DEM Parti: Meclis hiyerarşisinden bağımsız bir özel soruşturma mekanizması kurulmalı
Mecliste stajyer olarak çalıştırılan kız çocuklarına dönük cinsel istismar saldırısına tepki gösteren DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, yaşananların münferit olmadığını vurguladı, derhal bağımsız bir soruşturma mekanizması kurulması çağrısı yaptı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parlamento Kadın Milletvekili Grubu, Mecliste stajyer olarak çalıştırılan meslek lisesi öğrencisi kız çocukların cinsel istismara uğramasına ilişkin basın toplantısı düzenledi.
DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Meclis çatısı altında yaşanan cinsel istismarın üzerinin örtülmesine asla izin vermeyeceklerini vurguladı. "Bugün artık ortada 'iddia' olarak geçiştirilebilecek bir durum yoktur. Çocukların beyanları, kamera kayıtları, mesajlaşmalar ve adli tutuklamalarla somutlaşmış ağır ve inkar edilemez bir gerçeklik vardır" diyen Türkoğlu, Meclis gibi bir kamusal alanda çocukların kendilerinden yaşça büyük, hiyerarşik olarak güçlü, maaşlı ve kadrolu erkeklerin hedefi haline getirildiğini söyledi.
'ÇOCUKLAR SİSTEMATİK BİÇİMDE SESSİZLİĞE ZORLANDI'
"Staj" adı altında ucuz ve güvencesiz olarak çalıştırılan çocukların sistematik biçimde sessizliğe zorlandığını, korkutulduğunu ve yalnız bırakıldığını söyleyen Türkoğlu, şöyle devam etti: "Basına yansıyan bilgilere göre, en az 4 kız çocuğu TBMM personeli olan, aşçı ve amir konumundaki kişiler tarafından anlık mesajlaşma uygulamaları üzerinden tacize uğramış, sözlü ve fiziksel şiddete maruz bırakılmıştır. Çocuklardan biri yaşadıklarını kurum müdürüne anlattığında, kendisine 'Kimseye söylemeyeceksin, annen baban dahil' denilmesi, Mecliste nasıl bir suskunluk, bastırma ve örtbas düzeninin işletildiğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Çocukların, herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı bir ortamda çalıştırıldığına; dijital şiddet, sözlü ve fiziksel taciz ile cinsel istismarın münferit değil, bilinen ve tolere edilen bir gerçeklik olduğuna dair anlatımlar son derece ciddidir."
'MESEM VE STAJ REJİMİ ÇOCUKLARI YAPISAL BİR RİSK ALANINA SÜRÜKLÜYOR'
Çocukların yeterli denetimden, önleyici mekanizmalardan ve bağımsız gözetimden yoksun, hiyerarşik ve kapalı çalışma alanlarında bilinçli biçimde savunmasız bırakıldığını vurgulayan Türkoğlu, "Bu çocuklar yalnızca 'stajyer' değildir. Bu çocuklar, MESEM ve benzeri uygulamalarla erken yaşta çalışma yaşamının içine çekilen, fiilen emek gücü olarak kullanılan çocuklardır. Eğitim adı altında yetişkinlerin çalıştığı işyerlerine gönderilen çocuklar ne cinsel şiddete karşı özel olarak korunmakta ne de güvenli başvuru ve denetim mekanizmalarına erişebilmektedir" dedi.
"TBMM'de yaşananlar, MESEM ve staj rejiminin çocukları nasıl yapısal bir risk alanına sürüklediğini açıkça göstermektedir" diyen Türkoğlu, yaşananların çocuklara karşı işlenen suçların ulaştığı boyutları gözler önüne seren ibretlik bir örnek olduğunu vurguladı.
