29 Mart 2024 Cuma

Tümüklü: Newroz'un kararlılığını 1 Mayıs'a taşıyacağız!

Devletin engelleme girişimlerini boşa düşüren, saldırılara direnen, barikatları yıkarak Newroz alanlarını dolduran Kürt halkı ve Türkiye halklarının iradesi ve kararlığı 1 Mayıs'a taşınacak. ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, 8 Mart'ta kadınların direnişinin Kürt halkı ve Türkiye halkları tarafından Newroz alanına taşındığını, şimdi bu direnişi 1 Mayıs'a taşımak gerektiğini söyledi. İşçilerin fiili grev, fabrika işgali, direnişlerini hatırlatan Tümüklü, 1 Mayıs'a "İşgal, grev, direniş" sloganıyla gideceklerini kaydetti.

8 Mart'ta kadınların erkek egemenliğine, faşizme, erkek-devlet şiddetine, katliamlarına karşı militan, kararlı, barikatları yıkan mücadelesini 21 Mart günü Kürt halkı ve Türkiye halkı Newroz alanlarına taşıdı. Devletin ince arama dayatması, Kürt halkının ulusal kıyafetleriyle Newroz alanlarında irade beyanında bulunmasını engelleme çabası, miting alanlarının girişine kurduğu çok sayıda arama noktası, halkların Newroz'a katılmasını, kazanma iradesini kıramadı. Halk, birçok kentte barikatları yıkarak Newroz alanlarını doldurdu. Milyonların katıldığı Newroz'un ardından şimdi sırada işçi sınıfının birlik, mücadele günü 1 Mayıs var.

İşçi ve emekçilerin sömürü düzenine, patronun dayattığı örgütsüzlüğe karşı geliştirdiği işgal, direniş, grev hattına oturan mücadelesi 1 Mayıs'a taşınacak. Türkiye işçi ve emekçileri, ezilen hakları, kadınlar bakımından önemli olan 8 Mart'tan alınan güç Newroz'a, oradan da 1 Mayıs'a taşınacak.

Newroz kutlamalarına katılan milyonların emekçi sol harekete, devrimci sosyalistlere verdiği mesajı, buradan 1 Mayıs'a nasıl yürüneceğini, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ile konuştuk.

Halkın "Şimdi kazanma zamanı" sloganını çok iyi anladığını ve bu perspektife uygun olarak alanları doldurduğunu, devletin saldırılarına karşı güçlü bir direniş örgütlediğini belirten Tümüklü "Bu, aynı zamanda bir iddianın da kuşanılması çağrısı. Kürt halkı faşist teröre, ablukaya, yasağa, polis terörüne, katliama rağmen kendine çizilen sınırları ve önüne kurulan barikatları aşma cüretini gösterdi. Hepimiz bu iddiayı, cüreti ve kararlılığı ve bu çağrıyı almak zorundayız" dedi.

ESP olarak 1 Mayıs'a "İşgal, grev, direniş" sloganıyla hazırlanacaklarını söyleyen Tümüklü, fabrika işgalleri, fiili grev ve direnişleri hatırlatarak "İşçi sınıfının öfkesi, halkların özgürlük umuduyla Newroz'da birleşerek mücadelenin nasıl ortaklaşacağının işaretlerini verdi. Şimdi bu ortaklaşmanın, fiili grev, işgal ve direnişin 1 Mayıs'la buluşturulması gerekiyor. Bu doğal hedefimizle 1 Mayıs'a gidecek, 1 Mayıs'ı örgütleyeceğiz" diye konuştu.

ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü'nün sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:

DİRENİŞ VE BİRLEŞİK MÜCADELE ARAYIŞI SÖZ KONUSU

2022 yılı Newroz'una hangi koşullarda gidildi kısaca tarif eder misiniz?
Türkiye ve dünya bakımından bir taraftan emperyalist küreselleşmenin krizinin derinleştiği, bunun insanların hayatında açlık, yoksulluk, işsizlik olarak yansıdığı, diğer tarafta emperyalistler arası egemenlik ilişkisinin değişik coğrafyalarda savaşa dönüştüğü bir sürecin içindeyiz. 

Emekçiler ve ezilenler bakımından ise faşist baskı ve terörle kuşatma, örgütlülüğü tasfiye etme ve ideolojik olarak kimliksizleştirilme saldırılarına karşı fiili grevler, direnişler, karşı çıkışlar ve birleşik mücadele arayışı zemini söz konusu. 

Türkiye ve Kürdistan'da çok uzun bir süredir sömürgeci savaş siyaseti ve bunun yarattığı sonuçlar, yürütülen asimilasyon politikaları, şovenizm ve ekonomik krizin yarattığı, açlık, yoksullukla karşı karşıya kaldık. Meydanların yasaklandığı, polis terörüyle kitle hareketinin bastırılmaya çalışılmasına karşı 8 Mart'ta kadınların barikatları yıktığı, toplumsal direnişin güçlü, coşkulu, kitlesel zeminde buluştuğu bir süreçte Newroz'a girilmiş oldu.

