Eşkencidere'de son duruma ilişkin açıklama
Eşkencidere'de vadinin son haline ilişkin açıklama yapan HDP Milletvekili Çepni ve direnişçiler, doğanın talan edilmesine karşı mücadeleyi sürdüreceklerini kaydetti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili ve Çevre Komisyonu üyesi Murat Çepni ile taş ocağına karşı direnen Dursun Baş ve Halit Yılmaz Eşkencidere'de vadinin son hali üzerine açıklama yaptı. Dünyada korunması gereken 200 vadiden biri olan İkizdere vadisine dozer sokmak bir yana insan elinin dahi değmemesi gerektiğini belirten Çepni, özel olarak devlet koruması altında olması gereken vadinin AKP ve onun şirketleriyle paramparça edildiğinin altını çizdi.
Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun "biz buradan iki sene sonra çıkacağız" sözünü hatırlatan Çepni, "Karaismailoğlu'na bakarsanız bu inşaatın sözümona 8-9 aya bitmesi lazım. Sadece bitmesi de değil buranın rehabilite edilmesi lazım. Yani alınan topraklar aynen geriye getirilecek ve burası eski haline gelecek. Bugüne kadar Türkiye'de rehabilite edilmiş tek bir maden sahası yok. Bu AKP'nin ve onun bakanlarının söylediği en büyük yalanlardan bir tanesi. Buradan iki senede çıkacağız demeleri en büyük yalanlardan bir tanesi" dedi.
Köylülerin iptal davası atçığını, bilirkişi heyetinin proje ile ilgili olumsuz değerlendirmeler yapmasına rağmen mahkemenin hala iptal davasını bağlamadığını belirten Çepni, mahkemenin köylüleri oyaladığını söyledi.
Şimşirli'de bir taş ocağı daha olduğuna dikkat çeken Çepni, şöyle devam etti: "Hemen bir kilometre karşıda o yetmemiş gibi şimdi de Eşkencidere vadisinde bu taş ocağı projesi sürüyor. İnsanların burada çay bahçeleri var. Buraya özel deli balın üretildiği petekler var. Bunları daha başında göstermiştik. O zaman demiştik ki burada çay bahçeleri yok olacak. Çünkü çay toza dayanamaz. Demiştik ki bal üretimi burada bitecek. Şimdi bir sene sonra söylediklerimiz bilimsel gerçekle ortaya çıktı. Vadi dozerlerle sistematik olarak yok ediliyor, hala dinamitler patlatılıyor, her gün onlarca kamyon bu İkizdere'den İyidere'ye iniyor. Toz, toprak ne ararsanız var. Dursun Baş, hemen projenin başladığı yolun üzerindeki evinde konuştu en başından beri. Aynı zamanda yine İkizdere'den Halit Yılmaz arkadaşımız da direnişin başından beri olan arkadaşlarımızdan biri."
Basın emekçilerinin projeye niye karşı çıktığının sorulduğu Dursun Baş, "Biz ormanı artık devletten korumaya başladık. Bu doğanın yok edilmesinin insan öldürmekle hiçbir farkı yok. Bu doğaya karşı. Bu kadar vahşet, gözü dönmüşlük, bu kadar doymazlık olmaz. Neyi istiyorsunuz? Evimiz burada. Yaşam alanımız burada. Ben ineklerimi bile dışarı çıkartamıyorum. Tarım yapın dendiği halde tarım yapacak alan bırakmadınız. Çay bahçelerine dokunulmayacak dendi, ilk bizim çaylığı kamulaştırdınız. Biz nereye gideceğiz, ne yapacağız? Biz bunları gördük. Bunların olacağını gördüğümüz için başında karşı çıkalım dedik ama karşımızda kolluk güçleri. Direkt Ulaştırma Bakanlığı ruhsatı aldığı için biz de kolluk kuvvetleri ile karşı karşıya kaldık. Gözaltılar, her gün ifadeye çağrılmalar, ceza yazmalar. yıldırmak için her türlü şeyi yaptılar ama biz dedik yılmıyoruz. Burada sonuna kadar tek ağaç kalıncaya kadar direnmeye devam edeceğiz" yanıtını verdi.
Murat Çepni de Ulaştırma Bakanının şirketin temsilcisi gibi çalıştığını, projeyi tanıtım dosyasında adres olarak Cengiz inşaatın adresi olduğunu söyledi. O zaman, "Cengiz inşaatın devlet mi, devlet mi Cengiz inşaat" sorusunu sorduklarını hatırlatan Çepni, bu gerçeğin çok çıplak bir şekilde ortaya çıktığını kaydetti.
Halit Yılmaz ise neden direndiklerini şu sözlerle aktardı: "Bizim bu vadide insanların çaydan başka geliri yok. Hayvancılık yok denecek kadar az. Onun üzerinden gittik. Ama gelin görün ki ekolojik olarak çok zengin olan bu vadinin tam orta yerinden böyle bir ruhsatla lojistik liman adı altında bir ucube yaratıldı ve şu an biz bunu yaşıyoruz. Siyasi iktidarın söylemleri üzerinden sessiz kalan insanlar artık seslerini yavaş yavaş yükseltmeye başladı. Artık onlar da doğanın bu kadar tahrip olmasına razı olmadı. Bu şekilde mücadelemize her zamanki gibi olduğu yerden devam ediyoruz."