28 Mart 2024 Perşembe

Erkek egemen rejimin ipini kadınlar çekecek!

Erkek egemen kapitalist düzen ve onun faşist rejimi, direnen, mücadele eden kadınların kazanma umudunu kırmak, erkeğe kölelik dışında başka bir seçenek olmadığını göstermek istiyor. Bu planlarını boşa çıkarmak, cins, emek sömürüsü politikalarını kırmak, kadınlar cephesinden de direnen kadın işçilerinin taleplerinin sahiplenilmesinden, mücadelenin yükseltilmesinden ve emek-sermaye çelişkisinin büyütülmesinden geçiyor. Bundan dolayı 2022 8 Mart'ı, devrimle karşı devrim arasındaki mücadelenin kitlesel, birleşik ve militan ilk siyasi çarpışmanın adresi olarak ele alınmalıdır. Erkek egemen faşist rejimin ipini kadınlar çekmelidir.

AKP-MHP faşist bloku, bütün ekonomik yıkıcılığıyla, siyasal ve toplumsal terörüyle, ideolojik çürümüşlüğüyle, cins sömürüsüyle, kadın katliamlarına yönelik cezasızlık, ırkçılık ve savaş politikalarıyla tüm ezilenlerin ama en çok da kadınların başına bela olmaya devam ediyor. 

Bir yanda ucuz emek gücü görülen, sigortasız, esnek ve güvencesiz çalıştırılan, mobbinge uğrayan, ekonomik krizde ilk işten atılan, ev içinde emeği görülmeyen, yaşlı, hasta ve çocuk bakımı sırtına yüklenen, boş tencerelerle her gün yoksulluğu, zamları derinden yaşayan, KHK ile işten atılan, pandemi koşulları nedeniyle kötü, uzun çalışma süresine mahkum edilen kadınlar... 

Yine diğer yanda eşinden, babasından, sevgilisinden şiddet gören, boşanma isteği yasal zorluklar, aile baskısı, şiddet ve ölümle engellenen, çocuk yaşta evlendirilen, tacize ve tecavüze uğrayan, hapishanelerde sistematik baskı ve tecride mahkum edilen, siyasi rehine olarak tutulan, siyasal faaliyetleri kısıtlanan kadınlar...

Tüm bu kriz ve şiddet cenderesi içinde her şeye rağmen İstanbul'dan Amed'e, İzmir'den Antep'e, Hopa'dan Adana'ya kadar günden güne tırmanan gerilim içerisinde, kadınlar, her yerde öfke ve isyan biriktiriyor. Ezilenler cephesinde durum böyleyken, faşizm ve sermayenin "huzuru" ise yerinde. Sermayelerine sermaye katmanın keyfini çıkarıyorlar. Bundan dolayı bu yıl 8 Mart'ı kadınlar her yerde "Bize yoksulluk varsa zenginlere huzur yok" şiarıyla, isyanıyla karşılıyor. Bıçak kemikte diyerek yaşanan tüm zulme karşı çaresiz olmadıklarını ve birlikte güçlü olduklarını haykırıyorlar. Yağmura, soğuğa aldırış etmeden, polis terörüne karşı yılmadan, cesaretle işçi direnişlerinde ve zamlara karşı eylemlerde kadınlar en önde yürüyor. Farplas'ta, Sinbo'da, PAS South'ta kadın işçiler işlerine geri dönebilmek, sendikal örgütlenme hakkı için harekete geçiyor, direniyor ve ayağa kalkıyorlar. İşçi direnişinde yer alan kadınlar sadece işçi sınıfının taleplerini değil kadın işçi olarak da özel taleplerini direnişlerde dile getiriyorlar. Direnişlere kadın rengini, politikasını ve dilini yansıtıyorlar. İşçilerin biriktirdikleri bu enerjiyi kadın hareketi kendi biriktirdiği enerji, irade ve duygusu ile birleştirerek, hem mücadelelerin direniş rüzgarını hem de faşist rejimin yaşadığı rejim krizinin olanaklarını arkalayarak 8 Mart'a yürüyor.

