24 Nisan 2024 Çarşamba

İşçi ve emekçilerin kürsüsü 24 Ekim'de Kartal'da kurulacak

Direnişçi işçiler, sendikalar ve siyasi partiler bir araya gelerek 24 Ekim'de İşçi Emekçi Mitingini düzenliyor. Bu mitingde emekçilerin kürsüsü kurulacak, işçiler adına başkaları değil kendileri konuşacak. Mitinge ilişkin ETHA'ya konuşan Nazlı Şen ve Onur Eyidoğan, tüm işçi ve emekçileri 24 Ekim'de Kartal Meydanı'nda yapılacak mitinge çağırdı.

Sermayedarların salgın sürecinde artan saldırılarına karşı, işçi ve emekçiler pek çok işyerinde direniş ve grevler örgütledi. Parçalı direnişler sürerken, kimi direniş alanlarındaki işçiler ile örgütlü oldukları sendikalar, 1 Mayıs döneminde yan yana geldi, birlikte eylemler örgütledi.

1 Mayıs sonrası daha büyük birlik zemini oluştu, aralarında sendikalar, direnişçi işçiler, siyasi parti ve örgütlerin bulunduğu 38 kurum yan yana geldi.

24 Ekim günü "Emeğimiz ve Özgürlüğümüz İçin İşçi ve Emekçi Mitingi"ni örgütleme kararı aldı. Kartal Meydanı'nda işçilerin kürsüsünü kurmayı hedefleyen kurumlar, miting hazırlık çalışmalarını sürdürüyor.

Mitingin örgütleyicilerinden Nazlı Şen ve Onur Eyidoğan ile 24 Ekim mitingini, birleşik mücadelesinin işçi sınıfı hareketi bakımından önemini konuştuk.

İŞÇİLERİN KÜRSÜSÜ KURULACAK

24 Ekim'de örgütleyeceğiniz mitingin ihtiyacı nereden doğdu?
Onur Eyidoğan: Uzunca süredir işçiler, emekçiler adına miting gerçekleştirilmiyordu. Geçmişte gerçekleştirilenlerin adı işçi mitingi oluyordu ama işçilerin, emekçilerin söz aldığı platformlar kurulmuyordu. Daha çok bürokratlara söz veriliyordu. Son dönemde birçok iş kolunda pandeminin yarattığı mücadeleler, direnişler var. Bu direnişleri bir araya getirmek, direnen işçileri, emekçileri ortak bir mücadele hattında örgütlenmek mitingin amacı. Miting ortak eylemlilik sürecinin son noktası olacak. Mitingin amacı direnişte olan, hakları için, emeği için mücadele edenler başta olmak üzere tüm işçi ve emekçilere mücadele çağrısı yapmaktı. Sadece o günle kısıtlamadan, ön çalışmalar yaparak, işçi ve emekçilere, fabrikalara, mağazalara, marketlere ve belediyelere, kamu çalışanlarına, yaşamın olduğu her yere bu talepleri taşıyoruz.

Çok sayıda kurum var sadece sendikalar var değil. Bu kurumlar nasıl bir araya geldi?
Nazlı Şen:
Biz KHK'lara, taşeronlaşmaya, baskıya, sömürüye, tacize, mobbinge hayır diyenleriz. Ortak bir mücadele hattı kurduğumuz için bir araya geldik. Biz hepimiz işçilerin yaşadığı sorunlara, hak gasplarına çözüm bulmak için mücadele ediyoruz. Aramızda sendikalar, siyasi partiler ve işçi örgütlenmeleri çoğunlukta. Ortak bir mücadele hattında birliktelik var.

'MAHALLE, FABRİKA, OKULLARDA İŞÇİLERLE, HALKLA BULUŞUYORUZ'

Ne tür çalışmalar yürütülüyor?
Onur Eyidoğan:
Kısa bir zaman kaldı. Pratik faaliyetlere yoğunlaşmış durumdayız. On binlerce işçi ve emekçiye bildiri dağıtmaya başladık. İstanbul'un dört bir yanında eş zamanlı dağıtıyoruz. Heyetler oluşturup iş yerlerine, okullara, hastanelere ziyarette bulunuyoruz. Bu miting, işçi ve emekçilerin mitingidir diyerek davet ediyoruz.

Afiş çalışması olacak, sosyal medya ayağı var. Son iki haftada çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Toplantılar, söyleşiler yapıyoruz. Mahallelerde, işyerlerinde, fabrikalarda, okullarda kaç kişi olduğuna bakmadan, miting üzerine tartışmalar yapıyoruz. Son dönem yaşadığımız saldırılar karşısında neler yapabiliriz, bunları tartıştığımız toplantılarla mitingi güçlü kılmaya çalışıyoruz.

