29 Nisan 2024 Pazartesi

FDKC'li Baker: İşgali sona erdirdikten sonra nihai hedefimiz komünist adaleti sağlamak

Beyrut'ta mülteci kampında görüştüğümüz FDKC Dış İlişkiler sorumlularından Fouad Baker, Aksa Tufanı hamlesinin hedeflerinden birinin İsrail ile Suudi Arabistan arasında normalleşme sürecini sona erdirmek olduğunu söyledi. Tutsakların İsrail hapishanelerinde işkence altında olduğunu, aileleriyle görüştürülmediğini, yaşamlarını yitirdiklerinde cesetlerinin soğuk odada rehin tutulduğunu aktaran Baker, amaçlarından birinin de tutsakların serbest bırakılmasını sağlamak olduğunu aktardı. Baker, Filistinli direniş örgütlerinin ortak amacının işgali sona erdirmek, FDKC'nin nihai hedefinin ise komünist adaleti sağlamak olduğunu vurguladı.

Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı kapsamında sürdürdüğü ulusal mücadelesinde 7 Ekim milatlardan biri. 7 Ekim 2023 tarihinde başlatılan Aksa Tufanı hamlesinde yer alan direniş örgütlerinden Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi'nin (FDKC) Dış İlişkiler sorumlularından Fouad Baker ile Beyrut'ta bulunan Mar Elias mülteci kampında görüştük. 

FDKC'nin Gazze, Batı Şeria, Arap devletleri, Avrupa ve Latin Amerika'da örgütlülük ve temsilcilikleri bulunuyor. Aksa Tufanı hamlesini değerlendiren FDKC Dış İlişkiler sorumlularından Baker, sivillerin hedef alındığı kara propagandasının yalandan ibaret olduğunu vurguladı, farklı siyasi programları olan direniş örgütlerinin işgali sona erdirmek için bir araya geldiğine işaret etti. Baker, işgalin sona ermesinin ardından FDKC'nin "Filistin devletini kurmayı ve toplumsal sınıf ve tabakaları arasındaki farklılıkları sona erdirerek komünist adaleti amaçlayan mücadelesi devam edecektir" dedi.

FDKC Dış İlişkiler sorumlularından Fouad Baker sorularımıza şu yanıtları verdi:

EMPERYALİZM FİLİSTİN'E SOYKIRIM UYGULUYOR

Bugün dünyanın konuştuğu Filistin'de neler yaşanıyor?
İsrail Filistin'de soykırım yapıyor. Bu, uluslararası emperyalizmin Hamas'a ya da herhangi bir gruba ya da partiye karşı değil, Filistin'e karşı soykırımıdır. Bu önemli bir nokta. İsrail Savunma Bakanı Gallant tüm Filistinlilerin canavar ya da hayvan olduğunu söylüyor. Şimdi Filistin'e yemekten suya, gıdadan ilaca kadar temel desteğin engellenmesi söz konusu.

Bu savaşı bitirmek için üç talebimiz var. Birincisi derhal ateşkes; ikincisi İsrail'in Gazze'den çıkması; üçüncüsü tutsakların takas edilmesi konusunda müzakereler. Tartışılması gereken ilk konu zorunlu sürgünlerdir. İsrail, Filistinlileri Gazze'den Mısır'a, Batı Şeria'dan Ürdün'e sürmektedir.

İsrail Gazze'den çıkmadan müzakere olmaz. Savaş, Filistinlileri büyük hapishanede tutulmak üzere sürdürülürken, Gazze'deki Filistinlilere yardım ulaştırmak gerçekten hayatidir. İlaç ve gıda çok önemli. Bir diğer konu ise UNRWA'ya bağışların iptal edilmesi. Bu Filistin halkı için felakettir, çünkü UNRWA Gazze'deki Filistin halkına yardım eden büyük bir kuruluştur.

