1 Eylül 2025 Pazartesi

Boğaziçili kadınlar: Güvenlik önlemleri bizi değil failleri koruyor

Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Güney Kampüs'te 5 yıldır süren polis ablukası ve kayyum rektör yönetiminin güvenlikçi politikalarının öğrencileri korumak değil bastırmayı amaçladığını vurgulayan kadın öğrenciler, Hilal Özdemir cinayetinde kayyum yönetimin sorumluluğuna işaret etti. Cinayetin örtülmesine izin vermeyeceklerini kaydeden kadınlar, tüm failler hesap verene kadar mücadele edeceklerini vurguladı.

Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs'te 30 Ağustos gecesi, 15 yaşındaki Hilal Özdemir, Ayberk Kurtuluş tarafından silahla vurularak katledildi. Özdemir, kayyum rektör tarafından düğün organizasyonları için kiralanan Kennedy Lodge'da günübirlik çalışıyordu. Kampüse sabah saatlerinde girerek Özdemir'le tartışan fail, sonrasında üzerinde silahla bir kez daha kampüse girdi ve Özdemir'i katletti.

Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü ve kampüsün yer aldığı Hisarüstü Mahallesi, 2021'deki kayyum rektör protestolarından bu yana karakola çevrilmiş durumda. Kampüs girişi ve otoparkında sistematik olarak bekleyen polis araçları, her yerde dolaşan sivil ve çevik kuvvet polisleri, turnikeler, X-ray cihazları ve kameralar, kayyum rektör Naci İnci'nin iddiasına göre öğrencileri korumak için. Ancak 5 yıldır defalarca işkenceyle gözaltına alınan, fişlenen, hakkında soruşturma başlatılan, kampüse girişi engellenen öğrenciler, işin aslının böyle olmadığını söylüyor.

 

Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi kadınlar ve LGBTİ+'lar, cinayetin hemen ardından kampüs içerisinde ve önünde yan yana gelerek, bu güvenlikçi politikaların insanların güvenliğini sağlamak için değil, onları bastırmak ve fişlemek için kullanıldığını teşhir etti. Cinayetin peşini bırakmayacaklarının altını çizen kadınlar ve LGBTİ+'lar, tüm faillerin hesap vermesini istedi.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi 5 kadınla, Hilal Özdemir cinayeti hakkında ne düşündüklerini ve kayyum rektör yönetiminin güvenlikçi politikalarının ne anlama geldiğini konuştuk.

DEMİRKOL: KADIN CİNAYETLERİ ÖNLENEMEZ DEĞİL
Sosyoloji bölümü mezunu Zeynep Demirkol, "Katil daha önce okula sabah girmiş ve Hilal'le kavga etmişti, hatta çalışanlar ayırmaya çalışmış, kampüsten çıkarılmıştı. Sonra nasıl olduysa tekrar kampüse girdi ve bu kadar polisin, özel güvenlik birimlerinin (ÖGB) kol gezdiği bu Boğaziçi kampüsünde, son 5 senedir polissiz bir günün geçmediği bir kampüste bir kadın katledildi" dedi.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi kadınlar olarak çok öfkeli ve üzgün olduklarını dile getiren Demirkol, "Bunun gerçekleşememesi gerekiyordu. Kadın cinayetleri önlenemez şeyler değil. Katil, bunlardan aldığı güçle bunu yapabiliyor. O yüzden bugün burada bir araya geldik ama Hilal hala yaşamıyor. Bunun bir geri dönüşü yok" ifadelerini kullandı.

'MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Yüzlerce kadın ve LGBTİ+ olarak önce okulun içerisinde bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini anlatan Demirkol, farklı üniversitelerden gelen kadınlar içeri alınmadığı için sonrasında hep birlikte Güney Kampüs kapısında açıklama yaptıklarını kaydetti. Demirkol, "Mücadeleye devam edeceğiz, öfkeliyiz" vurgusu yaptı.

