29 Nisan 2024 Pazartesi

Ölümünün 100. yılında dünyaya Lenin'le bakmak

Marksist Teori dergisi, "100. Yılında Dünyaya Lenin'le Bakmak" sempozyumu düzenliyor. Lenin'in ölümünün yüzüncü yılı olan 21 Ocak'ta İstanbul'da düzenlenecek sempozyuma ilişkin konuşan Marksist Teori dergisi yazarlarından Hasan Polat, leninizmin sürekliliği ve güncelliğine dikkat çekmek istediklerine söyledi.

Marksist Teori dergisi, Lenin'in ölümünün yüzüncü yılında, "100. Yılında Dünyaya Lenin'le Bakmak" sempozyumu düzenliyor. Sempozyum 21 Ocak günü İstanbul Şişli'de Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi'nde gerçekleştirilecek.

Uluslararası sempozyumun örgütleyicilerinden Marksist Teori dergisi yazarı Hasan Polat, Lenin'in devrimci mirasına yaslanmak, leninizmin sürekliliği ve güncelliğine dikkat çekmek istediklerini söyledi. Yaşanan savaşlara işaret ederek, Lenin'in emperyalizm teorisi ve emperyalist savaşlara ilişkin öngörülerini hatırlatan Polat, 3. dünya savaşına adım adım ilerlendiğine dikkat çekti.

Polat'ın sempozyuma ve leninizmin sürekliliği ve güncelliğine ilişkin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

LENİNİZMİN GÜNCELLİĞİNE GÜÇLÜ BİR VURGU

"100. Yılında Dünyaya Lenin'le Bakmak" sempozyumu hangi ihtiyacın ürünü?
Ölümünün yüzüncü yılında Lenin'i toplam devrimci mirasına yaslanarak, leninizmin sürekliliği ve güncelliğiyle ilişkilenerek anmak istiyoruz. Bu çalışmayı dosdoğru günümüzün teorik-politik ihtiyaçlarıyla bağlı olarak ele alıyoruz. Eğer leninizm hala güncel, henüz aşılamayan ve geçerli bir devrimci teorik-politik bütünlük ise, bu durumda leninizmi şimdinin sınıf savaşımlarının kalbinde yeniden ve yeniden okumak, kavramak ve çalışmak asla ihmal edilemez temel bir devrimci ihtiyaçtır. Sempozyumla tam da bunu yapmayı murat ediyoruz. Lenin'in "devrimci teori devrimci pratik için"dir yordamını işletiyoruz ve güncel devrimci ihtiyaçlara leninizmin ışığı, ufku ve total devrimci edinimleriyle bakmaya çalışıyoruz. Elbette bu çalışmayla bir kez daha leninizmin güncelliğine güçlü bir vurgu yapmayı hedefliyoruz.

TÜRKİYE, KÜRDİSTAN VE TUNUS'TAN KONUŞMACILAR

Sempozyumun alt başlıkları neler? Kimler katılacak?
Uluslararası Dünyaya Lenin'le Bakmak sempozyumu bir günlük çalışma olarak gerçekleşecek. Başlangıçta 2 gün olarak düşünmüştük. Ancak mekan bulamama sorunu nedeniyle sempozyumu bir gün olarak ve kapsamını daraltarak düzenlemek durumunda kaldık. Sempozyum üç oturum biçiminde gerçekleşecek. Her oturumda üç tebliğ sunulacak. Tüm sunumlar leninizmin güncelliğini bir biçimde ele alacak.

Birinci oturum başlığımız "21. yy.'da Emperyalizm, Savaş ve Devrim" olacak. İkinci oturum "Lenin, Örgüt, Politika ve Yöntem" çerçevesindeki sunum ve tartışmalarla şekillenecek. Son oturum "Ulusal Sorun, Devlet ve Çözüm Perspektifleri" başlıklarını kapsayan bir içerikle somutlanacak. Toplamda dokuz sunum yapılacak. Bunun yanı sıra uluslararası devrimci parti ve örgütlerden sempozyuma videolu mesajlarla katılımlar olacak. Marksist Teori dergisi yazarlarından İbrahim Çiçek, Sıtkı Güngör ve ben yer alacağım. Komün Dergisinden yazar Mehmet Aytunç Altay, yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, yazar Mehmet Yılmazer, Kürt ulusal demokratik hareketinden ve Tunus Demokratik Sosyalist Yurtsever Partisi'nden konuşmacılarımız olacak.