'KOD-29 KALDIRILSIN, TACİZE SON VERİLSİN'

Talepleriniz neler?
Nazlı Şen:
Öncelikle madde 25/2, Kod-29 kaldırılsın. Korona sürecinde türlü bahanelerle işten atmalar öne çıktı. Sendikalaşma nedeniyle Kod-29 ile işten atmalar yoğun.

Herkese iş ve gelir güvencesi sağlansın. Taşeron çalışmak yasaklansın. KHK'lar iptal edilsin. Sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılsın. İşyerlerindeki taciz, baskı, mobbing son bulsun. Bunlar diğer taleplerimiz.
 
Genelde işyerlerinde sendikalaşma durumu olduğunda, patronlar hak gasplarına uğrayan işçiler haklarını savunamasın, seslerini çıkaramasın diye önünü kesmek için Kod-29'u kullanıyor. Diğer işçilerin örgütlenmesinde de engel oluşturuyor. İşçilerle görüştükçe taleplerimize yenilerini ekliyoruz.

'KADIN İŞÇİLERİN İLGİSİ YOĞUN'

Kadın işçilerin işyerlerinde mobbinge, tacize maruz kaldıklarını, bunun için direnişler başlattıklarını gördük. Kadın işçilerin çalışmalarınıza ilgisi nasıl?
Nazlı Şen: İşyerlerinde kadın oldukları için özellikle tacize, baskıya ve mobbinge maruz kaldıklarını görüyoruz. Kadın olmak bir işyerinde çok zor. Çünkü patronun sana bakması, kadın olduğun için seni en önce kapıya koyması aynı zamanda. Onun dışında yine kadın işçilerden şu anda Kod-29 ve türlü bahanelerle işten atılıp direnişte olanlar var. SML Etiket, Sinbo direnişleri, Alba Plastik'ten yine tacizden dolayı işten atılmıştı arkadaşlar. Yine kadın direnişçileri şu anda en önde görüyoruz. Kadın işçiler ezildiği için, işyerlerinde tacize karşı ses çıkardığı için kapı önüne konuluyor. Tacize ses çıkarmak suç sayılıyor. Kadın işçiler dayanışmayla mücadeleyi sürdürüyor.

Onur Eyidoğan: Kadın işçilerin tepkileri daha büyük, çünkü pandemide ilk işten çıkarılanlar kadın işçiler oldu. Kod-29 saldırısı kadın işçileri daha fazla etkiliyor. Çünkü ahlaksızlıkla suçlanıyorsun, tekrar iş bulmak kaygısından öte daha toplumsal yaşamda karşılığı olan bir durum var. "Ahlaksızla" suçlanıp işten çıkarılmışsın. Kadının çevresine, ailesine bile anlatabilmesi çok zor. Örgütlü olmadığı, mücadele etmediği koşullarda bunu anlatamaz. 

Bu açıdan tepkileri çok fazla ve örgütlülük de buradan yükseliyor. Kod-29 saldırısına karşı örgütlü olursa buna karşı mücadele edebiliyor, olamazsa daha fazla eziliyor, sömürülüyor. Bunu yaşamında görüyor, bu yüzden daha fazla tepkisi var.

Mitinge ilgisi de var kadın işçilerin. "Kod-29 kaldırılsın" talebi, "İşyerlerinde taciz, baskı, mobbing son bulsun" talebi doğrudan kadın işçileri ilgilendiriyor. Ki mitingden bir ay sonrası 25 Kasım. Çalışmalarımızda 24 Ekim'den bahsederken, kadın işçilerle yaptığımız toplantılarda 25 Kasım'ı da gündemleştiriyoruz. Bu mitingin 25 Kasım'ın ön görüşmesi gibi düşünülmesi gerektiğini söylüyoruz. Kadın işçilerde tepki, öfke ve ilgi daha fazla diğer işçilere göre.

Toplamında işçi ve emekçilerin mitinge bakışına dair, bugüne kadar gördükleri mitinglerde kendileri konuşmuyorlardı. Bu mitingde kendisi, arkadaşı, birlikte makine başında çalıştığı arkadaşı konuşacak. Bu açıdan bir ilgisi var. "Bizim mitingimiz bu" diyebiliyorlar.

