20 Nisan 2024 Cumartesi

Çiçek Otlu yazdı | Sokakları Yasaklayamazsınız, Hesap Vereceksiniz!

8 Mart'ta sokaklara çıkarak erkek-devletin yasaklarını tanımadığımızı, bizi yok sayan, katleden, ötekileştiren bu erkek egemen rejimi yıkacağımızı bir kere daha göstermiş olduk. Biz birlikte oldukça, dayanışmayı büyüttükçe, kadın kitleleri arasında sürekli örgütleme çalışması yaptıkça, cins çelişkisini derinleştirdikçe yeni yaşamı birlikte kuracağız ve saray rejiminden hesap soracağız.

AKP-MHP faşist rejimi tarafından hayatların enkaz altında katledildiği, deprem yaralarının, acılarının ezilenlerin ve kadınların dayanışması ile sarıldığı, depremin yaşandığı kentler terk edilmeyerek, yeniden yaşamı kurmanın yolları arandığı bir süreçte 8 Mart örgütlendi.

8 Mart'a acımızla, öfkemizle, isyanımızla yürürken deprem bölgelerinde yaşayan kadınlarla "kadın dayanışması yaşatır" diyerek ilk günden itibaren kadın örgütleri olarak dayanışma örgütlendi. Binlerce kadın ped, iç çamaşırı, hijyen maddelerine, sağlık hizmetlerine ulaşamadı. Tuvalet ve banyo olmadığı için salgın ve kadın hastalıklarının başladığı, ev işleri başta olmak üzere yaşlı ve çocuk bakımının ağır yükünü üstlendiği, çocukların eğitim ve kreş, barınma sorunlarının çözülmediği, şiddetin olmadığı güvenli alanların yaratılmadığı yerlerde kadın yaşam alanları kurulması çalışmaları başlatıldı. Çadır çadır kadınlar ziyaret edildi. Kadınlarla birlikte sorunları, bu sorunların çözümü üzerine tartışmaların örgütlendiği çeşitli kadın forumları örgütlendi. Kadından kadına dayanışma kitleri oluşturuldu. Ve deprem bölgesindeki kadınlara dağıtıldı. Kadınların yükünü biraz hafifletebilmek için çocukların eğitimi için çadırlar kuruldu.

8 Mart'a giderken kadından kadına dayanışmanın büyütüldüğü, acının öfkeye, öfkenin isyana dönüştüğü, helalleşme isteyen faşist şefe karşı hesaplaşma çağrısı ile yanıt verildiği bir dönemde gidildi. Deprem bölgelerine örgütlenen kadın dayanışmasının gücü, biriken öfke ve isyan bu yıl ki 8 Mart'ın geçtiğimiz yıllardan daha yaygın, birleşik, militan, kitlesel geçeceğinin sinyallerini verdi. Olağanüstü koşullardan geçildiği için geçtiğimiz yıllardaki gibi kadın kitleleri arasında herhangi bir kitle çalışması, sokakta kitlesel bildiri dağıtımı, yerellerde basın açıklamaları gibi 8 Mart hazırlık çalışmaları örgütlenemedi. Birçok kadın örgütü ve platformlar 8 Mart hazırlık çalışmalarına son bir hafta kala başladı. 8 Mart'a giderken kadın özgürlük mücadelesinin politik özneleri yaşanan deprem katliamına, erkek devletin kadınların ihtiyaçlarını geri plana atmasına karşı sessiz kalmayacağını belirterek, 8 Mart gününü sokaklara çıkarak yas ve isyan günü ilan ettiğini açıkladı.

Bu yıl ki 8 Mart'ta; Türkiye ve Kürdistan'da yaygın, kitlesel ve militan eylemler örgütlendi. İstanbul, Ankara, İzmir, Van, Dersim kitleselliği, öfkesi, isyanı ve militanlığı ile öne çıktı. Faşist AKP-MHP'nin halkımızı enkaz altında diri diri katletme, yardım götürmeme politikalarına, faşist ve eril dille tehdit söylemlerine, kadınların korunmamasına, ihtiyaçlarının giderilmemesine karşı "acımızla, öfkemizle birlikte isyandayız", "Depremde neredeydiniz?", "Helalleşme yok, hesaplaşma var", "Sorulacak hesabımız kurulacak yaşamımız var", "Jin, jiyan, azadî" sloganları tüm Türkiye ve Kürdistan'da ortak yankılandı. Sokakta örgütlenen herhangi bir basın açıklamasına bile izin verilmezken, Antakya'dan İstanbul'a, İzmir'den Van'a, Ankara'dan Konya'ya, Amed'den Zonguldak'a, Samsun'dan Eskişehir'e kadın kitlesi erkek devlete karşı öfkesi, isyanı, direnişi ile sokaklardaydı. Geceleri, meydanları bırakmayacağını, erkek egemen faşist rejimi kadınların iradesi ve gücüyle yıkacağını bir kere daha gösterdi. 8 Mart günü ilk anlamlı mesaj enkazların içinden yeni bir yaşamı birlikte kurmaya çalışan Antakyalı kadınlardan geldi. Öfkesini, umudunu kuşanan Antakyalı, Karyerli kadınların yaşam zinciri kurması, Kadınlar Birlikte Güçlü'nün kurulmuş olması kadın hareketine umut oldu. Depremde oluşan enkazı kaldırmaya, yaşamı kurmaya çalışan da, sokaklarda katil erkek devletten hesabı sormaya çalışan da kadınların olduğu mesajı verildi. Erkek iktidarın 8 Mart Taksim eylemi başta gelmek üzere Amed, Ankara yürüyüşüne dönük yasak kararına yanıtımız çok netti: "Sokakları yasaklayamazsınız, hesap vereceksiniz."

