SGDF'den İstanbul'da Kürt sorununa ilişkin panel

SGDF, İstanbul'da "Eşitlik için Gençlik Ayağa, Özgürlüğü Kazanmaya" kapsamında panel düzenledi. ESP MYK üyesi Uğur Ok, " Türkiye'de faşizm kendini sürekli ürettiyse; Kürt sorununu çözememenin, çözmemenin, Kürt sorununu sürekli baskı ve terör yöntemleri ile çözmeye çalışmasının önemli bir payı var" ifadelerini kullandı.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), "Eşitlik için Gençlik Ayağa, Özgürlüğü Kazanmaya" kampanyası kapsamında Kadıköy'de gençlerle Kürt sorununu tartıştı.
Kürt ulusunun tarihi, Osmanlı ve cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtler, Kürt ulusunun inkarı, Kürt sorunu ve politik özgürlük gündemlerinin tartışıldığı panele konuşmacı olarak Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Uğur Ok katıldı.
Türkiye'de faşizmin kendini sürekli yeniden üretmesinde Kürt sorununun çözülmeyişinin önemli bir payı olduğunu kaydeden Ok "Dolayısıyla Türk burjuva devleti, merkezinde Kürt sorununun durduğu; onun etrafında da Alevi sorunu, gayrimüslimlere dönük baskı politikalarıyla şekillenen bir yapı olarak gelişti. Bu durum Türkiye'de faşizmi sürekli üreten temel bir mesele oldu. Burjuva anlamda da demokrasinin gelişememesinde temel etken oldu. Çünkü burada, Türk burjuvazisinin esnediği her durumda, örneğin Kürtlere temel haklarını verdiği durumda T.C.'nin 'varlık' hali sarsılmış oluyor. Haliyle, Türkiye'de faşizm kendini sürekli ürettiyse; Kürt sorununu çözememenin, çözmemenin, Kürt sorununu sürekli baskı ve terör yöntemleri ile çözmeye çalışmasının önemli bir payı var" dedi.
'VARLIĞIN İNKARI TEMEL MESELELERDEN BİRİSİ'
Konuşmasının devamında Kürt ulusunun varlığının inkar edilişine ve sömürgeleştirmeye vurgu yapan Ok, "Bu sorun sadece bu coğrafyada olan bir mesele değildi. Suriye'de Kürtler uzunca yıllar, bu son Rojava dönemine kadar kimliksizdiler. Kimlikleri hiçbir biçimde tanınmıyordu. Güneyde de durum böyleydi. Belki güneyde mücadele biraz daha eski, belirli kazanımlar elde edildi ama yine de orada da Kürtlerin varlığını inkar söz konusu. Rojhilat'da da zaten bu çok baskın bir biçimde var. Dolayısıyla, mesele Kürt sorunu bakımından Kürtlerin bir ulus olduğunun ve varlıklarının inkarı meselesidir. Tabi bunu inkar ettiğiniz durumda da; onun ana dilde eğitiminden tutalım da kültürünü yaşamasına kadar, kendi kaderini tayin hakkına kadar hepsini reddetmiş oluyorsunuz. Şimdi Türklerin, başka ulusların, Arapların devlet kurma -ister bağımsız, ister federatif biçimde fark etmiyor- hakları var. Çünkü bir ulus olarak tanınıyorlar. Bu hakları elde edebilmişler. Kürtlerin varlığı tanınmadığı için, bu haklarını hiçbir zaman kullanamadılar. Dolayısıyla varlığın inkarı en temel meselelerden bir tanesi" ifadelerini kullandı.
'KÜRT ULUSU SÖMÜRGE ALTINDA TUTULUYOR'
Kürt ulusunun sömürge altında tutulduğunu vurgulayan Ok, "Buna birkaç noktadan bakabiliriz. Bir tanesi Kürdistan'ın bütün yer altı ve yer üstü zenginliklerinin sömürgeci devletler tarafından işleniyor olması. Buralar sömürülüyor. Buraların petrolü, madeni, iş gücü her şeyi bu ülkeler tarafından sömürge altında tutuluyor. Biz uzun yıllar bunu Kuzey Kürdistan'da gördük, yaşadık. Güney Kürdistan'da da yaşandı, Suriye'de de yaşandı. Diğeri buralara atanan valiler, kaymakamlar, polis memurlarından tutalım öğretmenlere kadar bunlar bir çeşit bölgedeki Türk devletinin temsilcileri olarak konumlandılar. Sömürge valileri olarak konumlandılar. Siyasi ilhak dediğimiz şey yaşandı" diye kaydetti. Egemenlerin Kürdistan'da Kürtlerin haklarının gasbı için çalıştığına işaret eden Ok, "Dolayısıyla siyasi ilhak ve ekonomik ilhak biçiminde bir sömürgeleştirme Kürdistan'ın dört parçasında uygulandı" dedi.
9 KASIM'DAKİ YÜRÜYÜŞE ÇAĞRI
Soru-cevap bölümü ile devam eden panelin sonunda SGDF, gençliği, adalet ve özgürlük mücadelesini, ulusal demokratik hakları ve özgürlükleri gasp edilen, varlığı inkar edilen, ana dili yok sayılan Kürt halkının özgürlük ve eşitlik talebi ile birleştirmeye; ırkçı faşist çığırtkanlığa karşı Kürt halkının taleplerini savunmaya, şovenizme karşı mücadeleyi büyütmeye, 9 Kasım'da İstanbul Kadıköy'de Süreyya Operası önünden gerçekleştirecekleri "Adil-Demokratik Barış İçin Gençlik Yürüyüşü'ne" çağırdı.