23 Haziran 2025 Pazartesi

Basel'de dayanışma açlık grevi sona erdi

İsviçre'nin Basel kentinde, kuyu tipi hapishanelere karşı süren açlık grevi direnişiyle dayanışmak için yapılan üç günlük açlık grevi sona erdi. 3. gün hapishaneler mücadelesine yönelik söyleşiyle eylemlerini sonlandıran sosyalistler, siyasi tutsakların mücadelesini yükseltme çağrısı yaptı. 

Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AVEG-KON), Young Struggle (YS), Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) ve Tutsakların Sesi Platformu'nun (TSP) İsviçre'nin Basel'de başlattığı 3 günlük dayanışma açlık grevi sona erdi. BEKSAM'da dayanışma ziyaretleri üçüncü günde de sürdü. Ziyaretlerin ardından TSP ve Marksist Teori yazarı Hüseyin Yeter'in katılımıyla Türkiye'deki kuyu tipi hapishaneler ve hapishaneler mücadelesine ilişkin söyleşi gerçekleştirildi.

SEVİM: TÜM BASKILARA RAĞMEN TUTSAKLARIN DİRENİŞİ DEVAM EDİYOR
TSP adına söz alan Hasan Sevim, devrimci tutsakların mücadelesinin yükseltilmesi gerektiğini söyledi. Hapishanelerde siyasi tutsakların mücadelesini anlatan Sevim, kuyu tipi hapishanelere dikkat çekti. Sevim, "Sevk ve sürgünler bir izolasyon aracı olarak kullanıldığı, aile görüşleri engellenerek yalnızlaştırma politikası olarak kullanıldığı ve mektup yasaklarının devam ettiği bir ortamda artık hapishaneye para göndermek bile suç olmuştur" dedi. Tutsak sayıları 2021 yılında 527 hapishanede 52 bin tutuklu varken Kasım 2024'de 496 Hapishanedeki 430 bin tutsak olduğu bilgisi verildi. Kuyu tipi hapishanelerin yaşanmaz hale geldiği, bunun bilinçli ve kasıtlı bir politika olduğu ve hâlâ kuyu tipi hapishanelerin yapımlarının devam ettiğinin altı çizildi. S ve Y tipleri ya da bilinen adları ile kuyu tipi hapishanelerde tutsakların durumu üzerine şunlar söylendi: "Tutsaklar günde en fazla 1,5 saat dışarı çıkabiliyorlar. Dışarıda bile tek başına bulunuyorsun. Ancak tüm bu baskılara karşı direniş devam ediyor. Bu durum daha fazla sahiplenme gerektiriyor."

YETER: POLİTİK TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK ÇAĞRISI DAHA YÜKSEK SESLE İFADE EDİLMELİDİR
Ardından konuşan Marksist Teori yazarı Hüseyin Yeter şunları kaydetti: "ESP'nin Türkiye'de başlattığı bu kampanya devrimci bir ısrar ve inatla sahiplenilmektedir. Hasta tutsaklar ve siyasi tutsakları kapsaması yeni sorunları getirmiştir. Avrupa'da buna benzer durum söz konusudur. Burjuva demokrasisinde de benzer baskılar devam etmektedir. Ancak faşist diktatörlük altında bugün sadece Kürtler ya da devrimciler değil Gülen cemaati mensupları ve muhalif liberal kesimler de tutuklanmaktadır. Bu tutuklamaların hedefi devrimcileri politik çalışmalardan uzak tutmaktır. Bu sebeptendir ki Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısı öncesinde ESP ve SGDF'li devrimcileri tutuklamışlardır. Hatta CHP'li Belediyelere kayyum atamaya devam ediyor. Rejim tehlike sezdiğinde gözünü hemen hapishanelere çeviriyor. Çünkü cezaevindekiler öncü güçlerdir. Bu nedenle önce orayı tasfiye etmek istemektedirler. Bu saldırıların amacı sadece tutsaklara işkence etmek değil aynı zamanda öncü güçleri tırpanlamaktır. Psikolojik saldırılar da artarak devam etmektedir. Mücadele eden herkesi hapishanelere tıkarak mücadeleyi susturma yöntemi uygulamaktadır. Fakat tutsaklar her süreçte dışarıyla ve hapishane içinde iletişim kurdular. Bu iletişimi kesmek için S ve Y tipini, kuyu tipini geliştirdiler. Devrimcilerin yaşam ısrarı bu sorunu da çözecek iradeye sahiptir. İdamları kaldırmakla ileriye doğru atılan bir adım olmasıyla övünmelerine rağmen devrimcilere uzun süreli sessiz ölümü dayatmaktadırlar. Hapishaneler devrimle karşı devrim arasında bir mevzi savaşına dönüşmüştür. Politik tutsaklara özgürlük çağrısını daha yüksek sesle ifade edilmelidir."

Söyleşinin ardından açlık grevi sonlandırıldı.