AKSA TUFANI İSRAİL SUUDİ ARABİSTAN NORMALLEŞME SÜRECİNE KARŞIYDI

Aksa Tufanı'nın ardındaki gelişmeler ışığında siyonist İsrail devletinin geldiği noktayı nasıl tarif edersiniz?
İsrail siyasi, hukuki ve prestij bakımından kaybetti. Şimdi herkes İsrail'in soykırım yaptığını, Filistin'in Filistinlilerin toprağı olduğunu tartışıyor. Siyonistlerin "Filistin'in topraksız bir halk için halksız bir toprak" olduğu yalanlarını unutmayın. Bunlar açığa çıktı. Artık uluslararası toplum Filistinlilerin ulusal haklara sahip olması gerektiğini söylüyor. Yani uluslararası gündemin ilk konusu biziz, Filistin'dir.

Aksa Tufanı'nın stratejisi hakkında konuşacak olursak; hamle, Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki normalleşme sürecine karşıydı. Bu müzakereler Filistinlilerin davasını yok sayıyordu, İsrail'in Filistinlilere herhangi bir insan hakkı vermek zorunda olmadığını ve Batı Şeria'da yasadışı yerleşimler inşa etmeye devam edebileceğini söylüyordu. Filistinliler, emperyalistlerin yerine getirilmemiş yükümlülüklerini kabul etmeyi reddediyor. İsrail uluslararası hukuku uygulamıyor ve meşruiyeti yok sayıyor.

ADALET OLMADAN BARIŞ OLMAZ
Direnişin ilk noktası tüm işgale karşı mücadele etmek ve Filistin toprakları üzerindeki işgale son vermektir. İki devletli çözüm tartışmalarına gelince, öncelikle adalet olmadan barış olmaz. İsrail'in sorunu demografiktir. Filistinlilerin nüfusu arttıkça İsraillilerin ya da Yahudilerin nüfusu azalıyor. Bu İsrailliler için bir rekabet konusu ve gerilim noktasıdır. Demografik bir değişime ihtiyaçları var. Bu nedenle Filistinlileri öldürme ya da zorla yerinden etme kararları alıyorlar, etnik temizlik peşindeler. İki devletli ya da tek devletli bir çözümden bahsettiğimizde ya da demokratik veya etnik temelli bir devletten bahsettiğimizde de durum değişmiyor, çünkü yansıma biçimi değişmiyor. Özü aynı kalıyor.

YERLEŞİMCİLER SİLAHLI ORDU YEDEK GÜCÜDÜR
Siyonist devletin Filistinlileri katletme stratejisinin bir başka noktası da, yerleşim için kendilerine silah veren hükümet tarafından desteklenen yerleşimcilerdir. Yerleşimciler sivil değil, silahlı ordu yedek güçleridir. Eğer uluslararası toplum ve Avrupa ülkeleri yasadışı yerleşimciliği kınıyorlarsa, bunun sonuçları da olmalıdır. Bu yerleşimciler Avrupa ülkelerinin vatandaşlığına sahip. Bu nedenle uluslararası hukuk uygulanmalı ve BM Güvenlik Konseyi'nin 2334* sayılı kararı gereği yerleşimciler çıkmaya zorlanmalı.

İsrail her gün Filistinlilerin evlerini yerle bir ediyor. Filistinlileri tutukluyor ve öldürüyor. Size bir örnek vereceğim. İsrail size özellikle Kudüs'te evinizi terk etmeniz ve evinizin yıkılması için bir belge sunuyor. Bunu reddederseniz, ordu güçleri evinizi gözünüzün önünde yıkıp, yıkımı gerçekleştiren buldozerin ücretini ödemek zorunda bırakıyor. Bu apartheiddır.

İSRAİL HAPİSHANELERİNDE TUTSAKLARA HAFTADA ÜÇ DAKİKA SICAK SU VERİLİYOR

Keyfi tutuklamalardan bahsettiniz. Soykırım karşısında hapishanedeki gelişmeler, tutsakların durumu nedir?
Tutsaklar serbest bırakıldığında, devlet hakkında, tutsaklık süreciyle ilgili konuşmamaları konusunda tehdit ediliyor, "Basına İsrail hapishaneleri hakkında demeç verirseniz, hapishaneye geri döneceksiniz" diyor.

