19 Mayıs 2024 Pazar

TMMOB: Toplumcu demokratik yerel yönetim

Demokratik katılıma açık, çağdaş, kamu yararının, bilimin ve hukukun esas alındığı bir yerel yönetim anlayışı talep eden TMMOB, çağdaş yerel yönetim anlayışı ile toplumcu demokratik ve halkçı bir yerel yönetim talep etti.
TMMOB, Yerel Yönetimler Seçim Bildirgesi'ni yayınlandı. Demokratik katılıma açık, çağdaş bir yerel yönetim anlayışının vazgeçilmez önemde olduğunun belirtildiği bildirgede, kentlerin yönetiminde kamu yararının, bilimin ve hukukun esas alınması istendi.
 
AKP'nin 16 yıllık iktidarında üretimden vazgeçerek ülke ekonomisini arazi rantı üzerinden temellendirdiğine değinilen bildirgede, ülke topraklarının dünyanın emlak/rant piyasası haline getirildiği, hiçbir değer ve kurala uymaksızın ülkenin ve kentlerin yağma ve talana açıldığı kaydedildi.
 
RANT, TALAN, YAĞMA
 
"Bir anonim şirket gibi" yönetilen ülkede sermaye ile devlet arasındaki ilişkinin arazi rantı üzerinden şekillendiğine işaret edilerek, inşaat sektörünün başat aktör olduğu bu ekonomik politikaların doğrudan uygulama alanın ise kentler ve yerel yönetimler olduğu vurgulandı.
 
Bildirgede, "Merkezi idarenin sınırsız yetkisi, geçtiğimiz 5 yılda, mega projeler adı altında tüm kentlerde, kıyı, orman, mera, tarım alanı, su havzaları, mili park gibi fark gözetmeksizin tüm doğal alanların talanına yol açılmasıyla sonuçlanmıştır" denildi.
 
Ülkenin hemen her noktasında şehir planlama, mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin gerektirdiği mesleki denetimin ve bilimsel, teknik kriterlerin devre dışı bırakılmasının yol açtığı sonuçların, seller, toprak kaymaları, otoyolların çökmesi, hafriyat sırasında çöken binalar gibi olağan dışı olayları olağanlaştırdığı, ağır can ve mal kayıplarına neden olduğu belirtildi.
 
SERMAYEYİ BESLİYORLAR
 
Siyasi iktidarın "kentsel dönüşüm" adı altında yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanmaya devam ettiğinin belirtildiği bildirgede 16 başlıkta talepler tek tek sıralanırken, şöyle denildi: "TMMOB, kentlerimizde var olan sorunların aşılmasını, sağlıklı, yaşanabilir ve güvenli kentsel çevrelerin üretilmesini, kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesini, kent halkının, emek ve meslek örgütlerinin demokratik katılımını ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilmesini, öncelikli ve temel gereklilik olarak görmektedir. Bugün, kentlerimizin ve toplumun yerel seçimlerde, her zamankinden daha çok, "toplumcu demokratik ve halkçı bir yerel yönetim" anlayışına ihtiyacı vardır."