LENİNİZM 21. YÜZYILDA DEVRİMCİ HAREKETE YOL-YORDAM SUNUYOR

Dünyaya Lenin'le bakmanın bugün bakımından nasıl bir önemi var? Nereye oturtuyorsunuz bunu?
Dünyaya Lenin'le bakmak, her şeyden önce leninizmin tarihsel sürekliliği zemininde bugünkü dünyanın toplumsal devrim sorunlarına devrimci bir bakışı ve etkinliği ifade ediyor. Emperyalist küreselleşme dünya-tarihsel dönemini yaşayan dünya ezilenleri için, leninizm hala geçerliliğini ve güncelliğini koruyor. Dünyanın bugünkü sınıf savaşımı tablosu devrimci bir önderlik boşluğuyla karakterize oluyor. Uluslararası komünist ve devrimci hareketin Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından daha da belirginleşen ve ağırlaşan yapısal krizi sürüyor. Verili yapısal kriz durumunu leninist bir yordamla aşamayan ve kendini yeniden yapılandıramayan devrimci komünist hareket, aktüel bir varlık olarak boy gösteremiyor; dünya ezilenlerinin devrimci kutbu ve önderlik gücü ve kapasitesi haline gelemiyor.

Leninizm 20. yüzyılda olduğu gibi 21. yüzyılda da devrimci komünist harekete bir devrimci önderlik yolu-yordamı sunuyor. Çünkü çok iyi biliyoruz ki, leninizm 20. yüzyılın bütün siyasal ve toplumsal devrimlerinin kalbinde işledi. Toplumsal tarihin öncü devrimci lokomotifi oldu. Dünya kapitalizminin 21. yüzyıl dünya tarihsel kesitinden toplumsal devrimin bütün koşullarının yeni düzeyde oluştuğunu görüyoruz. Dünyada sınıf mücadeleleri ve ezilenlerin isyanları ardışık devrimci dalgalar biçimde kapitalizmin kıyılarını dövüyor ve bu mücadeleler çoklu kriz içindeki dünya kapitalizmini sarsıyor. Parlayan ve sönümlenen bir metcezir gibi yürüyen 21. yüzyıl isyanları ne yazık ki henüz devrimle tamamlanıp taçlanmıyor. Bu durum şimdilik yeni devrimleri mayalıyor ve bazılarının da imkanlarını hazırlıyor. Rojava'da olduğu gibi kimilerini toplumsal tarih sahnesine davet ediyor, 21. yüzyıl toplumsal devrimlerinin somut örneği ve gerçeği haline getiriyor. Leninizmin güncelliği tam da burada devrimci bir ihtiyaç olarak kendini hissettiriyor. Bir devrimci önderlik yordamı ve yegane seçeneği olarak vazgeçilemez hale geliyor.

