1 Mayıs 2024 Çarşamba

Ziya Ulusoy yazdı | NATO'nun 'terörizmle mücadele' kararı

NATO bu kararla hem resmi zeminde ve legal olarak devrimci halk hareketlerine karşı savaşı "terörizmle ortak mücadele" konseptiyle yürütecek. Hem de NATO gladio örgütlenmesini yeniden aktifleştirerek illegal/yasadışı terörü yoğunlaştıracak.

NATO Vilnius'ta diğer yön tayin edici, silahlanmayı ve savaşı tırmandırıcı kararların yanısıra, "terörizmle mücadele"ye daha fazla önem verilmesi ve bu göreve koordinatör atanması kararı da aldı. "Terörle mücadelenin kararlılık, azim ve dayanışma içinde süreceği"ne, "terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele edilmesinin ortak savunma için elzem olduğu"na vurgu yaptı. (https://tr.euronews.com/2023/07/11/nato-bildirgesi-rusya-avrupa-atlantik-bolgesine-dogrudan-tehdit)

Karara önayak olanın Erdoğan faşizmi olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu, Erdoğan faşizminin tetikçisi kalemler tarafından övünç kaynağı yapılarak anlatılıyor. (bknz.R.Öncel https://www.setav.org/analiz-natonun-vilnius-zirvesi/ )

NATO bu kararla hem resmi zeminde ve legal olarak devrimci halk hareketlerine karşı savaşı "terörizmle ortak mücadele" konseptiyle yürütecek. Hem de NATO gladio örgütlenmesini yeniden aktifleştirerek illegal/yasadışı terörü yoğunlaştıracak.

NATO çapında yasal koordinatöre kavuşturulacak bu saldırganlık karşı devrime geçmiştekinden iki yönden daha fazla avantaj sağlayacak.

ABD geçmişte, NATO üyesi ve diğer ülkelerde, devrimlere karşı önleyici saldırganlık olarak askeri faşist diktatörlükleri gerçekleştiriyordu. Bütün bu faaliyetleri, yasal olarak değil, illegal kanallarla gerçekleştiriyordu.

Şimdi doğrudan NATO özel birlikleriyle ve ön cephede işçi sınıfı ve halkların devrimlerine saldırarak ve yasal olarak yapmaya çalışacak.

Gladio fiili adıyla öne çıkan NATO kontrgerilla örgütlenmesi, illegal olarak NATO içindeki ve üye ülkelerin temsilcilerinden oluşan bir komite tarafından yönetiliyordu. Bütün üye ülkelerden kontrgerilla birimlerine CIA ve MI6 tarafından eğitim veriliyordu. 90'lı yıllarda İtalya başta gelmek üzere bazı ülkelerdeki kontgerilla faaliyetleri deşifre olunca sınırlı sayıda ülkede kontrgerilla örgütleri tasfiye edildi. Fakat NATO'nun bütün ülkelerinde bu örgütler tasfiye edilmiş görünümü yaratıldı.

Bu örgütlerin konumları resmi/gayriresmi, yasal ve yasadışı idi. Ayrıca emperyalist dünyanın lideri ABD, NATO kurmaylığının içinden veya dışından CIA aracılığıyla bu örgütleri yönetiyordu. NATO üyesi ülkelerdekinden çok daha sayıda üye olmayan ülkelerde bu örgütleri dünya çapında yaygınlıkla kurup örgütledi; suikast, sabotaj, katliam ve sahte bayrak gösteren şiddet eylemlerinde kullandı.

Yalnızca katil çeteler değil, AFLO-CİO bünyesindeki kuruluşlar aracılığıyla sendikaları, komünizmle mücadele kapsamında gençlik ve diğer kitle örgütlerini de eğitip yönlendiriyordu.

Şimdi yeniden şiddetli ve şiddetsiz kontrgerilla örgütlerini yaygınlaştırırken NATO ve ABD ile diğer Batılı emperyalistler, yerel burjuva rejimlerle birlikte, bu özel savaş örgütlerini yasallaştırıp meşrulaştırmaya girişiyorlar. NATO'nun kararı faaliyetin merkezi konumlarındaki çalışmalarından biridir.

ABD ve NATO "her ülke ve rejimin teröre karşı kendisini koruma hakkı vardır" söylemi ve politikasıyla bu meşrulaştırmayı yapıyordu. Şimdi yasal düzeyde meşrulaştırıyorlar.

Erdoğan'ın basın tetikçileri, ülkelere ve NATO'ya devlet terörizmi yasaları ve kararları aldırtmakla övünürlerken faşist niteliklerini sergiliyorlar. Mossadvari saldırgan olmakla, devlet ve NATO kontrgerilla terörizmini tırmandırmada öncülükle övünmek, Hitler'in "Bolşevizmi yeryüzünden ancak Naziler yok edebilir" övüncü aynı nitelikte.

Erdoğan faşizmi NATO'ya bu kararları aldırmakla, esasen Kürt özgürlük mücadelesine, Rojava devrimine ve Türkiye devrimci hareketine karşı, devlet terörünü, MİT'in Mossadvari terörünü, İslamcı ve Ülkücü çetelerle işlemeye devam ettiği faşist saldırganlığı uluslararası alanda meşrulaştırmaya ve yasalaştırmaya çalışıyor.

Erdoğan faşizmi elindeki bu kararla kimyasal ve taktik nükleer silah kullandığı Medya Savunma Alanları'ndaki savaşı, Rojava'da işgali genişletmeyi, bölgede suikastler ve bombardımanlarla saldırganlığını geliştirmeye çalışacak.

Bütün faşistlerin yanılgısı, işçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlük ve toplumsal kurtuluş için özlemlerinin, antikomünist militarizmden daha güçlü olacağını unutmalarıdır. Mücadele geliştirilerek yeniden Erdoğan'a da hatırlatılmalı.