Filistinli tutukluların sayısı 7 Ekim'den önce 6 bin civarındaydı, ardından 8 bin kişi daha tutuklandı. Bugün toplam mahkum sayısı 14 bin civarındadır. Tutsaklara 7 Ekim'den beri şeker verilmiyor. Tüm kıyafetleri yok ediliyor. Kendilerini aşağılayan kıyafetler giymek zorundalar. Bu soğuk iklimde haftada sadece üç dakika sıcak suya erişebiliyorlar. Ayrıca tutsaklara işkence yapılıyor. Aile ziyaretleri yok. Kadın tutsaklar tacize maruz kalıyor. Soyunarak ve idarecilerin bakışları altında duş almak zorundalar.

YAŞAMINI YİTİREN TUTSAKLAR CEZALARI TAMAMLANANA KADAR SOĞUK ODALARDA TUTULUYOR
Bir diğer sorun ise ölen Filistinli mahkumların cesetlerinin soğuk odalarda tutularak cezaları devam ettiriliyor. Bu apartheiddır. Gerçekten bir soykırımdan söz ediyoruz. Aksa Tufanı'nın bir amacı da Filistinli tutsakların özgürlüğüydü. BM kararlarının hiçbiri uygulanmadı.

FDKC İSRAİL'İN İŞGALİNE KARŞI TEMEL DİRENİŞ PARTİSİDİR

FDKC'nin silahlı kanadı Ulusal Direniş Tugayları 7 Ekim'de İsrail'in güneyine yönelik eylemlerde yer aldı. İsrail muhafız karakoluna saldırdı ve bir müfreze grubu Gazze'nin etrafındaki çitleri aştı, savaşçıları şehit düştü. FDKC'nin direnişteki rolü nedir?
FDKC, İsrail ordusunun işgaline karşı temel bir direniş partisidir. FDKC sivilleri hedef almadı. İsrail ya da siyonist medyanın yayınladığı şeyler doğru değil, çünkü FDKC marksist leninist ve sol fikir ve ideolojiler doğrultusunda hareket ediyor. Dolayısıyla, İsrail ordusunun işgaline karşı verilen mücadele, toprak işgalinin sona erdirilmesini, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasını ve 194 sayılı BM** kararı uyarınca Filistinli mültecilerin geri dönüşünün sağlamasını hedefleyen bir stratejiye sahip. Filistin direnişinin bütünü şimdi bu üç nokta için aynı stratejiyi uyguluyor.

ORTAK STRATEJİMİZ İŞGALİ SONA ERDİRMEK
Hamas, İslami Cihad gibi örgütlerle Gazze'de ortak bir operasyon odası var. Filistinli tüm partiler bu odaya katılıyor. FHKC, Hamas, İslami Cihad ve bazı küçük gruplar da var. Tüm Filistinli partilerin ana stratejisi işgali sona erdirmektir. Ortak nokta işgali sona erdirmek olsa da bu partilerin her birinin farklı bir siyasi programı var.

FDKC KOMÜNİST ADALETİ AMAÇLIYOR
FDKC'nin demokratik bir Filistin için net bir siyasi programı var. Siyonizme karşı ilerici demokratik bir Filistin'i inşa etmeyi, apartheid rejimini bitirmeyi, sömürge rejimine son vermeyi, Filistin halkının geri dönüşünü sağlamayı, Filistin devletini kurmayı ve toplumsal sınıf ve tabakaları arasındaki farklılıkları sona erdirerek komünist adaleti amaçlayan mücadelesi devam edecektir.

Tüm Filistinliler direnişin yanında. Size bir örnek vereyim. Birinci, ikinci ve üçüncü oğlu katledilen Filistinli bir kadının konuşmasını izledim. "Yurdumuz için şehit düşmek gerektiğini söylemek ne kadar zor olsa da, bu bir gerçek" diyor. Filistin'de şehit olma felsefesi İslami partilerin felsefesinden çok farklıdır. Gazze'de İsrail'e karşı savaşan ve ölüme gideceğini bilen bir yoldaşıma şehadet felsefesi hakkında ne düşündüğünü sordum. Bana bir Filistinlinin İsrail ordusuna karşı savaşımda öldüğünde bedeninin toprakla karışacağını ve tüm ağaçlarda yeniden yeşereceğini söyledi. Bu topraklarda böylece yaşamaya devam edecek. Ve zeytin ağaçları barışı simgeliyor. Bu İslami ideolojiden çok farklı bir ideoloji.