DEMİREL: BİRBİRİMİZLE DAYANIŞMAK İÇİN BURADAYIZ
15 yaşındaki Hilal Özdemir'in bu kampüste çocuk işçi olarak çalıştığına işaret eden Batı Dilleri ve Edebiyatları (WLL) bölümü öğrencisi Zeynep Demirel, şöyle devam etti: "Bazı medya kanallarında 'sevgilisi' olarak adlandırılan faili ve istismarcısı tarafından katledildi. Sabahında gelip tartışmışlar ve sonrasında tekrar silahla kampüse giriş yapmış. Güvenliklere buradan soruyoruz: Bunu nasıl başardınız? Kavga ettiklerini gördükten sonra neden kimse bir şey yapmadı? Bu şahıs bir silah elde edip nasıl bu silahla kampüse girebildi? Bizim güvenli hissetmemiz gereken, 'başımıza bir şey gelse buraya sığınırız' diye düşündüğümüz kampüsümüzde nasıl 20 yaşındaki birisi 15 yaşındaki bir kız çocuğunu katledebildi? Okulumuz bunun üzerini neden muğlak açıklamalarla kapatmaya çalışıyor? Neden biz burada buna ses çıkarmaya çalışırken şu an arkamdan geçen polis ekipleri bize karşı duruyor? Biz bunun için isyandayız. Okulumuzda bazı şeyler değişsin diye buradayız. Kadınlar biraz daha güvende hissetsin, biz biraz daha güvende hissedelim diye buradayız. Birbirimizle dayanışmak için buradayız."

BOZKURT: ÖFKELİYİZ
Öfkeli olduklarının altını çizen Psikoloji bölümü öğrencisi Merve Bozkurt, "Bu kadar yüksek güvenlik önlemlerinin öğrencilere ve protesto hakkımıza yönelik işletildiği senaryoda böyle bir kadın cinayetini önlemek için hiçbir güvenlik önleminin alınmaması, buradaki bu ikirciklilik bizi inanılmaz rahatsız ediyor ve öfkemizi ikiye katlıyor" dedi.

Hilal Özdemir'in çalıştığı Kennedy Lodge'ın aslında kamusal bir alan ve öğrencilerin girişine açık bir yer olduğunu ifade eden Bozkurt, "Son 3-4 yılda orası aşama aşama özelleştirme yolunda ilerledi. İlk önce orada oturan öğrencileri gidip 'ses yapıyorsunuz, burası özel bir işletmenin alanı' diyerek kovuyordu güvenlikler. Bu uyarılar yetmedi, girişine demir kapı yaptırdılar. Demir kapı açılıyor ama aslında o demir kapı da özelleştirmenin bir sembolü gibi oldu. Zamanla insanlar orayı kapalı zannedip girmemeye başladılar. Kamusal olmaktan çıkarılan bir alan söz konusu, görüyoruz ki özelleştirilmesinin de sorumluluklarını almayan, güvenliğini sağlamayan bir yönetim var" ifadelerini kullandı.

'ÜSTÜNÜN KAPATILMAMASINI İSTİYORUZ'
Kayyum rektör yönetiminin "güvenliği sağlama" iddiasıyla yerleştirdiği kameraların Hilal Özdemir'in güvenliğini sağlamadığına işaret eden Bozkurt, "Bu kameralar içeride birisi bir eyleme katılsa suratı tespit edilmek için kullanıldı. Kendi öğrencisini kampüse sokmamak için kullanıldı. Mezununu, akademisyenini okula sokmayıp kendine muhalif olan tüm düşünceleri susturmak için bu yöntemleri kullandılar. Ama bir kadın cinayetini önlemek için hiçbir önlem alınmıyor. Orada aşama aşama o fail, önüne çıkabilecek bütün engelleri geçiyor. Bunun nasıl olduğunun sorgulanmasını ve üstünün kapatılmamasını istiyoruz" diye belirtti.