'PATRONLAR PANDEMİYİ FIRSATA ÇEVİRDİ'

İşçilere yönelik ciddi hak gaspları vardı ama pandemiyle birlikte daha da arttı. Yasaklanmasına rağmen işten çıkarmalar devam etti. Pandemiyle artan yoksullaşma, işsizlik var. Bir de patlak veren Pandora ve vergi cennetleri var. Bu gelişmelere dair neler söylemek istersin?
Onur Eyidoğan: Pandemi süreci patronlar için bulunmaz bir fırsat oldu. Her dönem üretilen ürünü arttırmak ve maliyeti düşürmek dolayısıyla karı sürekli artırmak gibi hedefi var. Bunun için her yolu denerler. 10 işçinin yapacağı işi 5 işçiye yaptırmaya çalışırlar, 8 saatte yapılabilirken, işçiyi 12 saat çalıştırılarak daha fazlasını çıkarmak isterler. Pandemi tam buna fırsat oldu. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi uygulamalarla az işçiyle daha çok iş yaptırmaya çalıştılar. İşten atmak yasak iken Kod-29 ile açıklanan 177 bin işçi, çok daha fazlası var, yüz binlerce işçiyi tüm haklarını gasp ederek işten çıkardılar. Bu açıdan kesinlikle bulunmaz fırsattı.

Esnek çalışma modellerini hayata geçirmek için fırsat oldu. İşyerlerinde baskıyı daha da artırabilmek için fırsat oldu. İşsizlik mi virüs mü ikilemi arasına bırakıldı işçi sınıfı ve emekçiler. Bu ikilemde de ne yazık ki koronavirüs tercih edildi işçiler arasında. Çünkü örgütlülük yeterli değil. Yeterli olmadığında da seçim yapmak zorunda bırakıldı.

Ama buna karşı mücadele edenler de vardı. "Pandemi için önlem alınsın", "İşyerlerinde, baskıya, mobbinge, tacize dur" diyenler, mücadele edenler vardı. Bugün de miting bilişenlerinden gördüğümüz gibi direnen işçiler en önde duruyorlar. Bu talepleri daha da ortaklaştırmak, büyütmek ve bir bütün olarak eylemlilik süreciyle daha güçlü haykırmak gibi bir mücadeleleri var. Buna karşı mücadeleler büyüyor. Ve biz bunu ortaklaştırmak istiyoruz. Birleşik mücadele vurgusunu birçok sendika, emek, meslek örgütü, siyasi hareket/parti dile getirir. Bunu hepimiz söyleriz, bu mitingle de bunu hayata geçirmiş olduk.

'EMEK SERMAYE ÇELİŞKİSİ DERİNLEŞİYOR'
Emek sermaye çelişkisi günden güne büyüyor. Bu kapitalist sistem için kaçınılmaz bir sonuç. Daha fazla kar o çelişkiyi daha fazla derinleştirecek. Pandora'da saçılan açığa çıkan, vergi yönetimi, para kaçırmalar... Pandemide işçiler ölüyorken, biz canımız pahasına çalışırken, birileri karlarına kar katıyordu. Vergileri de bu şekilde kaçırabiliyorlardı. Asgari ücretten dahi vergi alınıyorken, tüm yaşamsal ihtiyaçlarımızdan vergiler alınıyorken, patronlara böyle geniş bir alan açılmış oluyor. Niye çünkü onların elinde sermaye devleti var. Devlet onların elinde tüm mekanizmalarıyla.

'BU DEVLET SERMAYENİN, İŞÇİLERİN, EMEKÇİLERİN DEĞİL'
Miting öncesi Sinbo direnişçisinin Ankara'ya yürüyüşü olmuştu. Devletin kolluk kuvvetleriyle, bakanlıklarıyla, mahkemeleriyle kimin yanında oldu bu süreçte net şekilde görüldü. Ya da bir dizi fabrikada işçiler sendikalı olmak istiyor, patron işten atıyor, işçiler mücadeleye başlıyor, polis geliyor, saldırıyor, mahkeme ceza vermeye çalışıyor, bakanlıklar işçilerin yanında değil patronların yanında duruyor. Aslında bu tam olarak, sermaye devleti; işçilerin, emekçilerin, ezilen halkların devleti değil.

Açığa çıkan pislikler de geçmişten bu güne bildiklerimiz ve bugün gün yüzüne çıkabilenler. Açlık yoksulluk sınırından bahsediliyor, açıklanan rakamlar asgari ücretin 3-5 katı olabiliyor. Toplum, bir bütün olarak yoksulluğa, açlığa sürükleniyor ve buna karşı daha derinden bir öfke mayalanıyor. Bu öfkeyi açığa çıkarabilmek bizim için önemli olan. Bu mitingi de bunun bir vesilesi, ön çalışması olarak görüyoruz. Mitingin ardından asgari ücret süreci başlayacak. Ardından metal sektöründe MESS ile TİS süreci var.

