20 Mayıs 2024 Pazartesi

Eğitim emekçileri bakanı istifaya çağırdı

Eyüpsultan'da bir öğretmenin öldürülmesi sonrası iş bırakan eğitim emekçileri, İstanbul'da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne yürüdü. Eğitimde şiddetin esas sorumlusunun iktidarın politikaları olduğunu belirten eğitim emekçileri, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'i istifaya çağırdı.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul Şubeleri, eğitimde şiddete karşı 1 günlük iş bıraktı ve Beyazıt'tan Sultanahmet'te bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne yürüdü. Eyleme Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, İstanbul Tabip Odası ve çok sayıda demokratik kitle ve meslek örgütü temsilcisi destek verdi.

"İtibarsızlaştırma politikalarına ve eğitimde şiddete hayır" pankartı açılan eyleme binlerce eğitim emekçisi katıldı. Tramvay yolunu trafiğe kapatan eğitim emekçileri, Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi'nde Y. K.'nin öğretmeni ve okul müdürü olan İbrahim Oktugan'u silahla öldürmesini protesto etti. Eğitimde şiddetin asıl sorumlusunun öğretmenleri değersizleştiren eğitim politikaları vurgulayan eğitim emekçileri, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'i istifaya çağırdı.

Binlerce öğretmen, "Bakan istifa", "Sorunların sebebi, eğitim sistemi", "Susma haykır, şiddete hayır", "Güvenli eğitim, güvenli gelecek", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Yaşasın örgütlü mücadelemiz" sloganlarıyla yürüdü. Veliler ve öğrenciler de eyleme destek verdi.

Eğitim emekçileri, Sultanahmet'teki İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne kadar sloganlar, alkışlar ve zılgıtlarla yürüyüşü sürdürdü.

ORUÇ: BU CİNAYET BİR GÜNDE OLMUŞ DEĞİL
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç, sağlık emekçilerinin de tıpkı eğitim emekçileri gibi çalışma yaşamında yoğun bir şiddetle karşı karşıya kaldığına dikkat çekerek, "Sizlerin acısını çok iyi anlıyor ve öfkenizi paylaşıyoruz" dedi.

12 Eylül askeri darbesinden sonra piyasalaştırma ve mesleki itibarsızlaştırmaya dönük ilk ve en yoğun saldırının eğitim alanında olduğunu hatırlatan Oruç, bu saldırının aynı şekilde devam ettiğini söyledi. "Bu cinayet bir günde olmuş değil" diyen Oruç, mesleğin itibarsızlaştırılmasına karşı, etkin şiddet yasası için eğitim emekçilerinin verdiği mücadelenin sonuna kadar yanında olduklarını vurguladı.

FINDIK: İBRAHİM ÖĞRETMEN SÖMÜRÜ POLİTİKALARI SONUCU ÖLDÜ
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası'ndan Ozan Fındık, İbrahim Oktugan'ın da bir özel sektör öğretmeni olduğuna dikkat çekerek, "İbrahim öğretmen bir kişinin kurşunuyla ölmedi. Yıllardır, adım adım, göstere göstere gelen sömürü politikalarının sonucunda öldü" dedi.

Bu cinayetin azmettiricilerinin eğitimi patronların tekeline bırakan, gerekli denetimleri yapmayanlar olduğunu belirten Fındık, "Eğitimi alınıp satılan bir meta haline getiren politikalarıyla hükümetin bu katliamda bir sorumluluğu var" dedi. Fındık, özel okullar eliyle karlarına kar katan patronlara karşı, sömürü dayatmasına karşı boyun eğmeyeceklerinin altını çizdi.

'MESLEĞİMİZ İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR'
Basın metnini okuyan Hüseyin Tosu, MEB ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine dönük söylem ve yaklaşımlarıyla, Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeklerinin değersizleştirildiğini, mesleklerinin itibarsızlaştırıldığını kaydetti.

"Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir" diyen Tosu, eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusunun öğretmenler olarak gösterilmesinin, CİMER uygulamasının eğitim emekçilerine karşı bir sopaya dönüştürülmesinin, MEB'in çözüm üretmek yerine öğretmenleri tek muhatap olarak bırakmasının yaşananlara zemin oluşturduğunu vurguladı.

'CİNAYETİN TEK BİR FAİLİ YOK'
Yaşanan cinayetin tek bir faili olmadığını belirten Tosu, "Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlardır" dedi.

Öğretmenlere dönük her saldırının topluma yapılmış bir saldırı olduğunun altını çizen Tosu, "Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor? İktidarın ve MEB'in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

'ŞİDDETİ KÖRÜKLEYENLER ELEŞTİRİLERİMİZE KULAK TIKAYANLARDIR'
Her suçun azmettiricileri olduğunu dile getiren Tosu, "Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler;  liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir" dedi.

Tosu, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
🔹"Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı,  eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır. 
🔹Okulda şiddetin son bulması için MEB'i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz.
🔹Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır.
🔹Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır.
🔹Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.
🔹Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.
🔹Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK'ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.
🔹İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır."