Politik Tutsaklarla Dayanışma Uluslararası Konferansının Sonuç Bildirgesi yayımlandı
Politik Tutsaklarla Dayanışma Uluslararası Konferansının Sonuç Bildirgesinde, "dünya çapında politik tutsaklarla uluslararası dayanışmayı, halkların yürüttüğü mücadelelerin ve direnişlerin yolunu aydınlatan temel bir güç haline getirmeyi ortak hedef" olarak ilan edildi.
Tutsakların Sesi Platformu (TSP), Politik Tutsaklarla Dayanışma Uluslararası Konferansının Sonuç Bildirgesini yayımladı. 20–21 Aralık 2025 tarihlerinde Paris'te düzenlenen Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Konferansına Filistin, Kürdistan, Türkiye, İtalya, Almanya, Danimarka, Belçika, Fransa, İngiltere, Hindistan, Tunus, Şili, Avusturya, Filipinler, Kamerun, İran, İspanya, İsviçre, Peru, Yunanistan ve Meksika'dan devrimci, mücadeleci kurumlar ve konuşmacıların katıldığı hatırlatılan açıklamada, "Konferansın kapanış bildirgesiyle, dünya çapında politik tutsaklarla uluslararası dayanışmayı, halkların yürüttüğü mücadelelerin ve direnişlerin yolunu aydınlatan temel bir güç haline getirmeyi ortak hedef olarak ilan ediyoruz" denildi.
EMPERYALİST KRİZ, FAŞİZMİN YÜKSELİŞİ VE BASKI REJİMLERİ
Emperyalizmin kitlesel yoksullaşma, sefalet, gerici savaşlar, soykırım, işgal, ayaklanmalar ve direnişlerle açığa çıkan derin ve yapısal bir kriz içinde belirtilen bildirgede, artan silahlanma yarışı, buna paralel olarak hızlanan üçüncü dünya savaşı hazırlıkları ve politik özgürlüklerin sistematik biçimde gasp edilmesiyle karşı karşıya olunduğu kaydedildi. Erkek egemen kapitalist sistemin halkların en temel ihtiyaçlarını ve özgürlük taleplerini karşılayamadığını açıkça ortaya koyduğunu, egemenliğini sürdürebilmek için giderek daha fazla şiddet, baskı ve zor aygıtına başvurur hale geldiği belirtilen sonuç bildirgesi, şöyle devam etti: "Kapitalizmin süreklileşmiş krizinin doğrudan bir sonucu olarak faşist hareketler pek çok ülkede güç kazanmakta, iktidara gelmekte ya da devlet aygıtı içinde belirleyici bir konuma yükselmektedir. Bu süreç; artan baskı politikaları, polis şiddetinin yaygınlaşması ve teknik takip ile gözetim mekanizmalarının genişletilmesiyle birlikte ilerlemektedir. Peru, Hindistan, Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde antiterör yasaları bu bağlamda karşı devrimci devlet stratejilerinin temel saldırı biçimlerinden birisidir.
'POLİTİK TUTSAKLAR DİRENİŞİMİZİN İLHAM KAYNAKLARIDIR'
"Onlarla kurulan pratik ve örgütlü dayanışma, toplumu dönüştürmek isteyen tüm devrimci güçlerin mücadele süreçleriyle ayrılmaz bir bağ içindedir. Politik tutsaklar, içinde bulunduğumuz tarihsel kırılma anında direnişlerde özel bir önem kazanmaktadır. Politik tutsaklar; tecrit işkencesine, fiziksel ve psikolojik saldırılara, iletişim yasaklarına, tıbbi bakımın engellenmesine, sürgün uygulamalarına, cinsel saldırılara ve her türden hukuksuzluğa karşı direnmektedir. Onlarca yılını hapishanelerde geçiren tutsakların tahliyeleri dahi sistematik biçimde ertelenmektedir. Dayanışma suç sayılmakta; tutsakların haklarını savunanlar da aynı baskı mekanizmalarının hedefi haline getirilmektedir. Siyonist sömürgeci rejimin en çıplak ve en acımasız yüzüyle karşı karşıya olan Filistinli politik tutsaklar; işkence, tecrit, tıbbi ihmaller ve cinsel saldırılara rağmen siyonist zindanları kolektif direnişin mekanları haline getirmektedir. Siyonist İsrail rejimi, tutukladığı yüzlerce çocuk tutsağa da aynı zulmü uygulamaktadır. Konferansımız, İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırım saldırılarının bir devamı olarak hapishanelerde tutsaklara uyguladığı saldırı ve işkencelere karşı uluslararası bir kampanyanın başlatılmasını acil görevlerden biri olarak kabul eder.
ÖCALAN'A UYGULANAN 'ÖZEL HUKUK'UN KALDIRILMASI İSTENDİ
"Hapishaneler, Türk faşist devletinin devrimci harekete, Kürt halkının özgürlük mücadelesine ve sosyalistlere karşı yürüttüğü topyekun savaşın merkezi mekanlarıdır. Kuyu tipi hapishanelerde ağırlaştırılmış tecrit ve keyfi infaz rejimi altında tutulmalarına rağmen tutsaklar, zindanlardaki tasfiyeci saldırılara ve onursuzluk dayatmalarına boyun eğmemektedir. Konferansımız, anadilde eğitim, savunma ve iletişim hakkının tüm tutsaklara tanınmasını, 26 yıldır tutsak olan Abdullah Öcalan üzerindeki 'özel hukuk' uygulamalarının son bulmasını, tahliyesi gelen tutsakların serbest bırakılmasını, 'umut hakkı'nın tüm tutsaklara tanınmasını, faşist yaptırım ve yasaların kaldırılmasını istemektedir.
POLİTİK TUTSAKLARLA ULUSLARARASI DAYANIŞMANIN ÖNEMİNE VURGU
"İran'da emekçilerin, halkların ve kadınların özgürlük mücadelesi, ilerici insanlığın ortak özgürlük mücadelesidir. Bu mücadele, emperyalist ve siyonist müdahalelere karşı da sürdürülmektedir. Konferansımız, İran İslam rejimine karşı politik tutsakların Salı eylemlerini ve açlık grevlerini selamlar, İran ve diğer ülkelerde idamlara karşı mücadelenin politik tutsaklarla uluslararası dayanışmanın en acil başlıklarından biri olduğunu vurgular. Avrupa'da yükselen yeni faşist hareketler, merkez hükümetlerle kurulan faşizan ittifaklar ve sağcılaşan siyasal iklim; ırkçı ve faşist yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesine yol açmaktadır. Terör yasaları direniş hareketlerine karşı kullanılmakta; göçmenlere, devrimcilere ve antiemperyalist güçlere yönelik baskılar artmaktadır. Filistin'le dayanışma 'suç' ilan edilmekte, gösteriler yasaklanmakta ve politik faaliyetler cezalandırılmaktadır. Kuzey Afrika'da başta Mısır ve Fas olmak üzere politik özgürlük talepleriyle direnen insanlar ağır saldırılara maruz kalırken, Meksika'da hapishaneler, yerli halklara, devrimci örgütlenmelere ve toplumsal muhalefete karşı devlet şiddetinin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Perseo davası gibi siyasi davalar, Peru devletinin hapishaneleri bir sindirme ve tasfiye aracı olarak kullandığını açıkça göstermektedir.
