28 Mart 2024 Perşembe

Kapitalizmden çıkış; isyan, devrim, sosyalizm!

Dünya ezilenleri, emekçileri ve yoksulları kapitalizme isyan ediyor. Kapitalizmden çıkış arıyor. Kapitalizmden çıkış mümkündür. 21. yüzyıl devrimciliğinin asli önderlik görevi isyan eden kitlelerin önüne devrim ve sosyalizm seçeneğini koyabilmede ve devrimin araçlar bütününü kitlelere sunabilmede somutlaşıyor. Rojava Devrimi 21. yüzyıl devriminin bir örneği ve önsözü olarak devrimci önderliğin isyanlardan devrime yürüyen pratiğiyle bir tezkere sunuyor. Öyleyse Rojava Devrimi ışığı, dersleri ve gücüyle 21. yüzyıl devrimlerini örgütlemeye hücum!

21. yüzyıl isyanlar yüzyılı olma hakikatini sürdürüyor. Evet! Dünyanın yeni devrimci hakikati budur. İsyanlar. Bugün yoksul halk isyanları dünyanın her yerindedir. İsyanlar sıra dalgalar gibi yükseliyor ve kapitalizmin kıyılarını güçlüce dövüyor. Ezilen insanlık yeni bir tarihsel kavşakta duruyor. Bir kez daha toplumsal kurtuluş için yeni bir dünya ufku arıyor. Daha da çekilmez hale gelen ücretli kölelik düzenine isyan ediyor. Devrimci bir analiz ve anlamayla söylersek; kapitalizmden çıkış arıyor.

Son isyan dalgası üç kıtada da pek çok ülkeye yayılarak gelişiyor. Kuşku yok ki her biri kendi özgün tarihsel toplumsal birikimlerini güncel isyana ve toplumsal tarihe taşıyor. Ezilenlerin, yoksulların tarihi eylemiyle yazıp mühürlüyor. Şili, Arjantin, Sri Lanka, Arnavutluk, Macaristan, Kenya, Panama yeni isyan kuşağının işaret fişekleri olarak öne çıkıyor. Başka isyanlar arkadan gelecektir. Bir önceki isyan dalgasında olduğu gibi mali-ekonomik sömürge ülke halkları bu isyanlarda yine başat konumda yer alıyor ve dünya ezilenlerinin devrimci hareketini sürüklüyor. Bununla birlikte emperyalist ülke halkları da süregiden isyan dalgalarının içinde yer alıyor. Zira emperyalist küreselleşme evresinde dünya kapitalizmin varoluşsal krizi emperyalist ve mali-ekonomik sömürge ülke halklarını aynı sömürü ve kölelik koşullarına itiyor. Dünya kapitalizmi, sermaye sınıfı halklara aynı yoksulluğu, işsizliği, eşitsizliği ve sefil yaşamı dayatıyor. Bu nedenle isyanlar emperyalist ülkelerin merkezlerinde de patlıyor. ABD ve Fransa'daki direniş ve isyanları tam da bu yüzden 21. yüzyıl isyanlar tablosuna ve envanterine dahil ederek okumamız ve anlamamız gerekiyor.

Bugünkü isyanları var eden arka plan yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik ve artık kapitalist üretim ilişkileri altında uzlaşamaz ve çözümü ertelenemez hale gelen emek-sermaye çelişkisi oluyor. Emek-sermaye çelişkisi aynı zamanda devlet halk çelişkisini de üretiyor. Emperyalist küreselleşmenin vardığı bugünkü varoluşsal kriz düzeyi, eski sınıf savaşımları diyalektiğini değiştirip yeniden belirliyor. 20. yüzyıl sınıf savaşımlarındaki kimi olgular 21. yüzyılda hükmünü yitirmiş bulunuyor. Örneğin dünya kapitalizminin vardığı varoluşsal kriz düzeyi, eski sınıf işbirliği ve uzlaşma siyasetinin maddi temelini ortadan kaldırıp atıyor. Emek-sermaye çelişkisinin sınıfsal kombinasyonunu değiştiriyor. Sınıf uzlaşmasının ve sosyal reform programlarının yaslanabileceği ara sınıfsal katmanları yerinden söküyor. Ara sınıfları proletaryanın saflarına itiyor. İşsizlik, yoksulluk, mülksüzleşme, eşitsizlik ve sefalet kutbunda durmadan yeni milyonlar birikiyor. İşçi sınıfı ve ezilenlerin safları kapitalizmin mezar kazıcısı yeni güçlerle büyüyor. 21. yüzyıl isyanları karşımıza tam da böylesi bir kitle profilini çıkarıyor. Yoksullar, ezilenler, dışlanmışlar kitlesi. Bu geniş spektrumlu kitle profilinde işçiler, köylüler, esnaflar, kent ve kır yoksulları, kadınlar, gençler ve diğerleri var. 21. yüzyıl isyanlarını sürükleyip taşıyan milyonları ortak kesen olgu, verili yaşam koşullarını, kazanç imkanlarını dramatik bir biçimde kaybetmeleridir. Aç, yoksul, işsiz, dışlanan ve hiçleştirilen ezilen ve sömürülen milyarlarca insanın biriktiği "büyük insanlık" kıtasında milyonlarca insanın duruma isyan etmesi hakikati ve hikayesidir bu.