2022 8 Mart'ı, kadın hareketi açısından bir dönemeç. Daha önceki yıllarda örgütlenen 8 Mart, 1 Temmuz, 25 Kasım gibi eylemlerde ortaya konulan cinsel özgürlük talepleri bugün sınıfsal taleplerle kesişiyor. Artan hayat pahalılığıyla, yoksullukla, işsizlikle birlikte kadın hareketi cins mücadelesi dışında sınıf hareketinin gündemleriyle yeniden yan yana gelmeye başladı. Yoksulluğa karşı mücadele eylem planları oluşturuldu, işçi direnişleriyle dayanışma eylemleri örgütlendi. Garibe Gezer'in hapishanede katledilmesinden sonra Aysel Tuğluk'un özgürlüğü için çeşitli politik eylemlilikler ise bir başka direniş kanalı olarak örgütlendi.

Kadın hareketinde cins politikası ile sınıf politikası, daha yalın bir ifadeyle kadın özgürlüğü ile emeğin özgürlüğü giderek daha fazla birleşirken, erkek egemen faşist rejim ise geri adım attıramadığı kadın hareketinin bu yönelimine engel olmak için yeni yol ve yöntemler bulmaya çalışıyor. Bu yılki 8 Mart eylemlerinin yaygın, kitlesel ve militan geçmemesi için her zamankinden daha fazla saldırgan politikalar uygulayacağına, eylem ve etkinliklere dönük faşist yasaklar ile polis terörünün şiddetini artıracağına dair hiç şüphe yok. Bu nedenledir ki, bu yıl ki 8 Mart aynı zamanda antifaşist karakterde olacak, kadınlar erkek egemen faşist rejimden hesap soracaklardır.

Kapitalizm, ücretli kölelik düzeni, hak gaspı, sınırsız sömürü, patronların şiddeti ve denetimi düzenidir. Yanı sıra tüm ezilen toplumsal kesimleri muazzam bir kara propagandayla baskı altına alarak yönetmenin adıdır. Ona göre işçi sınıfının payından çalanlar göçmenlerdir örneğin. Düzenbazlık çıkaranlar fıtrata karşı çıkarak eşit ücret isteyen işçi kadınlardır. Bunlar makbul olmayanlardır ve mutlak surette ezilmesi gerekenlerdir. Bunların karşısına emek ve kadın düşmanı, ırkçı, cinsiyetçi politikalar konulmalıdır. Kapitalist sömürü düzeninde kadın işçilerin ücreti, iş saatleri, sigortası, doğurganlığı, emeğinin özgürlüğü denetim altına alınmalıdır. Bu, erkek egemen devletle patronun işbirliğinin en somut halidir. Bundan dolayı kadın-erkek eşitliğini fıtrata aykırı sayarak işyerlerinde eşit işe eşit ücret politikası uygulamayan, kadın işçileri güvencesiz, esnek ve sigortasız çalıştıran, regl izni vermeyen, temel ihtiyaç sürelerini kısıtlayan, mobbing uygulayan, işçi sağlığı ve iş güvencesi oluşturmayan bir pratik inşa ediliyor. Kadın işçiler işyerlerinde cinsiyetçi ayrımcılıklara, saldırılara uğruyor, sendikalı oldukları için işten atılıyor, ILO 190 kuralları uygulanmıyor, ücretsiz kreş hakkı verilmiyor, ev ve bakım işleri toplumsallaştırılmadığından kadının sırtına yükleniyor. Genç kadın yoksulluğu boyutlanıp derinleşiyor. Yoksulluk arttığı için eğitim hakkını ilk kaybeden genç kadınlar ya küçük yaşta evlenmeye ya da çocuk işçi olarak çalışmaya zorlanıyor. Üniversiteli genç kadınların dramatik yoksullaşması bir yandan en ucuz işgücü sömürüsüne yol açıyor, diğer yandan seks işçiliğiyle karakterize oluyor. İktidar ve patron aracılığıyla, kadının emek sömürüsü ve köleliği meşrulaştırılıyor, buna alan yaratılıyor.