CENAZELERİMİZİ DÜĞÜN GİBİ DÜZENLİYORUZ
7 Ekim eylemiyle ilgili bir şey daha hatırlıyorum. O gün başka bir yoldaşı aradım, ona 7 Ekim hakkında ne hissettiğini sordum. Bana, "Çocukluğumuzu hatırlıyor musun" dedi, ben de "evet" dedim. "Küçükken oynadığımızda annem saat 20.00'den sonra eve dönersen seni cezalandırırım derdi. Ama ben eve geç ve yorgun döndüğümde ceza alacağımı bile bile mutluydum. Bu aynı duygu" dedi. Filistin'de gülümsemeyi ve trajediyi, üzüntüyü ve mutluluğu aynı anda hissedersiniz. Yani yoldaşlarınızdan biri öldüğü ya da öldürüldüğü için üzülüyorsunuz ama sonra mutlu oluyorsunuz çünkü o artık bir şehit, onurlu ve iyi bir insan. Okul arkadaşınız için üzülürsünüz ama mezara koyarken harmanladığı ateş için sevinirsiniz. Cenazelerimiz düğün gibi düzenleniyor.

İSRAİL KIRILGANLAŞTI EMPERYALİSTLER ÇIKARLARINI KORUYAMIYOR

Aksa Tufanı bölgedeki güç dengelerini nasıl etkilendi?
7 Ekim İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşmeyi iptal etmedi, dondurdu. Biz İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine karşıyız çünkü İsrail bir apartheid devleti, terörist bir devlet. Bu yüzden yatırımlara karşıyız, İsrail'i boykot etmeliyiz ve ilişki kurmamalıyız, çünkü ilk nokta stratejiyle ilgili. İsrail Ortadoğu'ya yerleştirildi ve burada emperyalist çıkarları koruma rolü var. Emperyalistler 7 Ekim'den sonra İsrail'in kendini, emperyalist çıkarları koruyamayacağını anladı, kırılganlaştı. Bu da emperyalist ülkelerin İsrail'in geleceği konusunda başka bir bakış açısı oluşturması gerektiği gerçeğini ortaya çıkarıyor. Yani İsrail göçerse, emperyalistlerin Ortadoğu'daki tüm çıkarları da göçecek. Bu nedenle ABD, Arap devletlerine silahları sınırlıyor, Rusya ve Çin gibi doğu ülkeleriyle ilişki kurmayı kabul etmiyor.

ARAP MİLLİYETÇİLİĞİNE FARLI BİR YAKLAŞIMIMIZ VAR

Ortadoğu'daki devrimci mücadeleler arasındaki stratejik ittifak konusunda ne düşünüyorsunuz? Bölgesel devrim koşullarına yaklaşımınız nedir?
Yanıtlanması çok zor bir soru, çünkü bu aynı zamanda FDKC ve FHKC arasındaki temel farkla da ilgili. Arap ulusal hareketiyle ilgili. Kurucu önderimiz Naif Havatme Arap ulusal hareketinden kopuşarak marksist leninist ideolojiye yakınlaştı. Ondan dolayı Arap ulusalcı taleplere mesafe koydu. Bu farklılık nedeniyle 1969 yılında FHKC'den koparak FDKC doğdu. 1968 konferansı bu ayrımın kesinleştiği zemini oluşturdu. FHKC solcu bir parti ama Arap ulusal hareketinin bir parçasıdır. Naif, marksist leninist ideolojiyi Arap ulusal hareketinden ayırarak buna karşı çıktı, daha halkçı bir yöne yöneldi. Böylece FDKC, FKÖ içinde Filistin devleti, geri dönüş hakkı ve kendi kaderini tayin hakkı ile ilgili ilk stratejisini belirledi, FDKC'nin üç ana başlığını ortaya koydu. Ancak Filistinli fraksiyonlar ve Arap ulusal hareketi önce FDKC'nin bu programını reddetti. Fakat daha sonra FKÖ, 1974 yılında aynı siyasi programını onayladı. Bu durumda bile FKÖ, FDKC'nin siyasi programının uygulanamaz olduğunu söyledi. Ama onlar kendileri Filistin Ulusal Konseyi'nde bu talepler için oy kullandı. Yani Arap milliyetçiliğine farklı bir yaklaşımımız var.

