15 Mayıs 2024 Çarşamba

Gazeteci Mamay: İsviçre beni bir an önce sınır dışı etmek istiyor

Dosyasının incelemeden iltica başvurusu red edilen ve ardından 30 günlük hapis cezasının verilen Kürt gazeteci Mustafa Mamay, "İsviçre'nin beni bir an önce sınır dışı etmek istediğini düşündürtüyor" dedi.
Yaşamları pahasına çıktıkları göç yolculuğunda İsviçre'ye gelen mültecilerin iltica talepleri red edilirken bunların arasında yer alan gazeteci Mustafa Mamay hapis cezası ile karşı karşıya.
 
Bir ayı aşkın süredir Zürih havaalanında tutulan Kürt ailelerin İsviçre'ye iltica talepleri red edilirken geldikleri Güney Afrika'ya iade edilecekleri bildirildi. Zürih havaalanındaki iltica kampında zorla tutulan ve aralarında çocuklarında bulunduğu onlarca Kürdün iadesinin durdurulması yönünde avukatların itirazları sürerken konuya ilişkin haberler de basında yer alıyor. İsviçre'ye girerken kullandıkları sahte pasaport üzerinden işlem yaparak iadelerinin hızlandırılmasını amaçlayan İsviçre polisi aynı yöntemle ülkeye giren ve iltica talebi red edilen Kürt gazeteci Mustafa Mamay'a da 30 gün hapis cezası verdi. Yaşadığı sürece ve duruma ilişkin görüştüğümüz Mamay ETHA'nın sorularını yanıtladı.
 
Bize gazeteci Mustafa Mamay'ı anlatır mısınız? İsviçre'ye gelmeden önce yaşadıklarınıza ilişkin biraz bilgi verir misiniz?
 
Benim hikayem örneğine bolca rastlanan bir Türkiye hikayesi. Bir çoğumuzun ya doğrudan ya da bir yakınının yaşadığı şeyleri yaşadım. Öğrenci olduğum yıllarda bu ülke de barış, huzur, istikrar ve bunların doğrudan sonucu olacak güzellikleri hak ediyor dediğim için daha doğrusu bunu talep ettiğim için yargılandım. Türkiye'deki yargı sisteminin ihtiyaç duyduğu anda oldukça "yaratıcı" olduğunu biliyoruz artık. Ben de bir basın açıklamasına katılmamdan dolayı, "Örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işlemek" olarak tarif edilen madde kapsamında 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldım. Cezam onaylanınca da Rojava'ya geçip orada gazetecilik yaptım. Bir süre sonra Irak ve Güney Afrika üzerinden İsviçre'ye ulaştım.
 
Bu hikayenin bir çok örneğine Türkiye'de hemen her meslek grubunda rastlanabilir: İhraç edilen akademisyenler, yargılanan gazeteciler ve hukukçular v.b
 
Güney Afrika'ya geçişinizde yaşadığınız zorlukları biraz anlatır mısınız?
 
Resmi olmayan yollarla yapılan bir seyahat olduğu için bir çok risk taşıyordu. Irak'ta veya Güney Afrika'da tutuklanabilirdim. Bu da Türkiye'ye iade edilmem veya yıllarca cezaevinde kalmam demek olurdu. Daha da özetlersem tercih edilen yol ne olursa olsun, tekne, karayolu veya havayolu fark etmez, mülteciysen can güvenliğin yok. Hedef olarak belirlediğin ülkeye ulaşman tamamen bir şans. Tabi benim durumunda bu da yeterli olmadı. İsviçre iltica talebimi reddetti ve 30 gün de hapis cezasına çarptırıldım.
 
İsviçre'de yaşadıklarınız ve birlikte bu süreci yaşadığınız diğer aileler ve onların durumu hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?
 
Zürih'e ulaşınca iltica talebinde bulundum ancak ülkeye girişime izin verilmeyerek havaalanı içinde kurulan kampa yerleştirildim. Kampta yaklaşık 30 kişi bulunuyor. Güney Afrika üzeri geldikleri için haklarında sınır dışı edilme kararı verilen iki aile ile de burada tanıştım. Yine aynı güzergah üzeri gelen 4 çocuklu bir aile var. Eğer bu sınır dışı edilme kararları tekrar değerlendirilmezse onlar içinde aynı tehlike doğmuş olacak. Bunun yanında Brezilya'dan gelen iki Kürt mültecinin daha başvuruları reddedildi. Brezilya ve Güney Afrika'da yerli halk bile güvende olmazken İsviçre'nin buraları güvenli bölge sayması, mülteci kabul etmek istemeyişinden mi kaynaklanıyor diye düşünüyoruz ister istemez. Suç oranı bakımından dünyanın en tehlikeli ülkeleri arasında yer alan Brezilya ve Güney Afrika'ya insanları geri göndermelerinin nedeni nedir?Öte yandan Türk devleti İsviçre'de bile insan kaçırmaya çalışmışken sözüne ettiğimiz ülkelere iade edilenlerin güvenliğini kim sağlayacak? Ayrıca Güney Afrika'ya iade edilen ailelerin dosyalarında Güney Afrika'dan alınmış herhangi bir güvenceye rastlanmıyor. Bu insanların Türkiye'ye iade edilemeyeceğinin herhangi bir garantisi yok.
 
Avukatlarla görüşme dışardan gelen aile ve yakınlarla görüşme taleplerinizin karşılanması yönünde ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz?
 
Havaalanı kampında ne aile, ne arkadaş ne de avukat ile görüşüne izin verilmiyor. Dışarıyla iletişimin tek yolu telefon.
 
Mülteci kampları başlı başına insan hakları ihlalleri açısından denetlenmesi gereken yerlerken havaalanında mülteci olmak ve aylarca zorla burada tutulmak nasıl duygular ve zorluklar barındırıyor?
 
Oldukça olumsuz koşullarda yaşanılan bir kamp. Bir örnek belki durumu izah etmeye yeterli olabilir. Sosyal medyada yayınlanan videolarından tanıdığınızı düşündüğüm Dicle Kiyat, 13 yaşında bir çocuk. Buraya gelirken gözlüğünü kırmış. Yaklaşık elli gündür Dicle'ye gözlük getirilmemiş.
 
Havaalanının dışına çıkarılmasın diye mi bir çocuğun tedavisi yapılmıyor?
 
Oldukça dar bir mekan zaten, dışarıya çıkmanıza kesinlikle izin verilmiyor. 8'i çocuk yaklaşık 30 kişi tek bir salona sıkışmak zorunda. Bu bölüm aynı zamanda yemekhane olarak da kullanılıyor. Bu koşullarda yaklaşık elli gündür yaşayan insanlar var.
 
Son olarak aldığınız hapis cezasını anlatır mısınız. Neye dayanarak böyle bir ceza aldınız. İltica talebinizin red edildiği bir ülkede hapis cezası almak nasıl okunmalı siz nasıl yorumluyorsunuz?
 
Zürih Savcılığı, 'sahte pasaportla yasadışı yollardan ülkeye girme girişiminde' bulunmamı gerekçe göstererek bana 30 gün hapis cezası verdi. Cenevre Anlaşması'na göre, bu ceza  hukuka aykırı. Dosyamın incelemeye dahi alınmadan iltica başvurumun reddedilmesi ve ardından bu cezanın verilmesi İsviçre'nin beni bir an önce sınır dışı etmek istediğini düşündürtüyor.