1937'den bu yana Mayıs ayı şehitlerinin mücadelesi tartışıldı

1937'den bugüne Mayıs ayı şehitlerini anmak için düzenlenen panelde, İbrahim Kaypakkaya'nın tıpkı Mahirler, Denizler gibi bir gelenek yarattığı hatırlatıldı. '71 kopuşunun kemalizmden kopuşu, düzen içi mücadelenin reddi, siper yoldaşlığı ve örgütlü mücadelesi olduğu kaydedildi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Ataşehir Şubesi, "1937'den günümüze Mayıs ayı şehitlerini anıyoruz" paneli düzenledi. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) MYK üyesi Hüseyin Şimşek ve Partizan'dan Arzu Özdemir'in konuşmacı olarak katıldığı panele çok sayıda kişi katıldı.
Devrim şehitleri anısına saygı duruşuyla başlayan panelin moderatörlüğünü üstlenen Ali Karaçay, devrim şehitlerini sadece anmak için değil onları anlatmak için bir araya geldiklerini söyledi.
'KÜRTLER TOPRAK SAHİBİ OLAMADI'
İlk sözü SMF MYK üyesi Hüseyin Şimşek aldı. Şimşek, hem Kaypakkaya hem de 18 Mayıs'ın Dersim katliamı ile ilişkisini anlattı. T.C.'nin 1920'li yıllarda kurulduğunu hatırlatan Şimşek, "Bir geçmişi var. Dersim katliamının kırım politikasına dayanan somut bir gerçekliği var. Esas olarak o dönemden beri Osmanlı'nın hedefindeydi. Osmanlı emperyalist savaşa girdi ve mağlup olma sürecinde Arapların, Bulgarların bağımsızlık mücadelesi vardı. Bu bağımsızlık mücadelesinde toprak sahibi olamayan Kürtler oldu" ifadelerini kullandı.
'İNKAR ÇEŞİTLİ AYGITLARLA DEVAM EDİYOR'
Cumhuriyetin kuruluşuna işaret eden Şimşek, bu dönemde inkarın çeşitli aygıtlarla devam ettiğini söyledi. Şimşek, 1920'de Mustafa Suphilerin ölümünün aydınlatılmadığını, sonrasında Türkiye halklarının marksizm ve sosyalizmle tanışmasının '73'te canlanmaya başladığını söyledi.
'FARKLI MÜCADELE ARAÇ BİÇİM ARAYIŞLARI VARDI'
ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar, Mayıs ayında ölümsüzleşenleri anarken '71 kopuşuna dikkat çekti. Uçar, "1960 yılı demokratik solun yükselişe geçtiği dönemdi. 1962 yılında sendikacılar tarafından TİP kuruldu. Daha sonra Mehmet Ali Aybar partiye başkanlık etti. TİP'i hem politik hem de örgütsel olarak geniş kitleler ile buluşturmuş oldu. O dönem içerisinde bir nevi konformist eğilimler baş gösterirken devrimci gençler özelinde daha farklı mücadele araç biçim ve arayışları da söz konusuydu. Devrimci kitle hareketinin de yükselişi söz konusuydu" dedi.
'AYIRT EDİCİ YANLARI DÜZEN İÇİ MÜCADELENİN REDDİYDİ'
Kemalizmle yüzleşmenin '71 devrimci kopuşu, Kürt ulusunun varlık hakkının tanınması bakımından önemli olduğunu vurgulayan Uçar, "'71 kopuşunun en önemli ayırt edici yanlarının, kemalizmden kopuşu, mücadele araç biçimleri bakımından düzen içi mücadelenin reddi, siper yoldaşlığı ve örgütlü mücadelesiydi" ifadelerini kullandı.
'İBRAHİM BİR GELENEK YARATTI'
Partizan'dan Arzu Özdemir de devrim mücadelesinin ağır bedeller ödeyerek ilerlediğini söyledi. Özdemir, "Kuşkusuz süreci ve döneme beraber bakıyoruz. Bizi ortaklaştıran değerlerin yanı sıra ayıran meseleler de var. Sürecin kendisini değerlendirirken işkence ve kemalizmden kopuş üzerinden değerlendirmiyoruz. Kısacık ömrüne tarihsel birikim ve değer yaratarak geçirdi. '71 çıkışını güncelliğini koruyarak tariflemek gerekiyor. Mahir ve Deniz nasıl bir gelenek yarattıysa İbrahim de işkencedeki tavrı ile gelenek yarattı" ifadelerini kullandı.
'BU TEZ BU KOPUŞ BİZİM TEMEL TEZLER VE KÖKLERİMİZDİR'
Özdemir son olarak, "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini bu coğrafyada gündeme getirmiş ve savunmuştur" dedi.
Panel soru ve cevaplarla sürdü.