18 Temmuz 2025 Cuma

Faşist şefle demokrasi inşa edilebilir mi?

Halk ve demokrasi düşmanı politik islamcı faşist Erdoğan, demokrasi inşa edemez. Kürt demokratik hareketi ve tüm emekçi sol hareketi için faşist şeflik rejimini tasfiye etmenin yegane yolu politik özgürlük talebini yükseltmek ve saray rejimine dayatmaktır. Demokrasi mücadelesi, ancak ve yalnızca halklarımızın birleşik antifaşist mücadelesiyle kazanılabilir. Faşizm ancak devrimle tasfiye edilir. Devrim politik özgürlük ve siyasi demokrasi yoksunluğundan patlak verecek ve politik özgürlük devrimle kazanılacaktır.

Kürt özgürlük hareketi cephesinde birbiriyle açık ve dolaysız biçimde bağlı yaşanan iki bölgesel adım ve gelişme, bölgesel siyasetin yeni eksenini oluşturuyor. 10 Mart anlaşması kapsamında Suriye'de QSD-HTŞ ve ABD arasında 9 Temmuz tarihinde Şam'da yapılan görüşme yeni bir durum açığa çıkardı. ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın görüşme sonrası QSD'yi hedefleyen küstahça ve saldırgan açıklamaları dikkat çekti. Bu açıklamalar, Suriye'de iç savaş potansiyelinin koruduğunu gösterdi. Barrack ve faşist cihatçı yeni Şam rejimi diktatörü Golani, QSD'ye ve Kürtlere tek devlet tek ulus, kazanımlarını ve varlığını inkarı dayatmaktadır. Barrack, Kürtlerin Arap ulus egemenliği içinde eritilmesi ahlaksız teklifini yaparak Kürt özgürlük hareketinin Suriye'de tasfiyesinin yolunu döşemektedir.

ABD-Türkiye ve yeni Şam rejimi tarafından QSD ve Rojava devrimi yeni bir tasfiyeci kuşatmaya alınmıştır. Barrack'ın tasfiyeci söylemlerine karşı QSD ve Rojava devriminin, başta Mazlum Abdî olmak üzere, üst düzey yetkililerin açık ve kesin bir cevap vermesi, irade göstermesi çok önemlidir. Keza, Rojava ve Suriye'deki diğer Kürt ulusal partilerinin QSD'nin yanında saf tutarak Kürt halkı ve diğer halkların hakları ve kazanımları konusunda tavır almaları da değerlidir. Yeni Suriye'nin ulus-devlet inşasının emperyalist-siyonist blok tarafından yürütüldüğü güncel koşullarda Rojava devriminin tüm kazanımları bir kez daha tehdit ve risk altındadır. Faşist cihatçı HTŞ rejiminin Süveyda'da Dürzilere karşı başlattığı boyun eğdirme saldırısı aynı zamanda Rojava'ya bir yol hazırlığı ve gözdağı anlamına gelmektedir.

Kürt özgürlük hareketinin bölge düzleminde tasfiye edilerek emperyalist-siyonist blokun bölgesel düzenine entegre edilmesi bütünlüklü bir strateji olarak sürdürülmektedir. Bakurȇ Kürdistan'daki burjuva çözüm süreci ile Rojava'nın yeni Suriye'ye entegrasyonu ve eritilmesi aynı stratejinin özgül boyutlarıdır. Bu bağlamda, PKK'nin silah bırakması aynı zemin ve zaman üzerinde akan bir siyasal olaydır.

PKK, 12. Kongresinde aldığı silah bırakma kararını 11 Temmuz günü uyguladı. Başûrȇ Kürdistan'ın Süleymaniye kentinde Kürt ulusal bağımsızlık mücadelesinde sembolleşmiş Casene mağarası önünde düzenlenen silah bırakma ve yakma merasimiyle Kürt özgürlük hareketinin 'demokratik çözüm' ve 'demokratik entegrasyon' olarak sunduğu sürecin yeni bir aşamaya geçtiğini söyleyebiliriz. Kürdistan özgürlük hareketinin 30 kişilik temsili bir grupla silah bırakması ve imha etmesi sürecin önemli bir dönemecini ifade ediyor.

