18 Mayıs 2024 Cumartesi

'Katliam ve zulme direnen bir Seyit Rıza mutlaka olacaktır'

Dersim'de Tertele'nin 87. yılında yan yana gelen çok sayıda kişi, katliam ve zulme karşı direnen bir Seyit Rıza'nın muhakkak olacağını kaydetti. Seyit Rıza Meydanı'nda yapılan anmada, Alevilere yönelik asimilasyon ve katliam politikalarının hala sürdüğü gibi Dersim coğrafyasının da yok edilmek istendiği belirtildi. Anmaya katılanlar, devleti katliamla yüzleşmeye çağırırken, mücadeleyi yükselteceklerinin sözünü yineledi. 

Dersim Tertelesi'nin 87. yılında Seyit Rıza Meydanı'nda katledilenler anıldı. Katliam zihniyetinin bugün de devam ettiğine dikkat çekilen anmada, Dersim'e yönelik saldırılara karşı mücadelenin süreceği kaydedildi. 4 Mayıs 1937 tarihinde başlatılan katliamı anmasında "Dêrsim Katliamı'nı unutma", "Dêrsim ismi ve eski yerleşim yer isimleri iade edilsin", "Xo vira meke",  "Unutma", "Arşivler açılsın hakikat paylaşılsın" pankartları açıldı.

Anmaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti Milletvekili Ayten Kordu, Dersim Belediye Eş Başkanları Birsen Orhan ve Cevdet Konak, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanları, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı, Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, kentteki sivil toplum ve siyasi parti temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı. 

HATİMOĞULLARI: 21. YÜZYILDA ALEVİLER HALA KATLEDİLİYOR
Söz alan Hatimoğulları, Dersim katliamının Türkiye tarihinin gördüğü en büyük Alevi katliamlarından biri olduğunu kaydetti. Koçgiri, Dersim, Sivas, Çorum, Gazi ve Suriye'de Alevilerin katledildiğini, hayatta kalanların asimilasyona uğratmak için her türlü çabanın gösterildiğini kaydeden Hatimoğuları, "Bu ülke kurulduğu günden bugüne kadar farklı halklara ve inançlara tahammül etmeyen, tekçi, ırkçı ideolojik bir anlayışla bugüne geldi. Bugün hala ne yazık ki bunun izlerini, bunun sonuçlarını en ağır şekilde yaşıyoruz. 21 yüzyılda Aleviler hala katlediliyor, hedef haline getiriliyor. Bakın 21'inci yüzyıldayız. Bu kadar Alevi katliamı gerçekleşmiş, Alevi canımızı yitirdiğimiz bir tarihi geride bıraktığımız dönemde bile, 21. yüzyılda bile hala Alevi canlarımızın evleri işaretleniyor ve hedef haline getiriliyor. Sadece bu mudur? değildir. Bugün mevcut olan bu iktidarın uyguladığı bu politikalar tıpkı tarih boyunca Aleviler nasıl katledilerek asimile edilerek dönüştürülmeye çalışıldı ise yok edilmeye sürülmeye çalışıldıysa, bu inancın bu topraklardan silinmesi için resmi ideoloji ne kadar çalıştıysa, şimdi aynı şekilde farklı versiyonlarda çalışmalarını sürdürüyor. Şu anda Alevilik inancını Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlayarak aslında tarih boyunca Alevilere uyguladıkları politikaların yeni bir boyuta geldiğini gösteriyorlar" dedi.

'ALEVİLER TARİH BOYUNCA BOYUN EĞMEDİ' 
Alevilerin asimilasyon politikalarına asla boyun eğmeyeceğini söyleyen Hatimoğulları, "Dersim Katliamı'nda Aleviler için uygulanan bütün bu politikaların sonrasında Munzur Deresi kanla aktı. Buna rağmen hiçbir biçimde Aleviler yaşam tarzlarından inançlarından geri adım atmadılar. Evet, Aleviler Dersim'de süngü uçlarındaydı, namlunun ucundaydı. 38 kayalıklarında kadınlar tecavüze uğramamak için kendi canına kıydı ama geri adıma atmadılar. Şimdi bizler bir kez daha diyoruz ki, Alevilik inancı bu coğrafyanın hakikatidir. Tarih boyunca katliamlarla, asimilasyon politikalarıyla diz çökmedi, çökmeyecek. Ve bundan sonra bizlere düşen en büyük görev bu coğrafyada bütün halklar ve inançlar olarak birbirimize sarılarak, birlikte yaşamalıyız. Sadece bu yetmez, bu ülkede yaşayan farklı bütün halklardan ve inançlardan insanların 'eşit yurttaşlık' temelinde hakları anayasal güvence altına alınmalıdır" diye konuştu.