NEWROZ HEPİMİZE BİR MESAJ VERDİ

Newroz kutlamalarında devlet ve halkın verdiği mesaj neydi?
Devlet Kürdistan'da Newroz'a görüntüde izin verdi. Ama hem ince arama dayatması hem de çeşitli mücadele sembollerinin alana girmesini engelleme biçimindeki faşist yasaklarla, Kürt özgürlük mücadelesi ve onun ittifak kuvvetlerinin halkla buluşmasını engelleme, halkı da kuşatma ve terörize ederek yıldırmayı amaçladı. Newroz öncesi süreçte de örgütlülüğü dağıtma, kadro tasfiyesini örgütleme saldırısını sürdürdü. Bu yıl bir taraftan Newroz'a izin vermek zorunda kaldı ama diğer tarafından alanları zayıflatarak kendi egemenlik ilişkisini sürdürmek bakımından bir görüntü oluşturmaya çalıştı. Bunun karşısında hiç beklemediği bir yanıtla, direnişle karşılaştı. Yani bir sınama hali vardı. Bu sınamanın karşısında sömürgeci siyasetin saldırgan biçimlere, faşist teröre rağmen kendi gerçeğini her seferinde ortaya koyan Kürt özgürlük mücadelesi ve onun müttefiki, mücadele dostları, yoldaşlarıyla birlikte Kürt halkı meydanları milyonlarla doldurdu.

Newroz'un yanıtı şu oldu aslında: "Siz ne yaparsanız yapın bu özgürlük mücadelesi, bu gelecek mücadelesi kendi mecrasında akacaktır." Kimsenin beklemediği düzeyde bir kitleyle karşılaşmış olduk. Bu 'beklenmeyen kitle' kavramı tartışmalı olmakla birlikte şunu söyleyebiliriz: Newroz öncesi yürütülen çalışmalar yasaklandı, engellendi, ses araçlarına izin verilmedi. Ama buna rağmen oluk oluk insan aktı alanlara, meydanları zaptetti. Sadece faşist rejime ve onun iktidarına değil, aynı zamanda bu mücadeleyi örgütleyenlere de bir mesaj verdiğini söylemek gerekir.

KDP İHANET ÇİZGİSİNDEN VAZGEÇMELİ

Özellikle Kürdistan Newrozlarında ulusal birlik vurgusu vardı. Bugün KDP bir kez daha Türk devletinin işgal planlarına ortak oluyor. Yakın dönemde yeni bir işgal saldırısı başlatılacağına yönelik bir hazırlık var. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Kürdistan'ın dört parçasındaki Newroz'un verilerine bakıldığında herkese bir mesaj veriyor. Bu mesajın halklar ve ezilenler, emekçiler bakımından son derece umut içerdiğini, gelecek içerdiğini çok rahat söyleyebiliriz. Ama en çok direnç içeriyor. En çok özgürlüğüne, mücadelesine amasız-fakatsız nasıl destek vereceğini, nasıl arkasında duracağını gösteriyor. Diğer taraftan özellikle şunu söylemek lazım; bölge sömürgeciliğinin en büyük temsilcisi olan Türk burjuva devletinin, Kürdistan'da özgürlük mücadelesi veren PKK çizgisini kırmak için KDP'yle işbirliği yapması ve KDP'nin bu sömürgeci siyasetinin vurucu gücü olması, o alanlarda istihbarat hattını, lojistik hattını örmesi kabul edilemez.

İkincisi hiç kuşkusuz, KDP çizgisi, Kürt özgürlük hareketi ve onun müttefiki komünistlerin Kürdistan'ın özgürlüğü mücadelesindeki çizgisine ihanet ediyor. O çizginin kırılmasına, Kürdistan'ın dört parçasında özgürlük iddiasının bir düzeye kavuşmasına engel oluşturmaya çalışıyor. Ama bu, dört parça Kürdistan'ın geleceği, Kürt ulusal birliğinin geleceği bakımından son derece tehlikeli ve yanlış bir bakış açısı. KDP bu çizgiyi sürdürdüğü, taşeronluğun yaptığı her durumda Kürt halkının özgürlük mücadelesine zarar veriyor. Onun ulusal birlik isteğine, iradesine ve arayışına zarar veriyor. Bundan vazgeçmesi gerekir. Bu, her durumda düşmana hizmet eden, düşmanın bu coğrafyada sömürgeci siyasetinin derinleşmesine, inkar ve asimilasyonun yaygınlaşmasına zemin hazırlayan bir politika. Bu bakımdan kabul edilemez. Bunun karşısında özellikle Bakur'da Kürdistani ittifakın Newroz'u birlikte örgütleme iradesi son derece önemli. Bunun geliştirilmesi gerekiyor. KDP'nin, ulusal birliğin karşısında duran, sömürgecilerle işbirlikçi tutumunu terk etmesi gerekiyor. Çünkü bu kendi geleceğinin de kararması anlamına geliyor. Bugün belki iktidarını, kendi egemenlik alanındaki hegemonyasını sürdürebilir ama asla kalıcı olamaz.

