19 Nisan 2024 Cuma

Kaybedilenler için adalet istendi: Ömrüm oğlumu sormakla geçti

Cumartesi Annelerinin Galatasaray Meydanına çıkışının 28. yılında Diyarbakır ve Batman'da gerçekleşen eylemlerde kaybedilenlerin hikayeleri ve bugüne kadar yürütülen mücadele anlatıldı. Failler yargılanana kadar mücadelenin süreceği kaydedilen açıklamalarda, Cumartesi Annelerine yönelik polis saldırısı ve gözaltına tepki gösterildi. Eylemlerde kayıp yakınlarının, "Bir parça kemik de olsa istiyoruz" talebi dillendirildi.

Kayıp yakınları İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman ve Amed Şubeleriyle gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu, faillerin derhal yargılanmasını istedi. Cumartesi Annelerinin Galatasaray Meydanına çıkışının 28. yılında Galatasaray'da yapılmak istenen eyleme polis saldırısı ve kayıp yakınlarının gözaltına alınması tepki gösterildi.

BATMAN
Batman Gülistan Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önünde 582. kez gerçekleşen eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açıldı, kayıpların fotoğrafları taşındı.

Eyleme Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Yeşiller, Tutuklu Ailelerle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) Batman şubeleri ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Batman İl Örgütü destek verdi.

'HEM GAZETE DAĞITIYOR HEM İNŞAATTA ÇALIŞIYORDU'
29 Mayıs 1994 yılında kaybedilen Özgür Ülke gazetesi dağıtımcısı İsmail Ağaya'nın akıbetinin sorulduğu eylemde, İHD Şube Yöneticisi Abdurezak Katmaz, Ağaya'nın hikayesini okudu. Katmaz, şu ifadeleri kullandı: "20 yaşındaki İsmail Ağaya ailesi ile Batman'da yaşıyordu. Ağaya 90'lı yıllarda yaşanan ağır hak ihlallerini kamuoyuna taşıyan Özgür Ülke gazetesinin dağıtımını yapıyor, ayrıca inşaat işçisi olarak da çalışıyordu. 29 Mayıs 1994 akşamı bir akrabasına uğramak üzere evden ayrıldı. Ancak ne akrabasının evine gitti ne de kendi evine geri döndü.

'SİLAHLI ÜÇ KİŞİ OTOMOBİLE BİNDİREREK KAÇIRDI'
"Oğlunu arayan anne Müfide Ağaya, civarda yaşayan kadınlardan bir gencin sivil giyimli ve silahlı 3 kişi tarafından zorla otomobile bindirilerek kaçırıldığını öğrendi. Kadınlar, hava karardığı için yüzünü net olarak göremeseler de kaçırılan kişinin kot pantolon ve kot ceket giyen biri olduğunu belirttiler. İsmail evden çıktığında üzerinde kot pantolon ve ceket olduğu için annesi telaşlandı. Ailesi ve arkadaşları Merkez Polis Karakoluna başvurdu. İsmail'i kaçıranların tespit edilmesini ve onun can güvenliğinin sağlanmasını talep etti. Ancak ailenin ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. İsmail'den bir daha haber alınamadı. Anne Ağaya arayışını 'ömrüm oğlumu sormak için gittiğim karakollarda geçti' diyerek özetledi."

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.


 
DİYARBAKIR
Diyarbakır'da ise Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde 746. kez düzenlenen eylemde, kaybedilenlerin fotoğraflarının bulunduğu pankart açıldı. Söz alan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Cumartesi Annelerinin eylemine polis saldırısına tepki gösterdi. Zeytn, "Ne yazık ki Galatasaray Meydanı baskıların meydanı oldu. Orada eylem yapan annelere kolluk saldırı gerçekleştiriyor. Bunun hukukla bir bağı yok, anayasanın kararı uygulanmıyor. Sadece demokratik alanın baskıyla yaşanılması tek değil, dün itibariyle mahkeme kararı devletin şiddetini devam ettiren bir yargı söz konusu" dedi.

