20 Mayıs 2024 Pazartesi

HDP'den Kürt sorununa çözüm deklarasyonu: 24 Haziran onurlu bir barış için umut

HDP, "Kürt sorununa çözüm deklarasyonu"nu açıkladı. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'nin temel sorunlarının çözülemeyeceğine dikkat çekilen deklarasyonda, "Kürt sorunun çözümü muhataplarıyla mümkündür" denildi. Kalıcı barışa ihtiyaç olduğunu belirten HDP, 24 Haziran'ın onurlu barış için bir umut olduğunu vurguladı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve HDP milletvekilleri, Diyarbakır'da düzenledikleri basın toplantısıyla "Kürt Sorununa Çözüm Deklarasyonu"nu açıkladı.
 
Basın toplantısına HDP milletvekili ve adayları ile MYK ve PM üyeleri, DBP, TJA yöneticileri ve barış anneleri katıldı.
 
Deklarasyonun Türkçe Buldan, Kürtçesi ise Milletvekili Feleknas Uca tarafından okundu.
 
Kürt sorununun çözümünün HDP'ye büyük bir sorumluluk yürüttüğü belirtilen deklarasyonda, sorunun nedeninin savaş politikaları olduğunun altı çizildi.
 
Deklarasyonda şöyle denildi: "Kürt sorununu besleyen tarihsel nedenler elbette vardır. Ancak günümüzde sorunun çözümsüzlüğünün nedeni tekçi, inkârcı yaklaşımlar ve savaş politikalarıdır. Günümüzde yaşadığımız anti-demokratik sistemin genetik kodları Kürt inkârından beslenmektedir. Sistemi bu haliyle yürütmek isteyen her iktidarın başvurduğu tek yol, Kürt sorununu derinleştirmekten geçmiştir. Bu yönelim ve tercih kendi açmazını da yaratmıştır. Kürt sorunu derinleştikçe sistem tıkanmış, kaos hali yaşanmaya başlamıştır. Varlığını Kürt inkârı üzerinden bina eden her siyasi düşünce de eninde sonunda siyaset sahnesinde yok olmuştur. Bunun Türkiye siyasi tarihinde sayısız örneği bulunmaktadır."
 
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN TÜRKİYE'NİN TEMEL SORUNLARI ÇÖZÜLEMEZ
 
Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'nin temel sorunlarının çözülemeyeceği vurgulanan açıklamada, "Asgari düzeyde bir demokratik duruş bile öncelikle Kürtlere uygulanan inkâr, baskı ve şiddet politikalarına karşı net bir tutum belirlemekten geçer. HDP, demokratik bir ülke yaratmak için Kürt sorununun çözümünü olmazsa olmaz kabilinde görmektedir" denildi.
 
HDP, "Kürt sorun statü sorudunur" dedi ve ekledi: "Bir toplumun nasıl yaşayacağı, nasıl yönetileceği ise siyasi ve meşru bir hak olarak kendi tercihlerine bağlıdır. Bu açıdan HDP, Kürtler başta olmak üzere diğer bütün toplumların hak taleplerini kabul eder. Kültür, dil ve kimlik gibi taleplerin anayasal çerçevede çözümünü savunur ve farklı kimlikleri reddeden, onları yok sayıp bastıran tekçi anlayışı ortadan kaldırmak için mücadele eder.  Tarihten günümüze kadar devam eden Kürt sorunu bir statü sorunudur. Kürtlerin statü talebi bölücülük değil, toplumsal barış ve ortak yaşam için gerekli ve kaçınılmazdır."
 
Yerinden yönetim talebinin sorunun temel çözümü olduğunu vurgulayan HDP, "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da bu ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Partimiz Türkiye’nin 1992 yılında imzaladığı bu şartın çekincelerini de ortadan kaldırılarak hayata geçirilmesini savunmaktadır.  HDP programında bu durum açık ve net bir biçimde yer almaktadır. Bunun gerçekleşmesi için tekçi, inkarcı anayasanın değişmesini birinci önceliktir" dedi.
 
DEMOKRATİK ANAYASA EN TEMEL İHTİYAÇ
 
Demokratik anayasa ihtiyacına dikkat çeken HDP, şunları belirtti: "HDP döneminde, özgürlükçü laikliğin, çoğulculuğun, kuvvetler ayrımının merkeze alındığı çok dilli, çok inançlı, eşit yurttaşlık temelli demokratik anayasa, ülkedeki tüm toplumsal grupların katılımı ile hazırlanacaktır. HDP ile düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, barış hakkı, hakikat hakkı, sendika kurma hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı, vicdani red hakkı, kültürel kimlik hakkı, anadilini kullanma hakkı, eğitim ve öğrenim hakkı, adil yargılanma hakkı, çocuk hakları gibi temel hakların yer aldığı demokratik Anayasa’da bütün özgürlükler ve haklar garanti altına alınacaktır."
 