Emekçi sol hareket Newroz'da verilen mesajı nasıl okumalı?
Bir kere hepimize şu mesajı verdi; çizilen sınırlara hapsolarak siyaset yapmanın, sınırlar içerisinde örgütlenmenin yetmediğini, daha büyük iddialarla, daha cüretli bir hareket ve örgütlenme tarzının geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymuş oldu. Bu yılın sloganı olan "Şimdi kazanma zamanı" halk tarafından anlaşıldı ve halk buna uygun davrandı. Direniş damarını Newroz alanında nasıl birleştirdiğini ve buluşturduğunu hepimize göstermiş oldu. Bu aynı zamanda bir iddianın da kuşanılması çağrısı. Kürt halkı faşist teröre, ablukaya, yasağa, polis terörüne, katliama rağmen kendine çizilen sınırları aşma iradesini gösterdi, önüne kurulan barikatları aşma cüretini gösterdi. Hepimiz bu iddiayı, cüreti, kararlılığı ve bu çağrıyı almak zorundayız. Bu örgütlü kuvvetlere, birleşik mücadele zemininde, fiili meşru mücadele çizgisiyle kitlenin direnişçi ruhunu birleştirme ve hedefi olan bir ittifak arayışı, hedefi olan bir birleşik mücadeleyi sevk etme çağrısıdır.

Hiç kuşkusuz bu Newroz Kürt özgürlük mücadelesiyle sosyalistlerin aslında hangi zeminde, hangi toplumsal eksende hareket etmesi gerektiğinin mesajını verdi. Aynı zamanda bir eleştiriyi de almak gerekiyor. Halihazırdaki örgütlenme tarzımızla, emekçi kitlelere, ezilen kitlelere siyaseti götürme, örgütü götürme, mücadeleyi götürmede zayıf kaldığımızı, bunun çok hızlı biçimde değiştirilmesi çağrısını herkesin alması gerekiyor. Aslında bu bakımdan hepimize bir eleştiri yöneltti.

NEWROZ, DİRENİŞ ÇAĞRILARINI BİRLEŞTİRDİ

Sosyalist yurtsever çizgiye sahip bir parti olarak ESP Newroz'dan nasıl bir sonuç çıkardı. Önümüzdeki dönem çalışmaları bakımından önüne ne koyacak ESP?
Bu halka güveni, emekçilerin, ezilenlerin cüretine güveni bir kez daha tazeledi. İkincisi, bütün kuşatma, tasfiye saldırısına rağmen kararlı biçimde adımlar atıldığında, ön açıldığında bu halkın nasıl yanıt verdiğini, çok güçlü bir şekilde sahiplendiğini hepimize göstermiş oldu. Bu kadar inkara, asimilasyona, tecride, esarete, faşist teröre rağmen o alanları nasıl zapt ettiğini gösterdi. Aynı zamanda mücadeleci, devrimci çizgiye güvenmenin, yaslanmanın gerekliliğini sosyalist yurtseverlere ve Türkiye'deki devrimci sosyalistlere özlü bir biçimde anlattı. Sadece bunu o alana gelmekle değil, haykırdığı sloganlarla da gösterdi.

Bir taraftan Sayın Öcalan üzerindeki tecride, diğer taraftan ulusal birliğin değerine ve gelecek iddiasına, bir taraftan Kemal Kurkut için adalet mücadelesine, diğer taraftan Rojava'ya selam vermeye, Aysel Tuğluk'un esir edilmesine karşı sloganlar öne çıktı. Baharın direniş çağrısı birleştirildi Newroz alanında.

Kendisine çizilen sınırları aşan, önüne çıkan barikatları yıkan Kürt halkının özgürlük ve gelecek iddiasını 1 Mayıs'la birleştirmeliyiz. Bu çağrıyı 1 Mayıs'a taşıyarak emekçi yönünü geliştirmeli, Türkiye'deki işçi sınıfının ekmek, özgürlük, barış çağrısıyla birleştirecek bir hatla buluşturmalıyız. Biz bu mesajı aldık. Ve Newroz'dan aldığımız o cüreti, kararlılığı ve barikatları aşan iradeyi 1 Mayıs'ın fiili meşru mücadele ve kitlesel zeminiyle buluşturacağız.