'DİRENENLER, BASKI REJİMLERİNE SOKAKLARDA MEYDAN OKUMAYA DEVAM ETMEKTEDİR'
"Dünya genelinde Kamerun'da olduğu gibi ayaklanmalara katılan insanlar tutuklanarak mücadeleden koparılmaya çalışılmakta; kapitalizmin kar hırsı ile yarattığı ekolojik yıkıma karşı, doğa ve yaşam alanları için mücadele eden yerli halklar ve aktivistler gözaltına alınmakta, tutuklanmakta ve katledilmektedir. Buna karşın direnenler, baskı rejimlerine sokaklarda meydan okumaya devam etmektedir. Hindistan'da Kagaar Operasyonunda ve Filipinler'de görüldüğü gibi, direnen ve mücadele eden devrimci güçler dünya burjuvazisinin tasfiye saldırılarıyla karşı karşıyadır. Ancak bu güçler, zindanlarda ve direnişin tüm alanlarında mücadeleyi sürdürmektedir. Emperyalist-kapitalist sistem, erkek egemen ve heteroseksist tahakkümü yapısal bir baskı aracı olarak kullanmaktadır. Bu nedenle kadınlar ve LGBTİ+'lar çoklu sömürü, şiddet ve inkar politikalarının hedefi haline gelmektedir. Kadın ve LGBTİ+ tutsaklar, zindanlardaki cinsel saldırılara ve baskılara karşı direnerek erkek egemenliğinin şiddet aygıtlarına darbe vurmaktadır. Konferansımız gözaltı süreci ve hapishanelerdeki tecavüz saldırısına karşı mücadeleyi yükseltme çağrısı yapmaktadır.
'ENTERNASYONAL DAYANIŞMA VE ORTAK MÜCADELE'
"Uluslararası dayanışma, direnişin vazgeçilmez bir unsurudur. Hangi koşullarda mücadele edersek edelim, bizi birbirimize bağlayan; bu koşullara ve onların şiddet aygıtlarına karşı yürüttüğümüz ortak direniştir. Mücadelelerimizin iç içe geçtiğini en açık biçimde, Filistin halkının özgürlüğü ve onuru için yükselen küresel intifadada görmekteyiz. Kefiye, yalnızca Ortadoğu'da değil, tüm dünyada özgürlüğün sembolü haline gelmiştir. Dünyanın dört bir yanındaki hapishanelerde bulunan politik tutsaklarla dayanışmamızı büyütüyoruz. Onlarca yıllık tutsaklığın ardından özgürlüğüne kavuşan Camarada Arenas, Georges Ibrahim Abdallah ve Leonard Peltier'i selamlıyoruz. Serbest kaldıktan sonra da mücadeleye devam eden bu onurlu duruşlar toplamı, bizlere güç ve moral vermektedir. Burjuva düzenin zindanlarında, her gün, her duruşmada ve her adaletsiz kararda direnişi büyüten tüm politik tutsakları selamlıyoruz. Ahmet Sa'adat, Marwan Barghouti, Mumia Abu-Jamal, Zeynab Jalalian, Dimitris Chatzivasiliadis, Nikos Maziotis, Daniela Klette, Figen Yüksekdağ, Hatice Deniz Aktaş, Filton24 ve adlarını sayamadığımız sayısız politik tutsak, direnişimizin ilham kaynaklarıdır. Politik tutsakların direnişi; protestolar, düzeni yargılayan ve teşhir eden savunmalar, üretim faaliyetleri, açlık grevleri ve ölüm oruçlarıyla her türlü yok etme politikasına karşı yaşamı savunmaktır. Bu direniş, bizim direnişimizdir. Konferansımız, tutsaklar için önemli politik mücadele günleri olan 8 Mart, 18 Mart, 17 Nisan, 19 Haziran ve 3 Aralık gibi önemli mücadele günlerinde ortak eylemlerle karşılıklı dayanışmayı güçlendirmeyi hedefler.
'POLİTİK TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK'
"Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Konferansımız, dünya genelinde politik tutsaklara ilişkin mücadele yürüten örgütlenmeler ve kişiler arasında daha yakın bir ilişki ve iş birliği geliştirerek enternasyonal dayanışmayı büyütme ihtiyacını görmüş ve buna odaklanmıştır. Konferansımız, bu ihtiyaca cevap verebilmek için Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Koordinasyonu kurulmasına ve bu Koordinasyonun kısa zamanda politik ve pratik faaliyetlerine başlamak için gerekli adımları atmasına karar vermiştir. Konferansımız, ortaya çıkardığı güçlü birleşik mücadele iradesi ve coşkusuyla tüm politik tutsaklara dayanışmacı selamlarını iletir. Tüm politik tutsaklara özgürlük. Yaşasın uluslararası dayanışma."