16 Ekim 2025 Perşembe

Doğan: Barış ancak mücadele edenlerin omzunda yükselebilir

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Her zaman her yerde savaşa karşı barışı, inkara karşı eşitliği, baskıya karşı demokrasiyi savunduk. Bu böyle devam edecek" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin Ankara'da bulunan genel merkezinde güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tarihi bir zaman diliminden geçtiklerini belirten Doğan, Barış ve Demokratik Toplum sürecinin sadece DEM Parti'nin değil, tüm Türkiye'nin meselesi olduğunu vurguladı. Sürecin her bir aşamasını Kürt sorununda demokratik çözüm, toplumsal barışın tesisi ve demokratik haklar için değerli bir imkan olarak değerlendirdiklerini söyleyen Doğan, "Yıllardır süren bir çatışmalı durumdan bahsediyoruz. Buna bir çare bulmaktan, kalıcı bir çözüm bulmaktan bahsediyoruz. Hep birlikte soluk almaktan söz ediyoruz. Partimizin bu konudaki tutumu, görüşü, söylemi, eylemi ortada. En başından beri birleştirici olmaya çalıştık. En başından beri ayrıştırıcı olanları uyarmaya çalıştık. Bu hassas ve kırılgan konuyla ilgili siyasi ikbal, çıkar, rant, koltuk hesabı yapmayın dedik" diye kaydetti.

'OY, SEÇMEN, ANKET KAYGISININ ÜZERİNDE BİR MESELE'
Her yerde barışın toplumsallaşmasını sağlamaya çalıştıklarını dile getiren Doğan, "Amacımız bu topraklarda yaşayan herkesin birlikte soluklanabilmesidir. Hiçbir ayrım gözetmeden bunu yaşayabilmesidir. Biz burada oy, seçmen, anket kaygısı yaşamadık. Çünkü tüm bunların üzerinde bir mesele olarak yaklaşıyoruz Türkiye'nin demokrasi sorununa, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümüne" ifadelerini kullandı.

'BARIŞ ANCAK MÜCADELE EDENLERİN OMZUNDA YÜKSELEBİLİR'
Son bir yılda gerçekleştirdikleri siyasi faaliyetlerin tamamının bunun için olduğunu vurgulayan Doğan, toplumu birleştiren bir dil kullanmaya hassasiyetle yaklaştıklarını, bu konuda çağrılar yaptıklarını hatırlattı. Doğan, şöyle devam etti: "Türkiye'nin bu dönemde ihtiyaç duyduğu dil de yöntem de diyaloğu, çözümü, barışı ve demokrasiyi içermeli. Meclis konuşmalarımızdan önergelerimize, yasa tekliflerinden yaptığımız diğer görüşmelere kadar her yerde bunlara özen göstermeye çalıştık. Geçmiş tecrübelerden ders çıkarması gereken yalnızca biz değiliz. Ancak en çok ders çıkarmaya çalışan siyasi parti olduk. Bunların tekrar yaşanmaması için sabırla, kolektif bir iradeyle bu süreci sonuca ulaştırmanın hepimizin ortak sorumluluğu olduğunu hep söyleyegeldik. Bu sürecin yalnızca siyasi partilerin omuzlayabileceği bir süreç olmadığını söyledik. İktidar blokunun insafına bırakılacak bir süreç olmadığını söyledik. Hep birlikte omuzlamamız gerektiğini söyledik. Dedik ki barış ancak mücadele edenlerin omzunda yükselebilir. Biz bunun için mücadele ediyoruz."

'NEFRETE KARŞI DAHA GÜR BİR ŞEKİLDE KONUŞMALIYIZ'
Günlerdir DEM Parti'ye yönelik saldırılar olduğuna işaret eden Doğan, bu saldırıların tesadüf değil, örgütlü bir aklın işi olduğunu kaydetti. Doğan, "Türkiye'nin demokrasi meselesi için biz en önde gelen partiyiz, siyasal geleneğiz. Ancak burada çoğalmalıyız, sesimiz daha gür çıkmalı. Irkçılığa karşı, nefrete karşı daha gür bir şekilde konuşmalıyız. Daha güçlü bir şekilde mücadele etmeliyiz" dedi. "Gündemden düşmeyen iki sıcak örnek bile niye birlikte ve daha güçlü mücadele etmemiz gerektiğini bize yine hatırlatıyor" diyen Doğan, Rojin Kabaiş ve Hakan Tosun cinayetlerine dikkat çekti ve her iki davanın da takipçisi olacaklarını vurguladı.