Oslo anlaşmasının siyasi programımıza aykırı olması durumu zorlaştırıyor. Çünkü Oslo'da askeri mücadelenin sonlandırılması, Batı Şeria'nın bölünmesi, Kudüs'ün bölgelere bölünmesi kararlaştırıldı. Yasadışı yerleşimler ve mülteciler hakkında hiçbir şey söylenmedi. Her şey nihai müzakerelere bağlı kalıyor. Ancak Filistinli mültecilerin geri dönüşü ve kendi kaderini tayin hakkı olmadan Filistin devleti kurulamaz. Lübnan'da kendi kaderimi tayin edemem. Self determinasyonum için Filistin'e dönmek zorundayım. Bu Filistinlilerin temel hakkıdır.

Sorunuza gelirsek, şimdi ortak bir bakış açımız var. Emperyalistlere, sömürgecilere karşıyız. Ancak Filistinli taraflar olarak bizim için zorlayıcı ve bağlayıcı olan unsurlar var. Filistin'den yana ya da İsrail'e karşı farklı güçlerin çıkarları var. Bu konularda bizi sınırlayan çıkar ortaklıkları söz konusudur. İç siyasetlerini desteklemesek bile, sadece Filistin konusunda ittifak kurarız. Bu gerçekten zor bir durum. Filistin sorununa destek verecek herkes bir araya gelebilir.

Şu anda stratejik ittifak meselesi çok önemli ve FDKC'nin siyasi programında tüm sol ve marksist leninist partilerle stratejik ittifak bakış açısı var. Ancak şu anda sol partiler ortak bir siyasi program kuramıyor. Neden mi? Çünkü tüm sol partilerin şu anda her ülkedeki durumunun kendine özgü sorunları var. Sömürgeciliğe, siyonizme, emperyalizme karşıyız ama koşullar bizi farklı müzakerelere zorluyor.

ABD'DEKİ YAHUDİLERİN ÇOĞU SİYONİZME KARŞI

Filistin için dünyayı saran uluslararası dayanışma nasıl devam etmeli?
Bence Avrupa'daki, ABD'deki tüm gösteriler İsrail'in Filistin politikalarına karşı yükselerek gelişiyor. Çünkü bu faşist bir politika. Ama hükümetler ve halklar arasında çelişkiler açığa çıktı. Bence yeni nesil İsrail'in Filistin'e karşı işlediği suçları görüyor. Bu gelecekte değişime yol açacaktır. ABD'deki Yahudilerin yüzde 60'ı İsrail politikalarına ve siyonizme karşı. Ve Filistinlilerin ulusal haklarının yanında. Gelecek açısından iyi bir zemin bu. İşgali bitirmek için direnişimize ve mücadelemize devam etmeliyiz.

FDKC olarak daha fazla temas, koordinasyon içinde olmalıyız ve sol partilerle yakınlaşmak için açık olmalıyız. Çünkü Filistin Arapların meselesi değildir, uluslararası bir insanlık sorunudur.

*İsrail'in 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra ele geçirdiği topraklardaki yerleşim faaliyetleri ile ilgili BM Güvenlik Konseyi, 23 Aralık 2016'da kabul ettiği 2334 sayılı kararla, İsrail'i "uluslararası hukuka aykırı yerleşim faaliyetlerini tamamen durdurmaya" çağırmıştı.

**BM Güvenlik Konseyinin 11 Aralık 1948'da kabul edilen 194 sayılı karar, Filistinlilerin göç etmek zorunda kaldıkları topraklara dönüşü ve Kudüs'ün BM yönetimi altında uluslararası bir statüye kavuşmasını içeriyor. Filistin'deki kutsal mekanların korunması ve serbest erişimin sağlanmasını öngören kararda, Kudüs şehrinin sınırları doğuda Abu Dis, güneyde Beytüllahim, batıda Ein Kerem, kuzeyde Şufat olarak belirlendi.