Ankara JİTEM davasında faillerin beraat edilmesine de değinen Zeytun, sayısız delil ve rapora rağmen bu kararın tümüyle şiddeti savunmak ve sürdürmek için verilen bir mesaj olduğunu dile getirdi.

ÖRHAN: BİR PARÇA KEMİK DE OLSA ALMAK İSTEDİK
Kayıp yakını Adnan Örhan da ama ve kuzenin kaybedilme hikayesini aktardı. Babasının ve amcasının kemiklerinin yıllar sonra toplu bir mezarda bulunduğunu belirten Örhan, "Bölgede çok kişi kaybedildiği için birçok insanın arayışları sürdü. Bir parça kemik de olsa almak istedik. Karanlık güçler bu insanları alıp katlettiler" ifadelerini kullandı.

'İNSANLAR EVLERİNDEN ÇIKMADAN ATEŞE VERİLDİ'
Bu haftaki eylemde 24 Mayıs 1994 yılında Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Çağlayan köyünde kaybedilen Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın hikayesi paylaşıldı. İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, Bolu Komando Tugayına bağlı askeri birliklerin, 6 Mayıs 1994 tarihinde Pasur ilçesi Deveboyu Mezrasına baskın yaptığını hatırlattı. Saçaklı, şöyle devam etti: "İmama 'minareden köylülerin cami önünde toplanması' için anons yaptırırlar. Askerler tarafından cami önünde toplanan köylülere evlerinin yakılacağı ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiği söylenir. Ancak köylülerin eşyalarını taşıması tamamlanamadan evler ateşe verilir. 24 Mayıs 1994 tarihinde askerler tekrar köye gelir. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan'ı götürürler. 'Onları nereye götürüyorsunuz' diye soran ailelerine askerler 'Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin' cevabını verirler.

AİLEYİ AZARLAYAN SAVCI: DEVLETİN İNSANLARIN KAYBOLMALARINA NEDEN OLMAZ
"Salih Örhan, ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşlerini sorar. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, söz konusu kişilerin Kulp'a götürüldüklerini söyler. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüşür ancak Ali Ergülmez konuya ilişkin bilgisi olmadığını söyler. Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığına, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurularda bulunur. Selim Örhan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinde görevli savcı Mustafa Atagün'e ifade verir. Selim Örhan'ın anlattıkları karşısında çok sinirlenen savcı 'Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin' diyerek onu azarlar.

'TANIKLIK EDENLER OLUR ANCAK GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALIR'
"Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın önce Serik Karakoluna ardından Lice Jandarma Karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okuluna götürüldüğüne dair tanıklık edenler olur. Ancak Kulp Cumhuriyet Başsavcılığının, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Tüm girişimleri sonuçsuz kalan Örhan ailesi, İHD Diyarbakır Şubesi avukatları aracılığıyla AİHM'e başvuru yapar. 6 Kasım 2002 tarihinde AİHM, Türkiye'yi Selim, Hasan ve Cezayir Örhan'ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak tazminata mahkum eder. 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulunur. Cezayir Örhan'dan ise bir haber alınmaz.

'DOSYA ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞTIR'
"İstanbul Adli Tıp Kurumunda kimlik tespiti çalışması yapılan Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler 16 Temmuz 2004'te postayla Kulp Savcılığına gönderilir. Ancak defnetmek için kemikleri isteyen aileye savcılık kemiklerin kaybolduğu bilgisini verir. Aile ve İHD'nin altı yıllık arayışının ardından Örhanlara ait kemiklerin, aynı toplu mezardan çıkan 6 kişiyle birlikte topluca kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşılır. Faillerin tespiti ve yargılanmaları için her ne kadar savcılığa başvuru yapılmışsa da dosyada etkin bir soruşturma yapılmamış ve dosya zamanaşımına uğramıştır."

Sessiz oturma eylemi sonrası açıklama son buldu.