğidir. Devrime inançla, bilinçle ve yaşamayı direnme kılarak. Her koşulda tüm zorluklara, olanaksızlıklara karşın ayakta kalabilmeyi, yeni bir biçimde mücadeleye devam edebilmeyi gösterdiler. Bu mücadele edenler için zorunluluktur. Devrime inancı ve mücadeleyi yaşam sevinci yapmaktır.
Mücadele alanlarında değerler yaratmak, kalıcı kazanımlar elde etmek, bedel ödemeyi gerektiriyor. Ölümsüzlerimizi yad edip andığımız bu ay, insanın kendini ve devrimciliğini üretebilmesini sınayabileceği en önemli dönemlerden biridir. Siyasi tecrübelerden, yaşanmışlıklardan ders çıkarıp kendini sürekli yetkinleştirmeye çalışan, politik derinlik kazanan, meselelere ve gelişmelere marksist leninist ilkeler ışığında yaklaşan, disiplinli, illegalite kurallarına riayet eden, yoldaşlık ilişkilerini önemseyen, örgütsel görevleri her şeyin üstünde tutan kadrolar olarak onlara en iyi böyle layık olunur.
Eksikliklerimiz, hatalarımız elbette olacaktır. Ölümsüzlerimizde de elbette zayıf veya eksik kimi yanlar vardı. Ama onların yaşamında parti çizgisinin belirleyici olduğunu ve damgasını vurduğunu görürüz. Onların bizlere anlattığı, koşullar ne olursa olsun insanın mücadeleyi bir yaşam biçimine dönüştürebileceğidir. Devrime inançla, bilinçle ve yaşamayı direnme kılarak. Her koşulda tüm zorluklara, olanaksızlıklara karşın ayakta kalabilmeyi, yeni bir biçimde mücadeleye devam edebilmeyi gösterdiler. Bu mücadele edenler için zorunluluktur. Devrime inancı ve mücadeleyi yaşam sevinci yapmaktır.
Yaşama mücadeleyle dört elle sarılmasını bilmek. Ölümsüzlerimizi böylesine adanmış bilinciyle güçlü kılan da devrime inanmak davaya ve geleceğe bağlılıktır. Kuşkusuz insanı yaratıcı kılan kolektiftir. O öncülük eder, yol gösterir, ufuk açar, geliştirir. Kolektifin içinde yer almak her gün mücadele yaşamını yeniden öğrenmek ve uygulamaktır. Yeni deneyimlerin heyecanını duymaktır.
Yoldaşlık bilincini güçlendirmektir. Kaypakkaya yoldaş komünist olmanın kıstası olarak kadroların yaşarken parti çizgisine bağlı olup olmadığına ve pratiklerine bu çizginin damgasını vurup vurmadığına bakmak gerektiğini ifade eder.
Sonsuzluğa uğurladığımız her devrim savaşçısının anılarını, mücadelesini anlatmak, yazmak ertelenemez bir görevdir. Onların anılarını canlı tutup mücadelemize ışık olmalarını sağlamak. Zira onların bıraktıkları devrimci değerlere ve canlarıyla yarattıkları mirasa sahip çıkmak onları anmaktan, anlatmaktan, yazmaktan geçer. Onlar sınıf davası bunu kaçınılmaz kıldığı için sınıf davasının engin denizine atıldılar. Sınıfın, devrimin sıra neferleri olduklarını kendilerinde cisimleştirdiler. Biz ardıllarının görevi onların bıraktıkları devrimci mirasa, anılara sahip çıkmak ve onları zenginleştirip yarınlara taşımaktır. Ölümsüzleşenlerimizin hakkını teslim etmek için onları olduğu gibi anlatmakla mükellef yoldaşlarıyız. Her yaşanılan tarihimize not düşülmüş bir tecrübedir. Bunların güncellenmesi ve bugüne taşınması, yarınımıza ışık tutması adına yazmalı ve anlatmalıyız. Bilimsel, ideolojik, politik doğru şekillenmeler böyle güçlenecektir.
Ölümsüzlerimizle aynı kolektifin bir parçası olmanın önemini kavramalıyız. Unutulmaması gereken tek tek hepimizin bir bütünü oluşturduğudur. İnatçı bir mücadele ve kolektif bir çaba. Yani bütün yollar ölümsüzlerimizin daha da güçlendirip büyüttüğü kolektifimizden geçiyor. Kolektifin içinde güçlü yer almak, kolektif bir komünist olmak. Ölümsüzlerimizden öğrenmek öncelikle budur. Onların mücadele pratiklerinden öğrenmek için onları okuyarak, aileleri ve tanıyanlardan dinleyerek yad edilip anılması, bilgi ve duygularımızı güçlendirerek bizi sıçratacaktır.
Ölümsüzleşenlerimizde hayata sımsıkı sarıldıklarını görürüz. Sevda kadar taze, düşler kadar genç ve sıcak, ama bir başka sevda için değişmeye hazırdır. Yine her şey gençtir her şey yeni. Ölümsüzlüğe adım adım giderken "...Şehit düşersem eğer bedenimi Gazi'deki parti mezarlığına gömün. Her bahar orada kavgada olmak istiyorum. Bayraklarla şakıyan silahlarımızla, yeri göğü inleten şiarlarımızla adım adım devrimi orada görmek istiyorum. Kardelenlerimizin özgürce aşka durup dans ettiği güne değin. Fabrikalardaki işçinin, kan ter içindeki emekçinin, faşizme ve kölece kapitalizme ölümcül darbeler indirip iktidara gelinceye kadar..." diyerek sadece yarınlar adına, yaşama sevinci ve onur için gerektiğinde ölürüz demiş oldular pratikleriyle. Ölüme bir adım kala yalnız hayatı düşündüler.