24 Nisan 2024 Çarşamba

8 Mart parolası: Kapı kapı, direniş direniş, sokak sokak

8 Mart'a kadar yapılacak düzenli, sistematik, planlı ve somut hedeflere bağlı her politik faaliyetin 8 Mart'ta sokağa akmasını sağlamak, direniş alanlarını 8 Mart alanına çevirmek, her yaştan, her üretim alanından kadının sesini birleştirmek için koşullar son derece uygun. Temas ettiğimiz, kapısını çaldığımız, yüz yüze geldiğimiz her kadını 8 Mart'ta sokağa çıkarmak; her bir sosyalist kadının somut görevi ve sorumluluğudur. Kapısını çalmadığımız, direnişteki kadınlarla temas ettirmediğimiz, şu veya bu gerekçe ile ulaşmadığımız her bir kadına karşı sorumsuz davranma duygusunu ve kadın devrimi için kadınların öfkesini örgütleme görevini yerine getirmediğimiz gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Hayat pahalılığına, enflasyona, işsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, ev içi emeğin sömürülmesine karşı "Artık yeter" diyen on binlerce işçi ve emekçi kadının sesi her yerden yükseliyor. Pazar, market, mutfak, işyeri, sokak… Hepsi kadınların isyanını haykırdığı yaşam alanlarına dönmüş durumda. Aş kaynamayan tencerede isyan kaynıyor, markette boş kalan her torba isyanla doluyor, ödenemeyen fatura öfkeyi biliyor ve on binlerce işçi emekçi kadın bir çıkış yolu arıyor. Burjuvazinin bu çıkış yolu arayışından korkusu gözle görünür durumda. Artık kimseye 'sabredin' demiyor, çünkü kimsenin sabredecek takati yok. 'Fıtrat' demiyor, çünkü herkesin bu fıtrata razı olmadığını biliyor. 'Ekonomi düzelecek' demiyor, çünkü düzelmeyeceğini o da biliyor. Sadece korku, baskı ve zoru devreye sokuyor. İşsizlik, aç kalma, elindekini de kaybetme korkusunun işe yaramasını umut ederek azgınca saldırıyor. Ama kaybedecek hiçbir şeyi olmayan işçi ve emekçileri sindiremiyor. Sermayenin siyasi partileri, örgütleri, kurumları seçim vaadiyle işçi ve emekçilerin itirazını, isyanını, çıkış arayışını düzen içi kanallara hapsetmek için yarışıyor. "İşsizlik var, azıcık kazancınıza sahip çıkın", "Sendikaya üye olun ama sarı sendika olsun", "İtiraz edin ama değiştirmek için harekete geçmeyin", "Faturaları ödemeyin ama tasarruf da yapın" diyenlerin yoksulluk ve kriz karşısında işçi ve emekçilere "lokmaları azaltın" diyen AKP'den farkı yoktur.

Farplas'tan Migros'a, Oppo'dan Alpin Çorap işçisi kadınlara, ev emekçisi kadınlardan öğrenci gençliğe kadar her yaştan, her sektörden, emek sürecinden kadınlar yoksulluğun ve açlığın kader olmadığının farkında olarak haykırıyor: Artık yeter! 8 Mart'a giderken bu ses yankılanıyor her yerde. Tarihi değiştiren kadınların gücü ve hayaleti dolaşıyor fabrikalarda, işyerlerinde, evlerde ve sokaklarda. Kadın emeğinin, kadının üretimdeki gücünün bu dünyayı ayakta tuttuğu gibi yerle bir edecek bir güç olduğunu deneyimliyor her bir kadın. Böyle bir süreçte sosyalist kadınlar bu deneyimi örgütleme, erkek egemen kapitalist düzenin karşısında yıkıcı bir güce dönüştürme görevi ile karşı karşıya. Bu görevin somutlanacağı pratik saha ise 8 Mart'ın örgütlenmesidir. Erkek egemen sistemin hayatımızı, emeğimizi, bedenimizi dört bir yandan kuşatmasına karşı işçi ve emekçi kadınların cinsel ve sınıfsal özgürlük mücadelesi ile yanıt verilmeli ve bu sistemi alaşağı edecek işçi ve emekçi kadınların gücünün, 8 Mart alanına akmasının yolu, yöntemi, politikası, örgütlenmesi oluşturulmalıdır.

Kadınlar arasında politik faaliyet yürütmenin en önemli yöntemlerinden biri yüz yüze iletişim kurmaktır elbette. Ev toplantıları yapmak, çat kapı ajitasyon ve propaganda faaliyetini örgütlemek; kadınların evine misafir olmak, yaşam alanlarını paylaşmak, evin kişisel kullanımını politik mücadelenin sahasına çevirmektir. Açlığın, yoksulluğun, ekonomik krizin faturasının işçi ve emekçi kadınların hayatını cehenneme çevirdiğini konuşmak, bu cehenneme itiraz eden kadın işçilerin direnişlerinden bahsetmek, direnen kadınlarla ev emekçisi kadınların buluşmasının, dayanışmasının örneklerini, yolunu ve yöntemini örgütlemek, işçi kadınların mektuplarının, deneyimlerinin, fabrika önünde başlattıkları direnişlerin derslerinin aktarılmasını sağlamak, 8 Mart'a giderken işçi ve emekçi kadınların gündemlerini ortaklaştırmak; kadınların birbirlerinin deneyimlerinden öğrenme, güç alma yönlerinin gelişmesi için son derece önemlidir.

