27 Aralık 2025 Cumartesi

Devrimci disiplini yükseltelim

Düzgün işleyiş devrimci disiplinin önemli alanlarından biridir. Toplantıların düzenli yapılması, kararların düzenli denetimi, rapor ve yerinde denetim sistemlerinin işletilmesi, eleştiri-özeleştiri kurumunun işletilmesi, bilgi akışının düzenli yapılması, örgütsel güvenlik kurallarına riayet o örgütteki disiplinin niteliğini oluşturur. Bu konularda disiplin ölçüsünü elden kaçıran her örgüt örgütsel ve siyasi olarak gelişme-genişleme iddiasını da kaybeder.

Siyasi savaşımın yeni tasfiyeci dalgayla birlikte giderek ağırlaşan koşullarıyla, işçi sınıfı ve ezilenlerin eşitlik, özgürlük, adalet için birleşip, genişleyen mücadele azmi, devrimci sosyalistlerden daha yüksek bir öncülük, önderlik niteliği bekliyor. Devrimci mücadelenin büyüyen görevlerini henüz genç denebilecek omuzlarında taşıyan devrimci militanlara, dönemin ihtiyaçlarına uygun bir değişim ve dönüşümü kendilerinde, ortamlarında, partide, yaşamda örgütleme çağrısı yapıyor.

Bu çağrı, her günkü görevlerin yerine getirilmesinden bir planın uygulanmasına, bir kararın pratikleştirilmesine kadar her bir yoldaşın sergileyeceği devrimci pratik ve disiplin düzeyini yükseltmeyle yanıtlanabilir. Tek tek her partili disiplin düzeyini yükseltmeden, partinin daha büyük mücadeleleri örgütleme kapasitesi, öncülük ve önderlik niteliği kazanılamaz.

Devrimci çalışmanın pek çok alanında "ciddiyet"le, "sorumlu düşünüş ve davranış"la birleştirilerek yapılan disiplin vurgusu duyarız. Bu vurguların "ciddiyetsizlik", "sorumsuzluk"a atıf gibi algılanarak gerilim yarattığını da pek çoğumuz yaşamış ya da gözlemlemişizdir. Ya da disiplin sözcüğünden kaba bir kuralcılık, katı bir şematiklik hissiyatına kapılanlarımız da vardır. Bir merkezi kararın açıklanmasının peşi sıra gelen kararı uygulamada yüksek disiplin çağrısında, bir korteje "şöyle, şu şekilde..." komutlarında, bir görevin ayrıntılandırılışında ya da bir görev yerine geç kalınmaması uyarısında somutlaşan disiplinli davranış vurgularının, "aksini düşünen-yapan varmışçasına yersiz bir müdahale" gibi tartışıldığı olmuştur. Oysa disiplin, devrimci enerjimiz ve pratiğimizi en yüksek düzeyde var etme aracı, geliştiği oranda kolektivizmi, irade ve eylem birliğini güçlendiren bir niteliktir. Ve her militanın, devrimci örgütün politik mücadeleyi yükselttikçe, örgütsel gelişimi sürdürdükçe disiplin düzeyini de eş oranda yükseltme zorunluluğu vardır.

Sadece son bir yılda biriktirdiklerimizden-açığa çıkan yetmezliklerimizden, siyasi savaşımın bugünkü koşullarının gerektirdiği ideolojik netlik ölçülerinden, düşmanın bizimle ilişkilenişinin kapsamı ve ciddiyetinden, ezilenlerin bağrında biriken ve ateşleyicisini bekleyen politik gerilimden bakalım kendimize. Olduğumuz yerden daha ileriye yürümek, savaşım kapasitemizi geliştirmek, dayanıklılığımızı artırmak için güçlü bir disipline dayanan sağlam bir örgütsel işleyişi yaratmamız şarttır. Bu; her bir partilinin örgütsel işleyişe tabiyeti, kararlara uyumu, günlük yaşamını, çalışma tarzını devrimci faaliyetin ihtiyaçlarına göre düzenleme düzeyinde somutlaşan devrimci ciddiyet ve disiplinle başarılır.

Örneğin sabahın erken saatlerinde vardiyaya koşan işçileri yakalayarak bildirisini ulaştıranlarla "bu saatte eylem mi olur" diyenleri düşünelim. Bir etkinliği en kalabalık haliyle yapıp bitirmek amacında olanlarla, etkinliği propaganda alanına, farklı kesimlere temas etme ve ilişki çıkarmaya uğraşanları düşünelim. Bir parti etkinliğinde salon temizliğinden, gelenleri karşılamaya koşanla, etkinliğe dakikalar kala salona gelenleri düşünelim. Eylem anına dair plan ve kararlara uyum gösteren bir yoldaşla, kendi doğrusuna göre hareket eden bir yoldaşı getirelim gözümüzün önüne. Bu davranışlardaki disiplin veya disiplinsizlik sizce devrimci ortamda hangi duygu ve düşünüşü örgütler?