'İYİ PARTİ KAN, ÖLÜM VE HAMASETTEN BESLENİYOR'
Süreç karşıtlığı üzerinden hesap yapanlar olduğunu söyleyen Doğan, "Ölüm üzerinden iktidar, rant ve koltuk ele geçirmeye çalışan zihniyet kendini bu sefer nerede gösterdi? Meclis kürsüsünde gösterdi. Bir siyasi partinin gölgesi altında apaçık ortaya çıktı. Nefret, düşmanlık ve ırkçılıkla var olmaya çalışan İYİ Parti Genel Başkanının, partimizi, temsil ettiğimiz milyonları ve değerleri hedef alan diliyle göründü bir kez daha. Kan, ölüm ve hamasetten besleniyorlar ve korkuyorlar. Niye korkuyorlar? Çünkü tarihin çöp sepetine doğru yol almaya başladıklarının farkındalar. Kandan, ölümden, hamasetten beslenen hiçbir siyasi parti, tabela partisi olarak bile kalamadı. Dönüp lütfen Türkiye'nin yakın siyaset tarihine bakın. O yüzden bunu görenler, miadı dolanlar çırpınıyorlar ama bu son çırpınışları. Bu zatın sözleri sadece partimize değil; bu ülkede onurlu bir yaşam, eşitlik ve demokrasi talep eden herkese yönelmiştir" dedi.

Mücadele gelenekleri boyunca barışın sesi olmaktan hiç vazgeçmediklerini belirten Doğan, "Her zaman her yerde savaşa karşı barışı, inkara karşı eşitliği, baskıya karşı demokrasiyi savunduk. Bu böyle devam edecek. Bugün de aynı inanç, kararlılık ve özgüvenle bu ülkeye kalıcı, eşit adil, onurlu bir barış gelsin, 86 milyon için gelsin diye mücadele ediyoruz. Bu ülkenin enerjisini böyle tüketmek isteyenlerle bizim kaybedecek zamanımız yok. Çünkü çok daha ciddi işlerle, insan hayatıyla ilgileniyoruz biz" dedi.

'ÖCALAN'IN DİNLENMESİ GEREKİR'
Meclis'te kurulan komisyonun yakın zamanda dinlemeleri tamamlayacağını ifade eden Doğan, "Dinleme faaliyetlerini bitiriyor olmasına rağmen komisyonun hala sayın Öcalan ile görüşmemiş olması, bu komisyonun varmak istediği hedefle ilgili çelişkiyi ortaya koyuyor. Bu çelişkinin giderilmesi gerekiyor. Çeşitli açıklamalar, çağrılar geliyor ve soruların muhatabı oluyoruz. Aslında doğrudan Öcalan'ın cevap vermesi gereken şeyler bunlar. Doğrudan kendisinin dinlenmesi gerekir" ifadelerini kullandı.

Doğan, "Komisyon bir şekilde Öcalan'ın görüşlerinin komisyona akmasının formülünü bulmak zorunda. Çünkü komisyon bununla sorumlu aynı zamanda. Çünkü komisyon çatışmanın sonlandırılmasını istiyor. Sayın Öcalan yalnızca kurucu önder değil, aynı zamanda barışın ve demokratik çözümün kurucu gücü" vurgusu yaptı.

'KİMSE BİZİM BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE YAKLAŞIMIMIZI SORGULAYAMAZ'
Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Doğan, Pervin Buldan'ın Öcalan'ın medyaya yönelik eleştirilerini aktarmasına ilişkin tartışmaları değerlendirdi. Öcalan'ın medyaya sansür istemiş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığını söyleyen Doğan, "Hiç kimse bizim basın özgürlüğüne yaklaşımımızı, düşünce ve ifade özgürlüğüne yaklaşımımızı, Türkiye'nin demokratikleşmesine dair yaklaşımımızı sorgulama haddine de sahip değildir. Bu konuda herkes gerçekten haddini ve sınırlarını bilmek zorunda. Ne biz bu konuda rüştümüzü ispatlamak durumundayız ne de kimse bizi böyle bir konuyla ilgili teste tutabilir" dedi.

Öcalan'ın adına ise konuşamayacaklarını belirten Doğan, "DEM Parti İmralı Heyeti yaptığı her görüşmeden sonra sayın Öcalan'ın ne düşündüğünü, sürece dair ne söylediğini yazılı ya da gerektiğinde sözlü bir biçimde aktarıyor. Fakat burada bir yol var ve o yol da şu: İmralı'nın kapılarının açılması, Öcalan'ın doğrudan konuşması" diye kaydetti.