20 Mayıs 2024 Pazartesi

Zorunlu BES genişliyor, işçi ve emekçilerin etrafındaki çember daralıyor

2017 başından kademeli bir biçimde itibaren uygulanmaya başlayan zorunlu BES genişletiliyor, işçi ve emekçilerin etrafındaki çember git gide daraltılıyor. 1 Temmuz'dan itibaren 10-50 çalışanı bulunan şirketlerin çalışanları da zorunlu BES'e dahil ediliyor.
Sosyal devleti ortadan kaldırma saldırısı sürüyor. KİT'lerin özelleştirilmesi, eğitim ve sağlık harcamalarının kısıtlanarak özel sektöre devredilmesi, sosyal hakkın sosyal yardıma dönüştürülmesi ile birlikte sosyal güvenlik hizmetlerinin de özel şirketlere devri konusunda ihtiyaç duyulan altyapı çalışmaları devam ediyor. 2017 başından kademeli bir biçimde itibaren uygulanmaya başlayan zorunlu bireysel emeklilik sistemi (BES) genişletiliyor, işçi ve emekçilerin etrafındaki çember git gide daraltılıyor. 1 Temmuz'dan itibaren 10-50 çalışanı bulunan şirketlerin çalışanları da zorunlu BES'e dahil ediliyor.
 
İlk etapta bin ve daha fazla kişi çalıştıran şirketlerin işçi ve emekçileri 1 Ocak 2017'de; memurlar ve 250-1000 kişi çalıştıran şirketlerin işçi ve emekçileri 1 Nisan 2017'de; 100-250 kişi çalıştıran şirketlerin işçi ve emekçileri ise 1 Temmuz 2017'de zorunlu BES'e dâhil edilmişti. 1 Temmuz 2018'den itibaren 10-50 çalışanı bulunan şirketlerin çalışanları da zorunlu BES'e dahil ediliyor. Plana göre 1 Ocak 2019'da 10 kişi çalıştıran şirketlerin işçi ve emekçileri de sisteme içerilecek ve böylece işçi sınıfının tamamının sosyal güvenliği kapitalist şirketler tarafından kapsanmış olacak.
 
Zorunlu BES kapsamında 15 Haziran itibariyle 4 milyon 140 bin 609 işçi ve emekçi bulunuyor. Zorunlu BES'in toplam fon tutarı da 2 milyar 967 milyon 859 bin 230 TL'ye ulaşmış durumda.
 
Emperyalist merkezlerde ve sömürge ülkelerin iç pazarının oluşumunu sağlamak için kolektif kapitalist bir güç olarak devreye sokulan güçlü ve büyük ulus-devlet aygıtı ve kapitalist ülkelerdeki işçileri "SSCB tehlikesine" karşı korumak için devreye sokulan sosyal devlet uygulamaları SSCB'nin kapitalist restorasyon sonucu dağılmasıyla birlikte gereksizleşmiş, azalan kâr oranları ve aşırı-üretim krizlerinden çıkmak için sosyal devlet aygıtları piyasalaştırılmaya başlanmıştı. Bu anlamda kamu tarafından sağlanması gereken sosyal güvenlik hizmetinin, özelde de emeklliğin kademeli bir biçimde özel sektöre devri 1980'lerde başlayan ve AKP iktidarı döneminde de tam bir talana dönüşmüş olan özelleştirme saldırısının önemli bir ayağı. Zorunlu BES uygulamasıyla niyetlenilen şey, önce işçi sınıfını en geniş çerçevede bu sisteme dâhil etmek, daha sonra da kamunun bu sistemden yine kademeli olarak çekilmesini sağlayıp işçi sınıfının emeklilik hakkını özel şirketlerin insafına bırakmak.
 
Emeklilik hakkının özelleştirilmesi birçok risk barındıryor. Toplum yararı ilkesine göre işletilmesi ve hak çerçevesinde dağıtılması gereken emeklilik fonlarının özel sektöre devri demek, bu fonların artık kâr-zarar mantığına göre işletilmesi anlamına geliyor. Kamu yararı gözeten sosyal güvenlik kurumları zarar etse bile, bu, kamunun diğer gelirlerinden karşılanabilirken, kâr mantığına göre çalışan özel şirketlerin "batırdığı" fonlar için böyle bir mekanizma bulunmuyor. Böyle bir riskle karşılaşmak istemeyen özel şirketler ödemelerde kısıntıya, hatta iptale varan uygulamalara gidebilecek, emeklilik yaşını yükseltip, hak kazanma koşullarını manipüle edebilecek. Bu da sosyal hakkın yerini kâr/zarar dağıtımı, yurttaşlığın yerini müşterilerin alması anlamına gelecek.