Süleymaniye'deki silah bırakma merasiminin Kürdistan özgürlük hareketi açısından güçlü bir uluslararası politik olay haline getirilmesi bekleniyordu. Ancak sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin silah bırakma törenine müdahale ederek sınırladığını görebiliyoruz. Uluslararası kurum ve belli devletlerin gözlemci katılımının olmadığı silah bırakma töreni, Kürt özgürlük hareketinin güçlü iradesini ve ciddiyetini somutladı. KDP ve YNK temsiliyetinin ve desteğinin güçlü yansıdığı, Bakur ve Türkiye'den de anlamlı bir katılımın olduğu silah bırakma eylemi yine de bölgesel ve uluslararası yankısı olan politik olay haline geldi. KCK Eşbaşkanı Besê Hozat ve PKK üst düzey yöneticisi Behzat Çarçel öncülüğünde gerçekleşen silah bırakma eylemi, sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin amaçladığı ve yansıtmak istediği teslimiyet görüntülerine geçit vermedi. Barış ve Demokratik Toplum Grubu olarak silahlarını yakan gerillalar, bir bildiriyle siyasal eylemlerinin amacını ortaya koydu. İdeolojik ve siyasal mesajları her yönüyle örgütlenen temsili silah bırakma eylemi, Kürdistan özgürlük gerillasının ciddiyeti ve vakurluğuyla yerine getirildi.

Her iki bölgesel gelişmenin merkezinde duran baş aktörlerden olan sömürgeci faşist Türk burjuva devleti ve saray rejimi durumu kendi konumunda kavrayıp yönetmeye çalışıyor. Faşist şef Erdoğan, günler öncesinden tarihi açıklama yapacağını saray hükümeti sözcüsüyle duyurdu. 12 Temmuz günü partisinin Kızılcahamam kampında beklenen konuşmasını yaptı. Kızılcahamam konuşması, saray rejimi ve Cumhur İttifakı cephesinin dönem stratejisini ortaya koydu. 11 Temmuz'da Başûrȇ Kürdistan'ın Süleymaniye kentinde gerçekleşen PKK'nin silah bırakma töreninin hemen akabinde yapılan konuşmanın ana ekseni ve vurgusu Türk-Kürt ittifakı söylemiyle bezeliydi. Faşist şefin "Terörsüz Türkiye" olarak konseptleştirdiği PKK'nin silah bırakma ve uzlaşma sürecini tümüyle sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin genel çıkarları görüş açısıyla rasyonelleştirdi. Kesif bir faşist belagatle dolu konuşma, saray rejiminin hem iç hem de bölgesel dönem stratejisini somutladı. 

Şam'daki görüşmelere heyet gönderen saray rejimi, sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin bölgesel yayılmacı yeni Osmanlıcı heveslerini iştiyakla dile getirdi. Faşist şef; "Irak ve Suriye'deki Kürt kardeşlerimizin meselesi de bizim meselemiz. Onlarla da bu konuları konuşuyoruz. Dünkü adımlar Irak'ta ve Suriye'deki Kürtleri mutlu ediyor" diyerek, Suriye ve Irak'taki Kürtlerin hamiliğine soyunuyor, emperyal söylemi Kürt özgürlük hareketiyle yakaladığı uzlaşma zemini üzerinden geliştiriyor. Bu bağlamda yeni Osmanlıcı bölgesel yayılma stratejisini Türk, Kürt, Arap ittifakı ve ekseni temelinde yeniden kurguluyor.

