'Entegrasyon belgesi'nde Özerk Yönetim yok sayılıyor, teslimiyet dayatılıyor
HTŞ'nin başında bulunduğu Şam yönetiminin, Özerk Yönetime muhatap belirtmeden aracılar kanalıyla gönderdiği "entegrasyon öneri belgesi"ne ilişkin basına sızdırılan bilgilerin büyük oranda gerçekle ilgisi olmadığı ortaya çıktı. Özerk Yönetim'in yok sayıldığı, entegrasyon adı altında teslimiyetin dayatıldığı belgeye Özerk Yönetim henüz resmi bir yanıt vermedi.
Suriye'de yönetimin devredildiği HTŞ ile Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasında entegrasyon anlaşmasına ilişkin basına sızdırılan bilgilerin büyük kısmının gerçek olmadığı ortaya çıktı. Suriye Savunma Bakanlığı imzalı "entegrasyon öneri belgesi"nin, muhatap belirtilmeden aracılarla Özerk Yönetime iletildiği belirtildi. Belgede, daha önce basına sızdırılanın aksine QSD'nin üç ayrı askeri birim şeklinde (Hesekê, Dêrazor, Reqa merkezli olarak) örgütlenmesi öneriliyor.
Suriye Savunma Bakanlığı imzası taşıyan 7 Aralık tarihli "entegrasyon öneri belgesi", kurum adı yani muhatap belirtilmeden, üstelik resmi kanallardan değil aracılarla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimine iletildi. Örgütsüzlük ve savunmasızlığın dayatıldığı belgeye ilişkin Hawar Haber Ajansı'nda (ANHA) yer alan Khalil Jamal imzalı "Uzlaşma yok, direniş zamanı" başlıklı analiz yazısında, Özerk Yönetimin belgeye resmi bir yanıt vermediği ifade edildi.
Özerk Yönetim ya da QSD'nin muhatap alınmadığı belge, 6 temel ve 2 ek başlıktan oluşuyor. Bu başlıklardan 7'si Özerk Yönetimden atılması istenen adımlar, son madde ise Suriye'de yönetime getirilen HTŞ'nin görevleri şeklinde sıralanmış.
Geçtiğimiz hafta basına sızdırılan bilgilerde, Şam'ın sunduğu planda QSD'nin, Suriye ordusu bünyesinde üç farklı tümen halinde yapılandırılacağı belirtilmiş, buna göre; kuzeydoğu sınırlarının güvenliğini üstlenecek bir Sınır Koruma Tümeni olacağı, YPJ'nin ayrı bir kadın tümeni olarak kalacağı, Suriye'deki cihatçı gruplara karşı Şam'la koordinasyon içinde çalışacak bir Terörle Mücadele Tümeni oluşturulacağı iddia edilmişti.
Ancak bu iddiaların gerçekle ilgisi olmadığı anlaşılıyor. ANHA'daki analiz yazısında, entegrasyonun üç ayrı askeri birim şeklinde (Hesekê, Dêrazor, Reqa merkezli olarak) gerçekleşeceği belirtilirken, QSD'nin terfi-tayin sisteminin de HTŞ komutanlığı ve Savunma Bakanlığı üzerinden onaylanacağı kaydediliyor.
Anlaşmanın kabul edilmesi durumunda; QSD'nin kendi bünyesindeki komutan ve diğer görevlilere HTŞ komutanlığı mülakat yapacak, uygun görürse atamasını gerçekleştirecek. Ayrıca, QSD savaşçı ve komutanlarının sicilleri, QSD envanteri ve envantere konu olan her şey, mevzilenme sistemi ve altyapı çalışmaları HTŞ'ye teslim edilecek.
ÖZERK YÖNETİM YOK SAYILIYOR
Savunma Bakanlığı imzalı belgede, Kürtlerin sistem içindeki yerinin ne olacağı, kişilerin devlet bürokrasisi içinde nasıl yer alacağı, enerji kaynakları ve gümrük kapılarının nasıl ele alınacağına ilişkin konulara da yer verildiği belirtilen ANHA'daki yazıda, belgeye ilişkin şu değerlendirme yapıldı: "Bu belgenin yayımlandığı zaman dilimi de çok önemlidir. Bir yıldır 10 Mart Mutabakatı dışında hiçbir resmi söylemi ve bu konuda atılmış tek adımı olmayan Şam HTŞ iktidarının, yılın son günlerinde böyle bir belgeyi alelacele, muhatap belirtilmeden ve hem de aracılar vasıtasıyla sunması oldukça anlamlıdır. Özellikle de TC iktidar kanadının mutabakat ve entegrasyon üzerine çok yoğun değerlendirmeler yaptığı ve Özerk Yönetimi entegrasyon adı altında teslim olmaya zorladığı bir dönemde, böylesine muhatabı belli olmayan bir belgenin gönderilmesi, aslında Özerk Yönetimi yok saymak anlamına gelmektedir. Yani basın yorumcularının ya da yapılan açıklamalarda dile getirildiği gibi, bu belge muhatap alınmayı içermiyor. 'Ben ne dersem onu yapacaksın' şeklinde dayatılan bir emrivaki anlamına geliyor."
TESLİMİYET DAYATILIYOR
AKP-MHP iktidarının hazırladığı raporların bir kopyası gibi değerlendirmesine yer verilen ANHA yazısında, "Teslimiyet çözüm diye lanse ediliyor. Çözüm adı altında örgütsüzlük ve savunma mekanizmalarından yoksunluk dayatılıyor. Ve Özerk Yönetim için de 'yıl sonuna kadar teslim olmazsan askeri seçenek, yani işgal masadadır' denilmek isteniyor. İşte bu belge, dilinden de anlaşılacağı gibi, Türkçeden Arapçaya çevrilmiş ve Yaşar Güler imzalı bir metin gibi karşımıza çıkıyor" ifadelerine yer verildi.
Yazıda ayrıca, başta Kürtler olmak üzere Özerk Yönetim'in tüm bileşenleri ve dostlarına "yeni bir soykırım dalgasına" hazırlıklı olma çağrısında bulunuldu.