16 Mayıs 2024 Perşembe

Sevgül: Kadınlar sayesinde dik duruyorum

Savcının dava açmak için adeta ölmesini beklediği, polisin ancak taksiye binerse koruyabileceğini söylediği Sevgül Cin'in yaşamı tehdit altında. Tek dayanığı kadın dayanışması olan Sevgül, tüm kadınlara "birbirimizi bırakmayalım" çağrısı yapıyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün öngünündeyiz. AKP/Saray iktidarının kadın düşmanı politikalarından cesaret alan kadın katilleri insanlık dışı uygulamalarını sürdürürken ve mahkemeler ödül niteliğinde ceza indirimleri uygularken, tüm saldırılara rağmen kadın dayanışması ve mücadelesi erkek egemenliğine karşı sürüyor. Çünkü "kirpiğin yere düşmesin" diyen kadınlar yan yana iken daha güçlü. 
 
Bu dayanışmayla ölümden kurtulan ve hayatını yeniden kuran kadınlardan biri de "Bu güzel kadınlar sayesinde dik duruyorum" diyen Sevgül Cin. Sevgül'ün hayatı katledilen bir çok kadının hikayesiyle neredeyse aynı. Sevgül, kimsesiz olduğunu düşündüğü bir dönemde görücü usulü ile tanıştığı Maşallah Özkan'la bir "dayanağı" olsun diye evlendi. Özkan, Sevgül'ü yıllarca resmi nikah kıyacağına dair oyaladı. 
 
Evine konuk olduğum Sevgül, yaşadığı işkence dolu yılları gözyaşları içinde anlattırken, kendisine destek olan kadınlardan yüzünde buruk bir tebessümle bahsetti. "Ben nasıl ayaklarımın üzerinde dururum" dediği bir anda Maşallah Özkan'ın büyük kızına uyguladığı şiddet bardağı taşıran son damla olmuş. 
 
Canına tak eden Sevgül, çocuklarını yanına alarak evden ayrıldı. Ağabeyinin yanına gitti ve ailesinin kendisine sunduğu iki yolla karşılaştı: Ya çocuklarını ona bırak ya da çocuklarınla eve dön. Sevgül kendisine dayatılan "cehennemi" reddetti ve yeni bir hayata adım attı. 
 
'ANLATABİLDİKLERİM YAŞADIKLARIMIN SADECE ÇEYREĞİ'
 
"Yıllarca sustum çünkü ailem onunla evlenmemi istemedi. Zaten o da bunu biliyordu. Bursa'da yaşadığımız yıllarda beni hep tehdit etti, nişanlıyken şiddet gördüm, hamileyken defalarca beni ormana götürüp şiddet uyguladı" diyen Sevgül, her şiddet sonrasında Maşallah'ın "söylersen aileni de öldürürüm" tehidiyle karşılaştığını aktardı. Yaşadığı işkenceyi anlatmakta söz bulamayan Sevgül'ün dudaklarından şu sözler döküldü: "Dolaptaki surahiden bir bardak su içip, yerine doldurup geri buz dolabına koyduğum için kafama silah dayadı, keserle kafama vurdu. Çocuklar kaç kez araya girdi. Hem şiddet hem aşağılama, her şey vardı. Neyi anlatayım bilmiyorum ki, hangi birini. Yani aslında anlatabildiklerim inanın yaşadıklarımın belki de çeyreği..." 
 
BEN ÖLDÜKTEN SONRA MI DOSYAMI AÇACAK?
 
Ölmek üzereyken sokaktaki insanların araya girmesiyle son anda kurtulabilmiş Sevgül. 11 Aralık'taki bu saldırıyla ilgili hala dava açılmadı. Sevgül, "Dosya hala savcının yanında. Bakmamış bile. Ben öldükten sonra mı gelip dosyamı açacak?" diye soruyor. 
 
