23 Nisan 2024 Salı

Biter: Memlekette mafya, üniversitede kayyum istemiyoruz

Öğrenci Faaliyeti'nden Lizge Biter, yıllardır bilinen bugün kendi içlerinden itiraflarla bir kez daha ortaya saçılan devlet-mafya-medya ilişkisini ve işlenen suçları değerlendirdi. Biter, "Memlekette mafyaları, üniversitelerde de kayyumları istemiyoruz" şiarıyla bir çalışma yürütülmesi ihtiyacına işaret etti.

Devlet-mafya-medya üçgeninde kurulan kontra örgütlenmesini gençlik örgütleriyle konuşuyoruz. 2021 yılına Boğaziçi Üniversitesi direnişiyle giren öğrenci gençliğinin dinamizmi bu süreçte de açığa çıktı. İlk tepki verenler politik gençler oldu.

Ortaya çıkanlara ilişki ağı, devletin kontra örgütlenmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Öğrenci Faaliyeti'nden Lizge Biter, sosyalist bir alternatifin sunulmasının önemine dikkat çekti. Biter, "Memlekette mafyaları, üniversitelerde de kayyumları istemiyoruz" dedi.

SARAY FAŞİZMİ SIKIŞMIŞ DURUMDA

Sedat Peker'in ifşalarıyla bir kez daha tartışmaları başladığımız devlet-çete-mafya-kontrgerilla örgütlenmeleri gerçeğiyle karşı karşıya gelmiş olduk. Siz bu yaşanan süreçte açığa çıkanları nasıl ele alıyorsunuz?
Sedat Peker'in bugün anlattıkları yeni ya da olağanüstü bilgiler değil. Devletin kuruluşundan bugüne kadar belli bir sistem ile işleyen, aslında hep var olan bir yapının çatışmasını Sedat Peker'in itirafçı olarak bahsetmesiyle görmüş oluyoruz. O yüzden bu bizim açımızdan saray faşizminin sıkışmasıyla sonucu olarak ortaya çıktı. Bizim açımızdan yeni bilgiler değil. Aslında kontrgerillanın siyasi kanadının inşa edildiği gerçeği bir açıklama sonrasında gözler önüne serdi.

GİTMELERİNİ SAĞLAYACAK MÜCADELE GELİŞTİRMELİYİZ

Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, 90'larda yaşanan bugün gençleri hedef alan kontra faaliyetler de bir daha gündeme geldi. Bunların karşısında naslı bir mücadele perspektifiyle hareket ediyorsunuz?
Burada bizim için olan bu para nereye gidiyor sorusunun gün yüzüne çıkartabilmek. Öğrenci gençlik hareketi olarak birçok saldırıyla karşı karşıya kalıyoruz uzunca bir zamandır. Yeni deneyimlenen şeyler değil. Bu siyasal iktidar tarafından da yaşatılan korku ikliminin gerçek yüzünü ortaya koymak ve aslında bunu açığa çıkarmak bugün bu mücadelenin görevlerinden biri. Bu yaşanan sıkışmışlığı derinleştirmek, hem üniversiteden hem de memleketten bu bağı ortaya koyarak gitmelerinin bir yolunu aramak bugünün elzem mücadelesi bizim için.

SOSYALİST ALTERNATİF SUNMALIYIZ

Nedir bunun yolu?
Bunun için aslında bugün halkın özellikle öğrenci gençliğin boğuştu sorunları gün yüzüne çıkarmak ve derinleştirmek. Bugün bütün memlekette üniversiteliler geleceksizlikle boğuşuyor, geçinememenin kıyısına itiliyor. Kariyerizmle, rekabetçilikle baş başa bırakılıyor. Ortaya konulan bu hattın bir getirisi olarak yaşanıyor. Buna karşı ayaklanmalar kendi devlet içi kırılmalarıyla bize saldırı olarak yöneliyor, ama bu korku iklimini kırmak da aslında bütün bunlar için yan yana gelip bir mücadele pratiği ortaya koymaktan geçiyor. Bunun için sol ve sosyalist alternatif oluşmadıkça ya da bunu ortaya koymadıkça gidecek gibi durmuyor. O yüzden bu hattı güçlendirmek gerekiyor. 
Susurluk'tan nasıl demokrasi çıkmadıysa buradan da halklar adına önemli bir dönüşüm çıkmayacak, sol ve sosyalist bir alternatif sunmadıkça biz.

GENÇLİK YARATICI SİYASET TARZINI YENİDEN KURMALI

Tartışmalar Gezi'nin 8. yılına denk geldi. 2021 yılında da Boğaziçi'nde başlayan ve tüm üniversitelere yayılan bir gençlik hareketiyle girdik. Gezi' de de en temel dinamik gençlerdi. Önümüzdeki dönem bakımından gençlik açısından neler söylersin?
Gençlik Boğaziçi direnişi gibi bir direnişi deneyimlemiş oldu ve güvenirliğine arkasını yaslayabilecek bir pozisyonda. Bunları Gezi'nin yıldönümünde tartışıyoruz. Gezi'nin bize bıraktığı çok büyük bir miras var, bu da yaratıcı siyasetin mirası. O yüzden öğrenci gençlik bu kendi içinde var olan dinamizmi diğer alanlara da taşıyıcı pozisyonu nedeniyle bu siyaseti sahiplenip Boğaziçi direnişinin de kendisine verdiği güçle üniversite sınırlarını aşarak memleketin gündemiyle kendisini buluşturabilir. Belirleyicisi ya da memleketin gündemini üniversite içerisine taşıyabilecek bir pozisyonda olabilir. Bunun önünü açmak gerektiğini ve gençliğin bu yaratıcı siyaset tarzını tekrardan sırtlaması gerektiğini düşünüyorum.

MEMLEKETTE MAFYALARI, ÜNİVERSİTELERDE KAYYUMLARI İSTEMİYORUZ

Somut planlarınız var mı?
Bugün aslında üniversite gündemi memleket gündeminden çok bağımsız değil. Birbirine göbekten bağlı. O nedenle biz üniversitedeki kayyumların da memleketteki mafyaların da birbirinden farklı noktada durduğunu düşünmüyoruz. "Memlekette mafyaları, üniversitelerde de kayyumları istemiyoruz" şiarının nasıl gerçekçi olduğunu gözler önüne serecek çalışmaların aslında bugünün ihtiyacı olduğunu ve yaşanan bu krizin derinleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden bunun üzerine çalışmalarımız yoğunlaşacak.

Yarın: Öğrenci Kolektifleri'nden Umut Yıldız