Genç işsizler ordusu her geçen gün büyürken bugünün öğrenci gençliği yarının genç işsizleri olarak bu sistemin geleceksizliğine karşı genç kadınların safı bellidir. Kayıt dışı, yarı zamanlı çalışma, düşük ücret politikasının genç kadınlara vadettiği gelecek; evde, işyerinde emek sömürüsünden başka bir şey değildir. Bu nedenle genç kadınların süren işçi direnişleri ile ilişkilenmesini sağlamak, politik kampanya, etkinlik düzenlemek, dayanışmacı değil direnişlerin parçası olmak demektir. Aynı zamanda mevcut direnişlerdeki genç kadın direnişçi oranı gözle görünür bir gerçektir. İşçi sınıfının genç bileşenin örgütlenmesi, patrona olan isyanının erkek egemen kapitalizme yönelmesinin sağlanması için sosyalist genç kadınların yüzünü, enerjisini, politik yönelimini bu direnişlere dönmesi gerekmektedir.

Direnen işçi kadınların sesini büyütmek, direnişin gücünü yaygınlaştırmak, direniş alanlarını ziyaret etmek, farklı kadın örgütlerinin, şu veya bu mahalledeki kadınların direniş alanlarını ziyaret etmesinin örgütlenmesi; hem direnişteki kadınlara moral ve motivasyon kaynağı olacaktır hem de kadın dayanışmasını güçlendirecektir. Direniş alanına giden her bir kadının, yapılan her bir ziyaretin anlamının göründüğünden daha büyük olduğu deneyimle sabit bir gerçektir. Direnen kadınlara enerji verdiği gibi, sermayeye korku verdiği de gerçektir. Ezilen, sömürülen ve bu düzeni değiştirmek isteyen kadınların, gücünün görülmesi, yalnız olmadığımızın farkına varılması, yol ve yöntem zenginliği katması bakımından hem direnişlere düzenli ziyaret örgütlemek hem de direnişçileri değişik platform, toplantı, söyleşi ve panellerde konuşturmak üzerine yapılacak planlamalar politik faaliyetimizin somut görevleri olarak listemizde yerini almalıdır.

Direnen kadın işçilerin birbiri ile temas etmesi için ortak toplantı, etkinlik, moral gecesi, dinleti, tiyatro gösterimi, karşılıklı dayanışma eylem ve etkinliği düzenlenmesini sağlamak işçi sınıfının içinde kadın dayanışmasının örneklerini yaratmak bakımından son derece elzemdir. Farplas'taki kadınların Migros işçisi kadınlar için yapacağı bir açıklamanın, asla sembolik olmayacağını sınıfın kadın bölüğünün ortaklaşması ve birbirine güç vermesi anlamına geldiğini ve sermayenin saldırılarına karşı sınıf tavrı olacağını da akılda tutmak ve bu ciddiyete uygun pratik örnekler yaratmak için kolları sıvamak gerektiğini unutmayalım.

Zamlar, hayat pahalılığı, ağır vergi yükü, emekçilerin en insani ihtiyaçlarını bile karşılayamaması, kadınların ped başta olmak üzere hijyen ürünlerine ulaşımının zorlaşması gibi bir dizi saldırıya karşı semtlerde, emekçi mahallelerde yürüyüş, açıklama, meşaleli gösteri, fatura yakma eylemleri düzenlemek için bekleyecek zaman yok. Patrona, sermayeye, AKP faşizmine karşı oluşan her kıvılcımın büyüme ve yangına dönme ihtimali her zamankinden fazla. Kadın grevinin örgütlenmesi, yaşamın her alanında üreten ve emeği sömürülen kadınların öfkesini ve isyanını birleştirip hayatı durduracak gücümüz var. İşçi ve emekçi kadınların birleşik eylem hattı olarak kadın grevini direniş alanlarında, evlerde, üniversitelerde, sokakta tartışmalı, somut eylem pratiğine dönüştürmenin zeminini oluşturmalıyız.

8 Mart'a kadar yapılacak düzenli, sistematik, planlı ve somut hedeflere bağlı her politik faaliyetin 8 Mart'ta sokağa akmasını sağlamak, direniş alanlarını 8 Mart alanına çevirmek, her yaştan, her üretim alanından kadının sesini birleştirmek için koşullar son derece uygun. Temas ettiğimiz, kapısını çaldığımız, yüz yüze geldiğimiz her kadını 8 Mart'ta sokağa çıkarmak; her bir sosyalist kadının somut görevi ve sorumluluğudur. Kapısını çalmadığımız, direnişteki kadınlarla temas ettirmediğimiz, şu veya bu gerekçe ile ulaşmadığımız her bir kadına karşı sorumsuz davranma duygusunu ve kadın devrimi için kadınların öfkesini örgütleme görevini yerine getirmediğimiz gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Rüzgar yönünü değiştirdi, tarih yeni başlangıçlara gebe, erkek egemen kapitalizm krizde diyorsak eğer, bu rüzgarı arkamıza alıp, sınıfsız, sınırsız ve cins özgürlükçü bir yaşam kurmak için erkek egemen kapitalizmi yıkacak güçle, işçi ve emekçi kadınlarla buluşmak, örgütlemek ve yeni bir yaşam için mücadele etme kararlılığını oluşturmalıyız. 8 Mart'ın coşkusu ile baharın isyanını örgütlemek için şimdi kapı kapı, direniş direniş, sokak sokak çalışma zamanı.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 18 Şubat tarihli 50. sayı Özgür Kadın köşesi.