Sosyalist basını okurlara ulaştıranları, bir eylemde taşınacak pankartları hazırlayıp eylem alanına götürenleri, bir toplantının yerini, yemeğini örgütleme görevi üstlenen yoldaşla, toplantı gündemlerine hazırlıklı gelen yoldaşları düşünelim. Tek başına bir alanda ya da bir kurumda masa başında kalkış saatinden gün içinde yapacağı işlere kadar çalışma disiplini sergileyen bir yoldaşla, kitle faaliyetinde 7/24 canlılık içinde emek disiplini, çalışma azmi üreten yoldaşları düşünelim. Bu disiplinli tutumların yoldaşlarda yaratacağı mutluluğu, çevrelerine vereceği güveni, çalışmalardaki pratik ve moral etkisini hepimiz tahmin edebiliriz.

Örgütsel yaşamda her türlü görev, karar karşısında geliştirilecek disiplinli ya da disiplinsiz tavırların karşılığı vardır. Güçlü bir disiplin anlayışı ve pratiği iç enerji, yüksek bir kolektivizm, adanmış devrimcilik üreteceği gibi, tersinden her türlü disiplinsiz yaklaşım başta kolektivizmi ve devrimci ortamı baltalar. Örgüt aklının yerini bireylerin aklı, merkezi kararların yerini kişilerin fikirleri, devrimci ölçülerin yerini bireylerin tercihleri almaya başlar. Fikirler, kararlar ayrışır, rekabet boy verir. Kolektif etkin birey olmanın yerini özerk özne olma halleri, kendini dayatma, kendi fikrini esas alma alır. Kişisel dostluklar, eski ilişkiler örgüt ilkelerinin önüne geçer, devrimci disiplin ortadan kalkar.

Tam da bu yüzden devrimci sosyalistler için disiplin en başta örgütlülük bilincinde, tüzük bilincinde cisimleşir. Örgütsel yaşam ve işleyişte tüzükle bağlı olduğunu bilmek, bu kurallar temelinde davranmayı esas almak, dahası bunu bir yaşam biçimi olarak kavramak, irade ve eylem birliğinde somutlaşan parti disiplinine aykırı pratiklerin kolektivizmi aşındırdığı bilinciyle hareket etmek devrimci militanın disiplin ölçüsüdür. Partinin yön ve hareket birliği, irade ve eylem birliği parti çizgisine ve merkezi kararlara uygunluk temelinde hareket etmekle oluşur.

Düzgün işleyiş devrimci disiplinin önemli alanlarından biridir. Toplantıların düzenli yapılması, kararların düzenli denetimi, rapor ve yerinde denetim sistemlerinin işletilmesi, eleştiri-özeleştiri kurumunun işletilmesi, bilgi akışının düzenli yapılması, örgütsel güvenlik kurallarına riayet o örgütteki disiplinin niteliğini oluşturur. Bu konularda disiplin ölçüsünü elden kaçıran her örgüt örgütsel ve siyasi olarak gelişme-genişleme iddiasını da kaybeder. İçe dönme tam da burada başlar. Kadrolar gelişimin yönünü bulma ve açmada yönsüzlük ve ayrışma yaşar.

Politik, örgütsel ve ideolojik çalışmalarımızı devrimci amaçlara bağlı tarzda ilerletmek için güçlü bir disiplin kazanmak kadar; her alanda disiplinsizliğe savaş açacak pratikleri geliştirmek devrimciliği yükseltmenin, yeni insanı yaratmanın önkoşuludur. Aksi her durum bu iddiamızı boşa çıkarır, bizi ideolojik açıdan dayanaksız kılar.

Rojava devriminin enternasyonal savaşçılardan Aziz Güler, "Saatlerimizi devrime ayarlamalı, ayakkabılarımızın bağcıklarını sıkı bağlamalıyız" demişti. Büyük düşlerin, büyük yürüyüşlerin yalın bir disiplin ölçüsü olarak okuyabilir bu çağrıyı her yoldaş. Adanmış bir arınma ile başlatılan maraton koşuculuğu denebilir buna. Şenol Sağaltıcı, "Devrim bedel istiyor dediğimiz ne? Başkasından beklemek mi" diye sorduğu seslenişinde, yaralı bir bacakla ayrıldığı savaş siperlerinden sonra koluyla, olmuyorsa kafasıyla, olmuyorsa yüreğiyle muhakkak devrim için işleyecek bir yaşam örgütleyebileceğini anlatıyordu. Müthiş bir emek disiplini, çelikten bir çalışma azmi. Her gün devrimci mücadelenin sayısız işine koşan yoldaşların da aklında, yüreğinde, adımlarında bunlara benzer sayısız ve sade kahramanlıklar ürediğini biliyoruz. Bu birikim disiplinli bir çalışma ile kolektivize edilebilir, partinin niteliğine dönüştürülebilir. Her türlü disiplinsizlik örneği, sorumsuz bireycilik halleri bu düş gücü ve emekle alt edilebilir. Buna inanıyoruz. Çünkü kendimizi bencilliğin, kendi çıkarlarını düşünenlerin uzağında dosdoğru çizip, en yüce davamız için, en önde yürüyen ölümsüzlerimizle birlikte savaşıyoruz.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 26 Aralık tarihli 250. sayısında yayımlanan Yapıdan köşesi.