"Demokratik Cumhuriyet bir arada yaşamın çatısı olacak" diyen HDP, OHAL'in kaldırılacağını, OHAL'e dayanarak kayyum atanan belediye eş başkanları derhal görevlerine iade edileceğini belirtti. HDP, "OHAL ve KHK’lerle bölgede kapatılan pek çok sivil toplum örgütü ve anadilde yayın yapan medya organları yeniden açılacak ve tüm mal varlıkları iade edilecektir. Yargıda da eşit ve adil yargılanma için alınacak önlemlerin yanı sıra herkesin anadilinde hizmet alabileceği yargı koşulları oluşturulacak, mahkemelerdeki tercümanların parasının yargılananlar tarafından ödenmesi uygulamasına son verilecektir" dedi.
 
İmralı'da uygulanan tecride son verileceğini duyuran HDP deklarasyonunda cezaevleri ile ilgili şu ifadeler yer aldı:
"Hasta mahpusların derhal serbest bırakılması sağlanacaktır. Mahpusların dışarıda tedavi edilebilmeleri için tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınacak raporlar yeterli görülecektir. Cezaevlerinde haksız yere tutuklu olan gazeteciler, kadınlar, siyasetçiler, öğrenciler TCK’da yapılacak adil düzenlemeler ile özgürlüğüne kavuşacaktır. Başta Sayın Abdullah Öcalan’ın kaldığı İmralı cezaevi olmak üzere cezaevlerindeki tecrit uygulamalarına son verilerek cezaevi idarelerine verilen ‘infaz yakma’ yetkisi kaldırılacaktır."
 
Geçmiş ve hakikatler ile yüzleşmenin barışın ön koşulu olduğunu belirten HDP, "Hakikat Komisyonları" kurulucağını belirtti.
 
HDP deklarasyonunda ayrıca yıkılan kentlerin aslına uygun inşa edileceğini, sınır barajları ve HES projelerine son verileceği, koruculuk sisteminin kaldırılacağı, kamusal hizmetlerde anadil hakkının garanti altına alınacağı vurgulandı.
 
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ MUHATAPLARIYLA MÜMKÜNDÜR
 
"Kürdistan ismi tarihsel bir hakikattir ve tarihi coğrafyayı tanımlamak için de kullanılmaktadır" diyen HDP, Kürt ulusal birliğinin en acil sorunlardan biri olduğunun altını çizdi.
 
"Kürt sorunun çözümü muhataplarıyla mümkündür" diyen HDP, deklarasyonda şunları belirtti: "HDP, çatışmasız ve savaşsız bir dünya tahayyülüyle hareket etmektedir ve mücadelesi savaşsız bir yaşam yaratmaya yöneliktir. Baskıcı iktidarların elindeki şiddet tekelinin meşrulaştırılması, birçok hak ve özgürlüğün önündeki en büyük engel olduğu gibi çatışmaların da kaynağıdır. HDP, yaşanan çatışmalı sürecin Kürt sorunda yaşanan çözümsüzlüğün bir sonucu olduğunu tespitinden hareket eder ve sorunun çözümünün müzakerelerden geçtiğine inanır. Dünya deneyimlerinden de ortaya çıktığı gibi, her türlü çatışma süreci ancak diyalog, müzakere ile çözülebilir. HDP fikriyatının toplumda karşılık bulduğu dönem çözüm sürecidir ve HDP çözüm sürecinde yaşanan tıkanıklar, engellerin bire bir tanığıdır. Meseleye hakimdir ve bunların ortadan kaldırılarak gerçek bir barış sürecinin yaşanmasını esas alır. Sorunun tarafları ve muhatapları belidir. Bu sorun ancak muhatapların iradesiyle çözülebilir. Yeni ve suni muhataplar aramak çözümsüzlük politikasında ısrardır. Sorunun çözümünde çatışan güçler meselenin doğal tarafıdır."
 
HDP, Türkiye toplumunun PKK lideri Abdullah Öcalan’ın muhataplığını kabul ettiğini hatırlattı, "Partimiz, siyasi hesaplara kurban edilen bu sürecin, bütün toplumsal dinamikleri dahil ederek yeniden başlatılması için PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen gayri ahlaki ve hiç bir hukuki zemini bulunmayan katı tecrit uygulamasının kaldırılmasının gerekli olduğunu her zaman vurgulamaktadır" dedi.
 
Kalıcı barışa ihtiyaç olduğunu belirten HDP, 24 Haziran'ın onurlu barış için bir umut olduğunu vurguladı.
 
Deklarasyonda şu ifadeler yer aldı: "24 Haziran kalıcı ve onurlu bir barış için umuttur. Savaş politikalarıyla iktidarını sürdürmeye çalışanlara, kayyumcu zihniyete, ablukalarla ve yıkımlarla insanları yerinden edenlere inat, barış diyenler kazanacaktır. 24 Haziran, eşit yurttaşlık temelinde farklılıklarımızla birlikte yaşayabileceğimiz bir Türkiye’de kendimizi de, kentimizi de, ülkemizi de yöneteceğimiz dönemin başlangıç günüdür. Bu dönüşüm ile birlikte, farklılıklarımızla barış içinde ve bir arada yaşayacağız. Demokratik bir ülkede kalıcı barışı birlikte var edeceğiz. HDP ile birlikte eşit, özgür, demokratik bir ülke yakındır. Yeter ki inanalım ve bu tekçi inkarcı düzeni değiştirmek için harekete geçelim."