Bundan sonraki sürece dair emek sermaye çelişkisine dair sözümüzü daha güçlü söyleyebileceğimiz, bizleri açlığa, yoksulluğa ölüme sürükleyen düzene karşı da vereceğimiz mücadeleyi büyütecektir.

'SALDIRILARA BİRLİKTE DİRENMEK UMUT VERİYOR'

İşçi sınıfı mücadelesi bakımından birleşik mücadele ihtiyacı nasıl bir yerde duruyor?
Nazlı Şen:
Ezilenlerin sorunları hep aynı. Asıl amacımız da sermaye devletini yıkmak. Bunun için bir araya gelip, her alanda mücadele etmemiz gerekiyor. Biliyoruz ki örgütlülük en önemli olan. Örgütlenerek, mücadeleyi büyüterek, birleşerek mücadele ediyoruz.

Onur Eyidoğan: Saldırılara karşı ortak mücadelenin örgütlenmesi gerçekten umut verici. Bu her birimiz için de böyle. Daha dışarıdan işçi ve emekçilere anlattığımızda süreci, kimlerin nasıl bir araya geldiğini, neler yaptığını, nasıl emek harcandığını anlattığımızda gerçekten ilgi çekiyor. Mücadele eden, emek harcayan, bedel ödeyenlerin dayanışma içinde olduğunu hem dosta, hem düşmana göstermek anlamlı.

İleriye dair atacağımız adımlarda, daha güçlü pratikler sergilenecektir. Karşımızda bir sermaye devleti var. Saldırılarına karşı mücadele edenler var, bunların ortaklaşması gerek. Yaşadığımız sorunlar ekseninde ortak hareket edeceğimiz birçok zeminimiz var. Mitingin bir amacı da bu. Bu kadar bileşenin bir araya gelip yaptığı tartışmalar bu eksikliği gidermek için. Sadece fabrikada yaşanan sorunları dile getirmek değil, aynı zamanda birleşik mücadeleyi, eylemde birlikteliği de güçlendirebilmek. 

İmzacı olmayan birçok kurum da mitinge ve pratik faaliyetlerine katılacağını ifade ediyor. Bildirimizi hazırladığımızda miting imzacısı 37 kurumdu, sayı arttı. Katılımcı olarak gelecek kurumlar da var. Bu birlikteliği büyütmek ve güçlendirmek biraz bu süreçte harcadığımız emeğe bağlı.

'İŞÇİ VE EMEKÇİLERİ, KADINLARI, GENÇLERİ MİTİNGE ÇAĞIRIYORUZ'
Buradan tüm işçi ve emekçileri, yaşadığı sorunlara karşı sözünü söyleyebileceği, 24 Ekim'de Kartal Meydanı'nda yapacağımız işçi ve emekçi mitingine davet etmek isteriz. O kürsü işçi ve emekçilerin kürsüsü. Bundan önce yapılan mitinglerde bürokratlar, sendika ağaları, patron temsilcileri konuşurdu. Ama bu mitingde işçi ve emekçiler konuşacak. Kendi sorunlarımızı, kendi taleplerimizi bu mitingde haykıracağız. Tüm işçi, emekçileri, gençleri, kadınları mitingde olmaya, orada taleplerimizi daha güçlü haykırmaya davet ediyoruz.

MİTİNGİ ÖRGÜTLEYEN KURUMLAR
4. Vardiya İşçi Dayanışması, Alba Plastik direnişçileri, Avukat Dayanışması, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Bakırköy Belediyesi direnişçileri, Bayrampaşa Belediyesi direnişçisi, Birleşik İşçi Kurultayı (BİK), Carrefour direnişçisi, Devrimci Parti, Dev Tekstil, Devrimci Turizm-İş Sendikası Marmara Bölge Şubesi, Dostluk ve Kültür Derneği, Ekmek ve Onur, Emeğin Gücü Derneği, Emek ve Adalet Platformu, Emekçi Hareket Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Genç İşçi Derneği, İnşaat-Sen, İstanbul KHK'lılar Platformu, İşçi Hareketi Koordinasyonu, İşçi Kadın Meclisleri, İşçi Temsilcileri Konseyi, İşçinin Kendi Partisi, Kaldıraç, Kırmızı Gazete, Mağaza Market-Sen, Mücadele Birliği, Proleter Devrimci Duruş, Sinbo direnişçisi, SML Etiket direnişçisi, Sosyalist Dayanışma Platformu, Sosyalist Kadın Hareketi, Tekstil-İş Sendikası, Tur Assist direnişçisi, Turizm Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası, TOMİS, Yeni Demokrat Gençlik (YDG).