GREV, İŞGAL, DİRENİŞ 

Özellikle İstanbul Newroz'una kitlesel bir şekilde katılan işçiler bakımından bir değerlendirme yaparsanız Newroz'dan 1 Mayıs'a mücadele perspektifiniz ne olacak?
İstanbul'un yanı sıra Türkiye Newroz'unun çok değişik alanlarında ve Kürdistan Newroz'undan da çok çarpıcı enstantaneler yansıdı. Bunlardan en çarpıcısı, en güvencesiz kesim olan inşaat işçilerinin binlere varan kortejinin canlılığıyla Newroz alanına gelmesiydi. Kürt özgürlük mücadelesiyle işçi sınıfı mücadelesinin birleşme muradının bu Newroz'da çok doğal bir biçimde kesiştiğini görüyoruz. 1 Mayıs'a da buradan aldığımız mesajla gitmemiz gerekir.

2008'den bu yana emperyalist küreselleşmenin derinleşen krizi ve bu krizin yarattığı sonuçları dünya halkları ve emekçileri çok acı bir biçimde yaşıyor. Bu krizin geldiği noktada, emperyalistler arasındaki hegemonya mücadelesi Ukrayna'da bir savaşa dönüşmüş durumda ya da dünyanın değişik yerlerinde savaşa dönüşme potansiyeli içeriyor. Bunun yanında özellikle emekçilerin, ezilenlerin öfkesini bastırmak için faşist rejimlerle bir şekilde faşizmi yükselterek de ezilenlerin, emekçilerin hak ve özgürlük mücadelesini bastırmaya, tasfiye etmeye ve kuşatmaya çalışan egemenler cephesi var.

Bunun karşısında da eğrisi çok hızlı biçimde yükselen işgal, direniş ve grevlerle sarsılıyor dünya. Fransa'da Sarı Yelekliler, Etiyopya'da Tigray Halk Kurtuluş Ordusu, Filipinler, Malezya, Endonezya gibi ülkelerdeki halkçı kurtuluş orduları, Arjantin'den Polonya'ya Türkiye'ye varan dünyanın her yanındaki kadın özgürlük mücadelesi, emperyalist iki blokun karşısında bir üçüncü cephe olarak Rojava devriminin kendisini bir mücadele gücü, umudu ve inşası olarak ortaya koyduğu, yeni bir yaşam, toplum, düzen arayışının da iç içe geçtiği bir yapı var. Bunun Türkiye ve Kürdistan'a çok özel bir yansıması var. Neredeyse Türkiye ve Kürdistan'ın her bir parçasında fabrika işgallerini, yol kesmelerin, fiil grevlerin, direnişlerin iç içe geçtiği bir gerçek var. Newroz bunu çok çıplak bir biçimde içerdi. İşte işçi sınıfının öfkesi, halkların özgürlük umuduyla Newroz'da birleşerek mücadelenin nasıl ortaklaşacağının işaretlerini verdi. Şimdi bu ortaklaşmanın, fiili grev, işgal ve direnişin 1 Mayıs'la buluşturulması gerekiyor. Bu doğal hedefimizle 1 Mayıs'a gidecek, 1 Mayıs'ı örgütleyeceğiz.

Bu yıl sadece Türkiye özelinde değil dünyanın her yerinde işçi sınıfı ve ezilenler bakımından grevlerin, özellikle fiili grevlerin, işyeri işgallerinin, üniversite işgallerinin, özellikle lojistik alanından kaynaklı yol işgallerinin çok güçlü yansıdığı ve her düzeyde toplumun değişik kesimlerinin direnişlerinin iç içe geçtiği bir öfkeyle ve birleşik mücadele arayışıyla gidiyoruz 1 Mayıs'a. 1 Mayıs; militan, fiili meşru mücadeleyle kitle mücadelesinin; fiili grev, işgal, direniş mücadelesiyle kitle mücadelesinin iç içe geçeceği ve birleşeceği zemin olacak. 1 Mayıs; fiili grevleri, direnişleri, işgalleri genel grev genel direniş hattında büyütecek; işçi sınıfı, ezilenler bakımından bir gelecek umuduna, kapitalizm karşısında sosyalizm seçeneğini daha güçlü haykıracağı bir zaman dilimi, bir an olacak. Bu bakımdan da işgal, grev ve direnişin çağrısıyla 1 Mayıs'a gideceğiz. Kapitalizme karşı sosyalizm çağrısıyla 1 Mayıs'a gideceğiz. Faşizme karşı politik özgürlük çağrısıyla 1 Mayıs'a gideceğiz. Şimdiden grev, işgal, direniş ve yaşasın 1 Mayıs diyorum.