17 Mayıs 2024 Cuma

'Sağlık ve insan hakları örgütlerinin cezaevi ziyaretine izin verilsin'

Hapishanelerde süren açlık grevlerine ilişkin açıklama yapan SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, "Açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin durumlarının tespiti için sendikamızın da içerisinde olduğu sağlık örgütleri ve insan hakları örgütlerinden oluşan bir heyetin cezaevlerine ziyaretlerde bulunmasına izin verilsin" dedi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), hapishanelerde devam eden açlık grevlerine ilişkin sendikanın genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
 
Basın toplantısında konuşan SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, 08 Kasım 2018 tarihinde başlayan açlık grevleri 22 Ocak 2019 tarihi itibari ile 60 cezaevinde 293 kişi ile devam ettiğini söyledi.
 
Açlık grevleri, gerek sağlık açısından, gerekse etik ve politik açıdan oldukça karmaşık bir süreç olduğunu ifade eden Kara, açlık grevindeki tutsakların kritik aşamaya geldiğini söyledi. Leyla Güven'in açlık grevinin 76. gününde olduğunu hatırlatan Kara, "Leyla Güven'in bitkin ve yorgun olduğu, ciddi kilo kaybı yaşadığı, görme bozukluğu olduğu, tansiyon düşüklüğü yaşadığı, eklem ve kas ağrıları çektiği, bulantı nedeniyle sıvı almada zorlandığı, ses ve gürültüye karşı hassasiyetinin olduğu ve özellikle son bir hafta içerisinde enfeksiyon bulgusu olabilecek ateş yüksekliği şikayetlerinin olduğu, avukat ve ziyaretçi görüşmesine çıkmakta zorlandığı ifade edilmektedir" diye belirtti.
 
Açlık grevi eylemine başvuran tutuklu ve hükümlülerin başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğine dikkat çeken Kara, cezaevlerinde görev yapan ve açlık grevcilerinin sağlığından da sorumlu olan sağlık emekçilerinin Malta Bildirgesi'ne uygun davranmaya çağrdı.
 
Kara, "Yine tutuklu ve hükümlülerin hekim seçme ve 2. bir görüş alma hakkının kullandırılması gerekmektedir, sendikamız böyle bir talep olması durumunda sağlık kontrollerinin yapılabilmesi için sorumluluk alacaktır" diye belirtti.
 
Tutsakların onurları, insan hakları, yaşam hakkı ve sağlık hakkının korunması devletin sorumluluğunda olduğu ifade eden Kara, "Açlık grevlerinin herhangi bir aşamasında cezaevi kurumlarının olası şeker, tuz ve vitamin yasağı, yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur. Bu ve benzeri tutumlar ne yazık ki, geçmiş yıllardaki açlık grevlerinde sakat kalma ya da ölümle sonuçlanabilecek ağır sonuçların yaşanmasına neden olmuştur" dedi.
 
Kara konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu nedenle açlık grevi yapanların sağlık çalışanları tarafından onamlarına uygun olarak düzenli takip edilmesi, ihtiyaçları olan su, tuz, şeker ve B1 vitamininin sağlanması, kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde refakatçilerinin olması, zor kullanmaktan kaçınılması gibi konular ek sağlık sorunları ortaya çıkmasını engelleyecektir.
 
"Yine açlık grevi yapanların açlık grevini bıraktıklarında en az sağlık sorunu yaşamalarına olanak verecek bakımını ve bırakanların tedavi koşullarının sağlanması için çaba harcamak, yaşam ve sağlık hakkının gerçekleşmesi devletin sorumluluğundadır. Açlık grevlerinde 'sıvı, B grubu vitamin, tuz, şeker ve karbonat' alımı yaşamsal olduğu kadar, eylem sonlandıktan sonra kalıcı beyin hasarlarının önlenmesi açısından da kritik önemdedir.
 
"Vücutlarında engellik oluşturacak tahribatlar oluşmaması ve ölümlerin yaşanmaması için hükümeti ve ilgili bakanlıkları ulusal ve uluslararası sözleşmelere uygun, insan hakkı ve yaşam hakkını savunan bir tutum içerisinde olmaya davet ediyoruz.
 
"Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası olarak, cezaevlerinde yaşanan açlık grevleri sürecini izlemeye devam edeceğiz.
 
"Açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin durumlarının tespiti için sendikamızın da içerisinde olduğu sağlık örgütleri ve insan hakları örgütlerinden oluşan bir heyetin cezaevlerine ziyaretlerde bulunmasına izin verilmesi talebimizi bir kez daha yineliyoruz.
 
"Tutuklu ve hükümlülerin kalıcı zarar görmemesi ve can kayıplarının yaşanmaması için Adalet Bakanlığı'nı ve Sağlık Bakanlığı'nı diyalog zemini oluşturarak gerekli adımları atmaya davet ediyoruz."