Bu yıl ki 8 Mart'ta da gözler, yürekler yine İstanbul Taksim'deydi. Sabahın ilk saatlerinden itibaren İstanbul Valiliği 8 Mart yürüyüşünü yasakladığını açıkladı. Taksim ve çevresindeki sokaklara geceden bariyerler kuruldu. Sokak başları polis barikatları ile kapatıldı. 14.00'den itibaren Taksim'e giden metro hatları ulaşıma kapatıldı. Sosyal medyadan, feminist gece yürüyüşünü örgütleyenler valiliğin yasağını tanımadığını, her yıl olduğu gibi yine yan yana geleceğimizi, gücümüzü göstereceğimizi, sokakların, gecelerin ve meydanların bizim olduğunu duyurdu. Binlerce kadın birbiriyle buluşmak için Taksim Meydanına doğru buluşmak için hareket etti. Öğlen saatlerinden itibaren Cihangir sokaklarında olan kadınlar yan yana gelmeye ve slogan atmaya başladı. Deprem katliamından dolayı erkek devlete öfke, isyan o kadar büyüktü ki geçmiş yıllardaki gibi kimse 5-10 kişi yürümüyordu. Öfkeli, birbirine güven veren, birbirini bırakmayan ve kitleselleşen bir kadın kitlesi vardı. Kadınlar kararlıydı.19.30'da Taksim'e girişe izin verilmediği durumda polis barikatına yüklenip, eylemi başlatma kararlılığı çok yüksekti. Karaköy-Kabataş hattında birleşen kadınlar Cihangir'de toplanan kadınlarla buluşmak için yan yana gelmeye başladı. Boğazkesen'de kadınların önü polis barikatıyla kesildi. "Enkazda insanlar yardım beklerken neredeydiniz" diye haykırdı kadınlar. AKP-MHP iktidarına karşı öfke ve hesaplaşma isteği o kadar büyüktü ki; kadınlar polis barikatının önünde gitgide kitleselleşmeye başladı. Deprem katliamına karşı duyduğumuz öfkeyi, isyanı polis barikatıyla, gözaltı tehdidiyle durduracağını sananlar kadınların iradesi, gücü karşısında bir kere daha yanıldıklarını anladı. Polisin ısrarlı bir şekilde eyleminizi burada yapın teklifi kabul edilmedi. Cihangir'deki arkadaşlarımızla buluşacağımız talebimizin kararlığı, pankartımızı-dövizimizi açmamız, sloganlarımızı atmamız karşısında polis geri adım atmak zorunda kaldı. Bizi yönlendirdikleri sokakta polislerin üst arama isteği kadınlar tarafında hemen reddedildi. Üst araması yaptırmadan geçmek isteyen kadınlar polisler tarafından çembere alındı. Ve o an tüm kadınlar sanki Taksim Meydanına giriyormuş gibi öfke, isyanla polisin üstüne koşmaya başlayınca polisler barikatı açmak ve geri çekilmek zorunda kaldı. Sloganlarımızla, dövizlerimizle, pankartımızla Cihangir'deki kadınlarla buluşmak için yürüyüşe geçtik. Bir anda her yer kadın, her yer öfkenin ve isyanın direnişine dönüştü. Uzun zamandır Taksim'de yan yana gelemeyen kadınların buluşması, bu buluşmanın verdiği güven, kadın dayanışmasının duygusunun gücü herkesin yüzüne yansıyordu. Polisin engellemelerine, valiliğin yasaklamasına ve ulaşım yollarının kapatılmasına rağmen bir araya gelmenin, eylemi kitlesel yapmanın mutluluğu da yok değil de alanda. AKP gidecek, kadınlar kalacak ve son yasaklı 8 Mart olduğu havası da hem dövizlerde, hem kadınların konuşmalarında çok hakimdi.

8 Mart'ta sokaklara çıkarak erkek-devletin yasaklarını tanımadığımızı, bizi yok sayan, katleden, ötekileştiren bu erkek egemen rejimi yıkacağımızı bir kere daha göstermiş olduk. Biz birlikte oldukça, dayanışmayı büyüttükçe, kadın kitleleri arasında sürekli örgütleme çalışması yaptıkça, cins çelişkisini derinleştirdikçe yeni yaşamı birlikte kuracağız ve saray rejiminden hesap soracağız.