24 Nisan 2024 Çarşamba

Rukiye, oğlu Özgür'ü anlattı: O olmak istediği yerde çok mutluydu

Türk burjuva devletinin saldırısında ölümsüzleşen genç komutan Özgür Namoğlu'nu annesi anlattı. Özgür'ün örgütlü mücadele içinde doğduğunu ve yoldaşlık ilişkileri içinde şekillendiğini söyleyen annesi Rukiye Namoğlu, doğuştan kolundaki engelini aşmak ve kolunu güçlendirmek için gösterdiği çabayı anlattı. Rukiye, Özgür'ün yoldaşları tarafından "Sevecen, duyarlı ve engellere rağmen birçok şeyin başarılabileceğini gösteren biri olarak anılmasını isterim" dedi.

Sömürgeci Türk burjuva devletinin bir saldırısında MLKP Merkez Komite üyesi Ahmet Şoreş ile birlikte ölümsüzleşen komutan Firat Newal, ailesindeki adıyla Özgür Namoğlu, Avrupa'dan giderek, özgür dağlarda eğitim aldı ve Rojava devrimi savunmasına katıldı.

Yayınladığımız sicil videosunda, tüm sadeliği ile "Silahlı mücadelenin gerekliliğine inandığım için buradayım" demişti. Sözlerinde, sadece Rojava devrimini savunmasının içinde yer almak ile kendini sınırlamadığı, politik askeri alanın bir kadrosu olarak yetişme bilinç berraklığında olduğu anlaşılıyordu.

Annesi Rukiye Namoğlu da gitmeden önce Özgür ile aralarında geçen konuşmayı anlatırken, "Sence neden gitti" sorusuna aynı yanıtı verdi: "Özgür alanlarda olmak, Rojava devriminin bir parçası olmak istiyordu. Sosyalizm ve devrim mücadelesinin tek başına Avrupa'daki çalışmalarla yürütülemeyeceğini düşünüyordu. Ancak silahlı bir mücadele ile devrim mücadelesinin başarıya varabileceğini söylüyordu."

16 Ocak gecesi Dortmund'daki evinde ziyaret ettiğim Rukiye Namoğlu, oldukça güçlü bir kadın. Kendisi de 17 yaşından beri devrimci çalışmanın içinde. İşçi olarak bir fabrikada çalışırken devrimci fikirlerle tanıştı. İşçi sınıfı içindeki çalışmanın yanı sıra uzun yıllar illegal devrimci çalışmanın ihtiyaçlarına bağlı olarak hayatını kurdu, çalışma yürüttü. Özgür o illegal çalışma günlerinde doğdu; 1994 yılında. O günler, birlik devriminin gerçekleştirilip MLKP'nin kuruluş sürecinin olduğu günler. Özgür bir mektubunda "Ben partiyle doğdum" diye yazmıştı. Kastettiği neydi? Rukiye'nin yanıtı şöyle: "Partiyle, parti içinde doğdu Özgür. Çok küçük yaşlarda partili yoldaşlarının yanındaydı. O alandaki yoldaşları çok iyi tanıyan, onların inceliklerini, değerlerini bilen bir çocuktu." Rukiye, o dönemdeki ilişkilerin Özgür'ün karakterinin şekillenmesinde büyük bir payı olduğunu anlatıyor.

DAİŞ KATLİAMLARI ÖZGÜR'Ü ROJAVA'YA GÖTÜRDÜ
Rukiye, politik nedenlerle 2003 yılının başında Avrupa'ya gelmek zorunda kaldı. Özgür, Avrupa'ya geldiğinde de gençlik ve parti çalışmasında görev ve sorumluluklar üstlendi. Ancak Rojava'daki gelişmeleri yakından takip etti. Kobanê'nin yeniden inşa kampanyası sırasında ICOR heyeti ile birlikte Rojava'ya gitti. Kobanê'de 3,5 ay kalarak hastane inşaatında çalıştı. Özgür'ün Kobanê'de olduğu dönemde, DAİŞ çeteleri, 25 Haziran 2015 tarihinde bir saldırı başlattı ve 250'den fazla sivili katletti. Bu katliamdan bir ay kadar sonra da bu kez 20 Temmuz'da Suruç katliamı gerçekleşti. Bu her iki katliam da, Özgür'ün aldığı kararları etkiledi.

'ÖZGÜR HERKESİ ROJAVA DEVRİMİNE KATILMAYA ÇAĞIRIYORDU'
Almanya'ya döndüğünde çevresindeki herkese neden Rojava'ya gitmek gerektiğini anlattı. Rukiye o günlere dair şunları söyledi: "Oradaki halkın, DAİŞ'e karşı savaşan güçleri sahiplenmesi, özellikle kadınların inançlı ve kararlı bir biçimde savaşın içinde yer almaları Özgür'ü çok etkilemişti. Katkı sunabilecek herkesin Rojava devrimine giderek o havayı soluması gerektiğini söylüyordu. 'Herkes oraya gitmeli, o havayı solumalı. Oraya katkı sunmalı' diyordu."

