16 Nisan 2024 Salı

Seçim mücadelesinin kritik halkası: Antifaşist halk komiteleri

Devrimci sosyalistlerin siyasal analiz, öngörü ve taktik hareket planının tam da bu gerçeği gören bir somutlukla ele aldıklarını vurgulamalıyız. Antifaşist mücadelenin güncel görev halkasını tutacak antifaşist kuvvetler bellidir. BMG güçlerinin merkezinde durduğu devrimci kuvvetler, emekçi sol hareketimiz ve antifaşist halk kesimlerine uzanan siyasal kitle, antifaşist komitelerin ete-kemiğe bürüneceği siyasal varlık alanıdır.

Faşist şef ve rakibi Kılıçdaroğlu'nun seçim faaliyetlerinin bu hafta ana gündemi seccade oldu. Aynı yarışta, rakipler Muharrem İnce Tiktok dansları ve partiler üstü olduğu propagandasına, faşist Sinan Oğan ise başbuğu Alpaslan Türkeş'in mezar ziyareti sonrası, en iyi milliyetçilik gerekleri propagandasına devam etti.

Kılıçdaroğlu görmediği seccadeye basınca, faşist şef safları sıklaştırarak elde seccade 15 Mayıs'ta şükür namazına çağırdı. Bu yoldan bir kez daha, has Müslüman pozlarında, kendisini Müslümanların hamisi ilan etti. Tüm trolleri ve medya soytarıları seccadenin kutsiyetine, analizine soyundu. Neredeyse seçim faaliyetini elde seccade sürdürecekler. Faşist şefin çay, kahve paketlerine seccade eklemesi de muhtemel. Her şey Kılıçdaroğlu'nu dinsiz ilan etme yolundan, siyasal İslam bayrağıyla oyları arttırmak için. Seccade siyaseti, faşist şeflik için, son raddede "din elden gidiyor" propagandası ile dinsel çelişkiler yaratarak, iç savaş senaryoları için kullanışlı yegane silahın da hazırlanmasıdır. Gezi Haziran ayaklanması günlerinde tutmayan "camiye işendi, içki içildi" senaryoları hatırdadır.

Seccade siyaseti, emekçi Müslüman halklarımızın dini hassasiyetleri üzerinden taraflaştırılması ve inançlarının istismarı ile şeflik rejiminin korunması için kullanılması hazırlığıdır. Sayısız örnekte iktidarı için, katliamda sınır tanımayacağını gösteren faşist şef, burjuva muhalefetin devlet söz konusu olduğunda, bir sınırda duracağından emin olarak yola devam ediyor. Devletin tüm yasal zor araçlarını elinde bulundurmanın yanı sıra, SADAT başta olmak üzere sayısız paramiliter kontra gücünü hazırda tutuyor olmanın güvenini duyuyor. Askeri olarak, her bakımdan hazırlanmış yapısı karşısında, burjuva muhalefetin uzlaşmacı, diken üstünde yürüyen çocuğu Kılıçdaroğlu'nun şansı olmadığını biliyor. Devletin kontrgerilla geleneğinden gelen ve sistemini bilen faşist Meral Akşener'in İstanbul İl binasına sıktırdığı kurşunlarla son noktada bu dilden konuşacağız demeye getiriyor.

Amed'de yapılan ev baskınıyla Mikail Ekinci'nin tek kurşunla infazı, Yeşil Sol Parti seçim bürosunun Urfa'daki açılışına saldırı, üçüncü cephe bileşeni tüm kurum ve kuruluşların eylem ve etkinliklerine saldırı örnekleri arttırılarak devam ettirilecek. Seçim bürolarının yaygın biçimde açılması sonrasında, bürolara dönük silahlı, taşlı faili belli saldırıların arttırılması da muhtemel planlar arasında. Faşist şefin iktidarı için, tüm katliam planlarını devrede tuttuğu günlerde, Kılıçdaroğlu orduya Afgan mültecileri vurun çağrısını "vatan, namus" edebiyatı üzerinden yaparak, mültecileri hedef tahtasına oturttu. Bu açıklamayla faşist şefle aynı tahterevallinin diğer ucunda oturduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Üçüncü cephe ve emekçi sol hareket, siyasetin merkezi ve belirleyicisi olma konumunu, cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak ne yazık ki, kendi elleriyle burjuvaziye ve muhalefetine teslim etmiş oldu. Siyasal taktiğin temel bir imkanından imtina ederek ideo-politik alanını ve etkinliğini sınırladı. Bu koşullarda parlamento seçimleri zemininde, üçüncü cephenin seçimlerden büyük bir güçle çıkmasının ölçüsü alınan nicel oy sayısından çok, işçi, emekçi ve ezilen emekçi halklarımızın faşist burjuva devlet düzeni karşısında hangi düzeyde saflaştırılacağı olacak. Saflaştırma sadece irade beyanı ile değil, somut örgütlenmeler yoluyla başarılabilir. Bu noktada Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) emekçi sol hareket ve üçüncü cephe güçlerine yaptığı, antifaşist halk komitelerinin kurulması ve büyütülmesi çağrısının önem ve aciliyeti bir kez daha ortaya çıkıyor.

