19 Nisan 2024 Cuma

Umut Erbay yazdı | FIFA'nın Katar mizansenine karşı inadına 'Jin jiyan azadî'

Yıllardır Avrupa futbolunu önemli oranda finanse eden Katar'ın, İngiltere ve Fransa'da kulüpleri bulunuyor. 2022 Dünya Kupası, tamamen ekonomik nedenlerle FIFA tarafından Katar'a hibe edildi. Hatta iklim şartları nedeniyle zamanı değiştirildi. Katar'ın 2022 Dünya Kupası hazırlıkları için 220 milyar dolar harcadığı duyuruldu. Bu devasa sermayenin harcandığı, yedi yeni stadyumun ve onarılan bir stadyumun inşaatında, yapılan otel, tesis ve yollarda, kötü çalışma koşulları ile aşırı sıcaklara rağmen kölece çalıştırılan, çoğunluğu Güney Asya ve Afrika ülkelerinde olmak üzere; en az 15 bin işçi kazalar ve hastalık sonucu katledildi.

1930 yılından bu yana yapılan Uluslararası Futbol Federasyonu Birliği (FIFA) Dünya Kupası 2022 maçları Katar'ın ev sahipliğinde 20 Kasım günü başladı. 1954 Dünya Kupasından bu yana her turnuva için dünya tekeli konumunda olan FIFA tarafından, bir belgesel film yapılmaktadır. 221 ülkenin elemelere katıldığı Dünya Kupası final maçlarına toplamda 32 ülke takımı katılıyor. Dünya Kupası, emperyalizmin tamamen erkek aklının ve egemenliğinin arenasına dönüştürdüğü futbolun geldiği noktayı resmediyor. Emperyalist devletlerin ilişki ve siyasetlerinin bir turnusolu işlevini görüyor.

2022 Dünya Kupasına Katar neden ev sahipliği yapıyor sorusunun yanıtı, kapitalist dünyanın güncel ekonomi politiğinde yatıyor. Dünyanın en büyük fosil yakıtı ihracatçısı ve petrol fiyatlarındaki artışla doğalgaz zengini ülkelerinden olan Katar'ın, dünya genelinde yaklaşık 340 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor. Batılı emperyalistlerin silahları altında bulunan Katar, Türkiye'ye en fazla yatırım yapan 7 ülkeden biri konumunda ve 22 milyar dolarlık doğrudan ve dolaylı yatırımı bulunuyor. Katar'ı stratejik ortağı gören faşist şef Erdoğan'ın, başı her sıkıştığında karlı ama ucuz alımlarıyla imdada yetişiyor.

Yıllardır Avrupa futbolunu önemli oranda finanse eden Katar'ın, İngiltere ve Fransa'da kulüpleri bulunuyor. 2022 Dünya Kupası, tamamen ekonomik nedenlerle FIFA tarafından Katar'a hibe edildi. Hatta iklim şartları nedeniyle zamanı değiştirildi. Katar'ın 2022 Dünya Kupası hazırlıkları için 220 milyar dolar harcadığı duyuruldu. Bu devasa sermayenin harcandığı, yedi yeni stadyumun ve onarılan bir stadyumun inşaatında, yapılan otel, tesis ve yollarda, kötü çalışma koşulları ile aşırı sıcaklara rağmen kölece çalıştırılan, çoğunluğu Güney Asya ve Afrika ülkelerinde olmak üzere; en az 15 bin işçi kazalar ve hastalık sonucu katledildi.

Emperyalist burjuva devletler için Dünya Kupası maçları, işçi ve emekçiler, ezilen halklar söz konusu olduğunda; onları apolitize etmenin, milli birlik adı altında burjuvaziye yedeklemenin elverişli bir arenasıdır. Oysa esas gerçek, emperyalizmin en karlı yatırım ve kar alanlarından olan futbolun ekonomi politiğidir. Katar'ın dünya kupasına ev sahipliği burjuvazinin ekonomi politiğinin tipik bir yansımasıdır. Futbolun sadece futbol olmadığının, tastamam karlı bir yatırım alanı ve siyasetin merkezlerinden biri olduğunun ifadesidir. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle Rusya'nın FIFA tarafından, uluslararası futbol turnuvalarının dışında bırakılması da bunun bir yansımasıdır.

Katar'da maçların oynandığı stadyumların çimleri, binlerce işçi ve emekçinin kanlarıyla sulanmıştır. Sermayenin daha fazla kar etmesi için hazırlanan stadyumlardaki maçları, işçi ve emekçilerin izlemesiyse imkansız. Maçlar başlamadan haftalar önce, Katar tarafından yasaklar listesi açıklandı. Stadyum ve çevresinde alkol tüketimine getirilen yasaklar, toplum içinde flörtleşme yasağı, amigo kadınlara omuzdan dize kadar örtülü kıyafet ile dekolte yasağı, homoseksüel ilişki yasağı, domuz eti tüketim yasağı vs. Bu yasaklar, katılımcı hiçbir devlet tarafından sorun olarak kabul edilmedi ve yasaklara tutum alınmadı. FIFA tarafından, kimi takım kaptanlarının LGBTİ+ topluluğuyla dayanışmak amacıyla tasarlanan "One Love" pazubantlarını takma girişimleri engellendi. Yasaklara net tutum alan ülkelerden biri Türkiye oldu. Faşist şef Erdoğan sözcülerinden İbrahim Kalın aracılığıyla, yasakların muhafazakarlık değil, kamu sağlığı, güvenliği ve düzeni meselesi olduğu açıklamasıyla "stratejik" ortağının yanında saf tuttu. Kendi gelecek hayalinin yansısı olan yasakları selamladı.

