19 Nisan 2024 Cuma

Mustafa Öner yazdı | Görev ve sorumluluk bilinci üzerine

Sorumluluk ve görev bilinci, çalışma alanıyla birlikte yoldaşlarının sorunlarına duyarlı, ihtiyaçlarına da hakim olmayı zorunlu kılar. Yapılması gereken işlerin zamanında yapılması için yeni yol-yöntemler arayışında olmayı şart koşar. Olanaklar ölçüsünde önceliklere göre planlı programlı çalışma tarzını oturtmayı esas alır, bütün çalışma biçiminin, ertelemeciliğin, unutkanlığın ve kendiliğindenciliğin panzehri olduğunu daha fazla bilince çıkartmayı da kapsar.

Görevlerini ve görevleri içinde yoldaşlarını önemseyip onlara hak ettikleri değeri vermekle, görev ve sorumluluk bilincinin gelişkinliği arasında dolaysız ilişki vardır. Bu ilişki doğru kurulmazsa görevler ve sorumluluklar gerektiği kadar yerine getirilemez.

Niyet ve söylem olarak hiçbir devrimci sosyalist, yapması gereken görevleri, üstlendiği sorumluluğu ve yoldaşlarını önemsemediğini söyleyemez, savunamaz da. Peki söylemden öte pratiğimiz, davranışlarımız bize neler söylüyor?

Söz, eylem, duygu bilinç; teori, pratik arasında uyum mu var uyumsuzluk mu? Bunlar arasında tutarlılık var mı? Bütünlük yerine kopukluk varsa bunların nedenlerini beslendikleri kaynakları araştırıp bulmamız gerekir. Hangimizde varsa, ne kadarsa, ilgisizlik, duyarsızlık yeterince önemsememe, değer vermeme, özensizlik şeklinde yansıyan bu vb. sorunların kaynağı açığa çıkartılmadan soruna dönüşen şeylerin giderilmesi zorlaşmanın ötesinde olanaksızlaşır. Bunun bir diğer anlamı da görev ve sorumlulukların bazılarının yerine getirilememesidir.

Tutsak yapıcılarla ilgilenme dahil hiçbir görev, çalışma, yerine getirilmesi gereken zorunlu işler birbiri karşısına -öncelikler yadsınmadan- konulamaz. Biri diğerine tercih edilemez. Katkıları farklı düzeylerde olsa da her birinin mücadeleye katkı sunduğu yadsınamaz, küçümsenemez.

Hangi alanda çalışma yürütülürse yürütülsün bir devrimci sosyalist, birden fazla görev ve sorumlulukla karşı karşıya kalır. Bunda bir gariplik, anlaşılmayan bir şey yok. Dünyayı değiştirme hayaliyle yola koyulanlar birçok işi birlikte yapmak zorundadır. Baskıların, devlet şiddetinin, tutuklanmaların, mücadele içerisinde toprağa düşenlerin fazla olduğu bu coğrafyada, boşluklar sıkça yaşanmaktadır. Bu gerçeklik ise devrimcilerin birden çok işi, görevi birlikte üstlenmelerini beraberinde getirmektedir.

Karşı karşıya kalınan bu görevlerde, üstlenilen sorumluluklar da birden çok başlık altında sayılabilir. Sıralanacak işlerin ne kadarının yerine getirilip getirilmediği her devrimci sosyalistin görev ve sorumluluk bilincinin ne kadar gelişkin olduğuyla ölçülüdür. Her yoldaş kendi yaşamıyla da test etmiştir. Düşünsel ve yaşam biçimi olarak kendini yenileyebilmenin yanı sıra sorumluluk bilinçlerini de geliştirip diri tutanlar görevlerini unutmazlar. Yapması gereken zorunlu işleri kendiliğindenciliğe bırakmazlar.

Zihinsel tutukluk, tutuculuk, alışkanlık, statüko ve bir şekilde oluşan kendiliğindenci tarz aşılmadan yapılması gereken işlerin üstesinden gelinemez. Sorun çözücü olma yerine niyetlerden bağımsız olarak sorunların bir parçası olma durumuyla karşı karşıya kalır. Şu veya bu nedenle sorumluluk bilinci aşınmaya uğramışsa, işler zamanında yerine getirilemez. Zihinsel ve pratik yaratıcılık kısırlaşır. Zamanında yapılması gereken işlerin ötelenmesinde, yapılmamasında rahatsızlık duymamaya başlanır. Bu nedenle devrimci sosyalistler, görev bilincinin ve sorumluluk duygusunun her dönem canlı tutulmasını kolektif işleyiş ve kültür bakımından önemsemişlerdir.

Gelişmiş, içselleştirilmiş görev ve sorumluluk bilincinin neler olduğunu bir kez daha anımsamak yararlı olacaktır. Başta kendi gelişimimizi yöneterek olumlu olumsuz özelliklerimizin ayrımını doğru yapmamız gerekir. Ki, işimiz kolaylaşsın.