2008'de dünya kapitalizminin merkezinde, krizin yarattığı sonuçlara karşı "an"da başlayan işgal, direniş ve isyanlar kıyıları döven dalgalar misali tarihe giriş yaptı. Sınıflar savaşımında sürekli gördüğümüz gibi isyanlar inişli çıkışlı bir hareket grafiği çizdi. Dünya kapitalizminin ekonomik durgunlukla karakterize olan seyriyle uyumlu bir biçimde ilerleyen isyanlar gerçeğini görüyoruz. Kapitalizmin varoluşsal kriziyle üst üste binen ekonomik kriz uğraklarında patlak veren yoksul halk isyanları, dalgalar halinde yeniden ve yeniden yükseliyor. Belirli coğrafi kuşakları ise daha fazla kaplıyor. Güney Amerika halkları bu isyan dalgalarında daha özel bir yer tutuyor. Kapitalizme karşı başka bir dünya arayışını daha güçlü yansıyan Güney Amerika yoksul halk isyanları aynı zamanda sol hükümetlere angaje olup sönümlenen bir tecrübe biriktirerek ilerliyor. Devrimsiz bir 21. yüzyıl sosyalizmi sloganının semalarında dolaştığı bu kıtada, halkçı-sol program denemelerini de özel olarak vurgulamak gerekiyor.

21. yüzyıl isyanlarının bir coğrafi kuşak ve çemberinin de Ortadoğu'da somutlandığını tespit edebiliyoruz. Bölgesel veya kıtasal yayılma kuşaklarıyla 21. yüzyıl isyanlarını kendi tarihi akışı içinde dönemleştirirsek, son güncel isyanları üçüncü isyan dalgası konumuna yerleştirebiliriz.

Pandeminin askıya aldığı bir önceki isyan dalgası ikinci dalga olarak karşımıza çıktı. Dünyanın sokaklarını devrimci yangınlarla tutuşturan halk isyanları 40 ülkeye yayıldı. Her isyan dalgasının belli örneklerinde gördüğümüz gibi, bu isyan dalgası içinde de kimi ülkelerde isyan iç savaşa ve olgun devrimci durum düzeyine ulaştı. Pek çok ülkede isyanın yarattığı devrimci durum bu eşikte durdu. İsyan devrime kapı açıp ilerleyemedi. 2019 yılına yoksul halk isyanları damga vurdu. En güçlü isyan hareketleri Sudan, İran, Irak, Lübnan, Fransa, Ekvator, Haiti, Endonezya ve Kolombiya'da kendini gösterdi. Bu isyan dalgasında Sudan'da tam bir devrimci durum ve iç savaş koşulları oluştu. Şimdi benzer bir örneğini Sri Lanka'da görüyoruz. İsyandan devrimin eşiğine gelen bu güçlü ve sarsıcı ezilenlerin devrimci hareketini daha kapsamlı olarak 2009-2012 tarih kesitinde Ortadoğu ve Magrip'i baştan başa sarıp sarmalayan Arap isyanları dalgasında da görebiliriz. Arap halklarının devrimci isyan süreçleri emperyalist güç odaklarının yoğun müdahaleleriyle kendi rayından çıkarıldı. İsyan ve devrim süreçleri halkların aleyhine bir yöne ve duruma doğru sürüklendi. Mısır, Tunus, Libya ve Suriye'deki tablo birinci isyan dalgasında Arap halklarının ekmek, onur ve özgürlük devrimleri gasp edildi.