Katar'ın getirdiği genel yasak açıklamalarının somut yansımaları ise birkaç temel konuda somutlandı. İnsan hakları ihlalleri ve yolsuzluklar protesto edilmeyecek, İran'da devam eden halk ayaklanmasına destek verilmeyecek, gökkuşağı bayrakları taşınmayacak. Özcesi tüm dünyadan izlenen ekranlara, işçi, emekçi, kadın, LGBTİ+'ların ve ezilen halkların mücadele, isyan, ayaklanmaları ve talepleri yansımayacak.

İran'da 13 Eylül'de "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad tarafından saçları göründüğü gerekçesiyle gözaltına alınarak katledilen Mahsa Jîna Amini'nin ardından başlayan ve üçüncü ayına giren İran'daki ayaklanmanın Katar'da nasıl yansımasını bulacağı merak konusuydu. Dünya Kupasının başladığı günlerde 416 kişinin katledildiği, yüzlercesinin sakat bırakıldığı, gözaltına alınarak tutuklanan binlerce kişinin idam tehdidi altında bulunduğu gerici faşist molla rejiminden, Katar desteğini elbette esirgemedi. İranlı seyircilerin isimlerinin, Katar tarafından İran rejimine verildiği ortaya çıktı. Bilinen İranlı protestocuların stadyuma girişine izin verilmedi, gazeteciler tehdit edildi ve Katar'da yaşayan İranlı protestoculara karşı İran'a harekete geçme sözü verildi. İran'ı temsilen İran maçı sırasında stadyumda İran bayraklarını taşıyacak paralı taraftarlar oluşturdu. Bu gruplar rejim karşıtı sloganları "Onurlu İranlılar, gururlu İranlılar" tezahüratları ile bastırmaya çalıştı. Faşist molla rejimi ise bir grup kadın müzisyeni Katar'a göndererek, kendisini kadınları kullanarak aklamanın, masum göstermenin peşine düştü.

Tüm yasak ve engelleme girişimlerine rağmen stadyumda "Women Life Freedom/ Kadın yaşam özgürlük" ve Mahsa Amini yazan tişörtlerin açılması, giyilmesi engellenemedi. İran'ın ilk maçında İran bayrağının renklerinin bulunduğu İngilizce "Kadın yaşam özgürlük" yazılı pankart açıldı. Kimi izleyiciler ise molla rejiminin iktidarı sonrasında İran bayrağına eklediği sembolü keserek taşıdı. Portekiz-Uruguay maçında ise bir izleyici, elinde gökkuşağı bayrağı ve üzerinde "Ukrayna'yı kurtarın ve İranlı kadınlara saygı" yazan tişörtüyle sahaya girdi. Gerici molla rejiminin tüm tehditlerine rağmen, İran milli takımı ilk maç öncesi çalınan milli marşı okumadı.

Tüm dünyada kapitalizmin yaşadığı varoluş krizinin her alanda somut yansımalarını hiçbir yasak ve tehdit örtemez. Kapitalist dünyanın, tekelleri eliyle kendisini normalize etme çabaları, her zeminde işçi, emekçi, kadın, LGBTİ+ ve ezilen halkların öfke duvarına çarpmaktadır. Burjuva devletlerin birleştiricilik harcı saydıkları futbolla, ördükleri sanal duvarlarında kanlı paralarının oluşturduğu çatlaklar artık yama tutmaz durumdadır, burjuvazi uzatmaları oynamaktadır. Tüm dünya Katar'a Dünya Kupası ev sahipliğinin rüşvet amaçlı verildiğinin farkındadır. FIFA gelirlerinin misliyle, hazırlık harcamaları yapan Katar'ın kendisine daha fazla karlı yatırım ve yayılma alanı peşinde olduğu da sır değildir. Futbol, kapitalist burjuva devletler için para ve kar yarattığı, toplumları uyuşturduğu sürece güzel bir oyundur.

Dünya Kupası ilk hafta maçlarına, Katar'ın kanlı sermayesiyle bina ettiği stadyumlarda iki şey damgasını vurdu. İlki, doğalgaz krizinin gölgesinde Katar'a daha fazla yaranma telaşında olan FIFA yönetimi. İkincisi ise tüm yasaklara, engelleme girişimlerine rağmen, İran halklarının ayaklanma ve özgürlük haykırışının yankılanması oldu. Tüm dünya halklarının duyduğu ve ses verdiği İran halklarının devrime yürüyen "Jin jiyan azadî" sloganı, Katar'da daha fazla kar hırsıyla katledilen, binlerce işçi adına da stadyumlardan yükseltildi. Kadın bedenine yapılmak istenen müdahalelere, LGBTİ+'lara dönük yasaklara inat Mahsa Amini bayraklaştırılarak elde taşındı.

Üzerinde maç koşturulan binlerce işçinin kanının hesabını da sormaya yeminli işçi, emekçi, kadın, LGBTİ+ ve ezilen halklarının özgürlük haykırışları karşısında tüm yasaklar kırılmaya, tüm diktatörlükler yıkılıp, yok olmaya mahkumdur.