Türk, Kürt, Arap ittifak ve ekseni, dosdoğru İran karşıtı bir konumlanma ve emperyalist siyonist kampla daha sıkı ve güncellenen bir duruma işaret ediyor. Ve hiç kuşkusuz İran'ın emperyalist işgaline açılıyor. Kürt özgürlük hareketiyle yakalanan ve sağlanan uzlaşma zeminin faşist şefin özgüvenini yükselttiği görünüyor. Kızılcahamam konuşmasındaki "Malazgirt, Kudüs, İstiklal savaşı ruhu yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye'nin şafağı söküyor" söylemleri, basit bir siyasal demagojiden öte halklarımızı bölgesel ve üçüncü emperyalist paylaşım savaşına hazırlama amacı taşıyor. Kürt özgürlük hareketinin de dilinden düşürmediği Türk-Kürt ittifakı bu bağlamda çok tehlikeli bir içerik ve yönde gelişiyor. Sömürgeci Türk burjuva devleti ve onun egemen sınıflarının bölgesel yayılmacı amaçlarını meşrulaştıran bir işlev görüyor, gerici bir bilinç örgütlüyor.

Faşist şef Erdoğan'ın siyasi demagoji ve belagatle dolu Kızılcahamam açıklamalarının içinde siyasal bir strateji bütün omurgası ve çerçevesiyle karşımıza çıkıyor. Sarayın faşist şefi, "AKP, MHP ve DEM olarak bu yolu yürümeye karar verdik. Derdimiz var, çözme niyeti olduğu sürece çözeceğiz... İlk adım olarak mecliste komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını konuşacağız. Cumhur İttifakı ve DEM heyetiyle birlikte bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız" dedi. Burjuva muhalefet CHP'yi ezmek için DEM Parti'yi yanına ve yedeğine alma amacı taşıyan bu siyasal söylem, aynı zamanda saray rejiminin siyasal stratejisini somutluyor. Çok yalın biçimde kavrayıp ifade etmek gerekirse, saray rejimi iktidar konumunu idame ettirmek için burjuva sol muhalefeti bertaraf etmek istiyor. Öncelikle CHP'nin Kürt demokratik siyasal hareketiyle yerel seçimlerde yaptığı siyasal işbirliği ve kazanımlarına savaş açan faşist saray rejimi CHP ile DEM Parti ilişkisini koparmayı ve yalıtmayı hedefliyor. CHP'yi bertaraf etmek, saray rejimi için dönemin temel stratejisidir, DEM Parti'yi bu stratejiye yedeklemek ise temel taktiğidir.

Faşist şef, DEM Parti'nin barış ve demokratik çözüm süreciyle üstlendiği özel işlevi istismar etmeye çalışıyor. DEM Parti'yle yürütülen süreci maniple eden bu söylem, emekçi sol hareketi de bölme ve dağıtma, DEM Parti'ye karşı kışkırtmayı özel olarak hedefliyor. Saray rejiminin bütün amacı faşist şeflik düzenini tahkim etmektir. Kızılcahamam konuşması bir kez daha gösteriyor ki; AKP-MHP iktidar blokunun yönü faşist sistemin daha fazla güçlendirilmesidir. Yeni burjuva çözüm sürecinden demokratik bir siyasal yapıyı inşa etme beklentisi içinde olunmamalıdır. Halk ve demokrasi düşmanı politik islamcı faşist Erdoğan, demokrasi inşa edemez. Kürt demokratik hareketi ve tüm emekçi sol hareketi için faşist şeflik rejimini tasfiye etmenin yegane yolu politik özgürlük talebini yükseltmek ve saray rejimine dayatmaktır. TMK ve tüm faşist yasaların kaldırılması, Kürt ulusunun kolektif haklarının tanınması, kayyum saldırganlığına son verilmesi, politik tutsakların serbest bırakılması, söz, basın, eylem ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm faşist yasal ve anayasal engellerin kaldırılması dönemin demokrasi mücadelesinin temel ve güncel yakıcı talepleridir. Demokrasi mücadelesi, ancak ve yalnızca halklarımızın birleşik antifaşist mücadelesiyle kazanılabilir. Faşizm, ancak devrimle tasfiye edilir. Devrim, politik özgürlük ve siyasi demokrasi yoksunluğundan patlak verecek ve politik özgürlük devrimle kazanılacaktır.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 18 Temmuz tarihli 227. sayısında yayımlanan başyazısı.