Türkiye tarihinin en büyük isyan hareketi olan Gezi-Haziran ayaklanması da Ortadoğu isyan kuşağının bir parçasıydı. Türkiye'yi politik ve toplumsal olarak derinden sarsan Gezi ayaklanması, isyan düzeyinden ileriye gidemedi. 21. yüzyıl isyan dalgaları uluslararası devrimci ve komünist harekete ilk elden neler söylüyor? 21. yüzyıl toplam isyan dalgaları tablosundan teorik ve analitik bir soyutlamayla söylersek, isyan bayrağı devrimin burcuna ulaşamıyor. Devrimin kapısı sosyalizme açılamıyor. Durumun devrimci okuması ve hakikati budur. Geride kalan isyan dalgaları içinde devrime ulaşan tek bir devrim görüyoruz: Rojava Devrimi. 21. yüzyılın devrimci önsözü ve şimdilik tek örneği olarak duran Rojava devrimi çok özel ve özgün tarihsel-politik koşulların ürünü olarak varlık hakkını kazandı. Diğer elemanter yanlarını şimdilik bir kenarı bırakıp, sadece isyan-devrim diyalektik geçiş bağıntısıyla Rojava Devriminin var oluşunu sağlayan olguya odaklanabiliriz. Rojava Devrimini tarihten varlık hakkını koparıp alan öncü devrimci hazırlık, program, örgüt, strateji ve devrimci savaş pratiğidir. İsyanları aşan devrim örgütleme kapasitesidir. Bütün çağlarda isyanların temel karakteridir. İsyanlar toplumsal ve siyasal düzeni sarsar ama köklü bir değişime yol açmaz. Kitlelerin kendiliğinden devrimci hareketlerinin en yüksek düzeyi olarak varlık kazanan isyanlar, bir devrime bağlanamadığı koşullarda verili sisteme yenilir. Ezilenler ve emekçiler için isyanlar da devrimci bir okuldur. İsyanların da pek çok kazanımları olur. Hepsi ezilenlerin mücadelesi için çok değerlidir. İsyan kitlelerin kendiliğinden devrimciliğini betimler. Devrim ise öncü ile kitlelerin kaynaşmış devrimciliğini anlatır. İsyan sarsar devrim ise yıkar geçer. Örgütlü bir gücü yine örgütlü bir güçle alaşağı eder. Devrim verili iktidarı yıkar, sosyalizm iktidar gücüyle yeni bir toplumsal düzen inşa eder.

Geride kalan isyan dalgaları ve halihazırda yürüyen isyanlar uluslararası devrimci ve komünist harekete ilkin verili durumun öncü devrimci misyon ve sorumlulukla anlamasını istiyor. İkinci olarak, duruma devrimci hücumla yanıt olmasını emrediyor. Bunca isyan dalgaları içinde belirli ülkelerde kimi devrimci ve komünist partilerin sınırlı etkileri dışında anlamlı bir devrimci öncülük pratiği ve başarısı üretilemiyor. Bu uluslararası devrimci ve komünist hareketlerin kendisini 21. yüzyıl sınıf savaşımları ihtiyaçlarına ve devrimlerine göre yeniden yapılandıramadığını gösteriyor. Yapısal krizini aşamadığını işaretliyor. 21. yüzyıl isyanlarında kendini gösteren bu hakikat, devrimci ve komünist hareketin acilen bir yeniden yapılanmasını şart koşuyor. 21. yüzyıl isyanlarını isyan, devrim ve sosyalizm diyalektiğinde kuran bir devrimci önderlik gücü ve kapasitesi muhakkak kazanmak gerekiyor. Dünya ezilenleri, emekçileri ve yoksulları kapitalizme isyan ediyor. Kapitalizmden çıkış arıyor. Kapitalizmden çıkış mümkündür. 21. yüzyıl devrimciliğinin asli önderlik görevi isyan eden kitlelerin önüne devrim ve sosyalizm seçeneğini koyabilmede ve devrimin araçlar bütününü kitlelere sunabilmede somutlaşıyor. Rojava Devrimi 21. yüzyıl devriminin bir örneği ve önsözü olarak devrimci önderliğin isyanlardan devrime yürüyen pratiğiyle bir tezkere sunuyor. Öyleyse Rojava Devrimi ışığı, dersleri ve gücüyle 21. yüzyıl devrimlerini örgütlemeye hücum!

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 21 Temmuz tarihli 72. sayı başyazısı.