Erkek egemen kapitalist düzen ve onun faşist rejimi, direnen, mücadele eden kadınların kazanma umudunu kırmak, erkeğe kölelik dışında başka bir seçenek olmadığını göstermek istiyor. Bu planlarını boşa çıkarmak, cins, emek sömürüsü politikalarını kırmak, kadınlar cephesinden de direnen kadın işçilerin taleplerinin sahiplenilmesinden, mücadelenin yükseltilmesinden ve emek-sermaye çelişkisinin büyütülmesinden geçiyor. Bundan dolayı 2022 8 Mart'ı, devrimle karşıdevrim arasındaki mücadelenin kitlesel, birleşik ve militan ilk siyasi çarpışmanın adresi olarak ele alınmalıdır. Erkek egemen faşist rejimin ipini kadınlar çekmelidir.

Sermaye sınıfına karşı gelişen kitlesel kadın işçi direnişleri ile cins mücadelesinin birleşmesi kadın devrimi programının hayat bulması demektir. Cins mücadelesi ile kadın işçi direnişlerinin birleşmesi, 8 Mart'ın tarihselliğinin güncel olarak buluşmasıdır. Bu güncel buluşmayı 8 Mart eylem alanlarına taşıma görüş açısıyla hareket edilmelidir. Kadın kitlelerini bu iradenin, aklın, ruhun yapıcıları yapmak için emek seferberliğine girilmelidir.

Bundan dolayı 8 Mart yaygın ve kitlesel olmalı, kararlılığı örgütleyen işçi ve emekçi hareketi dalgası içinde emek-cins sömürüsüne, zamlara, yoksulluğa karşı kadınların antikapitalist birleşik mücadelesi büyütülmelidir. Bu iki mücadele kanalının buluşması için sosyalist kadınlar genç işçi kadın kitleleri arasındaki çalışmasını daha sistematik hale getirmeli, kadın işçi direniş mevzilerini mesken tutmalı, politik kitle ajitasyonu ve propaganda çalışmasını genişletmelidir. Emekçi semtlerde 8 Mart'a giderken kadın eylemlilikleri ve buluşmaları, yoksulluğa, açlığa, zamlara karşı eylemler örgütlenmelidir.

Sosyalist kadınlar, 8 Mart iradesini örgütlerken kadın kitle seferberliği nasıl olmalıdır, örgütsel nitelik nasıl yükseltilmelidir sorularına yanıt aramalı ve çözüm gücü olmalıdır. Kadın kitle çalışmasında kaç kadın işçiyle yüz yüze gelindiği, kaç işçi direnişiyle ilişki kurulduğu, kaç kadının çalışmaya katıldığı, kaç örgütün kurulduğu sorularına somut cevaplar verilmelidir. Her mahallede, ilçede 8 Mart komiteleri, komisyonları, grupları kurulmalı, takas pazarı, kahvaltılar, forumlar, yürüyüşler, şenlikler, paneller gibi envai çeşit mücadele biçimleri kullanılmalıdır. Fabrika fabrika, sokak sokak, ev ev, direniş direniş 8 Mart'a çağrı yapan bildiriler, bültenler dağıtılmalıdır. Tekstil atölyeleri, işçi direniş mevzileri, emekçi evleri toplantı üsleri olmalıdır. 8 Mart'ın öngününde kadın işçi kitlelerinin gücünü, iradesini, coşkusunu ve birlikteliğini örgütleme, eylem alanında buluşturma zamanıdır!

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 25 Şubat tarihli 51. sayı başyazısı.