Devrimci sosyalistler bu saflaştırma mücadelesinin örgütlenme zeminini net biçimde açıkladı. Peki antifaşist halk komiteleri, örgütleri nasıl ve hangi zeminlerde kurulacak? Her seçim etkinliği ve faaliyeti bu komitelerin kurulmasının ve kitleselleştirilmesinin doğal alanlarıdır. Bunun için kitleleri salt tutum almaya çağırmanın ötesine geçerek, kitlelere somut ve sürdürülebilir görevler vermek, somut hazırlıklar yapmak gerekiyor. Seçim faaliyetlerinin en geniş kitle katılımı ile sürdürülmesi hedefi, seçim faaliyetlerinin en rutin olağan planıdır. Ki bu hedefin başarılması elzemdir. Ancak seçimlerin faşist şeflik rejimi içinde üçüncü cephe güçleri içinde olağan koşullarda olağan bir seçim olarak yapılmayacağı aşikardır. Bunun için deprem katliamı sonrasında, ortaya çıkan tepki ve "Hükümet istifa" sloganında vücut bulan, devlet-halk çelişkisindeki faşist şeflik rejiminin tutumuna bakmak yeterli olacaktır.

Seçimler, faşist şeflik rejimi ve onun burjuva devlet düzeni ile ezilen halkların geleceği ve taleplerinin ortaya çıkardığı çelişkilerin şiddetiyle geçecektir. Seçimler için takvim 14 Mayıs ve sonrası olasılıkların bütünüdür. Üçüncü cephe güçleri seçim faaliyetlerini, olağan bir seçim faaliyetinin ve oy çağrısının ötesine geçen bir görüş açısıyla ele alarak, güçlü muharebelere hazırlık zemininde değerlendirmelidir. Devrimci sosyalistlerin siyasal analiz, öngörü ve taktik hareket planını tam da bu gerçeği gören bir somutlukla ele aldıklarını vurgulamalıyız. Antifaşist mücadelenin güncel görev halkasını tutacak antifaşist kuvvetler bellidir. BMG güçlerinin merkezinde durduğu devrimci kuvvetler, emekçi sol hareketimiz ve antifaşist halk kesimlerine uzanan siyasal kitle, antifaşist komitelerin ete-kemiğe bürüneceği siyasal varlık alanıdır. Sınıf savaşımının edimsel alanında öncü politik kuvvetler siyasal taktiklerle siyaset yapar. Siyasal taktik ise neredeyse her zaman verili ve hazır kuvvetlerle harekete geçer, potansiyel kuvvetlerle kaynaşır, yeni kapasite kazanır ve hedefine yürür, ulaşır. O halde seçim mücadelesini aynı zamanda sert bir siyasal çarpışma olarak öngören ve ele alan hazır siyasi kuvvetlerle bir harekat planı çıkarıp yola koyulmak bugünden başlanması gereken acil bir görevdir. Faşist şeflik rejimi tüm olasılıklar dahilinde hazırlıklarını yapmış durumda. Devletin tüm askeri güçleri, paramiliter kontra güçleri, çeteleri hazırda bekliyor. Bunların karşısında, ezilen halklarımızı antifaşist halk komitelerinde örgütlendirmek, özsavunmasını almaya çağırmaktan daha meşru ne olabilir ki. Bu tarihi görev yerine getirilmediği taktirde, ezilen halklarımız her türlü saldırı ve katliam karşısında savunmasız bırakılmış olacaktır.

Seçim bürolarını koruma, savunma komiteleri, seçim etkinliklerinde güvenlik komiteleri, olası saldırılara karşı hazırlık komiteleri, seçim güvenliğinde sandıkları takip-koruma komitelerinin yanı sıra, sandık bölgelerinin etrafında kenetlenmiş halk komiteleri en acil kurulması gereken örgütlerin başında geliyor. Faşist şeflik rejimi için seçimler, dışında ve karşısında duran tüm güçleri tasfiye, edemediği durumda da imha seçimleridir. Bu planında en az güvendiği şey ise sandıktır. Üçüncü cephe güçleri için seçimler, faşist şeflik rejiminin tasfiye ve yıkımı olacaksa, hangi yoldan ve neye yaslanılacak.

Örneğin seçim akşamı halk iradesini ve sandıklardan çıkan sonuçları tanımayacak ya da seçimlerde hile yoluna gidecek faşist şeflik rejimine karşı, sokaklara çıkacak milyonlar kendisini nasıl ve hangi araçlarla koruyacak? Antifaşist temelde örgütlenmemiş kitleler, devletin askeri ve paramiliter kontra, çete güçleri karşısında nasıl bir pozisyon alacak? Katliamlar yaşanmasını önlemek adına, kitleleri geri çekmek, hukuki itirazlar ve parlamentoda muhalefetse plan, faşist şeflik rejimi şimdiden kazanmış demektir.

Faşist şef elinde seccade değil, halklarımıza tehdit silahını sallıyor. Faşist şeflik rejiminin yıkımı, halklarımızın antifaşist halk komitelerinde örgütlenmesinden geçiyor. Ölümüne yaşam dayatmasına karşı, halklarımız demokratik ve insanca yaşam için harekete geçme potansiyelini fazlasıyla taşıyor. Bu potansiyel, cesur ve öncü güçlerin kararlığıyla yatağını bulmayı bekliyor.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 07 Nisan tarihli 110. sayı başyazısı.