ADIM ADIM 3. DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU İLERLİYORUZ

3. dünya savaşı tartışmaları yapılıyor. Ukrayna, Filistin, Rojava ve dünyanın pek çok bölgesinde emperyalist planlar doğrultusunda savaşlar söz konusu. Emperyalist savaşlara 100. yılında Lenin ekseninde baktığımızda nasıl bir değerlendirme yapabilirsin?
Geçen yüzyılda emperyalizm çözümlemesi yapan ve bunu bir siyasal teori olarak kuran Lenin yoldaş, dünyanın emperyalist devletler tarafından yeniden ve yeniden paylaşılacağını söyledi. Tarih her yönüyle Lenin'in bu tezini kanıtladı. Dünya bir yüzyılda emperyalist devletler tarafından iki kez paylaşıldı. Bugün yeni bir emperyalist paylaşım savaşına doğru ilerliyoruz. Üçüncü emperyalist paylaşım savaşı tartışması bugünkü dünyanın gelişen en can alıcı gerçekliklerinin başında geliyor. Adım adım bir 3. dünya savaşına ilerlediğimizi söyleyebiliriz. Bugünkü bütün veriler ve somut jeopolitik tablo emperyalistler arası ekonomik, siyasi ve askeri bloklaşmanın açık ve sıcak savaş olarak maddileştiğini gösteriyor.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI RUSYA-NATO BLOKU SAVAŞIDIR
Somut olarak Rusya-Ukrayna savaşı, 21. yüzyılın emperyalist bloklaşmasının askeri bir çatışmaya dönüşmesini ifade eder. Bu savaş emperyalist bloklar arasında süren bir savaştır, bir Rusya-Ukrayna savaşından daha çok Rusya-NATO bloku savaşıdır. Üçüncü emperyalist paylaşım savaşının kapılarından ve eşiklerinden biri olarak değerlendirebiliriz. Lokal emperyalist savaşlar biçiminde ilerleyen emperyalist paylaşım savaşları yeni jeopolitik alanları kapsayarak gelişiyor, gelişecektir.
Ortadoğu'da Filistin-İsrail savaşı emperyalist paylaşım savaşına açılan ikinci bir kapı özelliği taşıyor. İran, Lübnan ve Yemen'in bu savaşa katılması olasılığı ve öngörüsü caridir. Her "an" yeni savaş parlamaları ve alevlenmeleri görebiliriz. Verili emperyalist bloklaşma ve savaş alanları giderek artıyor. Kafkasya'dan Pasifik'e ya da Afrika'ya kadar hızla yeni çatışma alanları ve eksenleri oluşuyor. Dünya kapitalizminin varoluşsal krizinin dinamikleri tarafından hazırlanan emperyalist rekabet ve çatışma üçüncü bir paylaşım savaşının bütün koşullarını hızla biriktiriyor, olgunlaştırıyor ve son duruşmada lokal emperyalist savaşlar dizisi olarak açığa çıkıyor.

LENİN 2. ENTERNASYONALCİLERE KARŞI MARKSİZMİN BAYRAĞINI İLERİ TAŞIDI
Leninizmin başlıca ayırıcı özelliklerinden biri emperyalizm olgusunu köklüce kavrayıp çözümlemesidir. Lenin 20. yüzyılda 1. emperyalist paylaşım savaşı gerçekliğini dolaysız biçimde devrimci siyaset konusu haline getirdi. Fakat önce marksizmin devrimci geleneğine ihanet ederek kendi burjuvazisine asker yazılan ve burjuva dünyaya iltihak eden 2. enternasyonalle kopuştu. Lenin birinci emperyalist paylaşım savaşına karşı salt marksizmin devrimci ve enternasyonalist geleneksel politik tutumunu yinelemekle yetinmedi. Yeni bir devrimci teori ve strateji kurdu. Emperyalist paylaşım savaşının sunduğu devrimci durumdan yararlanarak ezilenleri devrimci iktidarla buluşturacak teoriyi inşa etti ve bir devrimci iktidar stratejisi olarak uyguladı. Bu bağlamda Lenin marksist hareketin emperyalist savaşlar konusundaki geleneksel tavrını emperyalist savaşı iç savaşa dönüştürme düzlemine çekti. Ezilenlerin yalnızca kendi devrimci iktidarları için savaşmaları çizgisini inşa etti. Marksizmin devrimci geleneğine ve misyonuna ihanet eden Kautsky döneği ve 2. entenasyonalcilere karşı Lenin, marksizmin devrimci bayrağını ileriye doğru taşımakla kalmadı. Açtığı yeni devrimci çığırla Ekim devrimi eserini yarattı. Bugün leninizm görüş açısından emperyalist ilişkileri ve jeopolitikayı güçlüce okumak ve ezilenlerin bağımsız devrimci çizgisini devrimci iktidar bilinci ve doğrultusunda inşa etmek ve ilerletmek hayati önem taşıyor.