'DERSİM KATLİAMIYLA YÜZLEŞİLMELİDİR'
Dersim topraklarında yüzleşme ve araştırma komisyonlarının kurulması gerektiğine vurgu yapan Hatimoğulları şöyle devam etti: "Bu topraklarda yapılması gereken en acil işlerden biri, başta parlamento olmak üzere hakikatle yüzleşme ve araştırma komisyonları oluşturulmalıdır. Bu komisyonların aynı zamanda Dersim'in kayıp kızlarını araştırması gerekiyor. Dersim'in kayıp kızları bu coğrafyada yaşatılan zulmün hakikatidir. Bunun araştırılması bulunması gerekir. Yine Seyit Rıza başta olmak üzere o dönemde katledilmiş olan bütün canlarımızın, mezar yerlerinin olması bu talebin yerine gelmesi gerekiyor. Ve devletin özür dilemesi gerekiyor. Bu gerçeklikle yüzleşerek, özür dilemesi gerekiyor. Ortak yaşamı ve birlikte yaşamı böyle tesis edebiliriz. Buradan bir kez daha yaşamını yitirmiş bütün canları anıyorum. 21'nci yüzyılda bu otoriter rejime karşı, bizi tekleştirmek, inancımızdan uzaklaştırmak isteyen bizi Kürtlüğümüzden, Araplığımızdan, Aleviliğimizden, farklılığımızdan ve gerçekliğimizden koparmak isteyen bu ceberrut ideoloji ve iktidarlara karşı bizler Seyit Rıza'nın, Baba İshakların, Pir Sultan Abdulların torunları olarak bu mücadeleyi sürdüreceğimizin bir kez daha sözünü veriyoruz. Canları asla unutmadık, unutmayacağız. Anıları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum." 

'DERSİM HALKI VE BİZİM MÜCADELEMİZ SÜRECEK'
Dersim'in hala Kürt halkının kabuk tutmayan yarası olduğunu kaydeden DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır da katliam ve zulme karşı direnen bir Seyit Rıza'nın her zaman olacağını söyledi. Bizler Pir Seyit Rıza'nın ve yol arkadaşlarının mezar yerleri bulunana, Dersim'in ismi resmi olarak kabul edilene,  bu katliama karşı hakikat komisyonu kurulana kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz" diyen Bayındır, "Bugün Dersim halkı ve Kürdistan halkı bu zulmü kabul etmediğini beyan ediyor.  Bunlara karşı mücadele ediyor. 2012 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Devlet adına eğer özür dilenmesi gerekiyorsa; özür dilerim' dedi. Ama bu söylemi sadece sözde kaldı. Hiçbir adım atılmadı. Bu zamana kadar Dersim'e karşı asimilasyon ve soykırım devam ediyor. Nasıl ki Seyit Rıza ve yoldaşları 100 yıl önce boyun eğmedi, bugün de Dersim halkı bu zulüm ve kıyıma karşı sessiz kalmayacak. El ele verip bu zulme karşı mücadelemize devam edeceğiz. Ve diyoruz ki bu zulme karşı devlet bu katliamı kabul etmeden hakları iade etmeden bu mücadele son bulmayacak" diye konuştu. Bayındır, "Bugün burada 200 kişi yokuz belki ama Kürdistan ve dünyada mazlum halklar Dersim halkının bu mücadelesine destek veriyor.  Biliyoruz ki Dersim halkı ve bizim bu mücadelemiz mutlaka başarıya ulaşacak. Bir kez daha Türkiye devletinin katlettiği on binlerce canın hatırası karşısında saygıyla eğiliyorum" dedi.

KULU: DERSİM'İN ACILARI GÜNÜMÜZDE DE DEVAM EDİYOR
Dersim Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Hüseyin Kulu ise, "Dersim'in acıları günümüzde de devam ediyor. Mevcut sistem kendine engel gördüğü, kendi görüşüne uymadığı için sadece insani anlamda değil, kültürel anlamda da, inanç anlamında da yok sayıyor. Yetmiyor barajlar yapıyor, altın madenleri için izinler veriyor, parsel parsel satıyor. Dersim'in sorunlarının karşısında bir karşı duruş bekliyoruz. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Unutursak kalbimiz kurusun" ifadelerini kullandı.

Anmada, yapılan konuşmalarda katliam lanetlenerek, yaşamını yitirenlerin mücadelesinin süreceği mesajları verildi.