'TAKİPSİZLİĞE İZİN VERMEYECEĞİZ'
Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'i katleden fail Semih Çelik'in de kendisini öldürdüğünü ve dosyada bunu gerekçe gösteren mahkemenin takipsizlik kararı verdiğini hatırlatan Bozkurt, "Bu olayda da sanki fail tek bir kişiymiş gibi takipsizlik kararı verilmesine izin vermeyeceğiz. Failin kendisini öldürmesi bizim için faillerin ortadan kalkması demek değil. Burada o erkek şiddetinin etrafını saran gizli ağları açığa çıkarıp, o ağların da tek tek hesap vermesini sağlamak istiyoruz. Takipteyiz, takipsizliğe izin vermeyeceğiz" vurgusu yaptı.

BOZKURT: TEK ÇÖZÜMÜMÜZ ORTAK MÜCADELE
WLL bölümü öğrencisi Elif Bozkurt, yaşanan cinayetin rejimin kendilerine cezasızlık politikaları ve güvencesizlikten başka bir şey sunmadığını bir kez daha gösterdiğini belirtti. Boğaziçi Üniversitesi'nde yıllardır baskı ve korku politikaları yürütüldüğünü dile getiren Bozkurt, "Öğrenciler, akademisyenler ve mezunlar kampüs önünde gözaltı araçlarıyla, uzun namlulu polislerle karşılaşıyor ama bir erkek, kavga ettiği, çocuk işçi olan, istismar ettiği bir kız için ikinci defa elinde silahla kampüsümüze gelip onu rahatça öldürebiliyor. Bu da bizlere kayyum rektör Naci İnci'nin dediğinin aksine ne güvenlik kameralarının, ne turnikelerin, ne de diğer sözde güvenlik önlemlerinin kadınları değil failleri koruduğunu gösterdi" ifadelerini kullandı.

Bozkurt, "Bütün bu erkek şiddetine, istismara, çocuk işçi sömürüsüne ve kadın cinayetlerine karşı çözümün tek yolu, sınırlar içerisinde çözüm yolları, sözde güvenlik önlemlerinin artırılması değil, kadınların, LGBTİ+'ların ve işçilerin ortak mücadelesidir" vurgusu yaptı.

KILIÇ: MEDYA DA FAİL AKLAYICI BİR ROL ÜSTLENDİ
Hilal Özdemir cinayetinin ana akım medyada servis ediliş biçimine tepki gösteren Dilbilim bölümü öğrencisi Edanur Kılıç, "Birçok yerde, 'Bir kadın eski sevgilisi, erkek arkadaşı tarafından öldürüldü' başlıklı haberler servis edildi. Failin bu cinayeti işlemiş olmasına bir kılıf uyduruyorlar aslında, kamuoyunu o şekilde yönlendiriyorlar. Bu mağdur suçlayıcılığa girmeden bunun bir çocuk cinayeti, kadın cinayeti olduğunu belirtmek yeterli. Eğer magazinsel bir beklenti yoksa, amaçları etkileşim, fail aklamak değilse basın mensuplarının en temel görevinin doğru haber girmek olduğunu, bunun yolunun da kesinlikle bu cinayetin failini adlandırmak ve göstermekten geçtiğini düşünüyorum" dedi.

'HİÇBİRİ BİZİM GÜVENLİĞİMİZ İÇİN ORADA DEĞİL'
Kampüste öğrencilere karşı bütün güvenlik önlemleri göz önünde bulundurulduğunda bir katilin kampüse girerek bir kadın cinayeti işlemesinin "akıl almaz" olduğunu vurgulayan Kılıç, "Buradan çıkaracağımız sonuç şu: Kampüsteki ne güvenlikler, ne okulun her tarafındaki kameralar, ne turnikeler, ne X-ray cihazları, ne polisler bizim güvenliğimizi sağlamak için orada değil. Temel amaç, öğrenciyi nasıl baskılarsın, nasıl korkutursun, sesini nasıl kesersin. Bunu gördük" diye belirtti.