'AÇIKLAMALAR MECLİSİN SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRMIYOR'
Meclis Genel Sekreterliği tarafından yapılan açıklamaları hatırlatan Türkoğlu, bu açıklamaların Meclis yönetiminin asıl sorumluluğunu ortadan kaldırmadığının altını çizdi. Türkoğlu, şöyle devam etti: "'3 - 4 kişi tutuklandı' denilerek dosyanın daraltılması bu soruların üzerini örtmeye yetmeyecektir. Cinsel şiddet, failin tekil eylemi değildir; onu mümkün kılan denetimsizliğin, cezasızlığın ve kurumsal ihmalin bir ürünüdür. Bu nedenle soruşturma süreçleri yalnızca fiili gerçekleştirenleri değil; bildiği halde bildirmeyenleri, denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyenleri ve şiddetin üzerini örten tüm yönetsel kademeleri kapsamalıdır."
'ERKEK EGEMEN DEVLET ANLAYIŞININ SONUCUDUR'
Yaşananların istisna olmadığını vurgulayan Türkoğlu, "Bu tablo; İstanbul Sözleşmesinden çıkan, önleyici mekanizmaları tasfiye eden, MESEM gibi uygulamalarla çocuk emeğini yaygınlaştıran erkek egemen devlet anlayışının sonucudur. Nitekim Mecliste çalışan genç bir kadın olan Saliha Ozan, tehdit altında olduğunu dile getirebileceği ve korunabileceği etkili mekanizma olmadığı için katledilmiştir. Kadına yönelik şiddetin araştırıldığı bir dönemde yaşanan bu cinayet, raporların ve temennilerin kadınların yaşamını korumaya yetmediğini açıkça göstermiştir" dedi.
'ÖZEL BİR SORUŞTURMA VE İZLEME MEKANİZMASI DERHAL KURULMALI'
Halide Türkoğlu, yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:
🔹"Çocuklara ulaşan, onların beyanlarını esas alan, psiko-sosyal ihtiyaçlarını gözeten, aileleriyle birlikte çalışan, Meclis hiyerarşisinden ve siyasi baskıdan bağımsız bir özel soruşturma ve izleme mekanizması derhal kurulmalıdır.
🔹Failin değil mağdurun korunmasını esas alan, cezasızlığı değil hesap verebilirliği merkeze alan, örtbası değil hakikati ortaya çıkaran bir adalet süreci sağlanmak zorundadır. Bu nedenle kurulacak bağımsız ve özel soruşturma mekanizmasının yetkisi yalnızca bireysel eylemleri değil, kurumsal sorumluluğu ve bağlantılı suçları da kapsayacak biçimde tanımlanmalı; süreç kamuoyuna karşı şeffaf biçimde yürütülmelidir.
🔹TBMM bünyesinde, kadınlar ve çocukları kapsayan ve şiddetin her türünü içeren, açık tanımlara dayalı, önleyici ve koruyucu niteliği güçlü bir 'Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddetle Mücadele ve Önleme Politika Metni' hayata geçirilmelidir. Bu doğrultuda politika metninin uygulanmasını izlemek ve denetlemek üzere, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çocuk hakları alanında uzmanlardan, grubu bulunan tüm partilerin temsil edildiği ve alanda deneyimi olan kadın milletvekillerinin yer aldığı 'TBMM Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddeti Önleme ve İzleme Birimi' kurulmalıdır.
🔹İstanbul Sözleşmesine yeniden dönülmeli ve sözleşmenin yükümlülükleri yaşamın her alanında etkin biçimde hayata geçirilmelidir.
🔹Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesine taraf olmalı, aynı zamanda sözleşmeye dair tavsiye kararlarını iç hukuka adapte etmelidir.
🔹İşyerinde şiddet ve tacizi açıkça yasaklayan, caydırıcı yaptırımlar içeren güçlü ve bağlayıcı yasal düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır.
🔹Meclis, yaşamın her alanında kadınlara, çocuklara ve LGBTİ+'lara yönelen erkek şiddetini, tacizi ve istismarı önleyici kapsamlı kamu politikaları yapmakla yükümlüdür. Bu konuda acil eylem planları hayata geçirilmelidir.
🔹Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddeti Önleme ve İzleme Birimleri ve Politika Belgeleri Meclis öncülüğünde tüm kamu kurumlarında kalıcı mekanizma olarak hayata geçirilmelidir."