29 Mart 2024 Cuma

Arzu Demir yazdı | AKP varken çocukların da can güvenliği yok

Tıpkı 2016 ve 2018 yıllarında olduğu gibi 2020 yılında da kadınlar "Tecavüzü meşrulaştıramazsınız", "İstismarı affetmeyiz" diyerek sokaklara dökülmüş ve buna engel olmuştu. İyi ki kadınların direnişi var da, iktidarın her istediğini yapmasının önüne geçiyor. Bugün çocuk tecavüzü ile gündemden düşmeyen İsmailağa cemaati, faşist şeflik rejiminin, İstanbul Sözleşmesi'ni gasp etmek için işbirliği yaptığı cemaatlerden biri. Kadınları, erkek şiddetinden koruyan bu uluslararası sözleşmenin, "İslami değerlerle savaş" olduğunu iddia ederek kampanyalar yaptılar. İstediklerini aldıklarında da iktidara kutlama mesajları gönderdiler.

Faşist şef Erdoğan, 6 yaşındaki kız çocuğunu "evlilik" adı altında yıllarca cinsel istismara mahkum eden İsmailağa cemaati ve Hiranur Vakfı'nı savunurken, yalanları peşi sıra sıraladı. Neymiş? İktidarları döneminde çocuklara yönelik cinsel istismarı engellemek için yasal düzenlemeler yapmışlar.

Ortada, iktidarın yalanlarına istatistik uydurmakla görevli TÜİK'in bile gizleyemediği veriler var. 2002-2021 yılları arasında yaşları 16 ve 17 arasında değişen 731 bini aşkın kız çocuğu zorla evlendirildi. 2002-2020 yılları arasında 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. Aynı dönemde 15 yaşın altında doğum yapmak zorunda bırakılan çocuk sayısı ise 15 bin 937. Bu verilerin gerçeğin sadece küçük bir bölümü olduğunun altını çizelim.
İktidarın, yıllardır çocukların evlendirilmesinin önüne açmak için atmadığı takla kalmadığı gibi, çocuk istismarcılarına defalarca af getirmeye çalıştılar. Son 6 yıl içinde üç kez bu konuda yasa değişikliği için girişimde bulundular, kadınların öfkesine çarptılar.
Daha iki yıl önce bu günlerde ikinci yargı paketine, evlilik yoluyla çocuk istismarcılarına, tecavüzcülerine af getiren bir düzenlemeyi eklemişlerdi.

Tıpkı 2016 ve 2018 yıllarında olduğu gibi 2020 yılında da kadınlar "Tecavüzü meşrulaştıramazsınız", "İstismarı affetmeyiz" diyerek sokaklara dökülmüş ve buna engel olmuştu. İyi ki kadınların direnişi var da, iktidarın her istediğini yapmasının önüne geçiyor.

Bugün çocuk tecavüzü ile gündemden düşmeyen İsmailağa cemaati, faşist şeflik rejiminin, İstanbul Sözleşmesi'ni gasp etmek için işbirliği yaptığı cemaatlerden biri. Kadınları, erkek şiddetinden koruyan bu uluslararası sözleşmenin, "İslami değerlerle savaş" olduğunu iddia ederek kampanyalar yaptılar. İstediklerini aldıklarında da iktidara kutlama mesajları gönderdiler. Açığa çıkan cinsel istismar olayı nedeniyle bu cemaatin neden İstanbul Sözleşmesi'ne itiraz ettiği görülüyor. Sözleşmenin "zorla evlendirme" başlıklı 37. maddesi, taraf ülkelere, yetişkin bir kişinin ya da bir çocuğun evlenmeye zorlanmasının suç olarak düzenlenmesi yükümlülüğünü getiriyor. Çok açık ki böylesi bir uluslararası yükümlülükten kurtulmak istediler. Çünkü, kız çocuklarına reva gördükleri, "evlilik" adı altında ömür boyu sürecek cinsel istismar, tecavüz.

Çocuklara yönelik bu düşmanlığın baş sorumlusu elbette faşist şeflik rejimi. Çocukları evlendirmenin önünü adım adım açtılar.

Bu yöndeki ilk adım, 2009 yılında atıldı. Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinde yapılan bir değişiklik ile lise ve ortaokul öğrencilerinin nişanlanmasına izin verildi.

2012 yılında, Eğitim-Sen üyelerinin büyük itirazına rağmen 4+4+4 Kesintili Eğitim Yasası çıkartıldı. Bu yasayla örgün eğitim fiili olarak zorunlu olmaktan çıkartıldı. Böylece kız çocukları ilk 4 yılın ardından okuldan alınarak, "açık öğretim"e yönlendirildi. Böylece ya eğitim hakkı gasp edildi ya da tarikatlara mahkum edildi. Bu yasanın çıkmasının ardından okula giden kız çocuklarının sayısının azaldığına dair sayısız açıklama kadın örgütlerinden geldi.

4+4+4 Kesintili Eğitim Yasası'ndan bir yıl sonra bu kez, "evli öğrenciler açık öğretim liselerine yönlendirilir" denilerek, lise döneminde evliliğin de önü açıldı.

İktidarın tüm kurumlarının adımları birbirini takip etti. Saray yargısı da üzerine düşüne yaptı. 2015 yılına geldiğimizde ise bu kez Anayasa Mahkemesi'nden gerici bir karar geldi. TCK'da yer alan ve "resmi nikah kıymadan dini nikah kıyan imam ve çiftlere ceza verilir" diyen maddeyi iptal etti. Aynı yıl AYM, bu kez "çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15'ten 12'ye indirilmesi"nin önünü açtı.

Meclis'te 2016 yılının Mayıs ayında Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu kuruldu. Komisyonun hazırladığı raporda, fail erkeğin tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca "sorunsuz" ve "başarılı" bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanması önerildi. Bu raporun hemen ardından ise AYM'den yeni bir karar geldi. Mahkeme, TCK'nin 103. maddesinde yer alan "15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına" ilişkin hükmü iptal etti. Mahkemenin bu kararının ardından da, çocuk istismarcılarına af getiren yasal düzenleme için iktidarın üç girişimi oldu.

Görülüyor ki, faşist şef Erdoğan, düpedüz yalan söylüyor ve onun iktidarı kadınlara olduğu kadar çocuklara da düşman. Çocukların da bu iktidar varken can güvenliği yok.