'IVANA'NIN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ ÖZGÜR'DE SIÇRAMAYA NEDEN OLDU'
Özgür'ün hayatında, MLKP gerillası Ivana Hoffman'ın ölümsüzlüğe yürümesi de önemli bir noktada durdu. Enternasyonalist savaşçı Ivana Hoffman, Afrikalı bir baba ile Alman bir annenin çocuğuydu. Duisburg kentinde doğup büyümüştü. Avrupa'da bir süre komünist gençlik çalışması yürüttükten sonra, yüzünü özgür alanlara çevirdi. Rojava devrimini savunurken 7 Mart 2015 tarihinde ölümsüzleşmişti. Rukiye, Ivana'nın yarattığı etki için "Ivana'nın ölümsüzlüğü Özgür'ün buradaki çalışmalarında da bir sıçramaya neden oldu. Burada daha aktifleşti. Rojava'ya gitme çabası zaten vardı. Ivana'nın ardından bu daha da güçlendi" dedi.

Özgür yola çıkmadan önce annesi ve babası ile konuştu: "Aslında haber vermeden gitmeye niyeti vardı. Ama sonra benimle ve babası ile konuştuktan sonra gitti. Konuşurken, ikna etmek gibi bir amacı yoktu. Sadece gideceğini bildirdi bize. Benim için çok zor olduğunu söyledim. Biliyordum bir daha göremeyebilirdim ya da çok uzun zaman sonra görebilirdim. Bu gerçeğe rağmen O'nun kararına saygı duyduğumu söyledim. Ancak, gitmeden de oraya katkı sunabilecek bir sürü mücadele yöntemi ve alanı olduğunu söyleyerek aslında O'nun fikrini değiştirmeye de çalıştım. Ama o kararlıydı ve 'Gitme' diyemedim."

'İNSANLARA DEĞERLİ OLDUĞUNU HİSSETTİRİRDİ'
Rukiye, oğlu ve yoldaşı Özgür'ü anlatırken birçok özelliğinin yanı sıra insan ilişkilerine dikkat çekti: "Karşısındaki insana değer veriyordu. İletişimde olduğu her insana, değerli olduğunu hissettiren bir ilişki tarzı vardı."

'ENGELLİ KOLUNU GÜÇLENDİRMEK İÇİN AMELİYAT OLDU'
Özgür kolundan engelliydi. Bir kolu güçsüzdü. Bu durumu, bir dönem özgür alanlara gitme kararında engel olarak gördü. Ancak bu duruma teslim olmadı: "Engelini saklamazdı. Ama özellikle gitmek istediği politik askeri alanda güç gerektiren işleri nasıl yapacağı konusunda tereddüdü vardı. Son ameliyatı gitmeden önce kolunu güçlendirmek için olmuştu. Doktorları, bu ameliyata gerek olmadığını söylemişti. Ama Özgür büyük bir çaba harcadı, o ameliyatı olabilmek için. Ameliyatın ardından kendisini psikolojik olarak daha iyi hissetti."

Rukiye, amaçlarını gerçekleştirebilmek için gösterdiği çabaya dikkat çekerek, Özgür'ün yoldaşları tarafından "Sevecen, duyarlı ve engellere rağmen birçok şeyin başarılabileceğini gösteren biri olarak anılmasını isterim" diyor.

'ROJAVA'DAKİ FOTOĞRAFLARINDA GÖZLERİNİN İÇİ GÜLÜYOR'
Stutgart'taki anmaya giderken, Rukiye, Özgür'ün fotoğraflarına bakıp "Çok mutlu" demişti. Neden böyle düşündüğünü sorduğumda yanıtı şu oldu: "Özgür çok gülen bir çocuktu ama her zaman gözlerinin içi gülmezdi. Bir şeyi başardığında, bir yere kendini ait hissettiğinde gözlerinin içi gülerdi. Rojava'daki fotoğraflarında da gözlerinin içi gülüyor. Özgür burada da bizimle, yoldaşlarıyla mutluydu. Ama orada, kendini var etti, ileriye götürdü ve devrimin bir parçası oldu. Gözlerinin içindeki gülümseme bunu anlatıyor. Gerçekten de orada mutluydu."

'GELECEK İÇİN BİZE DEĞERLİ BİR MİRAS BIRAKTI'
Rukiye bir anne, bir devrimci ve o çok güçlü bir kadın. "Bir annenin çocuğunu kaybetmesi kadar zor bir şey yok" diyor. Özgür'ü anlatırken birçok kez boğazı düğümleniyor, kesik kesik konuşuyor. Ama Özgür'ün gitme nedeni ve kararlığı O'na güç veriyor: "Bugün aktif olarak çalışmanın içinde yer almasam da, sosyalizm ve sınıf mücadelesi içinde kendimi geliştirdim. Buna inancım hala var. Bir annenin çocuğunu kaybetmesi kadar zor bir şey yok. Bir daha O'nu görememek, dokunamamak. Ama diğer annelerin de benden hiçbir farkı yok. Özgür gerçekten inandığı, değer verdiği şeyler için gitti. Orada bir mücadele yürüttü, kendini çok iyi geliştirdi. Gelecek için bizlere çok değerli bir miras bıraktı."