GÖREV VE SORUMLULUK BİZLERE NE HATIRLATIYOR?
İlk yapılması gereken devrimci sosyalistlerin kendi gelişimini devrimci tarzda yönetmek için hangi özelliklerin, düşünüş biçiminin, görev ve sorumlulukların yerine getirilmesini zaafa uğrattığını tespit etmektir. İkinci yapılacak olan ise; yenilenmemize direnç gösteren yanlarımızı tespit edip devrimci yaşamımızdan sökülüp atmak için kolektif aklı ve ideolojik mücadeleyi daha fazla artırmaktır. Tutsak yapıcılar dahil yoldaşlarına önem-değer verildiğini pratik davranışlarımızla yakından ilgilenmemizle, teorik politik ideolojik vb. ihtiyaçlar dahil paylaşımda daha fazla duyarlı, sorumlu davranmak, bunların yoldaşları için hava, su, gıda kadar hayati olduğunu bilince çıkarmaktır.

Sorumluluk ve görev bilinci, çalışma alanıyla birlikte yoldaşlarının sorunlarına duyarlı ve ihtiyaçlarına hakim olmayı zorunlu kılar. Yapılması gereken işlerin zamanında yapılması için yeni yol-yöntem arayışında olmayı şart koşar. Olanaklar ölçüsünde önceliklere göre planlı programlı çalışma tarzını oturtmayı esas alır, bu tür çalışma biçiminin, ertelemeciliğin, unutkanlığın ve kendiliğindenciliğin panzehri olduğunu daha fazla bilince çıkartmayı da kapsar.

Devrimci sosyalistlerin yapmaları gereken işleri zamanında yerine getirmeleri ile görev ve sorumluluk bilinçlerinin çıtasını yükseltmeleri arasında bir bağ vardır. Bilinç düzeyleri ne kadar gelişkinse işlerine o kadar odaklanırlar. Günlük, haftalık, aylık yapılacak işler ile yoldaşlarıyla daha yakın ilişki kurma düzeyleri yükselir.

Görevlerin ve sorumlulukların asgari seviyede de olsa yerine getirilmesinde yetersiz kalmanın kuşkusuz önemli bir ayağı dış etkenlerdir. Karşıdevrimin sistematik saldırılarının altında mücadele yürütülmektedir.

Ne var ki aksamaları, eksik ve yetersiz kalmaları; iç etkenleri önemsemeyerek her şeyi dış faktöre indirgemek de gerçekçi olmayacaktır. Devrimci sosyalistler olumsuz dış faktörleri değerlendirmeye katıp esas olarak kendilerine yöneldikleri durumda eksik, yetersiz kalmaların, ilgi zayıflığının, kendiliğindenci davranışların nüksetmesinin nedenlerini yerinde ve zamanında rahatlıkla tespit edebilirler.

Verimli tartışmalar yapılmakta. Bir dizi kararlar da alınmakta. Buna rağmen görev sorumlulukların yerine getirilmesinde ilgisiz kalmaların, aksaklıkların yaşandığı görülüyor; şu veya bu alanda kadro şahsında yaşanmaya devam ediyorsa, o zaman oturup daha geniş bir bakış açısıyla tartışma yürütmek gerekir.

Kolektif yaşam içerisinde çalışmalarda ve yoldaşlık hukuku çerçevesinde -tutsak yoldaşlar da unutulmadan- alınan kararların gereğinin yapılması, üstlenilen sorumlulukların olabildiğince zamanında yerine getirilmesi oldukça önemli ve anlamlıdır. Yapılabildiği kadar, yetenekler ve sorumluluklar ölçüsünde kararların yerine getirilmesinde öyle bir pratik sergilenmeli, öyle bir ilişki biçimi kurulmalı ki aksamalar olsa dahi zamana yayılmadan önlemler alınabilsin. Yanıbaşındaki yoldaşların ya da uzaktaki yoldaşların kendilerini yalnızlaşmış hissetmelerinin, yeterince önemsenmedikleri duygu anaforunun içerisine girmelerinin zemini ortadan kalksın. Aynı zamanda politik alanda ise yapılacak işlerin zaafa uğramasını da önemli oranda önüne geçilebilir.

Eksiklikler, yetmezlikler, aksamalar ister bir alanda ister bazı devrimci sosyalistler şahsında yaşansın ilgili kolektiflerde görev ve sorumluluklar üstlenmiş yoldaşlar oturup kendi düşüncelerini ve pratiklerini yeniden ve yeniden gözden geçirmelidir. Bunun yapıldığı durumda nerelerde eksik kalındığına ilişkin daha somut sonuçlar çıkartılabilir.

Devrimci sosyalistlerin kendi alanlarında üstlendikleri görevleri ve sorumlulukları yerine getirebilmeleri için yapması gereken diğer bir iş ise, alışkanlıkların dışına çıkmak. Kimsenin yabancı olmadığı bir gerçek var. Düşünsel ve pratik alana yansıyan alışkanlıkları yıkmadan üretken devrimcilikte tutuk kalınacak, görev ve sorumluluklar istenildiği, beklendiği düzeyde yerine getirilemeyecektir. Bütün bunlar devrimci yaşamımızı, yoldaşlık ilişkilerimizi sınırlar.

Sonuç olarak görev ve sorumluluk düzeyinin gelişmişlik düzeyi sayılmaya çalışılan işlerin ne kadar yerine getirilip getirilmemesiyle ölçülecektir.

Her devrimci sosyalist, düşünce dağarcığının hacmiyle pratiğinin sınırlarını söz konusu ölçülerle karşılaştırdığında görev ve sorumluluk alanlarına giren işlerin ne kadarını yapıp yapmadığını daha net görecektir.