Sevgül, defalarca Emniyet'e giderek Özkan'dan şikayetçi oldu. Ancak hiçbir zaman gerekli desteği alamadı. Ancak İstanbul'da bir erkeğin çocuklarını öldürmesinden sonra müfettiş denetimleri artınca polis ilgilenmeye başladı. "İşte o zaman sürekli aradılar, sordular. Şimdi hiç aramıyorlar" diyen Sevgül, dışarı çıktığında polisin kendisini koruyabilmesi için taksiye binmesi gerektiğini anlattı. Sevgül, "Benim taksi çağıracak param olsa niye polis koruması isteyim, zaten kapımdan alıp kapıma bırakıyor taksi. Arkadan polis arabasıyla takip etsen ne olur etmesen ne olur" dedi.
 
'KIZLARIM GECE UYUYAMIYORDU, KORKUYORDU'
 
Sevgül, "Beni sürekli arayıp ölümle tehdit ediyordu. İşe girip çalışmaya başladım, sürekli iş yerimi aradı. Telefonunu engelledim. Bu kez kızlarımı arayıp, 'sizi keseceğim, doğrayacağım, öldüreceğim' diyordu. 11-12 yaşında çocuklar, kızlarım geceleri uyku uyuyamıyordu, 'anne sakın evden çıkma' diye telefon ediyordu. Bursa'daki kardeşimi arayıp tehdit ediyordu. En son da 'katliam yapacağım' diye tehditte bulundu. Bunun duruşması bugün (dün) görüldü. Mahkeme salonunda beklerken önümüzden gülerek geçiyor, yanımıza oturuyordu. Avukat Ekin de uzaklaşmasını isteyince Ekin'e saldırdı, 'terörist bu' diye bağırmaya başladı. Güvenlik geldi, sadece onu biraz uzaklaştırdı. Bu cesareti nereden buluyor! O sırada beni korumakla görevlendirilen polisi aradım, 'mahkememiz var gelemeyiz' dediler. Mahkemede tehdidi reddetti. Hakim ses kaydı olduğunu söyleyince bu kez 'ben ona demedim HDP'ye dedim. Zaten bizim karımla aramızda sorun yok, ben onun HDP'ye gidip gelmesini istemedim. Bunlar benim çocuklarımı dağa çıkaracaklar o yüzden istemedim' dedi. Yani HDP'liler için 'terörist' diyerek kendini aklamaya çalışıyor" diye konuştu. 
 
Sevgül'ün adalete güveni yok. "Mahkemelere gidiyorum-geliyorum ama sanki boşa" diyor. Kravat indirimi almak için Maşallah Özkan'ın duruşmaya takım elbise ile geldiğini söylüyor. 
 
'ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GEZİYOR, BİZ BURAYA HAPSOLDUK'
 
Keserle uğradığı saldırının davasının 15 Mart'ta görüleceğini söyleyen Sevgül, "Ruhsatsız silahı üzerinde yakaladılar, para cezası kesip serbest bıraktılar. Gitmiş yeni silah alıp, çevrede herkese gösterip 'öldüreceğim' diyor. O kadar rahat yani. Silahı görenlerden şikayetçi olmasını rica ettim ama korkuyorlar. Öyle elini kolunu sallayarak geziyor sokakta ama biz bu evde hapsolduk. Kapı dışarı çıkamıyoruz" dedi. 
 
Sohbet ettiğimiz sırada kızının markete gitmek için izin istemesi üzerine Sevgül'ün "oralarda olabilir inmesen olmaz mı?" sorusu, yaşadıkları korkunun özetiydi. 
 
'BİZ KADINLAR BİRBİRİMİZİ BIRAKMAYALIM'
 
8 Mart'a ilişkin de konuşan Sevgül, tüm kadınlara şöyle seslendi: "Birlik olalım, birlik olmalıyız. Bir defa gelip birbirimizi sorup sonra unutmayalım, bırakmayalım. Şiddetle büyüyen iki kızım var ve onlar da kadın olacaklar, kadına yönelik şiddete karşı mücadele edecekler çünkü kendileri yaşadı. Ben kadın dayanışmasıyla, bu güzel kadınların sayesinde dik duruyorum. Mahkemelerde onların varlığıyla daha dik duruyorum. Kadınları yanımda görünce yalnız olmadığımı anlıyorum. Birbirimizi bırakmayalım."
 
Maşallah Özkan hakkında "yaralama" sebebiyle açılan dava 15 Mart'ta Anadolu Adliyesi'nde saat 09.15'de görülecek.