8 Mayıs 2024 Çarşamba

Bir manşetin işaret ettikleri

Yeni Şafak gazetesinin 23 Ekim günkü "Sıra PKK'lı işadamlarında" manşeti, Erdoğan'ın 8 Ekim'de yaptığı "Mart seçimleri geliyor. Bu seçimlerde, teröre bulaşmış olanlar sandıktan çıkarsa, anında gereğini yapıp, kayyum tayinleriyle yolumuza devam edeceğiz" açıklaması ile birlikte düşünüldüğünde iktidarın yeni bir saldırı dalgası planına işaret ediyor.
Yeni Şafak gazetesinin 23 Ekim günkü "Sıra PKK'lı işadamlarında" manşeti, tetikçilikteki çıtasının ne olduğunu bir kez daha hatırlattı. Söz konusu haberde, Kürt işadamlarına yönelik bir siyasi operasyonun haberi "Operasyon için gün sayılıyor" başlığı altında veriliyordu. Elbette, Saray'ın ezeli kâbusu HDP'nin de adı haberde geçiyordu.
 
Bu manşet, Erdoğan'ın 8 Ekim'de yaptığı "Mart seçimleri geliyor. Bu seçimlerde, teröre bulaşmış olanlar sandıktan çıkarsa, anında gereğini yapıp, kayyum tayinleriyle yolumuza devam edeceğiz" açıklaması ile birlikte düşünüldüğünde iktidarın yeni bir saldırı dalgası planına işaret ediyor. HDP'nin yüzde 13,1 oranında oy aldığı 7 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkan iradeyi tanımayan Erdoğan diktatörlüğü, sandıkları 1 Kasım'da yeniden halkın önüne getirmişti. İki seçim arasında geçen süreç, AKP milletvekili Burhan Kuzu'nun 7 Haziran seçiminin ertesi günü yaptığı "Ya istikrar ya kaos dedim; millet kaosu seçti hayırlı olsun" açıklamasına uygun olarak gelişti. AKP/Saray iktidarı, gerilla bölgelerini bombalamaktan DAİŞ'e bombalı saldırılar yaptırmaya, kitlesel tutuklamalara kadar halkın iradesini teslim almak için her türlü şiddet aracını kullandı. Ancak ezilenler 1 Kasım'da da tercihini HDP'den yana yaparak, iktidarın HDP'yi baraj altında bırakma planını bozdu. Bugüne kadar devam eden savaş sürecini hep birlikte yaşadık. Çok açık ki, Mart yerel seçimlerinde de Erdoğan, halkın iradesini yok saymak için kayyum başta olmak üzere her türlü şiddet aracını devreye sokacak.
 
Yeniden Yeni Şafak'ın manşetine gelirsek. Önce bir hatırlatma yapalım. Gazetenin 19 Aralık 2011 tarihli manşeti şöyle: "Failler malum ama devlet sırrıdır." Susurluk Komisyonu'nun Başkanı Mehmet Elkatmış ile yapılan bir röportaj manşette yer alıyor. Haberin spotu ise şöyle: "Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, 'ölüm listesi'nin faillerinin belli olduğunu, ancak devlet sırrı duvarı aşılamadığı için bir sonuç alınamadığını kaydetti. Elkatmış, 'Bu listeyi ne tek başına Ağar ne de Çiller hazırlayabilir. Listeyi Jandarma, JİTEM ve Emniyet hazırladı, MGK da onayladı. Sonradan rant listesine dönüştü' dedi."
 
Aralık 2011, devletin PKK ile Oslo'da yürüttüğü görüşmelerin "başarısızlık"la sona erdiği, ara verilen savaşın 14 Temmuz 2011 tarihinde Silvan'daki çatışma ile yeniden başladığı günlerdi. Ancak AKP'nin, devletin kirli suçlarıyla mücadele ettiği yanılsamasına da hala ihtiyaç duyduğu dönemdi. İktidarın kendisine verdiği görev gereği Yeni Şafak'ın manşetine taşıdığı liste ise, Çiller ve hükümetinin ölüm listesiydi.
 
Şimdi; 4 Kasım 1993 tarihine bakalım. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'di. Çiller, İstanbul'daki Holiday Inn Otel'de ellerinde "PKK'ye haraç veren işadamlarının ve sanatçıların listesi" olduğu yönünde bir açıklama yaptı. Ardından da "Onlardan hesap soracağız" diyerek işareti verdi. O günlerde kontrgerilla şefi Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürü, resmi suç örgütü JİTEM'in kurucusu Veli Küçük ise cinayetlerin yaşandığı bölge olan Kocaeli Jandarma Alay Komutanı'ydı. Çiller'in açıklamasının ardından siyasi cinayetler başladı. İlk olarak, 15 Ocak 1994 tarihinde "liste"nin ilk sıralarında yer alan Behçet Cantürk'ün cesedi şoförü Recep Kuzu ile birlikte Sapanca yakınlarında bulundu. Bu cinayeti, Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım cinayetleri takip etti.
 
Tetikçi polis Ayhan Çarkın daha sonraki itiraflarında bu cinayetlerden Milli Güvenlik Kurulu'nun bilgisi olduğunu söylemiş, "devlet planı" kapsamında öldürülenler arasında 4 kişinin ismini vermişti: Yusuf Ekinci, Namık Erdoğan, Faik Candan ve Mecit Baskın.
 
Liste yıllar sonra 10 Nisan 2015 tarihinde Ankara'da görülen "faili meçhul cinayetler" davasında eski MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür tarafından açıklandı. Eymür'ün "Haber elamanı Tarık Ümit'in sonradan verdiği isimlerle liste 54'e çıktı" dediği listedeki isimlerden bazıları devlet tarafından öldürüldü.
 
"Dün, dündür, bugün bugündür". Devletin her kademesinde uzun yıllar kalmış olan faşist lider Süleyman Demirel'in meşhur sözüdür. Demirel'in düsturu olan bu söz, burjuva siyaset dünyasının karakteristik özelliğidir. Dün iktidarın politikası gereği, Çiller'in ölüm listesini eleştiren Yeni Şafak gazetesi, bugün ise liste yayınlayacak aşamada. Çünkü artık Saray medyasında gazeteciliğin kırıntısı bile yok. Sadece manşet konuları değil, manşetin tamamı Saray'dan belirleniyor.
 
Asıl önemlisi bu manşet, yerel seçim sürecinin ezilenler bakımından zorlu bir mücadele dönemi olduğuna işaret ediyor. Çünkü Erdoğan iktidarı, şiddet, takiyye ve entrika ile kazandığı iktidarını kaybetmek istemiyor. Bu faşist iktidarı korumak için yapabileceklerinin sınırı yok. Ezilenlerin ve onların partilerinin, örgütlerinin, 7 Haziran, 1 Kasım ve 24 Temmuz genel seçimleri ile 16 Nisan referandum döneminin sonuçlarını dikkatlice gözeterek bu mücadele dönemine hazırlanmaktan başka bir yol yok.