25 Nisan 2024 Perşembe

Aynur Ege Dicle | Rojava Devrimi ve parçalanan kölelik zinciri

AKP-MHP faşizmi ve tüm erkek egemen kapitalist devletleri, Rojava devrimi karşısında aynı saflarda buluşturuyor. Bu nedenle devrimin kazanımlarına dönük saldırılarda, pervasızlıkta sınır tanımıyorlar. Saldırılara göz yumuyorlar. Devrimin karşısında aynı safta kol kola girmiş olanlar, umutla parlayan kadın devriminin ışığını yok etmek istiyor. Bu nedenle, faşist saray rejimi, 2 Ağustos'tan itibaren Kuzey Doğu Suriye'ye dönük saldırılarını artırdı.

Rojava kadın devrimi, 21. yüzyılda Ortadoğu'nun gerici sistemlerine ve dünya erkek egemen kapitalist sistemlerine vurulmuş bir darbedir. Kadınların bin yıllık esaretini parçalayıp, kendi tarihini yaratma mücadelesinin güncel simgesidir. Kadın dayanışması ve yoldaşlaşmasının cephede, mevzide, toplumsal mücadelede yaşam bulmasıdır. Kan ve zulüm dünyasında, tüm ezilen insanlığa, kadınlara yeni bir yaşam müjdesidir.

Rojava kadın devrimi; yok sayılan kadının varlık hakkını kazanma mücadelesidir. Teori ve pratiğin en sarih buluşma halidir. Öğretilmiş tüm rollerin parçalanıp kadın özgürlükçü yaşamın inşasına umutla döşenen yoldur. Toplumsal bir devrim olduğu gibi aynı zamanda her bir kadının kendi devrimidir.

UMUT, İNANÇ, İRADE, ISRARIN TA KENDİSİDİR
Devrimci yoldaşlığın inşa edildiği, düşlerin ve umutların büyütüldüğü andır, zamandır. Rojava ölümsüzler toprağıdır. Her cephesinde, her bir karış toprağında, her sokağında, inşa edilen her bir kerpiç evde, dikilen her bir fidanda, yeşeren her bir çiçekte, inşa edilen her bir parkta, atılan her yeni adımda, yeni yaşam adına yapılan tüm iyi işlerde onların izleri vardır. Rojava devrimi ölümsüzlerin can bedeli mücadelesinin eseridir. "Gerekirse ölürüz" diyerek ölümsüzlüğe yürüyenlerin arasında kızıl bayrağı göndere çeken komünist kadınların devrimidir.

Ölümsüzlerimizin güleç bakışları altında sömürgeci saldırılara rağmen devrim büyürken Rojava'dan bölgeye ve dünyaya yeni bir yaşamın, yeni bir toplumun mümkün ve gerekli olduğu inancı yayılıyor. Onların ardıllarına düşen ise ölümsüzlerin can feda savaştığı değerleri korumak, savunmak, güçlendirmektir. Yeni toplum ve yeni insanı yaratma mücadelesinde pek çok insani değerin yaratıldığı, var olan değerlerin cins özgürlükçü değerlerle güçlendirildiği devrimdir. Can feda devrimcilik, siper yoldaşlığı, kadın dayanışması ve yoldaşlaşması, hesap sorma, özgürlük tutkusu ve tüm diğer onur değerleri, devrim topraklarında yeniden yeniden üretilmektedir.

LANETLİ IRKÇILIĞIN, SÖMÜRGECİLİĞİN PARÇALANMASIDIR
Rojava Devrimi, sömürgeciliğe, cinsiyetçiliğe, soykırımcılığa, ırkçılığa, faşizme vurulmuş darbedir. Kadın düşmanı faşist DAİŞ gericiliğinin ve onu destekleyen faşist AKP'nin yenilgisidir. Ezilen halklardan yana özgür, eşit ve kardeşçe yaşama isteğinin ve bu isteğin inşası için DAİŞ faşizmine, faşist AKP/MHP saray rejimine, bölge gericiliğine ve sömürgecilere karşı onur ve özgürlük için savaşılan topraklardır. "Ayakların baş olma" mücadelesinde, özgürlükçü, halkçı, cins eşitlikçi devrimci savaş, sosyalist topluma doğru yürüyüşte bir köprüdür.

KADIN KATİLİ, SUÇLU ERDOĞAN VE ORTAKLARI
İşte tüm bu nedenler AKP/MHP faşizmi ve tüm erkek egemen kapitalist devletleri, Rojava devrimi karşısında aynı saflarda buluşturuyor. Bu nedenle devrimin kazanımlarına dönük saldırılarda, pervasızlıkta sınır tanımıyorlar. Saldırılara göz yumuyorlar. Devrimin karşısında aynı safta kol kola girmiş olanlar, umutla parlayan kadın devriminin ışığını yok etmek istiyor. Bu nedenle, faşist saray rejimi, 2 Ağustos'tan itibaren Kuzey Doğu Suriye'ye dönük saldırılarını artırdı. Şehba'dan, Kobanê'ye, Minbic'ten, Til Temir'e, Dirbesiye, Amûdê, Qamişlo'ya kadar tüm sınır hatlarında karadan ağır silahlar ve SİHA'larla sivil yerleşim yerlerine yapılan saldırılarda çok sayıda kadın ve çocuk hayatını kaybetti ve yaralandı. QSD ve YPJ'nin çok değerli, devrimin önemli deneyimlerini kendinde buluşturmayı başarmış savaşçı ve komutanları suikast saldırılarıyla katledildi.

YPJ ve QSD Askeri Meclisi üyesi Sosin Bîrhat, Rojava onur ve özgürlük hamlelerinin birçoğunda yer aldı. Şêxmeqsûd'da 2014-16 yılları arasındaki direnişte savaşçılara büyük bir ilham kaynağı ve moral oldu. Halk direnişine, savaşa öncülük etti ve HPC'nin kadın bölüklerinin kurulmasında rol oynadı.

YPJ'nin kurucularından olan Jiyan Tolhildan QSD ve aynı zamanda YAT komutanlarındandı. 2019'da DAİŞ'i bitirme amacıyla başlatılan ve Dêrazor'un Hecin beldesine bağlı Baxoz köyünde yapılan Cizre Fırtınası hamlesinde YPJ Dêrazor Saha komutanlığı yaptı. Onunla birlikte şehit düşen Roj Xabûr YPJ komutanlarındandı. O'da aynı hamlede yerini yer almıştı. Barîn Botan ise YAT üyesiydi.

YPJ komutanlarından Dilar Heleb, YPJ savaşçıları Cîhan Elî, Ronahî Kobanê 20 Nisan 2022 tarihinde Kobanê'de SİHA ile katledildi. Dilar Heleb YPJ Kobanê Komutanlığı üyesiydi. Şêxmeqsûd direnişinden Minbic'in özgürleştirilmesi hamlesine kadar birçok hamlede yer alarak öncülük yaptı. Ronahî Kobanê uzun yıllar YPJ içinde yer aldı, Kobanê Savunma Komitesi Eşbaşkanlığı yaptı. Mizgîn Botan 20 Mayıs 2020'de Qamişlo yolu üzerinde, YPJ komutanlarından Mizgîn Kobanê 2 Temmuz 2022'de Rakka'ya bağlı Til Semir köyünde SİHA ile şehit düştü.

8 Temmuz'da Eyn Îsa'da İç Güvenlik Güçleri'nin aracına dönük saldırıda, Cîhan Mihemed, Sara Mihemed El Hisên, Selma Elî Mistefa ve Beşar Mihemed Elî Bozan şehit düştü. 9 Ağustos 2022'de Qamişlo'daki bir hastanesinin güvenliğinde yer alan Öz Savunma Güçleri'ne ait bir noktanın bombalanması sonucu Dilsoz Tirbespiyê ve 4 savaşçı ölümsüzleşti. 25 Haziran 2021'de de Kobanê'de bir eve dönük SİHA saldırısında Suriye Devrimci Gençlik Hareketi ve Genç Kadınlar Birliği'nin 6 üyesi şehit düştü.

Bu kadınlar devrimci, öncü ve komutandılar, görevleri başında Türk devletinin SİHA saldırısında katledildiler. Her biri 19 Temmuz devriminin öncüsü olan kadınlardı. Kahramanlıklarıyla, iradeleriyle, savaşçılıklarıyla, komutanlıklarıyla, emekleriyle tüm dünyaya Rojava kadın devrimi şahsına yok sayılan kadının gücünü, yapılamaz denen silahlı mücadeledeki başarısını, yönetme ve komuta etme gücünü, devrimin içinde kendi devrimlerini yaparak gösterdiler. Her biri DAİŞ zulmüne karşı savaşta birer iradeydi. Kadın devriminin inşacısı, toplumsal cinsiyet rollerine ve erkek egemenliğine karşı özgürlük mücadelesinin özneleriydi. Bu nedenle DAİŞ'le aynı kadın düşmanlığı çizgisini sürdüren faşist şef Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla en kalleş yöntemle katledildiler.

KADIN DÜŞMANLIĞI KARŞISINDA KADIN YOLDAŞLAŞMASINI BÜYÜTMEK
Kuşkusuz devrime dönük saldırılar ilk kez yaşanmıyor. Bugün SİHA ve sınırdan yapılan ağır silah saldırılarıyla, işgal edilen bölgelerde çeteleriyle kadınlara dönük cinsel şiddet, istismar, tecavüz, taciz, kaçırma, alı koyma yöntemleriyle faşist şef Erdoğan'ın saray rejimi suç işliyor. Faşist şef Erdoğan'ın saray rejimi dün de DAİŞ eliyle aynı suçları işliyordu. Tüm bunlar aynı zamanda faşist AKP-MHP'nin kadın düşmanı yüzüdür.

Faşist şeflik rejiminin kadın düşmanlığı Türkiye devletinin sınır ötesinde böyleyken 'içeride' de aynı düşmanlığı misliyle gösteriyor. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının altında yatan nedende aynı. Gözaltına alınan politik kadınlara dayatılan çıplak arama işkencesi, gerilla bedenlerine yapılan cinsel işkence, tutsaklara ve sokakta direnen kadınlara yönelik cinsel şiddet, yaşam biçimine dönük saldırılar, kadın katillerinin aklanması, demans hastası Aysel Tuğluk şahsında tutsak kadınlara uygulanan rehine politikası; yasasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla, faşist şeflik rejiminin borazanlığını yapan medyasıyla bir bütün olarak baştan aşağı kadın düşmanlığı üzerine oturuyor.

Faşist saray rejimi nerede mücadele yürüttüğünden bağımsız olarak kadın özgürlük mücadelesinin ve onun bileşenlerinin ortak düşmanıdır. Ortak düşmana karşı Türkiye'den Kuzey Kürdistan'a, Rojava'ya, Ortadoğu'dan dünyanın farklı coğrafyalarındaki kadın hareketleri birleşik mücadele zemininde bir araya gelebilmenin çabası içinde olabilmelidir. Politik zemindeki ortaklıklar kadın özgürlük mücadelesinin kesişim zemini olarak ele alınmalıdır.